x

Dünyayı Kuşatan Yüreğin Anısına

Arif ALTUNBAŞ

Erzurum’un en soğuk günlerinin biriydi. Yıldız semtindeki öğrenci yurdunda ısınma yok, su yok, yemekhanesi yoktu. Anadolu’dan gelen öğrenciler barınıyordu sadece burada, kirası ucuz diye.

Palandöken bembeyaz kardan bir giysiye bürünmüştü. Erzurum’un soğuğu bıçak gibi kesiyordu her yanı. Adeta nefesiniz donacak gibiydi. Su boruları dondan dolayı çalışmıyordu. Karları eriterek çay demledi arkadaşlar bize. Çaylarımızı yudumladıktan sonra iliklerimize kadar üşüdüğümüzü fark ettik.

Ankara’daki yurtta bizim her şeyimiz vardı. Sıcak su, kalorifer, üç öğün sıcak yemek ama yinede bazı ehli keyf arkadaşlar yemeklerden şikayetçi idi. Halimize şükrettim. Şikayetçi olan arkadaşlar, bir hafta bu yurtta kalsalar, acaba yine de şikayetlerine devam ederler mi, diye düşündüm.

Ben, burada tanıdım Bahaddin Yıldız’ı önce. Burada dostluğumuzun ilk temel taşları atıld, harcı kar suyundan demlenmiş sıcak çay ve dava arkadaşlığından oluşuyordu.
1975 yılında İzmir İmam- Hatip Lisesi’ni bitirmiş ve Erzurum Üniversitesi İşletme Fakültesi’ne kaydını yaptırmış ve 1987 yılı Afganistan dönüşü okulunu bitirmişti.

78 kuşağından Bahaddin Yıldız’ı tanımıyan yoktur Erzurum’da ve üniversitesitede ve Akıncılar arasında. Hicri 1400 yılı dolayısıyla Mehmet Öztürk’le birlikte Erzurum’dan Ankaraya kadar maraton koşmuşlardı. İyi bir maratontoncuydu.
Palandöken dağları onun nasıl kayak yaptığına şahittir. Ve onun nasıl adam gibi bir Akıncı  olduğunu, dostları da düşmanları da çok iyi bilir.

Akıncılar İzmir Teşkilatı Başkanlığı sırasında Bahaddin Yıldız, sadece İzmir ile değil tüm Ege bölgesini kuşatan bir çalışma yapıyordu. O, 20. yılın dervişi idi. Kendisini tanıyan herkes gibi ben de, mütevazi, sessiz, kimseye zararı dokunmayan, inançlı, imanlı, davasına ve kavgasına sadık, korkusuz mangal gibi bir yüreği olan bir Müslüman olduğuna şahadet ederim.

Kendisinin çok yakın bir dostu olarak, hiçbir zaman makam, mevki, rütbe, şan, şöhret, zenginlik..vs. gibi nefse hoş gelen dünyalık değerlere boyun eğmediğini ve onlara asla pirim verme bayağılığa düşmediğini bilirim.
Dost ve arkadaşlarına karşı vefalı ve sadık biri idi… 12 Eylülden sonra bende yurt dışına çıkmak zorunda kalanlardanım. Dost ve arkadaşlarımdan çok azı annemi ve kardeşlerimi ziyaret etmiştir. Bahaddin o vefalı dostların başında gelir. Yaşlı annem başta olmak üzere bizim evde herkes Bahaddin’i bilir. Sanki ailemizin bir ferdi gibidir. Ben 10 yıl ülkeme giremedim. Bu süre içinde  Bahaddin hep annemi arayıp ziyaretine gelmiş. On yıl sonra annem bana, ‘oğlum sen bayramlarda evimizde yoktun.Ama; arkadaşın Bahaddin Allah razı olsun senin yerine hep beni ziyarete geldi’ dediğinde ne kadar mutlu olduğunu ve olduğumu tarif edemem.
Belki de O çağımızın bir Ebu Zer’i gibiydi desem yanlış olmaz. Ve, O’nu yakından tanıyanlarda bana hak verirler sanırım…
Kuşağımızın eli kalem tutan, kalemin hakkını veren ve namusuna sahip çıkan arkadaşlarımızın önde gelenlerinden biri oldu hep.
İnanıp kafasına koyduğu bir işi tek başına da olsa yapar veya yapmaya çalışırdı. Bahaddin Yıldız olarak O, tek başına bir ordu ve tek başına bir ümmet idi.

