x

Dünyayı Kuşatan Yüreğin Anısına

Yolculuk -III-

Otelin lobisi aynı zamanda lokanta ve çayhaneydi. Pakistanlı önce tek kişilik odasını tuttu. Sonra da bize iki kişilik bir oda ayarladı. Kişi başına üç dolar olan odamıza çıktık. Banyolu ve tuvaletliydi. İşte buna çok sevindim.

 

  • Muhammed, hemen duşa gir! Bu büyük bir nimet. Sonra da giyinip dışarı çıkarız.

 

Muhammed duşa girdi. Çantamdaki Kuetta şehir haritasını çıkardım.

 

'Allah'ım Belucistan çölünde bir yolculuk ne kadar rahat ve bereketli geçti. Bu bir şehidin ikramı mı? Sen her şeye kadirsin'.

 

Banyo kapısı açıldı, 'Elhamdulillah! Bir haftadır ilk defa banyo yaptım, rahatladım.' diyerek Muhammed çıktı.

 

Bilal karşımda gibiydi. Aynı gülüş, aynı derin bakış, karşımda emanet edilmiş bir duruş vardı. Bunu bilmem sadece duygusal bir histi. Bilal'in yolunu çok gözlemiştim. Erzurum'a uğrayıp, misafirim olacaktı. Uğramadan geçmişti, onu son defa yolcu edememiştim.

 

Ben de duş aldım.

 

Otelden çıktık. İlk gördüğüm muz arabasına yaklaştım. Çekik gözleri, kırmızı külahıyla Özbek bir satıcıydı.

 

  • Vatandar derzen niçedir? Dedim.

  • Türksügüz?

  • Evet

  • Kandahsığız, yahşimisiz?

 

Bir düzine muz aldık. Tren istasyonunun yolunu sorup, sağlıcak dileyerek ayrıldık.

 

İstasyon yakınmış. Karaçi'ye giden ekspres kalkışı bekliyordu. Lahor, Pindi, Peşaver treni yarın öğlende kalkıyormuş. Bilet satışları sabah açılıyormuş. Otele döndük.

 

  • Muhammed, burada bize uygun yemek yoktur. Her zamanki gibi çay, ekmek, ilave muzla karnımızı doyuralım. Siyah çay da isteyebiliriz.

  • Ben sana tabiyim ağabey. Aç duracağız dersen dururum.

 

Sabah dokuzda istasyondaydık. Çok kalabalıktı. Kapı girişinde bir eşya taşıyıcı bizi yakaladı.

 

  • Biletlerinizi ben alayım. Elli rupi bahşişe ikinizin biletini alırım.

 

Trende yer sorunu olmadığını akşam öğrenmiştik. Girdiğimiz bilet satış salonunda beş tane görevli vardı.

 

  • Farsça bilen var mı? Adamlardan biri:

  • Buyrun! Dedi.

  • Lahor'a iki bilet alacağım. Yer var mı?

  • Evet ben numaralıya bakıyorum. Siz nereden istiyorsunuz?

 

Konuşmak için Muhammed'e döndüm. O sırada bize bilet almayı teklif eden taşıyıcı yanında uzun boylu bir Afganla beraber içeri girdi. Önümüze geçti. Bilet satan adam bana:

 

  • Size yandaki arkadaş bakacak. Dedi.

 

Yana kaydık. Adam Urduca konuşuyordu. Önceki adama dönüp:

 

  • Bununla anlaşamıyoruz, yardımcı olur musun? Dedim.

 

Adam bakmıyordu bile. Biraz önce konuştuğum adam değildi sanki.

 

  • Sen Farsça bildiğin halde niçin cevap vermiyorsun? Dedim. Çıt yoktu. Türkçe olarak;

  • Vay be. Türk-Pakistan kardeşliği burada bitti öyle mi? Dedim.

 

Orta yerde kalmıştık. Uzun boylu Afgan yaklaştı.

 

  • Bunlar bed adam, uğraşma dışarı gel! Dedi.

 

Taşıyıcı Afganın biletini almıştı. Dışarı çıktık.

