x

Dünyayı Kuşatan Yüreğin Anısına

Ahmet TÜRKBEN

“Ve ölüm
Bir güvercin
Beyaz
Süzülen masmavi gökten…”


Bir gün bir yerlerde kan bağından daha güçlü bir bağla kenetlenen ve birbirini Allah için seven insanlar, Bahattin ağabeyi konuk edecekler sohbetlerine. Saçına sakalına ak düşen bu yiğit delikanlıyla tanış olmanın hazzını hatırladıkça hüzün makamında söyleşecekler. Aşk ehli bir insanın muhabbet bağından seçilmiş sözlerini derleyecekler:
‘Şehadeti başucu seçeneği yapanlar, İslam için yola çıkanlar durur muydu?’

Duramazdı elbet, durmadı da. Mukaddes bir sevdaya tutulan ve ümmetin derdini yüklenecek kadar geniş yürekli olan Bahattin ağabeyimiz, tutunduğu cümlenin hakkını vererek, yol aldı hayatın ufuklarınca. Yürüdü, koştu ve nihayet otuz yıl önce yarım kalan sevdasına kanatlandı gitti.

Duruşunda bile bir yolculuk emaresi görülürdü Bahattin ağabeyin, her an gidecekmiş gibi bir hali vardı, hissederdiniz bunu. Pek çoğumuz girdiği kalıba göre şekil alırken o sığmadı hiçbir kalıba, özgünlüğünü hep korudu. Mücadelenin çıtası da onunla yükseldi.

Alınıp gücenmedi, darılıp küsmedi, bıkıp usanmadı ve yorgunluk nedir bilmedi. Aşkın bir adının da yorulmamak olduğunun en müşahhas örneğiydi. Kısacık bir zaman dahi olsa onunla aynı havayı soluyanlar, yüreklerinde titreyen telin nağmeleriyle aşkın en tabii haline bürünürler, yapmacık konuşamazlardı.

“Aşktı alıp verilen altın bir vakitti yaşadığımız
Bir muştuyu algılamanın sürekli gerilimiydi sanki
Unutmadım
Can oynanırdı evlerde yollarda meydanlarda
Can alınıp can verilirdi hiç unutmadım.”


Aşk ehliydi Bahattin ağabeyimiz, her şeyin akıl ölçüleriyle tartıldığı bir dünyada aşkını ve sevdasını küllenmeye terk etmeyen, vakti şehadete ayarlı bir mücahitti. Modern ve sahte bireyler arasında hakikate adanmış bir ömürdü ve adam gibi adamdı. Cesur ve duyarlı bir yürek, vefalı bir dosttu. Herkesin ve her şeyin pörsümeye durduğu bir zamanda, direnen yanımızdı bizim.

Biz Bahattin ağabeyimizi değil sadece, direncimizi yitirdik, a dostlar!

Onun yürek haritasında ve iman coğrafyasında izini süren yiğitleri hatırlayın. Bosna’nın bağrından yükselen çığlığa, Kafkaslarda kök salan diriliş sancısına ve Filistin’den, Keşmir’den… gelen çağrıya kulak verip yola revan olanlar; mazlumun duasına cevap oldular ve şehadetle şerefyâb… Şimdi onları ananlar; şehitler kervanına onun da adını kaydedecekler.

Bir gün 20’li yaşlardaki körpe delikanlılar; gözlerini mukaddes bir hedefe mıhladığında Metin ve Selami’lerin, Bilal ve Fuat’ların… adını hasretle anarken, Bahattin ağabeylerini anmadan geçemeyecekler. Ruhu hiç yaşlanmayan ve ateşi hiç küllenmeyen bir mücahit dervişin şahitliğiyle, daha bir başka okuyacaklar hayatı ve ölümü.

Yazma geleneği olmayan bir muhitte, ağabeyim dediği bir zarif adamın tavsiyesine uyup tuttuğu notlar, Cihad Günlüğü kitabıyla taşınacak gelecek nesillere. Savaşan Afganistan kitabında yaptığı tespitlerle, bu coğrafyayı bekleyen nice tehlikenin farkına varacaklar. Güllerin Vedası’nda sakladığı öyküleriyle, savaşın örsünde ateş kesilen canları tanıyacak ve şehadetle taçlanan adanmış hayatların rengine boyanacaklar. Canını Allah’a satmanın ne idüğüne, O’nun yolunda olmanın ve ölmenin nasılına onun duru kalemiyle mülaki olmuştu gönüller ve olmaya da devam edecekler.

Silahın yakıştığı merhamet saçan ellere, kalem ne de güzel yakışmış, diyecekler.

Bir gün şehrin puslu ve kaygan caddelerinde, modern rüzgârlarla savrulurken insanlar, dağlara dikecekler gözlerini. Derin uykulara dalarken şehirler, dağlarda çınlayan bir sesle bölünecek uykular. Tadı kaçacak dünyanın, anlamsız koşuşturmaların. Duracak zaman, mekân donacak ve sözler seçilecek sözlerden, gerisi unutulacak: ‘Ne yaptın Allah için, i’lây-ı kelimetullah için?..’

