x

Dünyayı Kuşatan Yüreğin Anısına

Dünyayı Kuşatan Yürek

mucahid yıldız

Hatıratımız geleceğimize yön vermeli

İçinde bulunduğumuz na-mütenahi günler dolayısıyla güncelliğine binaen Ramazan-ı Şerif hakkında bir iki kelam etmek istiyorum. 

Diğer aylar gibi Ramazan da aylardan bir aydır, hepsi mübarektir, Ramazan da mübarektir gibi bir yaklaşımı kesinlikle doğru bulmadığımı ifade etmek isterim. Eğer farkı olmasaydı Cenabı Hak birçok ayeti ile oruç ayının daha mübarek olduğunu bizlere bildirmezdi. Ancak Müslümanlığı yalnızca Ramazan ayında yaşamaktan ibaret sanma fikrinin de kesinlikle doğru olmadığı zaten aşikârdır.

Avrupa'da yaşayan Müslümanlar da bu ayın hayır ve bereketinden istifade edebilmek için memleketimizdekine benzer iftar sofralarında toplanma, camilerde teravih namazları, ardından oturup hoş sohbet etmek gibi güzel işler, mukabele okumaları ve her şeyden önemlisi ihtiyaç sahipleri için yardım toplama faaliyetleri yapıyorlar. Maalesef salgın dolayısıyla bu faaliyetler kısmen sekteye uğradı.

Yaklaşık 25 yıl kadar önce Bahattin abi ile birlikte, Hollanda'nın Zaandam şehrinde yaşayan Hüseyin Kerim hocamızı ziyaret etmek üzere yola çıktık. Hüseyin hocamızla Bahattin abi Erzurum'dan tanışıyorlardı. Sanırım o gün İzmir'den bir arkadaşımız ve onun Duisburg'taki kayınpederi de bize eşlik ediyorlardı.

Hollanda sınırını geçtikten sonra Amsterdam şehrine yaklaşırken otobandan Zaandam'da inşaa edilmiş olan büyük kubbeli ve minareli cami gayet net bir şekilde görünüyordu. Bunun üzerine merhum Bahattin abi, artık Müslümanların Avrupa'ya tamamen yerleştiklerini ve hiçbir gücün onları buralardan söküp atamayacağını söyledi.

Bugünlerde artık İslam'ın Avrupa'ya ait olduğu konusu tartışılmaktan zaten çıkmış durumda. Hâlbuki yakın bir zamana kadar yani yaklaşık on yıl önce 'İslam Almanya'ya aittir' dediği için bir Alman cumhurbaşkanı, sudan başka bahaneler bulunarak istifaya zorlanmıştı.

Avrupa'nın sıradan insanı için kimin Müslüman ya da başka bir din mensubu olduğunun neredeyse hiçbir önemi yoktur. Ancak politikacılar kendi emellerine ulaşabilmek ve daha çok oy toplayabilmek amacıyla halkı İslam'a karşı kışkırtıyorlar. İnsanlar arasında yaydıkları düşmanlıktan kazanç elde etme peşindeler.

Avrupa'nın resmi siyaseti de kendi düzenlerine mani olacak ve adalet mücadelesi verecek bir İslam istemiyor. Roma döneminde de adalet talep eden Hz. İsa bağlılarını istemedikleri gibi. O zaman da gerçekten mücadele edebilecek dindar Hristiyanları ortadan kaldırıp, kendi düzenlerine uygun bir Hristiyanlık ortaya koydular. Vatikan bu operasyonun tam da merkezidir. Bu operasyonun başka bir adı da dinin başını din kılıcıyla uçurmaktır.

Fakat herkesin malumudur ki onların planları, en güzel plan yapanınkinden asla üstün değildir. Bugün Almanya'da diğer Avrupa ülkelerinde olduğu gibi kendilerine uygun bir İslam'ın tedris edilmesi için çaba sarf ediliyor. Amma bu derslere katılan çocuklar İslam'ın temellerini bu şekilde öğrendikten sonra eğer Rabbim onlara nasip etmişse, daha sağlam kaynaklardan sağlıklı bilgiler edinmek suretiyle dinlerini öğreniveriyorlar.

Bunun benzerlerini Türkiye'mizde İmam-Hatip okulları projesiyle yaşadığımızı hatırlatmak isterim. Laik rejim aydın imam yetiştirmek adı altında bu okulların açılmasına müsaade ederek, insanların hakikatten uzak kalmasını sağlamak istiyordu. İşin ilginç tarafı bu okulların binaları inşaa edilirken, devlet tek kuruş harcamıyordu. Halkın gayretleriyle binalar yapılıyor, dersler başlayınca devlet öğretmen gönderip maaşlarını ödüyordu. Tertemiz alın terinin getirisiyle yapılan bu binalarda yetiştirilen insanların birçoğu memleketimizde din adına en iyi hizmetleri vermek için büyük çaba sarf etmiştir. Ve bugün bu ülkenin en başında, halkına hizmet vermeyi en büyük şiar edinmiş, bunu Cenab-ı Hakka kulluğun birinci vazifesi olarak gören bir cumhurbaşkanı da bu okullardan birinden mezun oldu.


 

Mucahid YILDIZ

22.04.2021, Krefeld

Bu yazı bahattinyildiz.com için kaleme alınmıştır. Yayın tarihi: 07.05.2021

 

ÖNCEKİ YAZILAR

 

Ziyaretçi Defteri
Yükleniyor
Yükleniyor...