x

Dünyayı Kuşatan Yüreğin Anısına

Emin BATUR

GÜLE GÜLE BAHATTİN ABİ...

Onu 1983 yılında İZMİR’de tanıdım. Konuşmaya başladıkça İZMİR’in o bunaltan havasından sıyrılmış, serin bir esintinin üstüme geldiğini hissetmiştim.

Ve içimden ‘işte aradığım adam bu.’ diye geçirmiştim. O nunla tanıştıktan sonra, kısa sürede İZMİR’in her tarafını alt-üst ettik. Selamet konağından Öğrenci evlerine. Dumlu’nun mütevazı lokantasından, Şimdi hatırlayamadığım birçok esnafa girip-çıkmaya başladık.

Her gittiğimiz yerde kendisine derin saygı ve sevgi beslendiğini, Hürmetle uğurlandığını gördükçe, hayranlığım biraz daha artıyordu.

O zamanlar kendisi pek genç olmasına rağmen, yaşlı-başlı, makam-mevki sahibi insanların gösterdiği bu saygı; anlıyordum ki Bahattin abinin yaptığı hizmetlerden dolayı idi.

En çok hoşuma giden tarafı ise, gençlerin çok hayali, hiç olmayacak şeyleri tartışırken veya siyasi yapılanmayı, siyasi lideri yıpratma suçlama vs. münakaşaları yapılırken uçmuş hallerini fark edip bir müddet dinledikten sonra, yapılanları anlatır ve can alıcı soruyu sorardı.

- Peki kardeşşim ...? der,

O gün söylenmesi gerekeni en güzel şekilde söyler ve bir soruyla

Konuşmayı bitirirdi ki, gençlere sorumluluk yükleyerek onları boş konuşmaktan alıkoyardı.

Gençler uçtuklarının farkına varır mahcup bir şekilde dinlemeye koyulurken işte o zaman bahsettiğim serin esintinin üzerimden geçtiğini hissederdim.

Refah Partisi nin kurulduğu günlerde idi. (1983)

Bahattin abi bizi Erbakan Hoca’yla görüştürmek üzere ANKARA’ya götürüyor. (Hoca o zaman siyasi yasaklı ve mahkemeleri devam etmekte)

Hocanın huzuruna girdiğimizde; Süleyman Tatar’la beni İSTANBUL YILDIZ’dan yeni mezun olmuş mühendisler olduğumuzu, İZMİR’e yerleştiğimizi diğer arkadaşında öğretmen olduğunu ve gençlik çalışmalarında bulunduğumuzu söyledi.

Hoca bizim hal ve hatırımızı sorup, Bahattin abiyi dinlemeye koyuldu.

Hoca bir müddet dinledikten sonra, Neden çalışmalıyız? Görevlerimiz nelerdir?

Vb. konular üzerine kısa bir konuşma yaptıktan sonra Bahattin abiye dönüp üst-üste talimatlar vermeye başladı. Bunların bir kısmı olmayacak şeyler ama biz saygıdan sesimizi çıkarmadığımız gibi, Bahattin abi de ‘bunları yaparız ama, şunları şunları yapamayız’ diyemiyor.

Bu arada, Hoca; tüm otoritesine rağmen Bahattin abiye gösterdiği ilgi ve samimiyet gözümden kaçmıyor. Bize söz düşmediği için, gözüm etrafta dizi dizi istiflenmiş mavi klasörlere takılıyor. Salonun; dört bir tarafının klasörlerle dolu olduğunu görüyorum.

Anlıyorum ki; Hoca savunmasını kendi hazırlıyor. Yıllar sonra Ahmet Taşgetiren’in yazmış olduğu ‘Seni Seviyoruz Savunan Adam’ adlı nefis yazısı, İşte; bu ciltler dolusu klasörlerin üzerine harcanan emeğin küçük bir nişanesidir. Hocanın huzurundan çıkarken tere battığımı hissediyorum. Çünkü Hoca bize o kadar büyük görevler verdi ki....

Bahattin abi de herhalde öyle bir şey beklemediğinden, Hoca’ya askerlik yapmadığımızı veya her an askerliğe çağrılabileceğimizi söylemeyi ihmal etti.

Bahattin abinin Hoca ile ilişkisi, Hocanın ona verdiği değer Bahattin abiyi gözümde bir kat daha büyütüyor.

Ve yanılmadım. Biz yapabilir miyiz-yapamaz mıyız diye tartışırken, o adeta bayrağı kapıp önümüzde yürümeye başladı.

İZMİR’e döner-dönmez, Hoca’nın talimatı üzerine AYDIN’a, DENİZLİ’ye vs. EGE bölgesinde ziyaretlere başladık. Her gittiğimiz yerde Hoca’nın selamını söyleyince insanlar büyük bir umutla bize destek çıkmaları hayretimi mucip kılıyor. Demek ki Bahattin abi sadece İZMİR’de tanınmıyormuş. İkincisi 12 Eylül rüzgârının hâlâ sert estiği günlerde, esnafın bu cesareti bana umut veriyor.

