16 Aralık 2006’da MTTB’nin (Milli Türk Talebe Birliği) kuruluşunun yeniden ilan edildiğini gazetelerden okuduk. CHP’li Yüksel Çengel, 46. dönem MTTB Genel Başkanı. Milliyetçi Rasim Cinisli 47. dönem MTTB Genel Başkanı. İsmail Kahraman 48. dönem genel başkanı. Üç genel başkanın yani 65- 70 yaş arasındaki üç ihtiyar delikanlının gazetelerde yan yana resimleri vardı.
MTTB 1916'da kurulan bir gençlik derneğiydi. Kuruluşundan 1970'e kadar devletçilikten, solculuğa oradan milliyetçiliğe kadar değişik güzergahlar dolaşan birlik Ağustos 1969’da Burhanettin Kayhan’ın başkan seçilmesiyle kapatıldığı, Eylül 1980’e kadar son 11 yılını T.C. Misak-ı Milli sınırları içersinde okuyan Müslüman gençliğin; bir araya geldiği içine sığındığı, icra komitesinin İslam’a sarıldığı Müslümanca yaşayıp, İslam’a yönelen öğrencileri kardeşçe kuşattı. Bu süreçte değişen, yükselen ‘İslamcı Gençliğin çatısını oluşturan bir birliktelik oldu ve Anadolu’nun, bütün illerine yayıldı, ilçelere uzandı. Üniversite ve yüksek okulların rant için açılmadığı o dönemde 12 ilin dışındaki bütün başkanlar lise öğrencisi olmalarına rağmen ilçe kaymakamlarından daha ileri yönetim sorumluluğu üstleniyor, belediye başkanından daha çok icraat gösteriyorlardı. MTTB okulunun baş öğretmeni Üstad Necip Fazıl’dı. Düşünce yapısına şekil verenlerse; medeniyet ve kimlik tasavvuru kazanmada Sezai KARAKOÇ, sanat ve edebiyat inceliğinde Nuri PAKDİL. Edep kazanmanın, mütevaziliğin mayalaşmasında Mavera Ekibi, olaylara net bakışta yazı ve konuşmalarıyla Selahattin EŞ, yakın tarihi anlamada Kadir MISIROĞLU, siyasi bilinci algılama da Necmettin ERBAKAN… ve daha niceleri MTTB’nin İslamcı gençliğinin görünmez üniversitesinin ders ve örnek hocalarıydı.
16 Aralık 2006’daki basında çıkan solcu Yüksel ÇENGEL, Milliyetçi- muhafazakar Rasim CİNİSLİ ve İsmail KAHRAMAN fotoğrafına dönersek; bu üç ihtiyar delikanlının neyi temsil ettikleri ya da topluma hangi mesajı vermek istediklerini düşündüm. Şöyle de bakabilir miyim? Solcu, Milliyetçi, İsmail KAHRAMAN (İslamcı mı?) üç genel başkan Türkiye’ye bir uzlaşma mesajı mı veriyordu? Yoksa B.O.P.’sine yeni bir renk mi katmak istiyorlardı. Bu üçlü MTTB tarihinde önemleri tartışılmaz üç genel başkandı da; Yüksel ÇENGEL birliği kaptıran solcu son genel başkan, politik yıldızı solda hep parladı. Rasim CİNİSLİ; birliği soldan milliyetçiliğin en ucuna çekti ve döneminde MTTB’yi o çizgide şaha kaldırdı. Sonraki yıllarda siyasetin sağ kulvarında örgütçü, belirleyici ve Erzurumlu yerini korudu. İsmail KAHRAMAN, CİNİSLİ’den daha muhafazakar mıydı ki emaneti Burhanettin KAYHAN’a devretti? Hayır, MTTB’yi İslamcılığa doğru sevk etmekte CİNİSLİ’den fazlası yoktu. Rahmetli Burhanettin KAYHAN hiçbir politik desteği arkasına almadan bileğinin ve yüreğinin hakkıyla Bozkurtçuları da tasfiye ederek 1969 Ağustos’unda MTTB genel başkanı oldu. Ve ilk ayrışma sloganını da Sultan Ahmet Camisi’nden çıkarken ‘mücahitler geliyor’ diye haykırdılar. Cumhuriyet gazetesi yeni yönetimin kimliğini hemen açıklamıştı: ‘ MTTB Ümmetçilerin eline geçti.’
