x

Dünyayı Kuşatan Yüreğin Anısına

Ali Haydar HAKSAL

Hakiki Bir Mücahit Abdülhamit

Aziz bir dostumun, arkadaşımın şahadet haberini aldığımda üzülsem mi, sevinsem mi diye çok düşündüm. Elbette üzerime ağır bir hüzün çöktü. Erzurum yolculuğumuzdan bugüne bir gönül birlikteliğimiz vardı. Erzurum kuşağı diye bir kuşak vardı. Türkiye’yi saran bir dalgaya dönüştü bu. MTTB ile Akıncıların iç içeliği güçlü bir gençlik hareketinin damarını oluşturdu. Ödünsüz,
kararlı ve gözü pek bir gençlik. İdealist ve sevgi dolu.

Bu kuşak zamanla da çok aktif görevler üstlendi. Bugün bakanlar kuruluna
kadar yansıyan bir birikim oluşturdu. Zaman içinde bu kadronun o çizgisinden hızla saptığının o ödünsüzlüğünü bıraktığını gördük. Gerek bürokraside ve gerekse üst düzey yöneticilikte o ruhtan uzaklaştı. Bu da o kuşağın bir açmazıydı. Tıpkı 68 kuşağının liberalleşmesi gibi.

Abdülhamit Yıldız o ruh ve bilinçle Afganistan cihadına katıldı, Mavera dergisine Abdülhamid Muhacir imzasıyla cepheden yazılar gönderdi. Bir cihadın iç ruhunu, sıcağı sıcağını onun kaleminden okuyorduk. Orada gazi de oldu.

Afganistan sosyolojisini, cemaat gruplarını, tarafları çok iyi analiz ediyordu. Kimin kim olduğunun iyi biliyordu. Bu cihad başarılı oldu ama iç çatışmalarla zaferi yenilgiye dönüştürdü. Belki de onlar emperyalizmin oynadığı oyunun farkında değillerdi. Sonuçta Afganistan cihadı Abede emperyalizmine hizmet etmiş onların kucağına düşmüştü.

Abdülhamit Türkiye’ye döndü, İzmir’e yerleşti. İzmir’de bir başına suffa mescidi ruhuyla bir yapı oluşturdu. Orada gençlerle bir araya geliyor onları bilinçlendiriyor, kitap okutuyordu.

Kendisi de gerek Afganistan savaş günlüğünü, gerek Erzurum yıllarını Kardelen adıyla kitaplaştırdı. Başka kitaplar da yazdı.

Edebiyatı önemsiyordu. Mavera geleneğinden gelen bir ruh ile buna sadık kaldı. Yedi İklim dergisinin iyi bir okuruydu. Bu salt Yedi İklim ile sınırlı değildi. İzmir’den İstanbul’a her gelişinde derginin Kadıköy’deki yerine uğrar halleşirdik. Dergiyi Maltepe’ye taşıyınca sapa kaldı. O zamanlar da telefon görüşmelerimiz sürüyordu.

Sivil toplum örgütlerinde görev aldı. Bir zamanlar siyasanın içinde çok aktif değildi. O da bir dalgaya kapıldı, fakat orada çok uzun süre kalamadı. Çünkü ruhuna aykırı bir şeyler vardı.

Son zamanlarda eşinin Kur’an öğreticiliği görevi gereği Almanya’ya taşındı. Birkaç kez internet üzerinden haberleştik. Birinde, bir yazımdan ötürü beni eleştirdi, yazıyla ilgili rahatsızlığını dile getirdi. Bu, yazımın içeriğinin ona ters düşmesinden kaynaklanıyordu. Ben yazımı savundum, gene de aynı çizgideyim. Bunu, son dönemin siyasal kırılmanın düşünceyi de ne denli etkilediğinin bir yansıması olarak gördüm. Yazımı temellendirirken Mutluluk Asrını Sevgili Efendimizi örnek gösterdim. Verdiği cevap beni daha çok şaşırttı. “O dönem başka bu dönem başka” dedi. Bu, bende bir kırgınlık oluşturdu, En beklenmedik dost ve arkadaşlar böyle bir kırılmayı yaşıyorlar ne yazık ki.

