İsmail YAŞA

BAHATTİN YILDIZ’IN ARDINDAN...

Afganistan’da düşen uçakta iki İHH görevlisinin de olduğu haberini görünce “Kimler acaba?” diye ister istemez merak ettim.

Biri Bahattin Yıldız, diğer Faruk Aktaş idi.

Faruk Aktaş’ın ismini ilk kez duyuyordum.

Bahattin Yıldız’ı ise Dünya Bülteni’ndeki yazılarından tanıyordum.

Bu satırların yazıldığı saatlerde üç gün önce düşen uçağın yerinin tespit edildiği fakat uçağa henüz ulaşılamadığı bilgisi yer alıyordu haber sitelerinde...

Her ikisine de Allah rahmet eylesin. Bahattin Yıldız’ın düşen uçakta olduğu haberi onun İran seçimleri ve Belucistan üzerine yazdıklarını hatırlattı bana...

İnsaf ve vicdan sahibi bir insan olduğu kaleminden belli oluyordu.

Şimdi o yazılarından bazı parağrafları sizlerle paylaşmak istiyorum. “İran Cumhurbaşkanlığı seçimleri” başlıklı yazısında Türkiye’de demokrat geçinip İran’ı hiç tanımadan Ahmedinejad şakşakçılığı yapanların aksine o coğrafyayı ve insanını bilen biri olarak halkın tepkisini aktarıyordu örneğin...

“Seçimlerin bir ay öncesinde Tahran’daydım. Firdevsi meydanında, gelen bir taksiye, ‘Hıyaban-ı Mutahhari’ diye seslendim. Caddenin başında ineceğimi söyleyip bindim.Öndeki orta yaşlı adam, şoföre nereli bu?’ diye seslendi. ‘Deri şiveden dolayı Afganlı cevabını alınca, benden çekinerek kesmiş olduğu konuşmasına güvenle devam etti: Madem rehber birini işaret edecek, halk da onu seçecek, o zaman seçime ne gerek var. Reis-i Cumhuru da, Rehber tayin etsin, bu kadar para harcanıp telaş da olmaz. Halk seçecekse rehberin birini işareti doğru değildir’ diyerek, halktan biri olarak tepkisini gösteriyordu.”

Seçimlerde Hamaney’in Ahmedinejad’ı desteklediğini söyledikten sonra Mir Hüseyin Musevi’nin ikinci turda rahat galip geleceğini öngörüyor ve yazısını “İran’daki yüzün ve tecrübenin değişmesi de, İran’ın ve Keşmir’den Mısır’a kadar bölgenin lehine olacaktır” tespitiyle noktalıyordu.

Belucistan’ı ve sorunlarını anlattığı yazısı ise gerçekten bölgeye ilgi duyanların tekrar tekrar okuması gereken bir yazı...

“Rehber Hameney’den ya da hileli seçim sarhoşu Ahmedinecad’dan; bir Ehli Sünnet Şehri olan Zahedan’daki isim işgali nedir; Çamran’ı Selahaddin Eyyubi, Bahoner’i İmam Gazali, Tahdiyi Mahmud Gaznevi, Recai’yi Farabi, Bakeri’yi Ebu Hanife yapmasını beklemek mümkün mü?” diye soruyordu.

İran’da Sünnilere yapılan baskıların da görgü tanığıydı.

“1983 yılında Zahedan Cuma İmamı (rahmetli) Mevlevi Abdulaziz’i ziyaret etmiştim. Oğlu Mevlevi Abdulkerim ve arkadaşları, arananlar listesindeydi. Sebebini sorduğumda: ’’Aşırı gidiyorlar, Mevdudi-Seyyid Kutup okuyorlar, Türkmen Sahradan-Kürdistan’a kadar arkadaşları varmış, karşı devrim yapacakları iddiasıyla aranıyorlar’’ demişti, gülerek.”

“Zahedan’dan otobüsle 1600 km.lik Tahran, ya da 1000 km.lik Meşhed tarafına yola çıktığınızda şehir girişlerine kadar onlarca aramada otobüsten indirilen çantaları dağılıp toplanan Beluclerin, kindar olmamaları, provokatör ya da ayrılık tohumcularının eline düşmemeleri mümkün mü?”

Bütün bunları söylediği için malum kesim tarafından da acımasız bir şekilde eleştiriliyordu.

Örneğin bir yorumcu şöyle yazmıştı Belucistan ile ilgili yazısının altına...

“Yazar dünyada yaşamıyor olmalı ki seçim sonrası İran’da binlerce kişinin öldürüldüğünü söylüyor. Oha yani, denir buna.”

Onun daha çok yaşamasını ve bizzat tanık olduğu gerçekleri anlatmasını isterdim.

Kader...

Allah’tan geldik, O’na döneceğiz.

Dilediği zaman ve dilediği şekilde veren de O, alan da...

Bahattin Yıldız ağabeye tekrar Allah’tan rahmet diler, ailesine ve sevenlerine sabrı cemil niyaz ederim.

Mekanı cennet olsun.