Hiç kuşkusuz fikirde, politikada, gençlik ayrışması ve on binlerin hayatına mal olan çatışmada Türkiye’nin en zor yılları 1969’la Eylül 1980 arasıdır. En verimli yıllarını dinlenerek geçiren İsmail KAHRAMAN bir İstanbul Lordu olarak konjektrü iyi okudu. 1985’de Birlik Vakfı’nı kurarak yeniden görev alanına döndü.Yaşlanan gönüllere yeni bir heyecan katmış, beyinlerde kıvılcımlar tutuşturmuştu. Hemen büyük ve etkin şehirlerde şubeleşmeye gitti.
Cavit OKUR 1978’de İzmir MTTB başkanıydı. Birlik Vakfı kurucularından olan eski bir ağabey ‘Cavit, vakfı kurduk. Artık paramız da itibarımız da var.’ deyince Cavit ‘Ağabey bunlarınız var. Fakat dün tabanınız da vardı. Bugünse tabanınız ve gençliğiniz yok. Dolayısıyla dünkü yerde olmayacaksınız.’
Birliği kuranların gönlündeki aşk o eski aşk mıydı? Cavit aşkı eski aşk, yarayı eski yara sanıyordu.
Halbuki Birlik Vakfı çok kısa zamanda bereketli meyveler verdi. Milletvekillikleri, Belediye Başkanlıkları, sadece kurucular kurulu içinden beş ila altı bakan çıkarttılar.
İzmir’de de Birlik Vakfı kurulmuştu. Başkanlığı Prof. Dr. Sabri TEKİR beyefendi yürütüyordu. Bosna Savaşı’nın en acımasız günlerinde Yenişehir Kültür Merkezi Bosna’ya yardım için yapılacak gece için ücretsiz alınmıştı. Üsküp’ten ve Sarayova’dan konuşmacılar vardı. Gece için bir kürsü lazımdı. Birlik Vakfı’nın kürsüsü istendiğinde Sabri TEKİR beyefendi ‘Bizim kürsümüz yumuşak bir mamülden yapılma deforme olur.’ Cevabını vermişti. Sonra Milletvekili oldu Sabri Bey. Yardımcısını da danışman olarak Ankara’ya taşıdı. Yine bir teklifle gidildi. ‘Ağabey bizde 75 -79 dönemi MTTB’lileriyiz. Birlik kapanmasın. Bize devret.’ Sayın Başkan nasıl olsa Ankara’ya zıplamıştı. Vakfa’da artık ihtiyacı yoktu. Vakıf kapandı. Sabri Bey bakan oldu. Fakat , Refah-Yol’un en başarısız ve icraatsız bakanı oldu.
Sayın İsmail Bey, biz sonrakiler bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı var diyerek bir bardak suyu da önemsiyoruz. Bizim ağabeylerimiz oldu. Kardeşlerimiz de oldu. Fakat, sizin kardeşleriniz oldu mu? Hayır. Bu hayır’ı sana ve bu ileri yaşta bizim kavgalarımızı sadece milletvekilliği ve bakanlık rantına çevirenlere; ayrışan sapla samanı tekrar karıştıranlara diyorum. Siz tecrübelerinizi ve ağabeylik haklarınızı Lord olmakta kullandınız. 60’ların sonundan 80’e kadar yani sizin devrettiğiniz dönemden sonra gençliğin fikirde, düşüncede, gayrette, sayıda ve sürtüşmede zirve yaptığı yıllarda yani bizim bayrağı devraldığımız yıllarda siz ağabey olamadınız. Politikacılar bizim sadece umutlarımızı sömürüp geleciğimizi karartmadı. İslamcı gençliğin kemiklerini de kırdılar, yollarını şaşırttılar. Ve İsmail Bey sen bir avuç enerjisi ve düşüncesi pörsümüşle yeniden sahne aldığında acabalarımızı Ankara’nın yolları taştan’a dönüştürdün. Birlik Vakfı’yla gençliğe değil ama yaşlılara hizmet yolunu açtığın gibi yeni MTTB ile üç eğilimi sahneye taşıdın. Hükümet boşuna Cumhurbaşkanı sıkıntısı çekiyor. Refah-Yol seni başkanlığa taşıdıysa Ak Parti Cumhurbaşkanlığı için seni nasıl aday göstermez? Sen ki üç eğilimi eğmişken sen ki üç teşkilatı kurmuşken Birlik Vakfı- TGTV ve MTTB, yeni Türkünüz yanıyor mu yeşil köşkün de lambaları olsun.
