Ölümün bizi nerede ve nasıl yakalayacağı bizim bilgimizin dışında. Her ân, her yerde, hiç beklemediğimiz bir hâlde ölüm emri vâkî bulabilir…
Bahattin Yıldız ile Faruk Aktaş''ın şehadet haberlerini Viyana''da sevgili kardeşim Yusuf Armağan''dan öğrendim… “Bir yıldız kaydı” dedim derin bir nefes alarak…
İnanamadım tabiî olarak… Çok üzüldüm… Ve bir o kadar da “sevindim”.
Üzüldüm; çünkü hayatlarını, ümmet-i merhûme''ye vakfeden iki güzel insanı, iki güzel müslümanı kaybetmek, insanı derin hüzne garkediyor…
“Sevindim”; çünkü bu iki güzel insan da, tam da yaşadıkları gibi, uğruna nefes alıp verdikleri, mücadele ve mücahede ettikleri kutlu inançları, davaları daha yükseklere yükselsin için yola çıkmışken bu dünyaya veda etti.
Ne mutlu onlara ki, yaşadıkları gibi gittiler; geldikleri gibi huzûr-u ilâhiye vâsıl oldular… Allah rahmet eylesin…
Faruk Aktaş''ı yakından tanımıyordum; ama tanışıyorduk: Tıpkı bütün İHH çalışanlarında, gönül erlerinde gözlendiği gibi tevazusu, alçakgönüllüğü, sahici Müslümanlığı ve kardeşliği takdirle, şükranla anılacak bir kardeşimizdi… Tıpkı bütün İHH''lılar gibi o da dünya coğrafyasında nerede elinden tutulacak bir insan, bir müslüman varsa oradaydı; onlarla beraberdi; onlarla nefes alıp veriyordu…
Ama Bahattin Yıldız''ı yakından tanıyordum… Bizim kuşağımızdaki istisnasız herkesin üzerinde çok büyük emeği ve hakkı vardır sevgili Bahattin Ağabey''in… O yüzden değerinin, kıymetinin şehadetinden sonra da bilinmesi, hatırlanması gerekiyor…
Her şeyden önce, tastamam öncü bir gönül eriydi Bahattin Ağabey… Vefatının, Afganistan''daki kimsesizlerin yardımına koşarken vukû bulması onun öncülüğünün zaman, mekân, yer ve sınır tanımadığının apaşikâr bir göstergesidir…
Afgan cihadına doğrudan iştirak etmişti; oradaki kardeşlerinin asaletlerini, şahsiyetlerini, haklarını koruyabilmeleri için Sovyet komünizmine karşı verdikleri cihada katılmakta hiç tereddüt etmemişti…
Bahattin Ağabey, yalnızca Afganistan''daki Müslümanların yardımına koşmamıştı… Dünya coğrafyasında aklınıza gelebilecek bütün coğrafyalardaki mazlumların, masumların, mağdurların ve müstezafların yardımına koşuyordu… O''nu bir gün Açe''de, bir başka gün Sumatra''da, Afrika''nın en ücra köşelerinde, Patani''de, Doğu Türkistan''da hatta Avrupa''daki kardeşlerimizin yanında, yanıbaşında, onların dertleriyle hemdert olurken, hâlleriyle hemhâl olurken görebilirdiniz…
Bir akından diğerine koşuşturup duruyordu bu eşsiz, yılmaz, yorulmak bilmez akıncı… Dünya dar geliyordu sanki Bahattin Ağabey''e… Ama o, bu dünyayı hiçbir zaman “dâr” ve yâr edinmemişti kendisine… Dünyayı, dünyevî her şeyi elinin tersiyle itmişti… Düşen, yere düşen, yersiz yurtsuzlaşan ümmet-i merhûmeye, gerçek anlamda ümmet-i merhûme olması için yüreğini, beynini ve elini uzatmaktan hiçbir an çekinmemişti…
Tam bir dervişti… Kibirden, hasetten, kıskançlıktan eser yoktu hayatında… Bir onur, bir şahsiyet, bir asalet timsaliydi Bahattin Ağabey…
Tek başına bir şiardı o… Tek başına bir şuurdu… Tek başına bir şiirdi… Tek başına bir destandı… Tek başına bir destan yazdı ve gitti…
Şu bön ve berbat arzular, bencillikler, ihtiraslar ve yokoluşlar çağında, o, tek başına bir destanın nasıl yazılabileceğini, tek başına insanlığın nasıl vicdanı olunabileceğini hepimize gösterdi ve bir yıldız gibi kaydı, gitti aramızdan… Bize eşsiz, sahici, sarsılmaz bir miras bırakarak, muhteşem ama aynı zamanda mütevazi bir şahsiyet timsali armağan ederek…
Eğer bugün insanlık diye bir şey varsa hâlâ, yeryüzünün talihsiz coğrafyalarında bazı insanlar nefes alıp verebiliyorlarsa hâlâ, bilelim ki, bunda, Bahattin Yıldızların, Faruk Aktaşların, bütün bir İHH, İnsan ve Medeniyeti Hareketi''nin gönül, zihin ve eylem erlerinin bir payı vardır mutlaka…
O yüzden bir yıldız kayar bugün; yenisi, yenileri yerini alır o yıldızın ve yıldız adamların ertesi gün…
Ne mutlu bize ki, hayatlarıyla vefatları aynı çizgiden, aynı istikametten sapmayan, sarsılmaz öncülerimiz var… Ne mutlu bize ki, nice Faruk Aktaşlarımız, nice Bahattin Yıldızlarımız, nice Mehmet Güneylerimiz, nice Bülent Yıldırımlarımız var…
Bu yıldız adamlarımız varolduğu sürece, “insanlık” yok edilemeyecek; İslâm''ın insanı, insanlığı yücelten, düştüğü yerden tutup kaldıran, yücelere, yücelerin yücesine ulaştıran çıtası, bayrağı yere düşmeyecek, düşürülemeyecek Allah''ın inayeti ve lütfuyla…
Not: Bu yazının daha geniş bir versiyonu başka bir yerde yayımlandı. Böyle bir konuda başka bir yazı yazacak “mecalim” olmadığı için bu yazıyı buraya da alıyorum.-YK
Bahattin Ağabey
Bahattin Yıldız’ın Türkiye Tevhidî Uyanış Sürecine İlgisi ve İslami Direniş Çizgisine Katkısı!