 

  • Bunlar şebeke, boşuna uğraşma! Ben de bilet aldırmak için bu adama para verdim. Başka çare yok.

 

Çok zoruma gidecek bir işti bu. Taşıyıcı tekrar geldi.

 

  • Geç kalıyorsunuz, yer bulamayacaksınız. Sizin biletinizi 40 rupiye alırım. Fakat içeriye girmeyeceksiniz, çok tartıştınız, sizi tanıdılar. Yanımda olursanız bana da vermezler.

  • Kaç rupi?

  • Ellişer rupi biletler, numarayı kendiniz alacaksınız. Kırk rupi de bana vereceksin.

 

Adama parayı verdim. Muhammed:

 

  • Ne oluyor ağabey?

  • Bir garip iş dönüyor, rakam düşük. Fakat, eğer adam bizi çarparsa, rezil olduk demektir. Herife dikkat et, kaçırmayalım.

 

Adam bilet yerinden çıktı, 'Gelin!' dedi. Beraberce yürüdük.

 

  • Şu kapıdan gir, numaraları iste! Dedi.

 

İçeri girdim, masada oturan genç görevliye biletleri uzattım. Bilet başına 40 rupi istedi. Parayı alınca vagon ve koltuk numaralarını yazdı. Böylece numarasız vagon için verilen biletler, bir üst mevkiye çıkmıştı.

 

Dışarı çıktım. Taşıyıcı biletlerin üzerindeki numaralara baktı.

 

  • İlerde duracaksınız. Tren yanaşınca ben sizi bindirmeye geleceğim. Çantalarınızı da yerleştireceğim. Dedi.

 

Muhammed'le adamın işaret ettiği yere yürüdük.

 

Tren geldi. Ortalık karıştı. Koşanlar, camlara tırmanıp içeri girenler, eşyaları pencereden girenlere uzatanlar. Kapı girişleri tufan yeri gibi karma karışıktı. Biz ne yapacaktık?

 

Taşıyıcı koşarak geldi. Bizi vagona bindirdi. Yerlerimizi gösterdi. Çantalarımızı yerleştirdi. İyi yolculuklar diledi. Bu hizmetiyle adam beni yanıltmıştı. Bu kadarını yapmasa da ona kızmazdım. Aldığı paranın hizmetini vermişti. Ona 20 rupi daha uzattım. Teşekkür ederek alıp, hızla uzaklaştı.

 

Kompartımandaki Kuettalı genç kumaş taciri bilet aldırmak için 50 rupi verdiğini söyleyince rahatladım.

 

Hava sıcaktı. Ortaya konan termosun içine arada bir bardak daldırıp içiyorduk. Bu uzun tren yolculuğunda başımı cama dayayıp; 'Bu yollarda bir kere daha ne işim var? Başka yapacak iş mi kalmadı? Hiçbir hedefimin olmadığı, bu zahmetli yolu bir kere daha çekiyorum. Evladu iyali, işi gücü bırakıp en az bir ay sürecek bu yolculukta ne arıyorum, ne işim var?'. Kendi kendime kızıyorum, kendimden bir cevap istiyorum. Sakinleşince bu defa Hindistan vizem olduğu aklıma geliyor ve Yeni Delhi, Agra, Jaypur üçgenini gezeceğim diyorum. Başarabilirsem Luknow'u, Bombay'ı göreceğim. Yolculuğumun en anlamlı tarafı Hindistan'ı notlarıma ilave etmek olacak. Tam burada kendime yine kızıyorum. Üç beş cümlenin dışında ne Urducam, ne de İngilizcem var. Peki niye yok? Dilsiz seyahatin gözlemden başka neyi var? Kabahat kimin? Trenin freniyle kendi alemimden çıktım.

