İhtiyar delikanlı: Yaşlanan bedenine karşın, yaşlanmayan gözlerinden yiğitlik kıvılcımları saçan Ferman ağabey, oğlu Selami'den bahsederken 'Her şeyi vardı onun; işi, evlilik için eşyalarının da dizili olduğu evi. Hepsini bıraktı gitti. Aklım almadı onun gidişini. Dur diyemedim. Çünkü Bosna'ya cihada gidiyordu'.
Selami Yurdan, Bosna'da Sırplara karşı savaşırken şehidler kervanına katılmıştı. Ferman ağabey şehid Selami'nin babasıydı artık. Afganistan şehidimiz Bilal Yaldızcı'nın babası Fikri ağabeyle karşılaşması arşivlenecek bir kareydi. Ferman ağabey daha yaşlıydı. Karşılaştıkları anda Ferman ağabey beklenmedik biçimde ellerini yakalayıp öpmeye kalkıştığında Fikri ağabey aynı hızla kendini geri çekmişti.
Ferman ağabey: 'Fikri ağabey! Senin yaşın benden küçük de olsa, sen benim ve diğer şehid babalarının büyüğüsün, ağabeyisin. Sen olmasaydın ben bu kadar dayanıklı olamazdım. Seninle yapılan konuşmaları okudukça, tek oğlu şehid olan bir adam nasıl dayanıyor diye hep düşünürdüm. Benim geride daha oğullarım var. Yine de içim cayır cayır yanıyor. Bunu kimseye söyleyemiyorum. Anlat ağabey buna nasıl dayanıyorsun?'
Fikri ağabey buğulunan gözlerle baktı. 'Hey be Ferman ağabey! Ölüm her yerde gelir ve bulur. Bizim çocuklarımız hazır ve sıcak yuvalarını bırakıp, zulme karşı cihada gittiler ve şehid oldular. Fakat benim de içim nasıl yanar, dışa vuramam. Biz birbirimizden anlarız. İşte şimdi oturup, biz bize yangınlarımızı açacağız'.
Ferman ağabey 68 yaşında, oğlu Selami'nin izinde Bosna Savaşı'na katılmak için yola çıktı. Genç mücahidlerle Bosna'nın savaş ortamını yaşadı, temiz havasına karışan barut kokusunu soludu. Dolaştığı her yerdeki Boşnaklar, onu Hacı Baba diye sevdi. Tesettürü olmayan genç kızlar onu görünce, 'Baba bize kızar' diye yollarını değiştirdiler. Hırvatlar onu birkaç gün tutukladı. O heybetiyle onları da hizaya soktu.
İstanbul'un kalabalık, gürültülü havasından adımımı yayınevinin binasından içeri attım. Günün mesaisini inşaatta akşam ederek geçirmiştim. Bu saatten sonra en kolay ve ucuz yemeğimizi, acılı menemeni pişirirdik. Yanına özenerek bir de cacık yapardım. Akşam yemeğinden sonra günlük bir sohbet faslından sonra yeni yayın dönemi için hazırlanacak kitap okumalarına başlayacaktık. İşte tam bu anda çay da hazırlanırdı.
Yayınevinin katına çıktığımda o kadar çok ayakkabıyla karşılaşmak beni durdurdu. Ne vardı içeride, niçin bu kadar kalabalıktık. Kapıyı incitmeden korkarcasına açıyorum. İçerideki havada üzüntü ve matem vardı. Adamlardan biri ağlıyordu. Cemal beni karşıladı. 'Bosna'da şehid olanların babaları, biri de içerde uyuyor'. Hava ağır mı ağırdı. O sırada içerden uzun boylu yaşlı bir adam çıktı. 'Ooff oooff. Bu kadar ağlamak yeter. Yaşadığımız sürece ağlamaya devam edeceğiz. Bu gün bu kadar yeter. Hepsini bi defa da bitirecek değiliz. Bir ömür ağlamaya devam edeceğiz'.
