O, şimdiden iki neslin yıldızı ve belki gelecek bir iki neslin daha yıldızı olacak. O şimdi asıl Firdevs’in yıldızı veya güncel tabirle, starı.
O, yani Bahattin Yıldız; ilk kez 1980’lerde komünist zulme karşı Afgan dağlarında, Kunduz şafaklarında parladı. Yıllarca o dağlarda zulme karşı savaştı, Afgan’lı gençlere ağabeylik yaptı, ak sakallılara el ayak oldu, Bosna’dan Keşmir’e bütün ufuklarda parlamaya devam etti. Tekraren gidip geldi aşık olduğu diyarlara; himmet koşturdu: Hep dolu gitti dolu geldi.
Nihayet 4 gün önce Hindikuş’larda Salang geçidinde maşukuna kavuştu, temelli gitti.. Yıldızımız ufkumuzun çok ötesindeki semalardan dağ yamaçlarına düştü. Bu kez Salang geçidini aşamadı: daha doğrusu bindiği sabıkalı, bir zamanlar karşı durduğu o mahut, ama nidayette yenik güce ait sabıkalı bir Antonov tipi uçak, onu ve Faruk Ataş’ımızı ve Hedef Derneği’nin iki gönüllüsünü taşımayıp yalçın kayalıklara çaktı, sanki öç aldı.
Afganistan onun cihad aşkının ilk göz ağrısı idi; yıllarını, kanını ve dahi göz yaşını o topraklarda akıtmış; Afgan Mücahidlerine silah arkadaşı, yetimlerine baba ve mürebbi ve garip gurebaya hâmi olmuştu. Gönlü onların karlı dağlarında takılı, bulutlarında asılı kalmıştı.
Nihayet 4 gün önce bedeni, o bir türlü kopamadığı karlı dağlarla kucaklaştı. O bir türlü unutamadığı Afgan şehidleri ile yine omuz omuza, yine cihadı kuşanan o topraklarda kabre girdi. Bir yıldız söndü. Ama yaktığı özgürlük ateşi ve de yıldızı sönmeyecek. Sönen sadece bedeni.
O’nu çok özleyeceğim. Oysa onunla çok az kesişti yollarımız. Bir tek defa çorba içtim sofrasında. Ama gittiğim her yerde izine rastladım, iyi ki Bahattin Yıldız geçmiş buralardan dedim; ama bir türlü hızına, kendisine yetişemedim. Çoğumuz yetişemedik. Ama hep imrendik.. Yine yetişemedik; uçup gitti dar-ı bekaya.
Ne de manalı izler bırakmıştı geçtiği yerlerde. Bazen bir Peşaver hastanesinde rastladım izine; bazen bir yetimhanede, bazen bir kitap evinde, bazen bir kitapta, bazen bir dergide, bir şiirde… Dört sene önce IHH gönüllüsü olarak tek başına gidip döndüğü Afganistan hatıraları hepimizin en bereketlisi, en hareketlisi, en şiirseli idi. O bir bereket ve hareket adamı idi.
En son Yeni Şafak’ta bir ak sakallı dedeyi, hemen berisinde bir zeytin gözlü bebeği öpüp koklarken; gözleri kapalı; ama yüreği açık; saçlarını ise apak görmüştüm. O artık bir ak sakallımız idi. Saçını fisebilillah ağartmıştı. Oysa daha yirmi sene önce İzmir’deki fakirhanesinde 20 kişiyi birden sofrasında ağırlarken; koyu kestane sakallı bir delikanlı idi.
Ara sıra İzmir’e yolum düştüğünde; ya hidayetime vesile olan eflatun abime, ya kucağımızda büyümüş oğlu Bilal’ime, ya doyumsuz sohbetli ve icazetli damadı Dr. Murat Balanlı’ya ya aynı üniversitede bir dönem omuz omuza “tesettüre özgürlük” mücadelesi verdiğimiz, şimdiki Tepecik Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Gazi Yiğitbaşı dostuma uğraridim. Bir kez de her kesimin ve herkesin dostuna, Burhanettin Yıldız’a uğramıştık. Fakirhanesinde o zaman tanışmıştık. Hızına, enerjisine ve o hız içinde ağır başlılığına, dervişliğine, yüreğine, gönlüne, ufkuna ve hayallerine hayran kalmıştım.
Hayal derken belki yanlış dedim; ufkuna ve ufuktakilere varışına.. O bir
ufuk ve eylem adamı idi. Zahidane bir hayatı vardı. Kendini ümmete adamıştı. O bir adanmıştı. Rabb’inin ona yüklediği misyon, adanmışlık idi; ümmete,
mazluma, yetime adanmışlık.
Yine yetimler için gitmişti Kunduz’a.. Yıllar evvel yaralı iken Peşaver’de Cemaat-i İslami’nin mücahidler için inşa ettiği hastanede yatarken yakınındaki bir yetimhaneden aldığı ilham ile. O da Mustafa İslamoğlu gibi yetimlere vurgun idi, onlardan ümitli idi. “Cihad Günlüğü” isimli eserinden okuduğum kadarı ile; Peşaver’deki yetimlerin gayretine, bilgisine, misyonuna şaşırmış ve hayli etkilenmişti. Öyle zannediyorum ki, 20 yıl sonra o yetimlerin geldiği noktayı görmüş ve o da yine o topraklarda, Amerikan işgalinin yetim ve öksüz ve yoksul bıraktığı çocuklara okul ve yeni yarınlar inşa etmeye koşuştu. Bu savaş adamının çocuklar karşısında, Bilal Saygılı’nın da dediği gibi; bitimsiz ve şefkat ile erimesini, fotoğrafa bakan herkes, hemen anlar.
