Ve kutlu bir görev için çıktıkları sefer de, kutlu bir mertebeye yükseldiler.
Ne söylenebilir ki…
Ağabeysiz kaldık…
O, kendisini İslam’a hizmet ve cihad yoluna adamış bir mücahiddi. Onu tanımak bana çok şeyler kattı. Ondan çok değerli şeyler öğrendim. Mesela insanın ne için yaşaması gerektiğini, hayatın basamaklarını nasıl tırmanması gerektiğini…
Bahattin Yıldız Ağabeyimizden bahsediyorum.
Maalesef dün Afganistan’da düşen uçakta Bahattin Yıldız ile İHH İnsani Yardım Vakfı Güney Asya Koordinatörü Faruk Aktaş da vardı. Kutlu bir görev için çıktıkları sefer de, kutlu bir mertebeye yükseldiler.
Dağlar, Bahattin ağabeyimizin hep bir yanındaydı, coğrafyamızın muhtelif kentlerini adımlarken dahi kalbinin bir köşesi dağlardaydı. Bir yanı Afganistan sarp dağları, Müslümanların geçtiğimiz asırdaki sarsılmaz kaleleri iken, diğer bir yanı Kafkasya’nın özgürlük dağlarındaydı.
Hindikuş dağlarında nasipmiş ona vuslat.
Yıllarca Ruslara karşı kurşun attığı o sarsılmaz dağları çok sevmişti. Bir sohbetimizde ‘’Ensar! Bak yaşlanıyoruz. Yaş kemale erdi. Öleceksek de cihad topraklarında ölmeli’’demişti.
Bahattin ağabeye ölümü hiç yakıştıramazdım. Geçen haftalarda sohbetinde bize anılarını anlatırken ‘’Rabbim bizim başımızdan Bahattin Ağabey gibi ferasetli ve sevilen ağabeylerimizi eksik etme’’ diye dua etmiştim.
O öyle bir kalbe sahipti ki hep ezilenlerin, ihtiyaç sahiplerinin, mazlumların yanındaydı.
Öyle bir ruha sahipti ki hepimizden gençti. Hep gençlerle birlikte olur, onlarla mesafe koymaksızın iç içe olurdu. Gençlere hizmet etmeyi çok severdi. Rabbim bana onunla kesintisiz yirmi gün boyunca birlikte olma fırsatını verdi. Ve o günler benim hayatımın en verimli günleriydi.
O günlerde yaşadıklarım, sanki dün gibi hafızamda taptaze. Gori’den bizi
dağlara uğurlarken nasihatleri kulağımda. Dağlar onun en sadık dostlarıydı. Ve
dağları en çok o tanırdı! Dağlar da onu!
Tarih 22 Kasım 2005 Yer Celabandi, Gori Dağları Etekleri, Keşmir...
Bahattin Abi: Çocuklar ben ateşi yakıyorum, Ensar, Tuncay, Ebubekir! Siz de gelin marş söyleyeceksiniz...
Biz: Olur Bahattin Abi...
Oturuyoruz...
O gün Çeçenistan’da şehid düşen 12 Türkiyeli Mücahidin şehadet yıldönümü... Herkes hüzünlü...
Şehid Bilal Ebu Muslim, Şehid Abdulkadir Kutluay, Gürcü Abdullah, Şehid Selami Abi, Şehid Mücahid Şener, Afganistan şehidimiz Bilal Yaldızcı’yı, Bosna şehidlerimiz Abdulmetin Çakmak ve Selami Yurdan’ı, Keşmir şehidlerimizi Bahattin ağabeyin yaktığı ateşin etrafında ısınmaya çalışarak anıyoruz.
Afgan dağlarında kar kucak kucak
Ne ev, ne bark kalmış, ne de bir ocak.
Bizim evimizse, yaz gibi sıcak.
Kalmak istesen de, kalamazsın ki!
Afganlı kardeşin her yanı yara.