Adam oturdu. Susmuştu. İçerdekilerin hepsi ona bakıyordu. 'Onu anlamadım. Anlamadık. Namaza ilk başlayanımızdı. Sonra sakal bıraktı. Bu genç yaşta ne bu sakal. Molla mı oldun? Dedim. Durmadan sohbetlere gidiyor. Gençlerle oturup kalkıyordu. Ben ona hayatı zorlaştırdıkça, o sabrediyordu'. Sustu, soluklanıyor gibiydi. Yoksa hatıraları, şehid oğlunun hatıralarını mı toparlıyordu.
'Bir gün geldi, 'Baba! Ben gidiyorum. Hakkını helal et!' dedi. Baktım ona, küçümser gibi yaptım. Ama ben ciddiyetin ne olduğunu iyi bilirdim. Onun gözlerinde ciddiyet vardı. Nereye gideceksin?'
-Afgan cihadına katılmaya gidiyorum.
-Cihad da neymiş? Afganla senin ne işin var?
-İslam toprakları Ruslar tarafından işgal ediliyor. Ve ben bir Müslüman olarak sorumluyum. Bir Afgan kadar sorumluyum ve kardeşlerime yardıma gidiyorum.
-Kendini bir ordu sanıyorsun herhalde. Karşında dünyayı korkutan bir Rusya var.
-Bu benim ve inananların imanını artırır baba. Elini öpeyim. Bana dua et! Ben de sana dua edeceğim.
'Ne diyeceğimi bilemedim. Çok ciddiydi. Ne işi vardı Afganistan'da? Koca Rusya'ya karşı Afganların ne şansı vardı? Ve o gitti. Yıllarca gitti. Arada bir haberi geliyordu. Allah Allah! Rusları gerçekten mağlub ettiler. Fakat Edip'in cihad aşkı bitmemiş. Sonra da Sırplara karşı Bosna'ya geçmiş. Özlediğine, istediğine kavuşmuş. Ben yıllarca öğretmenlik yaptım. Fakat oğlum da benim öğretmenim oldu. Geç anladım onu geç! Bugün bu kadar ağlamak yeter. Hepsini bir günde bitirecek değiliz. Yaşadığımız sürece azar azar ağlamaya devam edeceğiz'.
Bir şehidin haberini nasıl alırdık. Ailesine nasıl verirdik. Hele o Bilal'se..
Tahran’ın Güney Otobüs terminaline gideceğim.
Aradan otuz sene geçmişti; onu unutmamıştım. Kaybolup gitmişti.
Gürcistan: 69 bin 700 km kare yüzölçümüne ve 5 milyon nüfusa sahip olan bu küçük ülkenin,...
Evet, İran devrimiyle hızlanan bir süreç var.
Sonradan kendisi de bir alçağın en az on kurşununa hedef olan Hayati ÜSTÜN, İstanbul'dan telefon ediyor.
İhtiyar delikanlı: Yaşlanan bedenine karşın, yaşlanmayan gözlerinden yiğitlik kıvılcımları saçan Ferman ağabey
Hep zaafiyet içinde yüzmeyi nasip ediyor.
Gecikiyor dostların kalbine.....
Akşam namazından sonra beş araçla programın yapılacağı Kumanova'nın banliyösündeki Likova'ya doğru yola çıktık.
Makedon hükümeti, batıdaki dağın ucuna 70 metre yüksekliğinde bir haç dikmiş.
Makedonyalı Müslümanlar 2005 yılını bitirirken Osmanlı ulemasının son temsilcisi İdris İdrisi Hoca Efendiyi kaybetti.
Reyyan'la beraber otobüsle Recklinghausen'e gittik. Oradan 11'de ICE'ye bindik.
Akşam Ahmet gelip aldı. Sonra eşi, oğlu Musab ve kızı Halenur'u da alıp Bochum'a gittik.
Akşam Ahmet gelip aldı, ailece ona başsağlığına gittik. Yan komşu Karslı inşaatçı da geldi. Sivas iki yıllık mezunuymuş.
Saat 12'de Musab geldi. Emine hanım Bilefeld'e gidecekmiş. 'Almaya gelmesinler, seni giderken biz bırakalım.' dedim.