Elbette ki bu gibi durumlar bir kırgınlık oluşturuyor ama dostlukları bitirmeye bir neden değil. Zihni kırılma dalgalar halinde insanımızın üzerine gelince ne yazık ki etkileniyorlar.

Şahadet haberini damadım Furkan haber verdi. Öğrencilik yıllarında onunla birlikte olmuşlar ve epey de fikren yararlanmışlar. Sonra art arda telefonlar geldi. İzmir’den İstanbul’a öğrenci olarak gelen, bir ara da bizim yanımızda çalışan Yalçın aradı. Hüzünlüydü, ben de öyle. Rahatsızlığımın psikolojik gerilimini henüz üzerimden atamamışken kendime hâkim olamadım.

Bir hafta on gün önce İstanbul’a gelmiş. Hastalığımın haberini almış. Yalçın’a yarın ziyaretine gidelim demiş. Birden planını değiştirmiş İzmir’e gitmiş, oradan da apar topar Afganistan’a uçmuş. Kaderinin peşine koşuyormuş meğer.

İnsan kaderinin tecellisi çok çarpıcıdır. Beklenmedik bir zaman ve anda gelir kendisini bulur. Abdülhamit, ruhunu ve emeğini verdiği topraklara hizmet için gitti, orada ruhunu teslim etti.

Şehitlik makamında olan biri için ne söylenebilir ki? O, kendi katına erdi. Sevenlerine sabır dilemekten başka bir şey gelmiyor elimizden. Gözyaşlarımız hüznümüzün bir yansıması.

 

Kemal Ramazan Haykıran

Bahattin Ağabey

Hamza TÜRKMEN

Bahattin Yıldız’ın Türkiye Tevhidî Uyanış Sürecine İlgisi ve İslami Direniş Çizgisine Katkısı!

Musa KIRCA

Rahmetli Bahattin Ağabeyin İzinde

Abdullah ÖZDEMİRCAN

Durmayan adam Bahattin Yıldız

Abdülkadir SEVEN

Güle güle! Direniş öğretmenim

Adnan BALCI

Bir ağabey uğurladık, bir Yıldız kaydı içimizden

Ahmet VAROL

Bir Yıldızımız ve bir bülbülümüz uçtu

Ahmet TÜRKBEN

Direncimizi yitirdik, farkında mıyız?

Akif EMRE

Okyanuslardan Hindikuş Dağları'na

Akif EMRE

Dağa çarpan hakikat gönüllüsü

Ali ÇELİK

Haza şehid

Ali Haydar HAKSAL

Hakiki bir Mücahit Abdülhamit

Ammar Cengiz ŞENOL

Hüzündür en çok yakışan bize

Arif ALTUNBAŞ

Bir yıldız daha kaydı aramızdan

Arif ALTUNBAŞ

Bahaddin Yıldız çağrısı

Bekir DİLEKÇİ

Bahattin Ağabey gideli on yıl oldu

Bilal KARA

Bahattin amcama mektup

Cavit OKUR

Bahaddin Yıldız - Abdülhamid Muhaciri - Ferhad Dağcı

Cavit OKUR

Sözünde duran bir yiğit daha Rabb'ine kavuştu

Cemal BALIBEY

Bir yıldız gibi kayarak ayrıldı aramızdan

Cemal BALIBEY

Ümmetin yüreği

Emin BATUR

Güle güle Bahattin abi

Ekrem KIZILTAŞ

Bahattin, Faruk, Cevdet ve diğerleri

Erdal KURGAN

Bilal'lerden Fuat'lara!