Etiket kaygısı, sahte kimlikler ve riya kokan ilişkiler ağında biz adamlık sınavından geçmeye devam edeceğiz. Makam, mevki, statü, şöhret ve ten kaygısı; miskinlik ve atalet alaşağı edildiği gün, işte o gün Bahattin ağabey tekrar aramızda olacak. Sehavet, diğergamlık, doğallık ve tevazu bu asrın Ebuzer’iyle yeniden anlam bulacak.

Bulmak isteyenler onda aramışlar ve onunla ermişlerdi muradına. Mesafe koymadan araya, torunu sayılacak yaştaki çocuklarla hemhal olmak neymiş ve nasıl bir özveriymiş kuşak farkını ortadan kaldırıp gençlerle vaktini, ekmeğini, derdini paylaşmak? Kamp ateşlerinin başında sımsıcak bir dostluğa tutunan canlar, doyumsuz çay muhabbetlerinde yiğitlerin sevdasını kuşananlar; neyi kaybettiklerinin farkına varacaklar bir gün.

Bir gün bir yerlerde hakiki dostluktan dem vururken insanlar, orada Fethi Gemuhluoğlu’nun adının yanına onun da adı eklenecek: Bahattin Yıldız.
Samimiyet, bağlılık, vefa, fedakarlık… ‘Biz, dostluğu ondan öğrendik.’diyenler olacak.

Bir gün yetim çocukların başını okşamak ve ezilmişlere teselli olmak için sınır ötesine uzanan eller, onun da ellerinden tutacak ve onun gösterdiği ufuk çizgisine adım adım yaklaşılacak:
“Geçmişte biz üç kıtaya adalet ve merhamet dağıtmışız. Şimdilerde sadece bir elimiz merhamet dağıtıyor; gün gelecek, diğer elimiz de adalet dağıtacak.”

Biz ağabeyimizi değil sadece, aşkımızı, duyarlılığımızı, vefamızı, adamlığımızı, doğallığımızı, cesaretimizi ve her şeyden öte direncimizi yitirdik, farkında mıyız? O bizim direnç noktamız, cesaret kaynağımızdı. O bizim adamlığımızın, doğallığımızın sigortasıydı. O bizim vefamızın, duyarlılığımızın işaret taşıydı.

Bir bir yitiriyoruz sağlam ve güçlü yanlarımızı. Yeri dolmuyor gidenlerin ve eksiliyoruz; ama ümidimizi asla yitirmiyoruz hamdolsun. Kaht-ı ricalin yaşandığı bu kıtlık çağında, dimdik kalabilen çınarların gölgesine sığınıyor ve hem dünyada hem de ahirette güzel insanlarla birlikte olma nimetinden bizi mahrum etmemesini, Baki olan rabbimizden niyaz ediyoruz.

Senaryosu yaşanarak yazılan bir yiğitlik destanı var önümüzde. Yaşayabilene ne mutlu ve ne mutlu adını ve yüz akını geride kalanlara miras bırakanlara!
Mübarek olsun.

24.05.2010 - https://www.timeturk.com/tr/2010/05/24/direncimizi-yitirdik-farkinda-miyiz.html

Kemal Ramazan Haykıran

Bahattin Ağabey

Hamza TÜRKMEN

Bahattin Yıldız’ın Türkiye Tevhidî Uyanış Sürecine İlgisi ve İslami Direniş Çizgisine Katkısı!

Musa KIRCA

Rahmetli Bahattin Ağabeyin İzinde

Abdullah ÖZDEMİRCAN

Durmayan adam Bahattin Yıldız

Abdülkadir SEVEN

Güle güle! Direniş öğretmenim

Adnan BALCI

Bir ağabey uğurladık, bir Yıldız kaydı içimizden

Ahmet VAROL

Bir Yıldızımız ve bir bülbülümüz uçtu

Ahmet TÜRKBEN

Direncimizi yitirdik, farkında mıyız?

Akif EMRE

Okyanuslardan Hindikuş Dağları'na

Akif EMRE

Dağa çarpan hakikat gönüllüsü

Ali ÇELİK

Haza şehid

Ali Haydar HAKSAL

Hakiki bir Mücahit Abdülhamit

Ammar Cengiz ŞENOL

Hüzündür en çok yakışan bize

Arif ALTUNBAŞ

Bir yıldız daha kaydı aramızdan

Arif ALTUNBAŞ

Bahaddin Yıldız çağrısı

Bekir DİLEKÇİ

Bahattin Ağabey gideli on yıl oldu

Bilal KARA

Bahattin amcama mektup

Cavit OKUR

Bahaddin Yıldız - Abdülhamid Muhaciri - Ferhad Dağcı

Cavit OKUR

Sözünde duran bir yiğit daha Rabb'ine kavuştu

Cemal BALIBEY

Bir yıldız gibi kayarak ayrıldı aramızdan

Cemal BALIBEY

Ümmetin yüreği

Emin BATUR

Güle güle Bahattin abi

Ekrem KIZILTAŞ

Bahattin, Faruk, Cevdet ve diğerleri

Erdal KURGAN

Bilal'lerden Fuat'lara!