Faik'in börekçi dükkanı varmış, oraya gidiyoruz. Hüsameddin'e telefon ettik. Bir saat önce eve gelmiş.
Priştina, 200 bin nufuslu bir şehir. Onüç cami var. İmam-Hatib okulu, İlahiyat Fakültesi dört senedir eğitim hizmeti veriyor.
Gayrimüslimlerin anlattığına karşılık üzerine gitmeliyiz. Teknolojinin ve iletişimin hızlandığı bu zamanda bu fırsatları iyi değerlendirip
İçerdeki bilgisayarlar okulun, orada yer olmadığı için burada duruyor.
Cahiliye dönemi ittifakları, zalim de olsa, mazlum da olsa, saldırgan da olsa, saldırıya uğrayan da olsa
Taklit, 'öteki'ni kalıp yargılarla anlamanın bir biçimidir. Taklit, sömürgeci iktidarın ve bilginin anlaşılması en zor
Bizler bugün bu salonda bir kader buluşmasında biraradayız.
İsrail'in ve dünya siyonizminin desteği ortadayken İslam dünyasının ilgisi sadece toplantılar, tel'inler bazında kalmamalı.
Siyonistlerin göz yumulan bir biçimde bazan Lübnan'a, bazan Gazze'ye saldırısının şaşırtmaca bir amacı vardır...
Berlin'e doğru hızla giden taksinin camına başımı dayamış, engin yeşillikleri seyrederken kendime sorduğum bir soru
Heredot'tan Pliny'e, Aziz Augustine'den Kolomb'a, açıkçası bütün Avrupa'dan bugünkü ABD'ye kadar...
Bugün burada kitaplardan derlenen bilgiler aktarılmayacak.
Bir dizgici anısı dinlemiştim. Daha çok okumak için bir yayınevine giriyor, okuyor, okuyor.
Arazideki ekiplerin hepsini topladık. Gori köyünden dağlara doğru giden yol üzerine, dükkanların alt tarafına üç çadır kuruldu.
Hareket: Bir cismin durumunun ve yerinin değişmesi, devinim. Vücutu oynatma, kıpırdatma veya kımıldatma.
Dünyada başka yerlere yerleştirilen milyonlarca mülteci varken Filistinlilerin bunu anlamayıp...
19 Mayıs 1901'de Siyonizmin birleştirici babası Theodor Herzl, Sultan Abdulhamid Han'ın huzurundadır.
Otelin lobisi aynı zamanda lokanta ve çayhaneydi. Pakistanlı önce tek kişilik odasını tuttu.
Yemek yer misin, Muhammed? - Hayır, ağabey. Zahedan'a ne zaman varırız?....
Tahran'ın Güney Otobüs Terminaline gideceğim. Meydan-ı İmam Humeyni'yi batı yönünden Tophane tarafına koşar adım geçtim.
İran devrim kitabını iyi okursak, iki şey dağ gibi dikilir karşımıza:
Yirminci yüzyıl itibariyle petrol ve doğalgaz zengini bir ülke...
Peygamberler hata yapınca uyarılmışlardı. İnsanlar ise emredildikleri ve nehyedildiklerini bilirlerse...
Kararını vermişti, gidecekti. Önce İsmail'in evine gidip taziye ziyareti yapacaktı. Yapabilecek miydi?
Afganistan halkının İslam'a bağlılığı ve İslami endişeleri tartışma kabul etmez bir gerçek.
İslam yaşadığımız zamanda dünyanın en faal gücüdür. Yirminci yy.ın zarları Müslümanlar üzerine atıldı.
Biz bu akşam burada hayatlarını, insanlık tarihi boyunca bir kere yaşanan insan hayatını Allah...
İHH, Afganistan'da yıllardır faaliyetini sürdürüyor. Bu seneki Kurbanda bir ekip daha ilave edildi
1552, Rus Çarı zalim İvan'ın Kazan Hanlığını yakıp yıktığı tarihtir. Bu günün anısına da Kızıl Meydan'daki St. ...