Onun İzmir’in çukurlarında, varoşlarında kimlere himmet taşıdığını gidip görmeye değer doğrusu. O bir soğuk şehir insanı, mert ve de yiğit Sivas’lı idi. Ama kültürü hayli farklı, adam öğüten, sıcak ve bunaltılı İzmir’i mekan seçmişti. Neden İzmir? Soramadım. Ama İzmir’li dostlar ona hayran. Ona hepimiz hayran..
O bizim hayal bile edemediklerimizi yapabilmiş, binlerce farz-ı kifayeyi bizler adına yerine getirmiş, modern ve de nadan zamanların eskitemediği bir derviş. Şimdi farz-ı kifayeyi kim icra edecek? O yapar eder, biz yapmış gibi kalp huzuru bulur idik.. O, iyi ki vardı. Her vardığı yerde; hak etmediğimiz kadar bizi temsil ediyordu. Şimdi kim temsil edecek? Şimdi varoşlarda yitmiş gençlerin, Afganistan’da, Keşmir’de sokakta kalmış yetimlerin elinden kim tutacak?
Bahattin Yıldız, hepimizin yıldızı idi. Acaba ötelerin ötesinde yine bizleri temsil edecek mi?. Acaba bizlere şahitlik edecek mi? Hayr hasenata şahidiz. Bu bile bize yeter.
Ruhun şad olsun yiğidim. Seni az gördüm, çok sevdim.
Herkes gibi ben de seni çok özleyeceğim.
Bahattin Ağabey
Bahattin Yıldız’ın Türkiye Tevhidî Uyanış Sürecine İlgisi ve İslami Direniş Çizgisine Katkısı!
Rahmetli Bahattin Ağabeyin İzinde
Durmayan adam Bahattin Yıldız
Güle güle! Direniş öğretmenim
Bir ağabey uğurladık, bir Yıldız kaydı içimizden
Bir Yıldızımız ve bir bülbülümüz uçtu
Direncimizi yitirdik, farkında mıyız?
Okyanuslardan Hindikuş Dağları'na
Dağa çarpan hakikat gönüllüsü
Haza şehid
Hakiki bir Mücahit Abdülhamit
Hüzündür en çok yakışan bize
Bir yıldız daha kaydı aramızdan
Bahaddin Yıldız çağrısı
Bahattin Ağabey gideli on yıl oldu
Bahattin amcama mektup
Bahaddin Yıldız - Abdülhamid Muhaciri - Ferhad Dağcı
Sözünde duran bir yiğit daha Rabb'ine kavuştu
Bir yıldız gibi kayarak ayrıldı aramızdan
Ümmetin yüreği
Güle güle Bahattin abi
Bahattin, Faruk, Cevdet ve diğerleri
Bilal'lerden Fuat'lara!
Karanlığa bir yıldız daha çaktık
Bahattin Yıldız
Yıldızımız, ağabeyimiz
Bahattin Yıldız'da yedi güzel adamı okumak
Öteye gideceğini çok önce haber veren “Yıldız”
Bahattin Yıldız 'Cihad günlüğü' son noktayı koyu
Şehid
Orası devlet
Savaşan Afganistan'da şehit düşen adam
Işığa koşan kelebek ; Bahattin Yıldız
Sana bu ölüm çok yakıştı Bahattin ağabey
Ses ver Bahattin ağabey
Sevdasına kavuşan adam
İzmir'in yiğidi
Bir ‘Yıldız’ daha kaydı aramızdan
Bahattin Yıldız
Bir yiğit adamı kaybettik
Bahattin Abi’nin İzmir’i ve 'Bizim çocuklar'
Bir damadın ardından
Bahattin Yıldız'ın ardından
Bahattin Yıldız aradığını buldu
Bahattin Yıldız'a mersiye
Gülün vedası yahut Bahattin Yıldız'ın şehadeti
Şehadetin kutlu olsun Eritre'li
Türkiye müslümanları yiğit bir akıncısını daha Rabbine şehit olarak gönderdi
Bahattin Ağabey, bir yıldız gibi Afganistan'a kaydı
Bastığı yerleri yeşerten Adem
Bahaddin YILDIZ ağabeyin aziz hatırasına
Bir gaza erine yaraşır şekilde bu dünyadan ayrıldı
Palandöken Dağlarından Kunduz Dağlarına, oradan da Cennete uçan kartal
Yalnız kurt
33 kişiden biri Yıldız'dı, o kalemin kalbiydi!
Bir yıldızımız da Salang Geçidi'nde söndü
Özlüyoruz Abi!
Selamünaleyküm Bahattin abi
Adı Bahatin olan o ışık
Siz Bahattin Yıldız'ın ellerini görmüş müydünüz?
Söz biter bazen... Kelimeler düğüm düğüm dizilir insanın boğazına
Annemden sonra hiç bu kadar ölmedim!
Afganistan savaşımızın en aşinâ simâlarından Bahaddin Yıldız'ın ardından
Yaşadıkları gibi giden iki güzel insan
Yıldızlarda kayar durmaz yerinde
Firakında keder içindeyiz
Çorba, Bahattin Yıldız, tesettür
Dağlara
Bahattin Abi’nin vedasının gençlere yüklediği sorumluluk
Koskoca bir ‘kardeş’ dünya
Bahattin Yıldız'ın ardından
Bahattin Yıldız'ın ardından
Sevgili Bahattin ve Faruk'a
Yıldızlar ölmez
Hoda hafız biraderani Mucahidan!
Bir Yıldız kaydı, yenileri doğsun diye