 

Yirmidört saat sonra İngiliz yapımı Lahor tren istasyonuda indik. Elimi belime koyup peronlara uzun uzun baktım. Daha dün gibi onbeş sene öncesini arıyordum. Nemli gözlerle dostlardan ayrılık anında yine burada sarktığım tren penceresinden el sallamıştım. Ve geride bıraktıklarımın ne olacağı, ne de el sallayanın başına neler geleceği belli değildi. Kelimenin tam anlamıyla 'Allah'a emanet!' bir kalış ve bir gidişti. İki taraf da diğeri için içten dualar edip Yaradan'dan yardım diliyordu. Onlarsız perona uzun uzun baktım. Muhammed öylece dikiliyordu. Daha fazla dayanamadı;

 

  • Ne oldu, ağabey? Dedi.

  • Sen beş yaşındayken ve bizim kuşağımız bir Kudetanın şerrinden savrulduğunda, ben üç arkadaşımı burada bırakıp şimdi geldiğimiz yola düşmüştüm. Geçen bunca zaman daha dün gibi.

  • Haydi yolumuza gidelim!

 

İstasyondan çıktık.

 

Otobüs durakları aynı yerdeydi. Şeker kamışını ilkel makinasında sıkarak suyunu satan adam da aynı yerinde duruyordu.

 

  • Muhammed, gel sana ilk kamış suyunu ben içireyim. Dedim. Suları içtikten sonra önümüzde duran Mansura otobüsüne bindik.

 

Misafirhaneye yerleştik. Yakındaki pazara çıkarak Muhammed'e bir takım Paki kıyafet aldım.

 

  • Artık bunları giyeceksin. Böylece yabancı olduğun konuşana kadar belli olmaz. Koyu renk oluşu da kiri saklar. Dedim.

 

Muhammed'le beraber Lahor'u iki gün dolaştık. Minare-i Pakistan'ı, Şahi Mescid'i, Babürlülerin muhteşem sarayını gezdik. Muhammed İkbal'in, Mevdudi'nin kabirlerini ziyaret ettik. İslamabad'daki gideceği yere telefon ettik. 'Siz otobüse bindirin, biz alırız.' denince, klimalı bir midibüse bindirdim. İlk ve son defa ona hararetle sarıldım. Buradan onu yalnız yolcu etmek zoruma gitti. Duygularıma göre bir şehidi yolcu ediyordum.

 

Yolculuğumun üzerinden bir yıl geçmişti. Aksakallılar gibi evde oturmuş, bayram ziyaretine gelecekleri bekliyordum. Öteden kuş sesiyle kalktım. Kapıyı açtım. Muhammed gülen gözleriyle ve yüzüyle karşımdaydı. Şaşırmıştım. O şehid olmalıydı, tam karşımdaydı. Sarıldım, içeri aldım, oturduk.

 

  • Anlat bakalım Muhammed! Nasıl geçti?

  • Döneli bir ay oldu. Daha önce gelemediğim için mahcubum. Çok şey gördüm. Tecrübem arttı. Keşmirli Mücahidlerin talimgahlarından birini ABD, Hint Okyanusundan attığı füzeyle vurdu. Haberlerde ise; Taliban'ın merkezini vurduk diye çıktı.

  • Vay alçak herifler, demek o vurulan garibim Keşmirlilerdi.

  • Evet o olaydan sonra Keşmirliler oraları boşalttı.

 

O gece Muhammed'i misafir ettim. Sonra Lahor'daki gibi onu yine yolcu ettim.

 

Yine bir bayram günü evde gelenleri bekliyorum. İstanbul İlahiyatta okuyan bir gençle bayram kahvesi içiyoruz.

 

  • Muhammed'den haberin var mı? Dedi.

  • Hayır, en son dört sene önce Keşmir'den dönünce uğramıştı. Delikanlı bir süre önüne baktı.

  • O şehid oldu. Son Çeçen-Rus savaşında Dağıstan'da şehid oldu.

 

Şimdi durmak sırası bendeydi.

 

  • Demek o da orada şehid oldu. O zaten şehiddi. Keşmir'den dönünce şaşırmıştım. Nasibi Dağıstan'daymış. Şehidlerin bakışında, gülümseyişinde ortak kareler oluyor. Ben onun mekanını ve zamanını erkene almıştım. Bir ömre bedel bir haftamız olmuştu. O zor yol, onun bereketiyle kolay geçmişti.