Sarmak istesen de saramazsın ki.
Narayı Tekbir… Allahu Ekber
Zindabad Keşmir, Zindabad Afganistan, Zindabad El Cihad sloganlarımızı karanlığı ve soğuk havayı yararak dağların eteklerinde yankılanıyordu.
Bütün marşlara Bahattin ağabeyimiz de eşlik ediyor, bize anılarını anlatıyordu o gece…
O herkesi birleştiren, bir araya getiren bir şahsiyetti. Eğilmez, bükülmez, doğru bildiğinden şaşmazdı. Yanında ki kendisinden 40 yaş küçük de olsa onu kaile alır, istişare eder, fikrini sorardı. Öğretmek, anlatmak istediğini tatlı diliyle ve kendine has üslubuyla anlatırdı.
Onun bir yanlışını görmedim. Türkiye’de İslami camianın bulandığı, sallandığı günlerde Bahattin Yıldız hep bir yerlerde İslam’ın ve Müslümanların faydasına bir işle uğraşırdı. Aradığınızda bir Bosna’da bir Afganistan’da, bir Arnavutlukta, bir Almanya’da bulurdunuz onu. Ama en çok Afganistan’da…
Çünkü bir yanını o topraklarda bırakmıştı. Hep aklı fikri ordaydı. Orada ölmek, ölümü orada öldürmek isterdi. Oranın insanlarıyla öylesine bir bağ kurmuştu ki kelimelerle ifade edilemez.
Şehadet Takvimi projemizi ona açtığımda çok sevinmiş, mutlaka yapmamız gerektiğini söylemişti. Bize hep şehidlerimizi unutmamamızı ve unutturmamamızı öğütlerdi. Ailelerini mutlaka gençlerle ziyaret etmemiz gerektiğini her zaman vurgulardı.
Geçtiğimiz günlerde İstanbul’a geldiğinde İHH’nın Afganistan’da şehid çocukları için bir yetimhane yaptırmak amacıyla parayla bir arsa alacağını duymuş ve ‘’Neden para veriyorsunuz? Ben gidip hallederim.’’ diyerek dönüşü olmayan bir yolculuğa karar vermişti. Orada bulunan ve hayır sahibi olan insanlarla irtibata geçtikten sonra ilk uçakla, bizimle olan buluşmasını da erteleyerek Afganistan’a Faruk Aktaş ile birlikte gitti.
Giderken de ‘’İnşallah gemiye yetişeceğim’’ demişti vakıftakilere…
Ama olmadı… Hindukuş dağlarında kaldı bedeni…
Aslında o giderken de mesaj verdi anlayana! Kişi sevdiği ile beraberdir. O hep mücahidlerle, yetimlerle, dağlarlaydı. Ve Rabbi onun ruhunu çok sevdiği ve bulunmaktan mutlu olduğu dağlarda aldı.
Hiçbir zaman zalimlere meyil etmedi. Ve ben şahidim meyil edenleri uyarırdı.
Bizim kulaklarımızda ise bize son görüşmemizde söylediği sözler yankılanıyor şimdi.
‘’Ağabeylerinizi ziyaret edin, onlara saygı ve sevginizi eksik etmeyin. Velev ki başka yollarda, başka metotlarla hareket etseniz de. Ve doğru olanı yapmaktan asla vazgeçmeyin…’’
Onu, hikmetli sözlerini ve yol gösteren nasihatlerini yokluğunda çok arayacağız…
Allah onu Firdevs cennetlerinde çok sevdiği ve hasretlerini çektiği şehidlerle birlikte haşr eylesin.
Ailesine, tüm dostlarına, sevenlerine ve arkadaşlarına sabırlar versin…
Hoda Hafız Biraderani Mücahid!
(Allah’a emanet ol mücahid kardeşim!)
Bahattin Ağabey
Bahattin Yıldız’ın Türkiye Tevhidî Uyanış Sürecine İlgisi ve İslami Direniş Çizgisine Katkısı!