İsmail Bey! Bilirsin ki MTTB bizim derin göz ağrımız, son on yılı on binlerce emek ve mücadele işçiliği üzerine kuruldu. 74 ve 75 yılından sonraki yükselişin, cevvalliğin ve gayretin altında İstanbul Yönetimi ezildiği için de 79’daki son kongrede MTTB’yi gençliğin elinden çekip aldılar. Ve kapanıştan bir yıl önce MTTB misyonunu bitirdiler. O bizim bayrak yarışımızdı. Yarışın her kademesindekiler çok önemlidir. Ve ayrı bir sevgi yumağıdır. Birinin diğerine üstünlüğü yoktur. O yeniden dirilen İslamcı gençliğin çatısıydı. Ve bir kardeşlik birliğiydi.
Ve MTTB; Milli Türk Talebe Birliği’nin harfleri dahi Amerika’nın Yeni Ortadoğu Projesine su taşımamalı, taşımak için kullanılmamalıdır.
Tahran’ın Güney Otobüs terminaline gideceğim.
Aradan otuz sene geçmişti; onu unutmamıştım. Kaybolup gitmişti.
Gürcistan: 69 bin 700 km kare yüzölçümüne ve 5 milyon nüfusa sahip olan bu küçük ülkenin,...
Evet, İran devrimiyle hızlanan bir süreç var.
Sonradan kendisi de bir alçağın en az on kurşununa hedef olan Hayati ÜSTÜN, İstanbul'dan telefon ediyor.
İhtiyar delikanlı: Yaşlanan bedenine karşın, yaşlanmayan gözlerinden yiğitlik kıvılcımları saçan Ferman ağabey
Hep zaafiyet içinde yüzmeyi nasip ediyor.
Gecikiyor dostların kalbine.....
Akşam namazından sonra beş araçla programın yapılacağı Kumanova'nın banliyösündeki Likova'ya doğru yola çıktık.
Makedon hükümeti, batıdaki dağın ucuna 70 metre yüksekliğinde bir haç dikmiş.
Makedonyalı Müslümanlar 2005 yılını bitirirken Osmanlı ulemasının son temsilcisi İdris İdrisi Hoca Efendiyi kaybetti.
Reyyan'la beraber otobüsle Recklinghausen'e gittik. Oradan 11'de ICE'ye bindik.
Akşam Ahmet gelip aldı. Sonra eşi, oğlu Musab ve kızı Halenur'u da alıp Bochum'a gittik.
Akşam Ahmet gelip aldı, ailece ona başsağlığına gittik. Yan komşu Karslı inşaatçı da geldi. Sivas iki yıllık mezunuymuş.
Saat 12'de Musab geldi. Emine hanım Bilefeld'e gidecekmiş. 'Almaya gelmesinler, seni giderken biz bırakalım.' dedim.
Faik'in börekçi dükkanı varmış, oraya gidiyoruz. Hüsameddin'e telefon ettik. Bir saat önce eve gelmiş.
Priştina, 200 bin nufuslu bir şehir. Onüç cami var. İmam-Hatib okulu, İlahiyat Fakültesi dört senedir eğitim hizmeti veriyor.