  • O da hep, seninle karşılaşınca rahat ve güzel bir yolculuk yaptığını, tavsiyelerinizin işini kolaylaştırdığını söylüyordu.

  • O sözünde durdu. Darısı bize inşaallah!

Müseferet

Tahran’ın Güney Otobüs terminaline gideceğim.

Muhtaç Ağlatır

Aradan otuz sene geçmişti; onu unutmamıştım. Kaybolup gitmişti.

Allah taraftarı kurtarıcılar olmadıkça, fesatçılar

Gürcistan: 69 bin 700 km kare yüzölçümüne ve 5 milyon nüfusa sahip olan bu küçük ülkenin,...

İslam'da şiddet

Evet, İran devrimiyle hızlanan bir süreç var.

Şehadet en karlı alış veriş arkadaşlar; canı verip

Sonradan kendisi de bir alçağın en az on kurşununa hedef olan Hayati ÜSTÜN, İstanbul'dan telefon ediyor.

Cihad ve Şehadet (Selami Yurdan)

İhtiyar delikanlı: Yaşlanan bedenine karşın, yaşlanmayan gözlerinden yiğitlik kıvılcımları saçan Ferman ağabey

Yorulmuş adamlarla yola çıkmak

Hep zaafiyet içinde yüzmeyi nasip ediyor.

Her dağ kekik kokmaz

Gecikiyor dostların kalbine.....

Üsküp'ün gülleri susuz kalmasın.. -3-

Akşam namazından sonra beş araçla programın yapılacağı Kumanova'nın banliyösündeki Likova'ya doğru yola çıktık.

Üsküp'ün gülleri susuz kalmasın.. -2-

Makedon hükümeti, batıdaki dağın ucuna 70 metre yüksekliğinde bir haç dikmiş.

Üsküp'ün gülleri susuz kalmasın.. -1-

Makedonyalı Müslümanlar 2005 yılını bitirirken Osmanlı ulemasının son temsilcisi İdris İdrisi Hoca Efendiyi kaybetti.

Akşamki konuşma gençlerin çok hoşuna gitmiş..

Reyyan'la beraber otobüsle Recklinghausen'e gittik. Oradan 11'de ICE'ye bindik.

Bu kadar kendiliğinden gözyaşım ilk defa akıyordu

Akşam Ahmet gelip aldı. Sonra eşi, oğlu Musab ve kızı Halenur'u da alıp Bochum'a gittik.

Son başladığım öykü aklıma gelince duygulandım

Akşam Ahmet gelip aldı, ailece ona başsağlığına gittik. Yan komşu Karslı inşaatçı da geldi. Sivas iki yıllık mezunuymuş.

Berlin'de akşam iyi kar yağmıştı, şimdiyse başlayan yağmur karı eritiyordu

Saat 12'de Musab geldi. Emine hanım Bilefeld'e gidecekmiş. 'Almaya gelmesinler, seni giderken biz bırakalım.' dedim.

Priştina'nın en genç imamı ve gençlerle ilgilenen

Faik'in börekçi dükkanı varmış, oraya gidiyoruz. Hüsameddin'e telefon ettik. Bir saat önce eve gelmiş.

Alman misyonerler bölgede çalışmak için 20...

Priştina, 200 bin nufuslu bir şehir. Onüç cami var. İmam-Hatib okulu, İlahiyat Fakültesi dört senedir eğitim hizmeti veriyor.

Zerre kadar hayrın da, zerre kadar şerrin de karşı

Gayrimüslimlerin anlattığına karşılık üzerine gitmeliyiz. Teknolojinin ve iletişimin hızlandığı bu zamanda bu fırsatları iyi değerlendirip

Balkanlardaki ve Türkiye'deki Müslümanların ilişkileri

İçerdeki bilgisayarlar okulun, orada yer olmadığı için burada duruyor.

