Hiç kar, kış, buz, soğuk, yoksulluk sevilir mi? Bahattin ağabey sevdi. Üniversiteyi okuduğu karlı Erzurum’u da çok sevdi.
Bu yüzden “Kar Çiçekleri” romanını yazdı. “Kardaki Ayak İzleri”ni takip edip, Afganistan’a değin uzandı.
Hiç insan karların, buzların, soğuğun izini sürer mi? Büyük şehirlerden, plazalardan, çok paralar kazanmaktan hoşlanmadı.
Ruslar Afganistan’ı işgal ettiğinde, yetmişli yıllar bitmekte, seksenli yıllar başlamakta idi. Herkesin yoksulluktan, imkânsızlıktan, kar ve soğuktan kaçtığı yere koştu.
Kollarını açarak, kalbini elinde taşıyarak.
İzmir ekolünün ağabeyi Bahattin Yıldız’ın Afganistan cihadı, gençleri çok heyecanlandırdı. Yeni nesil, ondan gelen haberlerle kutlu bir düşünceyi kozalıyorlardı.
Bahattin ağabeyleri gazi olarak döndü.
Ruslara karşı sıcak savaşa katılıp, kolundan büyük bir yara almış, kanlar içindeki kolu düştüğünde acı değil, mutluluk duymuştu. Dönüşünde yazdığı “Savaşan Afganistan”ve”Cihat Günlüğü”gençler tarafından ilgi ile takip edildi.
12 Eylül’ün bunak fırtınası, 78 kuşağının İzmir ekolünü her yerden fazla hırpalamıştı.
Takipler, fişlemeler, gözaltılar, hapishaneler, akıl yitirmeler; diğer illere göre İzmir’de daha uzun sürdü. Ne ki Bahattin ağabeyleri her seferinde onlara, İslam üzere yaşamanın güzelliğini anımsattı. Cihada, şahadete sevdalı Yıldız, nasıl yaşadıysa öyle de öldü. Duruşu da ölümle nişanlı gibi vakurdu. Öyle hissediyordu ki, yeni nesil; cihadı, şehadeti, fedakârlığı unutmuş gibiydi.
Acelesi varmış gibi, cihadı unutan kuşaklara hatırlatma vazifesini kuşanarak, kalkıp o çok sevdiği karlar ülkesi Afganistan’a gitti. Sürdüğü mütevazı yaşamının simgesi, giysileri sırtında.
Son fotoğrafında, oturdukları kuru taşlar üzerinde şehadet arkadaşı Faruk Aktaş ile objektiflere veda eder gibi bakıyorlar.
Adeta, “bakın dönmemecesine gidiyoruz, siz lüks konutlarınızda debelenen Müslümanlar, biraz kendinize gelin” mesajı verircesine. Çare yok.
Kimse kuru taşları, karları, buzları, soğuğu sevmiyor. Kimse bu modern çağda, evlad ü ıyal bırakılır da şehadet; eyleme geçirilir mi inanmak istemiyor.
Şehitliğe sevdalanarak yirmili yaşlarda gittiği karlar ülkesine, bu kez yine genç sayılan bir yaşta ellili demlerinde varıyor.
Herkesin kaçtığı yoksullar diyarına bir yetimhane kurma düşü öylesine cezp etmiştir ki kendisini. Ardında kalan beş evladı, mücahide yürekli yiğit eşi Emine Yıldız’ın verdiği cesaret ile yetimlerin başına dam, önlerine aş bırakacaklardır.
Ne ki bindikleri uçak, Kunduz bölgesi, Salang geçidinde düşüyor. Aramalar soğuk hava, kar, tipi yüzünden güçlükle gerçekleşiyor. Emine Yıldız umutla bekliyor.
Eşinin dağcı olduğunu, yıllarca Afganistan’da savaştığını, bölgeyi çok iyi bildiğini, kurtulacağını umutla beklediğini anlatıyor.
İnsan sevdiğine ölümü kondurabilir mi?
Ne ki Bahattin ağabey, bir yıldız gibi kayıyor Afganistan semalarından.
O çok sevdiği, bizlere soğuk gözüken karlar ülkesinde, meleklerin sıcak şefkatlerinde uyuyor. Adeta kendisi için yazdığı “Kar Çiçekleri” gerçek oluyor.
Günlerce, cenazelerine ulaşılamıyor, karlar içinde açan bu çiçekleri; soğuk ve buzlu dağlar vermemeye direniyor.