12 Eylül darbesinin mağdurlarından biri olarak, o da bir çok kardeşimiz gibi ülkesini terk etmek zorunda kalmıştır.
O çetin günlerin, sert iklimlerin, çileli yolların, islam davasının bir eri olarak, Rusların zulmüne uğraan Afganlı kardeşlerinin yanında omuz omuza savaşmayı tercih etti. olay ve rahat olan yollarda değil, zor ve meşakkatli olan yollarda yürümeyi denedi.
Yıllarca Afganistan’da cepheden cepheye savaştı. Palandöken dağlarında, Erzurumun karlı yollarında, soğuk ikliminde yaptığı sporlar Hindikuş Dağlarında işine yaradı.
1982 yılında cephedeyken sağ omzundan yaralandı.Peşaver’de bir hastanede tedavi görür iken, Almanyadan kendisini ziyerete gittim. Beni Peşaver havaalanında karşılamaya geldi.Omzundan ve kolundan ağır yaralar almıştı.
Orada kucaklaştık eski bir dost olarak… Çok mutlu olmuştu…Tek katlı topraktan yapılmış bir hastanede tedavi ediliyordu. Her türlü tıbbi ilaç ve aletin yok olduğu bir viraneydi kaldığı hastane. Ama; suratı asık bir yaralı görmedim ve herkes çok mutlu idi. Hele Türkiyeli olduğumu duyan yaralılar;görmeye,tanışmaya,dost olmaya geliyordu yanımıza.
Özbek kökenli bir Afgan yaralı mücahid, cephede savaşan Türkiyeli gençlerin kahramanlıklarından bahsediyor ve ‘’onlar zamanımızın sahabeleri gibidir’’ diyordu.
İşte, Gazi Bahaddin Yıldız da böyle bir yiğitti. Gözünü budaktan sakınmıyan, korku tanımaz, kavgadan kaçmıyan bir Allah eri, İslam savaşcısı idi.
Dervişti, mümindi, mücahiddi, adam gibi bir müslümandı. Müminlere karşı müşfik ama, kafirlere karşı aslan kesilirdi. Ona yatağında ölmek yakışmazdı. Ve öyle de oldu.
Afganistan’da kaldığı sürece orada gördüklerini bir gazeteci gibi Abdulhamit Muhaciri ve Ferhat Dağcı takma adıyla Türkiyede çeşitli yayın organlarında insanımızla paylaştı.
Yıllar sonra, Ferhat gibi karlı dağları, tepeleri, susuz çölleri, çileli yolları, sınırları aşarak Afganistan’dan ülkesine geri döndü.
Yargılandı. Müslüman olmaktan başka hiçbir suçu yoktu. Birçok insana isnad edilen, 12 eylül darbecilerinin iftiralarına muhatap oldu ise de delil olmadığından dolayı davalardan beraat etti.
Birçok gazete,dergi ve yayın organında Afganistan üzerine yazılar yazdı, yorumlar yaptı. Son olarak da, Almanya’da www. yorum-online.de ve Dünya Bülteni adlı yayın organında düzenli yazıları yayınlanıyordu.

Gazi Bahaddin Yıldız bizim kuşağın sevilen romancısıdır aynı zamanda.
Birinci Kitabı;Savaşan Afganistan,1985 yılında Ferhat Dağcı takma adıyla Rahmet yayıncılık tarafından yayınladı.
İkinci Kitabı; Cihat Günlüğü,1988 yılında Abdulhamit Muhaciri takma adıyla,
Üçünçü kitabı;Kar Çiçeği,1995 yılında Bahaddin Yıldız,
Dördüncü Kitabı;Güllerin Vedası, 1996 yılında Bahaddin Yıldız,
Beşinci Kitabı;Kardaki Ayak izleri; 2003 yılında Bahaddin Yıldız olarak Özgün yayıncılık tarafından yayınlandı

Hanımının yurt dışı görevi dolayısıyla Bahaddin, birkaç yıldır geçici olarak Almanya’da yaşıyordu. Orada da görüştüm, kendisini ziyarete gittim.