İttifaklar arasındaki fark

Cahiliye dönemi ittifakları, zalim de olsa, mazlum da olsa, saldırgan da olsa, saldırıya uğrayan da olsa

Taklit ve farklılığı öne çıkaran ırkçılık

Taklit, 'öteki'ni kalıp yargılarla anlamanın bir biçimidir. Taklit, sömürgeci iktidarın ve bilginin anlaşılması en zor

Berlin duvarı yıkıldı, bu ülkede başka duvarlar örülüyordu

Bizler bugün bu salonda bir kader buluşmasında biraradayız.

Kudüs'e sahip çıkmak..

İsrail'in ve dünya siyonizminin desteği ortadayken İslam dünyasının ilgisi sadece toplantılar, tel'inler bazında kalmamalı.

Beytül Mukaddes: Mukaddes ev, Kudüs..

Siyonistlerin göz yumulan bir biçimde bazan Lübnan'a, bazan Gazze'ye saldırısının şaşırtmaca bir amacı vardır...

Bir türküye ne dertler, ne hasretler yüklenir..

Berlin'e doğru hızla giden taksinin camına başımı dayamış, engin yeşillikleri seyrederken kendime sorduğum bir soru

Korku üzerine kurulu bir gelenek

Heredot'tan Pliny'e, Aziz Augustine'den Kolomb'a, açıkçası bütün Avrupa'dan bugünkü ABD'ye kadar...

ABD emperyalizmine karşı mücadele artarak devam...

Bugün burada kitaplardan derlenen bilgiler aktarılmayacak.

Bir zeka özürlüler var içimizde, bir de alçaklar...

Bir dizgici anısı dinlemiştim. Daha çok okumak için bir yayınevine giriyor, okuyor, okuyor.

Keşmir deprem yardımı

Arazideki ekiplerin hepsini topladık. Gori köyünden dağlara doğru giden yol üzerine, dükkanların alt tarafına üç çadır kuruldu.

Hakiki müminin yeri..

Hareket: Bir cismin durumunun ve yerinin değişmesi, devinim. Vücutu oynatma, kıpırdatma veya kımıldatma.

Alçakça propagandalar..

Dünyada başka yerlere yerleştirilen milyonlarca mülteci varken Filistinlilerin bunu anlamayıp...

Ey çağlar boyunca dost ve bir kaldıklarımız!

19 Mayıs 1901'de Siyonizmin birleştirici babası Theodor Herzl, Sultan Abdulhamid Han'ın huzurundadır.

Yolculuk -III-

Otelin lobisi aynı zamanda lokanta ve çayhaneydi. Pakistanlı önce tek kişilik odasını tuttu.

Yolculuk -II-

Yemek yer misin, Muhammed? - Hayır, ağabey. Zahedan'a ne zaman varırız?....

Yolculuk -I-

Tahran'ın Güney Otobüs Terminaline gideceğim. Meydan-ı İmam Humeyni'yi batı yönünden Tophane tarafına koşar adım geçtim.

Otuzuncu yılında İran İnkılabını değerlendirmek

İran devrim kitabını iyi okursak, iki şey dağ gibi dikilir karşımıza:

İRAN – Güneybatı Asya Ülkesi

Yirminci yüzyıl itibariyle petrol ve doğalgaz zengini bir ülke...

Hatemi'nin Cumhurbaşkanlığı seçimi

Peygamberler hata yapınca uyarılmışlardı. İnsanlar ise emredildikleri ve nehyedildiklerini bilirlerse...

Afganistan'a gidince köyüme gitmiş gibi rahatlıyo

Kararını vermişti, gidecekti. Önce İsmail'in evine gidip taziye ziyareti yapacaktı. Yapabilecek miydi?

Afiganistan

Afganistan halkının İslam'a bağlılığı ve İslami endişeleri tartışma kabul etmez bir gerçek.

İslam bütün bir yaşam tarzıdır

İslam yaşadığımız zamanda dünyanın en faal gücüdür. Yirminci yy.ın zarları Müslümanlar üzerine atıldı.

Cihad İslam'ın hiç solmayan bir gülü, bir gücü...

Biz bu akşam burada hayatlarını, insanlık tarihi boyunca bir kere yaşanan insan hayatını Allah...