Erdal KURGAN

Karanlığa bir yıldız daha çaktık

Erol BATTAL

Bahattin Yıldız

Faruk EŞLİK

Yıldızımız, ağabeyimiz

Faruk EŞLİK

Bahattin Yıldız'da yedi güzel adamı okumak

Fahrettin GÜN

Öteye gideceğini çok önce haber veren “Yıldız”

Fahri GÜVEN

Bahattin Yıldız 'Cihad günlüğü' son noktayı koyu

Fatih PALA

Şehid

Fatma BARBAROSOĞLU

Orası devlet

Fatma ÜNAL

Savaşan Afganistan'da şehit düşen adam

Ferman KARAÇAM

Işığa koşan kelebek ; Bahattin Yıldız

Hamit KUNT

Sana bu ölüm çok yakıştı Bahattin ağabey

Hakan ALBAYRAK

Ses ver Bahattin ağabey

Hikmet GÖK

Sevdasına kavuşan adam

Hüseyin ALAN

İzmir'in yiğidi

Hüseyin ALAN

Bir ‘Yıldız’ daha kaydı aramızdan

İbrahim KARAGÜL

Bahattin Yıldız

İbrahim KARAGÜL

Bir yiğit adamı kaybettik

İbrahim TIĞLI

Bahattin Abi’nin İzmir’i ve 'Bizim çocuklar'

İhsan Süreyya SIRMA

Bir damadın ardından

İsmail YAŞA

Bahattin Yıldız'ın ardından

Lütfi AYHAN

Bahattin Yıldız aradığını buldu

M. Nihat MALKOÇ

Bahattin Yıldız'a mersiye

M.Nihat MALKOÇ

Gülün vedası yahut Bahattin Yıldız'ın şehadeti

Mehmet GÖKTAŞ

Şehadetin kutlu olsun Eritre'li

Mehmet ŞAHİN

Türkiye müslümanları yiğit bir akıncısını daha Rabbine şehit olarak gönderdi

Mine ALPAY

Bahattin Ağabey, bir yıldız gibi Afganistan'a kaydı

Mucahid YILDIZ

Bastığı yerleri yeşerten Adem

Musa KIRCA

Bahaddin YILDIZ ağabeyin aziz hatırasına

Musa KIRCA

Bir gaza erine yaraşır şekilde bu dünyadan ayrıldı

Mustafa AĞIRMAN

Palandöken Dağlarından Kunduz Dağlarına, oradan da Cennete uçan kartal

Mustafa ÖZEL

Yalnız kurt

Mustafa YÜREKLİ

33 kişiden biri Yıldız'dı, o kalemin kalbiydi!

Nihat BENGİSU

Bir yıldızımız da Salang Geçidi'nde söndü

Orhan DEMİRAL

Özlüyoruz Abi!

Ömer GENCALİOĞLU

Selamünaleyküm Bahattin abi

Ömer LEKESİZ

Adı Bahatin olan o ışık

Ömer LEKESİZ

Siz Bahattin Yıldız'ın ellerini görmüş müydünüz?

Özcan ÜNLÜ

Söz biter bazen... Kelimeler düğüm düğüm dizilir insanın boğazına

Salih TUNA
Makale

Salih TUNA

Annemden sonra hiç bu kadar ölmedim!

Selahaddin ÇAKIRGİL

Afganistan savaşımızın en aşinâ simâlarından Bahaddin Yıldız'ın ardından

Serdar DEMİRAL

Yaşadıkları gibi giden iki güzel insan

Serkan YORGANCILAR

Yıldızlarda kayar durmaz yerinde

Sezgin KIZILKOCA

Firakında keder içindeyiz

Şakir TARIM

Çorba, Bahattin Yıldız, tesettür

Şeref AKBABA

Dağlara

Uğur ARSLAN

Bahattin Abi’nin vedasının gençlere yüklediği sorumluluk

Ümit BOYACIOĞLU

Koskoca bir ‘kardeş’ dünya

Vural KAYA

Bahattin Yıldız'ın ardından

Yakup ASLAN

Bahattin Yıldız'ın ardından

Yalçın İÇYER

Sevgili Bahattin ve Faruk'a

Yavuz GENCER

Yıldızlar ölmez

Yusuf Ensar ÇALIŞKAN

Hoda hafız biraderani Mucahidan!

Yusuf KAPLAN

Bir Yıldız kaydı, yenileri doğsun diye

Ziyaretçi Defteri
Yükleniyor
Yükleniyor...