Son görüşmemiz 14.05.2010 günü istanbuldaki evimde telefonla oldu. Bahaddin’den bir telefon geldi.
Hal hatırdan sonra;’’Arif ben Afganistana gidiyorum İHH dan bir arkadaşla beraber.Senin Serdar diye bir arkadaşın vardı Kabil’de onun telefon numarasını verebilir misin’’ dedi.
Beş dakika sonra onu ben aradım bu sefer. Meymene milletvekili olan arkadaşım Serdar’ın telefon numaralarını bulup verdim.
‘’Hakkını helal et Arif’’dedi. Helalleştik. 30 yıllık arkadaşımdır Bahaddin Yıldız… Hiç de helalleştiğimizi hatırlamam O’nunla… Ama; bu sefer O, ‘hakkını helal et’ dedi bana. Sanki, geri dönülmez bir yola gidiyor gibi. Güllerin vedası gibiydi gidişi….

Tekrar ediyorum. Bin defa helal olsun, Sivasın evladı, Erzurumun göz ağrısı, İzmirin yiğidi, Hindikuşların şahini kardeşim benim.
Ben yeni geldim, bir hafta oldu Tanrı Dağları’ndan, Kırgızistan’dan daha… Kader ise seni tekrar Hindikuşların zirvesine çekti yeniden. Kar çiçekleri açsın, diye, Hindikuşların zirvelerinde..
Rabbim seni bir vesile ile çok sevdiğin, uğruna yaralandığın, yıllarca savaştığın Afganistan’a davet etti.
Orada kardaki ayak izlerini gördü ve yanına çağırdı seni.
Bilal ile, Tekiner ile, Pencir aslanı Mesutla birlikte binlerce şehidin ve kardelenlerin yanına…
Şehadetin kutlu olsun.
Sevgili Kardeşim
Can Dostum Benim….

Kemal Ramazan Haykıran

Bahattin Ağabey

Hamza TÜRKMEN

Bahattin Yıldız’ın Türkiye Tevhidî Uyanış Sürecine İlgisi ve İslami Direniş Çizgisine Katkısı!

Musa KIRCA

Rahmetli Bahattin Ağabeyin İzinde

Abdullah ÖZDEMİRCAN

Durmayan adam Bahattin Yıldız

Abdülkadir SEVEN

Güle güle! Direniş öğretmenim

Adnan BALCI

Bir ağabey uğurladık, bir Yıldız kaydı içimizden

Ahmet VAROL

Bir Yıldızımız ve bir bülbülümüz uçtu

Ahmet TÜRKBEN

Direncimizi yitirdik, farkında mıyız?

Akif EMRE

Okyanuslardan Hindikuş Dağları'na

Akif EMRE

Dağa çarpan hakikat gönüllüsü

Ali ÇELİK

Haza şehid

Ali Haydar HAKSAL

Hakiki bir Mücahit Abdülhamit

Ammar Cengiz ŞENOL

Hüzündür en çok yakışan bize

Arif ALTUNBAŞ

Bir yıldız daha kaydı aramızdan

Arif ALTUNBAŞ

Bahaddin Yıldız çağrısı

Bekir DİLEKÇİ

Bahattin Ağabey gideli on yıl oldu

Bilal KARA

Bahattin amcama mektup

Cavit OKUR

Bahaddin Yıldız - Abdülhamid Muhaciri - Ferhad Dağcı

Cavit OKUR

Sözünde duran bir yiğit daha Rabb'ine kavuştu

Cemal BALIBEY

Bir yıldız gibi kayarak ayrıldı aramızdan

Cemal BALIBEY

Ümmetin yüreği

Emin BATUR

Güle güle Bahattin abi

Ekrem KIZILTAŞ

Bahattin, Faruk, Cevdet ve diğerleri

Erdal KURGAN

Bilal'lerden Fuat'lara!