Erdal KURGAN

Karanlığa bir yıldız daha çaktık

Erol BATTAL

Bahattin Yıldız

Faruk EŞLİK

Yıldızımız, ağabeyimiz

Faruk EŞLİK

Bahattin Yıldız'da yedi güzel adamı okumak

Fahrettin GÜN

Öteye gideceğini çok önce haber veren “Yıldız”

Fahri GÜVEN

Bahattin Yıldız 'Cihad günlüğü' son noktayı koyu

Fatih PALA

Şehid

Fatma BARBAROSOĞLU

Orası devlet

Fatma ÜNAL

Savaşan Afganistan'da şehit düşen adam

Ferman KARAÇAM

Işığa koşan kelebek ; Bahattin Yıldız

Hamit KUNT

Sana bu ölüm çok yakıştı Bahattin ağabey

Hakan ALBAYRAK

Ses ver Bahattin ağabey

Hikmet GÖK

Sevdasına kavuşan adam

Hüseyin ALAN

İzmir'in yiğidi

Hüseyin ALAN

Bir ‘Yıldız’ daha kaydı aramızdan

İbrahim KARAGÜL

Bahattin Yıldız

İbrahim KARAGÜL

Bir yiğit adamı kaybettik

İbrahim TIĞLI

Bahattin Abi’nin İzmir’i ve 'Bizim çocuklar'

İhsan Süreyya SIRMA

Bir damadın ardından

İsmail YAŞA

Bahattin Yıldız'ın ardından

Lütfi AYHAN

Bahattin Yıldız aradığını buldu

M. Nihat MALKOÇ

Bahattin Yıldız'a mersiye

M.Nihat MALKOÇ

Gülün vedası yahut Bahattin Yıldız'ın şehadeti

Mehmet GÖKTAŞ

Şehadetin kutlu olsun Eritre'li

Mehmet ŞAHİN

Türkiye müslümanları yiğit bir akıncısını daha Rabbine şehit olarak gönderdi

Mine ALPAY

Bahattin Ağabey, bir yıldız gibi Afganistan'a kaydı

Mucahid YILDIZ

Bastığı yerleri yeşerten Adem

Musa KIRCA

Bahaddin YILDIZ ağabeyin aziz hatırasına

Musa KIRCA

Bir gaza erine yaraşır şekilde bu dünyadan ayrıldı

Mustafa AĞIRMAN

Palandöken Dağlarından Kunduz Dağlarına, oradan da Cennete uçan kartal

Mustafa ÖZEL

Yalnız kurt

Mustafa YÜREKLİ

33 kişiden biri Yıldız'dı, o kalemin kalbiydi!

Nihat BENGİSU

Bir yıldızımız da Salang Geçidi'nde söndü

Orhan DEMİRAL

Özlüyoruz Abi!

Ömer GENCALİOĞLU

Selamünaleyküm Bahattin abi

Ömer LEKESİZ

Adı Bahatin olan o ışık

Ömer LEKESİZ

Siz Bahattin Yıldız'ın ellerini görmüş müydünüz?

Özcan ÜNLÜ

Söz biter bazen... Kelimeler düğüm düğüm dizilir insanın boğazına

Salih TUNA
Makale

Salih TUNA

Annemden sonra hiç bu kadar ölmedim!

Selahaddin ÇAKIRGİL

Afganistan savaşımızın en aşinâ simâlarından Bahaddin Yıldız'ın ardından

Serdar DEMİRAL

Yaşadıkları gibi giden iki güzel insan

Serkan YORGANCILAR

Yıldızlarda kayar durmaz yerinde

Sezgin KIZILKOCA

Firakında keder içindeyiz

Şakir TARIM

Çorba, Bahattin Yıldız, tesettür

Şeref AKBABA

Dağlara

Uğur ARSLAN

Bahattin Abi’nin vedasının gençlere yüklediği sorumluluk

Ümit BOYACIOĞLU

Koskoca bir ‘kardeş’ dünya

Vural KAYA

Bahattin Yıldız'ın ardından

Yakup ASLAN

Bahattin Yıldız'ın ardından

Yalçın İÇYER

Sevgili Bahattin ve Faruk'a

Yavuz GENCER

Yıldızlar ölmez

Yusuf Ensar ÇALIŞKAN

Hoda hafız biraderani Mucahidan!

Yusuf KAPLAN

Bir Yıldız kaydı, yenileri doğsun diye

Ziyaretçi Defteri
Yükleniyor
Yükleniyor...