Bir kenara oturup ekmek yanına birer meyve suyu içtik. Sonra 83 numara geldi.
Yol eski toz ve topraklı yol değil. Yeni yapılmış ve çok güzel asfaltlanmış...
Ha bugün ha yarın derken yine tası tarağı topladım. Dadaş Seyahat niçin bir kalır.
Dr. Rabbaniyle vedalaştık. ‘Yarın akşam buraya gel seni gönderelim. Kabil’in son durumunu mutlaka görmelisin...
24 Mayıs 1995, saat 15:10’da Afganistan Cumhurbaşkanı Prof. Burhaneddin Rabbani ile görüşmeye alındım
Celalabad’a döndük. Emanullah geldi. Marufların Peşaver’de olduğunu ve görüştüğünü söyledi.
Kabil’i seyrediyorum. İşte merkezi şehir önümde uzanıyor. Bütün güzelliğiyle demeli miyim bilmiyorum.
1991 yılında Sovyetler dağılınca bütün bağlı cumhuriyetler bağımsızlıklarını ilan ettiler.
Bundan sonrası için ne düşünüyorsunuz?
Cümbüş’te üç kuvvet vardı: 1- Cihadiler; dışarıyla alakası yok. 2- Pehlivanlar; (milisler) eski Necib’in...
Pazar; Erzurum garajı eski yerine yeniden yapılmış. Selami’yi tekrar aradım. Necmeddin’le geldiler.
Gece saat 03:30’da uyandım. Ezan okunuyordu. Namazı kıldım, uyuyamıyorum.
İstanbul’dan karayoluyla yola çıktığınızda, dört bin üç yüz km. sonra çöllerle kaplı Belucistan’a ulaşırsınız...
İran’ın güneydoğusuna, Afganistan’ın güneybatısına ve Pakistan’ın batısına düşen, 2,5 milyonu İran’da...
Gönlümde bir kıymet dairem var. Bunu açıklamalı mıydım? Evet bunu açıklamalıyım ki, anlatacağım anlamlansın diyorum...
Bırak git meydanları,Vur beni!
Saat 12’de İHH’dan minibüsle havaalanına çıktık. Üsküp’e Yakup Hoca’nın vefatı için taziyeye gideceğiz.
Kampa döndüğümüzde saat iki olmuştu. Halit, ‘Mecir bekliyor, taziyeye geç kalıyormuşuz’.
Taksiciler yapıştı. Hayır dedim. Biri inat etti. Araba gelecek desem de aldırmıyordu.
İkindide camiye gittik. Çıkışta Muallimin müdürlüğünü yaptığı okulu gezdim. Beşyüz öğrencileri varmış.
Hastahanedeki hasta ve yakınlarının hemen tamamı Afganlıydı. İsmail, Hanif’i aramıştı.
Vakit geç oluyordu. Taş pazarına gidecektik. Recep ve Halit acil alışveriş yapıp geri dönecekti...
Geriye 300 battaniye vereceğimiz kalmıştı. Depoya gelen battaniyelerden 180’ini yükleyip götürdük...
Çadırların dikiş yerlerinden su damlamaya başladı. Battaniyenin baş tarafı sırıl sıklam olmuştu...
Sabah namazında hava daha soğuktu. Namazı kılıp yataktaki sıcaklığımızın içine yeniden gömüldük...
Pakistan elektrik kurumu elemanları geldi. Huzeyfe’nin yerleştirdiği ana panodan kampa yeni hat çekmeye başladılar...
Akşam saat 19, İstanbul-Karaçi uçağı için havaalanındayız...
Afganistan’ın işgal gücü, seçimlerde hile olduğunu ısbatladı ve seçimler ikinci tura kaldı. Bu seçimlerde de hile var diye yazmadım.
Hayır, ABD Afganistan’da bir kurnazlık oyunu sergiliyor. Evet, çatışmalar var, kayıplar var...
Alman ve İsrail kabinesi ikinci ortak toplantısını Berlin'de yaptı. Birincisini Kudüs'te yapmıştı...