İHH, Afganistan-Celalabad-Gazne

İHH, Afganistan'da yıllardır faaliyetini sürdürüyor. Bu seneki Kurbanda bir ekip daha ilave edildi

Cihad ve Şehadet İslam'ın hiç solmayan iki çiçeği

1552, Rus Çarı zalim İvan'ın Kazan Hanlığını yakıp yıktığı tarihtir. Bu günün anısına da Kızıl Meydan'daki St. ...

Ben Afganistan'a sevdalıydım, ilgiliydim

Bir kenara oturup ekmek yanına birer meyve suyu içtik. Sonra 83 numara geldi.

‘Bu sınırlar şeytanın çizgileridir’

Yol eski toz ve topraklı yol değil. Yeni yapılmış ve çok güzel asfaltlanmış...

Karayoluyla kaç bin km yol yapacağım, kaç değişik...

Ha bugün ha yarın derken yine tası tarağı topladım. Dadaş Seyahat niçin bir kalır.

Bütün iyi dostlarım şehid oldu!

Dr. Rabbaniyle vedalaştık. ‘Yarın akşam buraya gel seni gönderelim. Kabil’in son durumunu mutlaka görmelisin...

İslam’da Cihad vardır, siyasette koltuk vardır

24 Mayıs 1995, saat 15:10’da Afganistan Cumhurbaşkanı Prof. Burhaneddin Rabbani ile görüşmeye alındım

Kabil’de geziyorum, her yer yıkılmış ve yakılmış!

Celalabad’a döndük. Emanullah geldi. Marufların Peşaver’de olduğunu ve görüştüğünü söyledi.

Seyyid Abdullah Nuri - Ayak izleriniz bile kalmadı

Kabil’i seyrediyorum. İşte merkezi şehir önümde uzanıyor. Bütün güzelliğiyle demeli miyim bilmiyorum.

Tacikistan’da 100 bin masum müslüman halk şehid ed

1991 yılında Sovyetler dağılınca bütün bağlı cumhuriyetler bağımsızlıklarını ilan ettiler.

Birileri bir yere oturunca sürekli iç düşman humma

Bundan sonrası için ne düşünüyorsunuz?

Taliban, İtalya’nın Senusileri gibi, Müslüman ama

Cümbüş’te üç kuvvet vardı: 1- Cihadiler; dışarıyla alakası yok. 2- Pehlivanlar; (milisler) eski Necib’in...

‘Sakal, sarık mecburi, kadınlar sokağa çıkamaz. İs

Pazar; Erzurum garajı eski yerine yeniden yapılmış. Selami’yi tekrar aradım. Necmeddin’le geldiler.

Şu kuruyan güllere bak! Kuruyan gençlerimiz gibi.

Gece saat 03:30’da uyandım. Ezan okunuyordu. Namazı kıldım, uyuyamıyorum.

Afgan cihadına katılmak için bu yol en önemli geçi

İstanbul’dan karayoluyla yola çıktığınızda, dört bin üç yüz km. sonra çöllerle kaplı Belucistan’a ulaşırsınız...

Geleceğin en büyük çöl savaşları burada yaşanabili

İran’ın güneydoğusuna, Afganistan’ın güneybatısına ve Pakistan’ın batısına düşen, 2,5 milyonu İran’da...

Amsterdam’da açan çiçek

Gönlümde bir kıymet dairem var. Bunu açıklamalı mıydım? Evet bunu açıklamalıyım ki, anlatacağım anlamlansın diyorum...

Gezi notları arasında iki şiiri

Bırak git meydanları,Vur beni!

Bizim diyarımız! Osmanlı yetimi

Saat 12’de İHH’dan minibüsle havaalanına çıktık. Üsküp’e Yakup Hoca’nın vefatı için taziyeye gideceğiz.

Yirmi günde sanki 20 yıllık bir dostluk bağı oluşt

Kampa döndüğümüzde saat iki olmuştu. Halit, ‘Mecir bekliyor, taziyeye geç kalıyormuşuz’.