“Güllere Veda”yı kaleme alırken kim bilir belki de kendi vedasını tahayyül etti.
Acele ile genç güllere, şehitliğin her çağda diri kalacağını anlattı.
Her birimize özenilecek bir ölümün konturlarını çizip, bıraktı.
Bahattin Ağabey
Bahattin Yıldız’ın Türkiye Tevhidî Uyanış Sürecine İlgisi ve İslami Direniş Çizgisine Katkısı!
Rahmetli Bahattin Ağabeyin İzinde
Durmayan adam Bahattin Yıldız
Güle güle! Direniş öğretmenim
Bir ağabey uğurladık, bir Yıldız kaydı içimizden
Bir Yıldızımız ve bir bülbülümüz uçtu
Direncimizi yitirdik, farkında mıyız?
Okyanuslardan Hindikuş Dağları'na
Dağa çarpan hakikat gönüllüsü
Haza şehid
Hakiki bir Mücahit Abdülhamit
Hüzündür en çok yakışan bize
Bir yıldız daha kaydı aramızdan
Bahaddin Yıldız çağrısı
Bahattin Ağabey gideli on yıl oldu
Bahattin amcama mektup
Bahaddin Yıldız - Abdülhamid Muhaciri - Ferhad Dağcı
Sözünde duran bir yiğit daha Rabb'ine kavuştu
Bir yıldız gibi kayarak ayrıldı aramızdan
Ümmetin yüreği
Güle güle Bahattin abi
Bahattin, Faruk, Cevdet ve diğerleri
Bilal'lerden Fuat'lara!
Karanlığa bir yıldız daha çaktık
Bahattin Yıldız
Yıldızımız, ağabeyimiz
Bahattin Yıldız'da yedi güzel adamı okumak
Öteye gideceğini çok önce haber veren “Yıldız”
Bahattin Yıldız 'Cihad günlüğü' son noktayı koyu
Şehid
Orası devlet
Savaşan Afganistan'da şehit düşen adam
Işığa koşan kelebek ; Bahattin Yıldız
Sana bu ölüm çok yakıştı Bahattin ağabey
Ses ver Bahattin ağabey
Sevdasına kavuşan adam
İzmir'in yiğidi
Bir ‘Yıldız’ daha kaydı aramızdan
Bahattin Yıldız
Bir yiğit adamı kaybettik
Bahattin Abi’nin İzmir’i ve 'Bizim çocuklar'
Bir damadın ardından
Bahattin Yıldız'ın ardından
Bahattin Yıldız aradığını buldu
Bahattin Yıldız'a mersiye
Gülün vedası yahut Bahattin Yıldız'ın şehadeti
Şehadetin kutlu olsun Eritre'li
Türkiye müslümanları yiğit bir akıncısını daha Rabbine şehit olarak gönderdi
Bahattin Ağabey, bir yıldız gibi Afganistan'a kaydı
Bastığı yerleri yeşerten Adem
Bahaddin YILDIZ ağabeyin aziz hatırasına
Bir gaza erine yaraşır şekilde bu dünyadan ayrıldı
Palandöken Dağlarından Kunduz Dağlarına, oradan da Cennete uçan kartal
Yalnız kurt
33 kişiden biri Yıldız'dı, o kalemin kalbiydi!
Bir yıldızımız da Salang Geçidi'nde söndü
Özlüyoruz Abi!
Selamünaleyküm Bahattin abi
Adı Bahatin olan o ışık
Siz Bahattin Yıldız'ın ellerini görmüş müydünüz?
Söz biter bazen... Kelimeler düğüm düğüm dizilir insanın boğazına
Annemden sonra hiç bu kadar ölmedim!
Afganistan savaşımızın en aşinâ simâlarından Bahaddin Yıldız'ın ardından
Yaşadıkları gibi giden iki güzel insan
Yıldızlarda kayar durmaz yerinde
Firakında keder içindeyiz
Çorba, Bahattin Yıldız, tesettür
Dağlara
Bahattin Abi’nin vedasının gençlere yüklediği sorumluluk
Koskoca bir ‘kardeş’ dünya
Bahattin Yıldız'ın ardından
Bahattin Yıldız'ın ardından
Sevgili Bahattin ve Faruk'a
Yıldızlar ölmez
Hoda hafız biraderani Mucahidan!
Bir Yıldız kaydı, yenileri doğsun diye