So wie ich daran glaube, dass der Angriff auf die Twintowers am 11. September 2001...
11 Eylül 2001'de İkiz kulelere yapılan saldırıyı el-Kaide diye çıkartma bir örgütün yapamayacağına inandığım gibi...
2006 'nın Kasım ayında Kabil'deydim...
ABD-Ingiliz Orta Şark Kumpanyası bütün dünyayı parmağına taktı oynatıyor...
Çanakkale savaşı, sonradan ortaya çıkan sonucuyla Osmanlı devletinin bittiği savaştır.
İktidardasın Tom Amca. ABD başkanlığın kutlu olsun.
Bir garip ölmüş diyeler. Üç günden sonra duyalar...
19 Mayıs 1901'de Siyonizmin birleştirici babası Thedor HERZL, Sultan Abdülhamid'in huzurundadır.
1979'un 27 Aralık gecesi SSCB'nin kızıl ordusu, Afganistan'a girmişti. Görkemli, techizatlı, dünyayı korkudan titreten kızılordu ...
Doğudan, batıdan, kuzeyden güneyden her renkten , her dilden , her ırktan Müminlerin aşkla, vecdle...
Bütün kürreyi arzda yaşayan Müslümanları bugün heyecan dalgası sarmış durumda.
GÜRCİSTAN: 69.700 km. kare yüzölçüme, beş milyon nüfusa sahip olan bu küçük ülkenin...
Yılmaz ÖZTUNA: “Türkiye Gazetesi” nasıl bir gazete? sorusunun cevabını vermek çok zordur...
Ankara kökenli bir kitap “Şu Çılgın Türkler”.
Yedi güzel adamın dalından bir yaprak daha düştü toprağa
Bu yazıyı tasarlarken Pakistan’ın başında dolaşan sosyal ve siyasal desiseleri düşününce PAK-İSTAN hayalini kuran...
19 Temmuzda 23 Güney Koreli Güney Afganistan'da, Taliban tarafından tutuklanmıştı.
Time dergisi başörtülü İHH gönüllüsü Mine KARAKAŞ'ın resmini kapağına basarak "Türkiye'nin ikilemi" başlığıyla vermiş.
Kabil’e kar inmemiş fakat soğuk inmiş, yağan yağmurdan her taraf çamur içinde.
16 Aralık 2006’da MTTB’nin (Milli Türk Talebe Birliği) kuruluşunun yeniden ilan edildiğini gazetelerden okuduk. CHP’li Yüksel Çengel, 46. dönem MTTB Genel Başkanı. Milliyetçi Rasim Cinisli 47. dönem MTTB Genel Başkanı. İsmail Kahraman 48. dönem genel...
Bugün Terörizmin tarifi ABD’nin keyfine ve uzmanlık alanına bırakıldı.
Yeni gün için programimizi yapmistik...
Sabah namazini kildik, yeni gün için bize gösterilen çadirda istirahate çekildik...
AZAD Keşmir, Jammu ve Makbuza Keşmir denilen 222,236 km2 lik yüzölçüme sahip...
ABD günden güne kaybeden bir ülke. ABD´ye duyulan nefretin ölcüsü yoktur.
21 Aralk perşembe sabahı haberlerinde; hazar denizinin doğu yakasına düşen bir batı Orta Asya devleti olan Türkmenistan Devlet baskani ya da Türkmenistan Diktatörü S.Murat Türkmenbaşının öldüğü haberini duydum
Bir önceki gece paralı askerlerle çatışmadan dönmüştük. Kaybettiğimiz grubu bulabilmek için yorgunluğun üstüne ...
11 Eylül 2001'de İkiz kulelere yapılan saldırıyı el-Kaide diye çıkartma bir örgütün yapamayacağına inan...
Müslümanlarin kendi hayatlarini iyilestirici her türlü isteklerinde elde ettikleri her türlü basarinin karsisina ezici ve yikici bir biçimde dikildigini görüyoruz.
Az tirajlı bir gazetede küçük bir iç sayfa haberine göre Afganistan’ın güneyinde...