Rahmetli Bahattin Ağabeyin İzinde
Durmayan adam Bahattin Yıldız
Güle güle! Direniş öğretmenim
Bir ağabey uğurladık, bir Yıldız kaydı içimizden
Bir Yıldızımız ve bir bülbülümüz uçtu
Direncimizi yitirdik, farkında mıyız?
Okyanuslardan Hindikuş Dağları'na
Dağa çarpan hakikat gönüllüsü
Haza şehid
Hakiki bir Mücahit Abdülhamit
Hüzündür en çok yakışan bize
Bir yıldız daha kaydı aramızdan
Bahaddin Yıldız çağrısı
Bahattin Ağabey gideli on yıl oldu
Bahattin amcama mektup
Bahaddin Yıldız - Abdülhamid Muhaciri - Ferhad Dağcı
Sözünde duran bir yiğit daha Rabb'ine kavuştu
Bir yıldız gibi kayarak ayrıldı aramızdan
Ümmetin yüreği
Güle güle Bahattin abi
Bahattin, Faruk, Cevdet ve diğerleri
Bilal'lerden Fuat'lara!
Karanlığa bir yıldız daha çaktık
Bahattin Yıldız
Yıldızımız, ağabeyimiz
Bahattin Yıldız'da yedi güzel adamı okumak
Öteye gideceğini çok önce haber veren “Yıldız”
Bahattin Yıldız 'Cihad günlüğü' son noktayı koyu
Şehid
Orası devlet
Savaşan Afganistan'da şehit düşen adam
Işığa koşan kelebek ; Bahattin Yıldız
Sana bu ölüm çok yakıştı Bahattin ağabey
Ses ver Bahattin ağabey
Sevdasına kavuşan adam
İzmir'in yiğidi
Bir ‘Yıldız’ daha kaydı aramızdan
Bahattin Yıldız
Bir yiğit adamı kaybettik
Bahattin Abi’nin İzmir’i ve 'Bizim çocuklar'
Bir damadın ardından
Bahattin Yıldız'ın ardından
Bahattin Yıldız aradığını buldu
Bahattin Yıldız'a mersiye
Gülün vedası yahut Bahattin Yıldız'ın şehadeti
Şehadetin kutlu olsun Eritre'li
Türkiye müslümanları yiğit bir akıncısını daha Rabbine şehit olarak gönderdi
Bahattin Ağabey, bir yıldız gibi Afganistan'a kaydı
Bastığı yerleri yeşerten Adem
Bahaddin YILDIZ ağabeyin aziz hatırasına
Bir gaza erine yaraşır şekilde bu dünyadan ayrıldı
Palandöken Dağlarından Kunduz Dağlarına, oradan da Cennete uçan kartal
Yalnız kurt
33 kişiden biri Yıldız'dı, o kalemin kalbiydi!
Bir yıldızımız da Salang Geçidi'nde söndü
Özlüyoruz Abi!
Selamünaleyküm Bahattin abi
Adı Bahatin olan o ışık
Siz Bahattin Yıldız'ın ellerini görmüş müydünüz?
Söz biter bazen... Kelimeler düğüm düğüm dizilir insanın boğazına
Annemden sonra hiç bu kadar ölmedim!
Afganistan savaşımızın en aşinâ simâlarından Bahaddin Yıldız'ın ardından
Yaşadıkları gibi giden iki güzel insan
Yıldızlarda kayar durmaz yerinde
Firakında keder içindeyiz
Çorba, Bahattin Yıldız, tesettür
Dağlara
Bahattin Abi’nin vedasının gençlere yüklediği sorumluluk
Koskoca bir ‘kardeş’ dünya
Bahattin Yıldız'ın ardından
Bahattin Yıldız'ın ardından
Sevgili Bahattin ve Faruk'a
Yıldızlar ölmez
Hoda hafız biraderani Mucahidan!
Bir Yıldız kaydı, yenileri doğsun diye