‘Mücadelenin uykuya dalmaması önemliydi’

Taksiciler yapıştı. Hayır dedim. Biri inat etti. Araba gelecek desem de aldırmıyordu.

‘Eyvah! Afganistan ırk savaşlarına doğru ...’

İkindide camiye gittik. Çıkışta Muallimin müdürlüğünü yaptığı okulu gezdim. Beşyüz öğrencileri varmış.

‘Karın çığa dönmesi gibi insanoğluna ihtiyarlık ç

Hastahanedeki hasta ve yakınlarının hemen tamamı Afganlıydı. İsmail, Hanif’i aramıştı.

Peşaver 5-7 Aralık 2005 ‘Emini sen büyük adamsın!

Vakit geç oluyordu. Taş pazarına gidecektik. Recep ve Halit acil alışveriş yapıp geri dönecekti...

Keşmir – 29 Kasım 2005 Peşaver’e yolculuk

Geriye 300 battaniye vereceğimiz kalmıştı. Depoya gelen battaniyelerden 180’ini yükleyip götürdük...

Keşmir – 27 Kasım 2005

Çadırların dikiş yerlerinden su damlamaya başladı. Battaniyenin baş tarafı sırıl sıklam olmuştu...

Keşmir – 26 Kasım 2005

Sabah namazında hava daha soğuktu. Namazı kılıp yataktaki sıcaklığımızın içine yeniden gömüldük...

Keşmir – 25 Kasım 2005

Pakistan elektrik kurumu elemanları geldi. Huzeyfe’nin yerleştirdiği ana panodan kampa yeni hat çekmeye başladılar...

Keşmir – 10 Kasım 2005

Akşam saat 19, İstanbul-Karaçi uçağı için havaalanındayız...

Afganistan’daki son seçimler üzerine...

Afganistan’ın işgal gücü, seçimlerde hile olduğunu ısbatladı ve seçimler ikinci tura kaldı. Bu seçimlerde de hile var diye yazmadım.

Amerika Afganistan’da gerçekten savaşıyor mu?

Hayır, ABD Afganistan’da bir kurnazlık oyunu sergiliyor. Evet, çatışmalar var, kayıplar var...

Merkel’in Dışa Vurduğu İsrail Baklası

Alman ve İsrail kabinesi ikinci ortak toplantısını Berlin'de yaptı. Birincisini Kudüs'te yapmıştı...

Werden die Bomben die in Kabul explodieren Merkel

So wie ich daran glaube, dass der Angriff auf die Twintowers am 11. September 2001...

Kabil’de patlayan bombalar Merkel’i kurtaracak mı?

11 Eylül 2001'de İkiz kulelere yapılan saldırıyı el-Kaide diye çıkartma bir örgütün yapamayacağına inandığım gibi...

Swat Tahrik-i Taliban'ı ve Pakistan'ın Durand Hatt

2006 'nın Kasım ayında Kabil'deydim...

Pakistana Sahip Çıkalım

ABD-Ingiliz Orta Şark Kumpanyası bütün dünyayı parmağına taktı oynatıyor...

Çanakkale Onurlu Bir Bitişin Savaşı

Çanakkale savaşı, sonradan ortaya çıkan sonucuyla Osmanlı devletinin bittiği savaştır.

YENİ TOM AMCA: Barack Hüseyin Obama

İktidardasın Tom Amca. ABD başkanlığın kutlu olsun.

Sözünde duran bir yiğit daha Rabbine döndü.

Bir garip ölmüş diyeler. Üç günden sonra duyalar...

Siyonist israil Devletinin Gerçeğini Kavramak

19 Mayıs 1901'de Siyonizmin birleştirici babası Thedor HERZL, Sultan Abdülhamid'in huzurundadır.

İsrail döktüğü kadar kan ödeyecek, ektiği kadar ki

1979'un 27 Aralık gecesi SSCB'nin kızıl ordusu, Afganistan'a girmişti. Görkemli, techizatlı, dünyayı korkudan titreten kızılordu ...