Halbuki o tarihlerde siyasi partimiz (MSP) kapatılmış; bir sürü kovuşturma, hapis, sürgün ve her türlü zulüm var. Buna rağmen yeni siyasi yapılanma (RP) için insanlar bilhassa esnaf heyecanla bu çağrıya cevap veriyor.

Ve bir genç adam Bahattin abi hiç sarsılmadan önde yürüyor önümüzü açıyor. Yanlış anlamaya sebep vermemek için şunu da belirtmeliyim ki; Bahattin abi için Parti, Vakıf, Dernek hiç farketmezdi. O İSLAM’IN sevdalısıydı. Nerede bir Müslüman dara düşse Bahattin abi orda olmak isterdi. Nitekim AFGANİSTAN’a defalarca gitmiş oradaki kardeşlerine yardımcı olmaya çalışmıştı.

Neticede orada ŞEHİT oldu. Fikri abi ve Feride teyzenin biricik oğlu BİLAL Afganistan da ŞEHİT düştüğünde bu acılı haberi vermeye kimse cesaret edememişti.

Bu iş yine Bahattin abiye düşmüş; ÖDEMİŞ’te yaşayan acılı aileye bir otobüs dolusu genci götürerek acılarına ortak olmuştu.

Yine bir ANKARA’dan İSTANBUL’a dönüşümüz var onunla. ANKARA’nın kışın o buz kesen akşamlarından birinde, kitapçıların yoğun olduğu bir yerde karşılaşmıştık. Başında her zaman bu havalarda giydiği kulağıda koruyan Afganvari papak gibi bir başlık vardı.

- Hayırdır, nereye derken
- İSTANBUL’a dedi.
Haydi, bilet alıp gidelim dedim. - Ne bileti? dedi.
- Hangi araba çıkış yapıyorsa ona atlar gideriz..deyince
- Tamam. Dedim

Ama içimden de ‘amma geniş adam’ diye geçiriyorum. Çünkü o zamanlar otobüste bile sigara içiliyor, ayrıca iyi firma kötü firma böyle şeyler düşünmezdi. O kendini bir hedefe kilitlemiş onu düşünüyor. Yola çıkar elini kaldırır ve rastgele binerdi. Ve öyle yaptık. Otogara gittik; motorunu çalıştırmış hareket etmek üzere olan otobüslerden birine atladık.

AFGANİSTAN’daki RUS işgali tazeliğini koruyordu. Kendisi de yeni geldiği için, ondan AFGANİSTAN-PAKİSTAN hattından bilgi almak istiyorum. Konuşmaya öyle bir dalmışız ki, bir de baktım İSTANBUL’a gelmişiz.

Anlattıklarını bugün hafızamda toparlayabilseydim bir kitap hacminde olurdu. Anlattıklarında bol miktarda hüzün, sevgi, yokluk, fedakarlık, hatta can pazarının yaşandığı savaşın bütün şiddetiyle sürdüğü o bölgede komik şeyler de vardı.

Bilhassa TÜRKİYE’den gidenler için bu komik şeyler fazlasıyla vardı. Ama kendisi bütün bunları büyük bir hoşgörü ve sempatiyle anlattı. Bunları dinledikten sonra neden seçici olmadığını daha iyi anladım.

Ve bu sabah ŞEHADET haberini aldığımda ‘eyvah’ dedim, ne olaydı, dünya meşgalesinden biraz başımızı kaldırıp, birbirimize biraz daha vakit ayırabilseydik.

İki ay önce HAMİT CAN

İBRAHİM KERESTECİ

Bugün FARUK AKTAŞ ve Bahattin abi

Dünyanın hayhuyundan sıyrılıp, neden birbirimize daha çok vakit ayırmıyoruz diye, hayıflanıyorum. Bizde büyük bir boşluk bırakıp gittin.

Güle güle BAHATTİN ABİ... Mekanın Cennet olsun.

Kemal Ramazan Haykıran

Bahattin Ağabey

Hamza TÜRKMEN

Bahattin Yıldız’ın Türkiye Tevhidî Uyanış Sürecine İlgisi ve İslami Direniş Çizgisine Katkısı!

Musa KIRCA

Rahmetli Bahattin Ağabeyin İzinde

Abdullah ÖZDEMİRCAN

Durmayan adam Bahattin Yıldız

Abdülkadir SEVEN

Güle güle! Direniş öğretmenim

Adnan BALCI

Bir ağabey uğurladık, bir Yıldız kaydı içimizden

Ahmet VAROL

Bir Yıldızımız ve bir bülbülümüz uçtu

Ahmet TÜRKBEN

Direncimizi yitirdik, farkında mıyız?