Rahmetli Bahattin Ağabeyin İzinde
Durmayan adam Bahattin Yıldız
Güle güle! Direniş öğretmenim
Bir ağabey uğurladık, bir Yıldız kaydı içimizden
Bir Yıldızımız ve bir bülbülümüz uçtu
Direncimizi yitirdik, farkında mıyız?
Okyanuslardan Hindikuş Dağları'na
Dağa çarpan hakikat gönüllüsü
Haza şehid
Hakiki bir Mücahit Abdülhamit
Hüzündür en çok yakışan bize
Bir yıldız daha kaydı aramızdan
Bahaddin Yıldız çağrısı
Bahattin Ağabey gideli on yıl oldu
Bahattin amcama mektup
Bahaddin Yıldız - Abdülhamid Muhaciri - Ferhad Dağcı
Sözünde duran bir yiğit daha Rabb'ine kavuştu
Bir yıldız gibi kayarak ayrıldı aramızdan
Ümmetin yüreği
Güle güle Bahattin abi
Bahattin, Faruk, Cevdet ve diğerleri
Bilal'lerden Fuat'lara!
Karanlığa bir yıldız daha çaktık
Bahattin Yıldız
Yıldızımız, ağabeyimiz
Bahattin Yıldız'da yedi güzel adamı okumak
Öteye gideceğini çok önce haber veren “Yıldız”
Bahattin Yıldız 'Cihad günlüğü' son noktayı koyu
Şehid
Orası devlet
Savaşan Afganistan'da şehit düşen adam
Işığa koşan kelebek ; Bahattin Yıldız
Sana bu ölüm çok yakıştı Bahattin ağabey
Ses ver Bahattin ağabey
Sevdasına kavuşan adam
İzmir'in yiğidi
Bir ‘Yıldız’ daha kaydı aramızdan
Bahattin Yıldız
Bir yiğit adamı kaybettik
Bahattin Abi’nin İzmir’i ve 'Bizim çocuklar'
Bir damadın ardından
Bahattin Yıldız'ın ardından
Bahattin Yıldız aradığını buldu
Bahattin Yıldız'a mersiye
Gülün vedası yahut Bahattin Yıldız'ın şehadeti
Şehadetin kutlu olsun Eritre'li
Türkiye müslümanları yiğit bir akıncısını daha Rabbine şehit olarak gönderdi
Bahattin Ağabey, bir yıldız gibi Afganistan'a kaydı
Bastığı yerleri yeşerten Adem
Bahaddin YILDIZ ağabeyin aziz hatırasına
Bir gaza erine yaraşır şekilde bu dünyadan ayrıldı
Palandöken Dağlarından Kunduz Dağlarına, oradan da Cennete uçan kartal
Yalnız kurt
33 kişiden biri Yıldız'dı, o kalemin kalbiydi!
Bir yıldızımız da Salang Geçidi'nde söndü
Özlüyoruz Abi!
Selamünaleyküm Bahattin abi
Adı Bahatin olan o ışık
Siz Bahattin Yıldız'ın ellerini görmüş müydünüz?
Söz biter bazen... Kelimeler düğüm düğüm dizilir insanın boğazına
Annemden sonra hiç bu kadar ölmedim!
Afganistan savaşımızın en aşinâ simâlarından Bahaddin Yıldız'ın ardından
Yaşadıkları gibi giden iki güzel insan
Yıldızlarda kayar durmaz yerinde
Firakında keder içindeyiz
Çorba, Bahattin Yıldız, tesettür
Dağlara
Bahattin Abi’nin vedasının gençlere yüklediği sorumluluk
Koskoca bir ‘kardeş’ dünya
Bahattin Yıldız'ın ardından
Bahattin Yıldız'ın ardından
Sevgili Bahattin ve Faruk'a
Yıldızlar ölmez
Hoda hafız biraderani Mucahidan!
Bir Yıldız kaydı, yenileri doğsun diye