Mekke ve Kabeye Sahip Çıkalım

Doğudan, batıdan, kuzeyden güneyden her renkten , her dilden , her ırktan Müminlerin aşkla, vecdle...

Türkiye’de Ramazan Notları

Bütün kürreyi arzda yaşayan Müslümanları bugün heyecan dalgası sarmış durumda.

Gürcistan’da Nataşa sahne aldı

GÜRCİSTAN: 69.700 km. kare yüzölçüme, beş milyon nüfusa sahip olan bu küçük ülkenin...

Demir Döğenlerin Meydanından İki Demirci

Yılmaz ÖZTUNA: “Türkiye Gazetesi” nasıl bir gazete? sorusunun cevabını vermek çok zordur...

Şu Çılgın Türkler

Ankara kökenli bir kitap “Şu Çılgın Türkler”.

Güzel adam Erdem Bayazıt

Yedi güzel adamın dalından bir yaprak daha düştü toprağa

Pakistan’da Oynanan Oyun

Bu yazıyı tasarlarken Pakistan’ın başında dolaşan sosyal ve siyasal desiseleri düşününce PAK-İSTAN hayalini kuran...

Misyonerlerin Kandahar Gösterisi

19 Temmuzda 23 Güney Koreli Güney Afganistan'da, Taliban tarafından tutuklanmıştı.

Mine, Time’a Kapak Olunca

Time dergisi başörtülü İHH gönüllüsü Mine KARAKAŞ'ın resmini kapağına basarak "Türkiye'nin ikilemi" başlığıyla vermiş.

Kabil’den Celalabad’a Afganistan

Kabil’e kar inmemiş fakat soğuk inmiş, yağan yağmurdan her taraf çamur içinde.

İsmail Kahraman, İslamcılık ve MTTB

16 Aralık 2006’da MTTB’nin (Milli Türk Talebe Birliği) kuruluşunun yeniden ilan edildiğini gazetelerden okuduk. CHP’li Yüksel Çengel, 46. dönem MTTB Genel Başkanı. Milliyetçi Rasim Cinisli 47. dönem MTTB Genel Başkanı. İsmail Kahraman 48. dönem genel...

Şeytan Üçgeni

Bugün Terörizmin tarifi ABD’nin keyfine ve uzmanlık alanına bırakıldı.

Orada bir yer var dağlar başında - KEŞMİR -3-

Yeni gün için programimizi yapmistik...

Orada bir yer var dağlar başında - KEŞMİR -2-

Sabah namazini kildik, yeni gün için bize gösterilen çadirda istirahate çekildik...

Orada bir yer var dağlar başında - KEŞMİR -1-

AZAD Keşmir, Jammu ve Makbuza Keşmir denilen 222,236 km2 lik yüzölçüme sahip...

ABD Kaybetti; Insanliga Kaybettirdi

ABD günden güne kaybeden bir ülke. ABD´ye duyulan nefretin ölcüsü yoktur.

Türkmenbaşı'nın ardından

21 Aralk perşembe sabahı haberlerinde; hazar denizinin doğu yakasına düşen bir batı Orta Asya devleti olan Türkmenistan Devlet baskani ya da Türkmenistan Diktatörü S.Murat Türkmenbaşının öldüğü haberini duydum

Cihaddan Sonra

Bir önceki gece paralı askerlerle çatışmadan dönmüştük. Kaybettiğimiz grubu bulabilmek için yorgunluğun üstüne ...

Kabil’de patlayan bombalar Merkel’i kurtaracak mı?

11 Eylül 2001'de İkiz kulelere yapılan saldırıyı el-Kaide diye çıkartma bir örgütün yapamayacağına inan...

ABD’nin İşgal Mantığı

Müslümanlarin kendi hayatlarini iyilestirici her türlü isteklerinde elde ettikleri her türlü basarinin karsisina ezici ve yikici bir biçimde dikildigini görüyoruz.

Afganistan’ı unuttuk mu?

Az tirajlı bir gazetede küçük bir iç sayfa haberine göre Afganistan’ın güneyinde...

Ziyaretçi Defteri
Yükleniyor
Yükleniyor...