Akif EMRE

Okyanuslardan Hindikuş Dağları'na

Akif EMRE

Dağa çarpan hakikat gönüllüsü

Ali ÇELİK

Haza şehid

Ali Haydar HAKSAL

Hakiki bir Mücahit Abdülhamit

Ammar Cengiz ŞENOL

Hüzündür en çok yakışan bize

Arif ALTUNBAŞ

Bir yıldız daha kaydı aramızdan

Arif ALTUNBAŞ

Bahaddin Yıldız çağrısı

Bekir DİLEKÇİ

Bahattin Ağabey gideli on yıl oldu

Bilal KARA

Bahattin amcama mektup

Cavit OKUR

Bahaddin Yıldız - Abdülhamid Muhaciri - Ferhad Dağcı

Cavit OKUR

Sözünde duran bir yiğit daha Rabb'ine kavuştu

Cemal BALIBEY

Bir yıldız gibi kayarak ayrıldı aramızdan

Cemal BALIBEY

Ümmetin yüreği

Emin BATUR

Güle güle Bahattin abi

Ekrem KIZILTAŞ

Bahattin, Faruk, Cevdet ve diğerleri

Erdal KURGAN

Bilal'lerden Fuat'lara!

Erdal KURGAN

Karanlığa bir yıldız daha çaktık

Erol BATTAL

Bahattin Yıldız

Faruk EŞLİK

Yıldızımız, ağabeyimiz

Faruk EŞLİK

Bahattin Yıldız'da yedi güzel adamı okumak

Fahrettin GÜN

Öteye gideceğini çok önce haber veren “Yıldız”

Fahri GÜVEN

Bahattin Yıldız 'Cihad günlüğü' son noktayı koyu

Fatih PALA

Şehid

Fatma BARBAROSOĞLU

Orası devlet

Fatma ÜNAL

Savaşan Afganistan'da şehit düşen adam

Ferman KARAÇAM

Işığa koşan kelebek ; Bahattin Yıldız

Hamit KUNT

Sana bu ölüm çok yakıştı Bahattin ağabey

Hakan ALBAYRAK

Ses ver Bahattin ağabey

Hikmet GÖK

Sevdasına kavuşan adam

Hüseyin ALAN

İzmir'in yiğidi

Hüseyin ALAN

Bir ‘Yıldız’ daha kaydı aramızdan

İbrahim KARAGÜL

Bahattin Yıldız

İbrahim KARAGÜL

Bir yiğit adamı kaybettik

İbrahim TIĞLI

Bahattin Abi’nin İzmir’i ve 'Bizim çocuklar'

İhsan Süreyya SIRMA

Bir damadın ardından

İsmail YAŞA

Bahattin Yıldız'ın ardından

Lütfi AYHAN

Bahattin Yıldız aradığını buldu

M. Nihat MALKOÇ

Bahattin Yıldız'a mersiye

M.Nihat MALKOÇ

Gülün vedası yahut Bahattin Yıldız'ın şehadeti

Mehmet GÖKTAŞ

Şehadetin kutlu olsun Eritre'li

Mehmet ŞAHİN

Türkiye müslümanları yiğit bir akıncısını daha Rabbine şehit olarak gönderdi

Mine ALPAY

Bahattin Ağabey, bir yıldız gibi Afganistan'a kaydı

Mucahid YILDIZ

Bastığı yerleri yeşerten Adem

Musa KIRCA

Bahaddin YILDIZ ağabeyin aziz hatırasına

Musa KIRCA

Bir gaza erine yaraşır şekilde bu dünyadan ayrıldı

Mustafa AĞIRMAN

Palandöken Dağlarından Kunduz Dağlarına, oradan da Cennete uçan kartal

Mustafa ÖZEL

Yalnız kurt

Mustafa YÜREKLİ

33 kişiden biri Yıldız'dı, o kalemin kalbiydi!

Nihat BENGİSU

Bir yıldızımız da Salang Geçidi'nde söndü

Orhan DEMİRAL

Özlüyoruz Abi!

Ömer GENCALİOĞLU

Selamünaleyküm Bahattin abi

Ömer LEKESİZ

Adı Bahatin olan o ışık

Ömer LEKESİZ

Siz Bahattin Yıldız'ın ellerini görmüş müydünüz?

Özcan ÜNLÜ

Söz biter bazen... Kelimeler düğüm düğüm dizilir insanın boğazına

Salih TUNA
Makale

Salih TUNA

Annemden sonra hiç bu kadar ölmedim!

Selahaddin ÇAKIRGİL

Afganistan savaşımızın en aşinâ simâlarından Bahaddin Yıldız'ın ardından

Serdar DEMİRAL

Yaşadıkları gibi giden iki güzel insan

Serkan YORGANCILAR

Yıldızlarda kayar durmaz yerinde

Sezgin KIZILKOCA

Firakında keder içindeyiz

Şakir TARIM

Çorba, Bahattin Yıldız, tesettür

Şeref AKBABA

Dağlara

Uğur ARSLAN

Bahattin Abi’nin vedasının gençlere yüklediği sorumluluk

Ümit BOYACIOĞLU

Koskoca bir ‘kardeş’ dünya

Vural KAYA

Bahattin Yıldız'ın ardından

Yakup ASLAN

Bahattin Yıldız'ın ardından

Yalçın İÇYER

Sevgili Bahattin ve Faruk'a

Yavuz GENCER

Yıldızlar ölmez

Yusuf Ensar ÇALIŞKAN

Hoda hafız biraderani Mucahidan!

Yusuf KAPLAN

Bir Yıldız kaydı, yenileri doğsun diye

Ziyaretçi Defteri
Yükleniyor
Yükleniyor...