Erdal KURGAN

Karanlığa bir yıldız daha çaktık

Erol BATTAL

Bahattin Yıldız

Faruk EŞLİK

Yıldızımız, ağabeyimiz

Faruk EŞLİK

Bahattin Yıldız'da yedi güzel adamı okumak

Fahrettin GÜN

Öteye gideceğini çok önce haber veren “Yıldız”

Fahri GÜVEN

Bahattin Yıldız 'Cihad günlüğü' son noktayı koyu

Fatih PALA

Şehid

Fatma BARBAROSOĞLU

Orası devlet

Fatma ÜNAL

Savaşan Afganistan'da şehit düşen adam

Ferman KARAÇAM

Işığa koşan kelebek ; Bahattin Yıldız

Hamit KUNT

Sana bu ölüm çok yakıştı Bahattin ağabey

Hakan ALBAYRAK

Ses ver Bahattin ağabey

Hikmet GÖK

Sevdasına kavuşan adam

Hüseyin ALAN

İzmir'in yiğidi

Hüseyin ALAN

Bir ‘Yıldız’ daha kaydı aramızdan

İbrahim KARAGÜL

Bahattin Yıldız

İbrahim KARAGÜL

Bir yiğit adamı kaybettik

İbrahim TIĞLI

Bahattin Abi’nin İzmir’i ve 'Bizim çocuklar'

İhsan Süreyya SIRMA

Bir damadın ardından

İsmail YAŞA

Bahattin Yıldız'ın ardından

Lütfi AYHAN

Bahattin Yıldız aradığını buldu

M. Nihat MALKOÇ

Bahattin Yıldız'a mersiye

M.Nihat MALKOÇ

Gülün vedası yahut Bahattin Yıldız'ın şehadeti

Mehmet GÖKTAŞ

Şehadetin kutlu olsun Eritre'li

Mehmet ŞAHİN

Türkiye müslümanları yiğit bir akıncısını daha Rabbine şehit olarak gönderdi

Mine ALPAY

Bahattin Ağabey, bir yıldız gibi Afganistan'a kaydı

Mucahid YILDIZ

Bastığı yerleri yeşerten Adem

Musa KIRCA

Bahaddin YILDIZ ağabeyin aziz hatırasına

Musa KIRCA

Bir gaza erine yaraşır şekilde bu dünyadan ayrıldı

Mustafa AĞIRMAN

Palandöken Dağlarından Kunduz Dağlarına, oradan da Cennete uçan kartal

Mustafa ÖZEL

Yalnız kurt

Mustafa YÜREKLİ

33 kişiden biri Yıldız'dı, o kalemin kalbiydi!

Nihat BENGİSU

Bir yıldızımız da Salang Geçidi'nde söndü

Orhan DEMİRAL

Özlüyoruz Abi!

Ömer GENCALİOĞLU

Selamünaleyküm Bahattin abi

Ömer LEKESİZ

Adı Bahatin olan o ışık

Ömer LEKESİZ

Siz Bahattin Yıldız'ın ellerini görmüş müydünüz?

Özcan ÜNLÜ

Söz biter bazen... Kelimeler düğüm düğüm dizilir insanın boğazına

Salih TUNA
Makale

Salih TUNA

Annemden sonra hiç bu kadar ölmedim!

Selahaddin ÇAKIRGİL

Afganistan savaşımızın en aşinâ simâlarından Bahaddin Yıldız'ın ardından

Serdar DEMİRAL

Yaşadıkları gibi giden iki güzel insan

Serkan YORGANCILAR

Yıldızlarda kayar durmaz yerinde

Sezgin KIZILKOCA

Firakında keder içindeyiz

Şakir TARIM

Çorba, Bahattin Yıldız, tesettür

Şeref AKBABA

Dağlara

Uğur ARSLAN

Bahattin Abi’nin vedasının gençlere yüklediği sorumluluk

Ümit BOYACIOĞLU

Koskoca bir ‘kardeş’ dünya

Vural KAYA

Bahattin Yıldız'ın ardından

Yakup ASLAN

Bahattin Yıldız'ın ardından

Yalçın İÇYER

Sevgili Bahattin ve Faruk'a

Yavuz GENCER

Yıldızlar ölmez

Yusuf Ensar ÇALIŞKAN

Hoda hafız biraderani Mucahidan!

Yusuf KAPLAN

Bir Yıldız kaydı, yenileri doğsun diye

Ziyaretçi Defteri
Yükleniyor
Yükleniyor...