Gayrimüslimlerin anlattığına karşılık üzerine gitmeliyiz. Teknolojinin ve iletişimin hızlandığı bu zamanda bu fırsatları iyi değerlendirip
İçerdeki bilgisayarlar okulun, orada yer olmadığı için burada duruyor.
Cahiliye dönemi ittifakları, zalim de olsa, mazlum da olsa, saldırgan da olsa, saldırıya uğrayan da olsa
Taklit, 'öteki'ni kalıp yargılarla anlamanın bir biçimidir. Taklit, sömürgeci iktidarın ve bilginin anlaşılması en zor
Bizler bugün bu salonda bir kader buluşmasında biraradayız.
İsrail'in ve dünya siyonizminin desteği ortadayken İslam dünyasının ilgisi sadece toplantılar, tel'inler bazında kalmamalı.
Siyonistlerin göz yumulan bir biçimde bazan Lübnan'a, bazan Gazze'ye saldırısının şaşırtmaca bir amacı vardır...
Berlin'e doğru hızla giden taksinin camına başımı dayamış, engin yeşillikleri seyrederken kendime sorduğum bir soru
Heredot'tan Pliny'e, Aziz Augustine'den Kolomb'a, açıkçası bütün Avrupa'dan bugünkü ABD'ye kadar...
Bugün burada kitaplardan derlenen bilgiler aktarılmayacak.
Bir dizgici anısı dinlemiştim. Daha çok okumak için bir yayınevine giriyor, okuyor, okuyor.
Arazideki ekiplerin hepsini topladık. Gori köyünden dağlara doğru giden yol üzerine, dükkanların alt tarafına üç çadır kuruldu.
Hareket: Bir cismin durumunun ve yerinin değişmesi, devinim. Vücutu oynatma, kıpırdatma veya kımıldatma.
Dünyada başka yerlere yerleştirilen milyonlarca mülteci varken Filistinlilerin bunu anlamayıp...
19 Mayıs 1901'de Siyonizmin birleştirici babası Theodor Herzl, Sultan Abdulhamid Han'ın huzurundadır.
Otelin lobisi aynı zamanda lokanta ve çayhaneydi. Pakistanlı önce tek kişilik odasını tuttu.
Yemek yer misin, Muhammed? - Hayır, ağabey. Zahedan'a ne zaman varırız?....
Tahran'ın Güney Otobüs Terminaline gideceğim. Meydan-ı İmam Humeyni'yi batı yönünden Tophane tarafına koşar adım geçtim.
İran devrim kitabını iyi okursak, iki şey dağ gibi dikilir karşımıza:
Yirminci yüzyıl itibariyle petrol ve doğalgaz zengini bir ülke...
Peygamberler hata yapınca uyarılmışlardı. İnsanlar ise emredildikleri ve nehyedildiklerini bilirlerse...
Kararını vermişti, gidecekti. Önce İsmail'in evine gidip taziye ziyareti yapacaktı. Yapabilecek miydi?
Afganistan halkının İslam'a bağlılığı ve İslami endişeleri tartışma kabul etmez bir gerçek.
İslam yaşadığımız zamanda dünyanın en faal gücüdür. Yirminci yy.ın zarları Müslümanlar üzerine atıldı.
Biz bu akşam burada hayatlarını, insanlık tarihi boyunca bir kere yaşanan insan hayatını Allah...
İHH, Afganistan'da yıllardır faaliyetini sürdürüyor. Bu seneki Kurbanda bir ekip daha ilave edildi
1552, Rus Çarı zalim İvan'ın Kazan Hanlığını yakıp yıktığı tarihtir. Bu günün anısına da Kızıl Meydan'daki St. ...
Bir kenara oturup ekmek yanına birer meyve suyu içtik. Sonra 83 numara geldi.
Yol eski toz ve topraklı yol değil. Yeni yapılmış ve çok güzel asfaltlanmış...
Ha bugün ha yarın derken yine tası tarağı topladım. Dadaş Seyahat niçin bir kalır.
Dr. Rabbaniyle vedalaştık. ‘Yarın akşam buraya gel seni gönderelim. Kabil’in son durumunu mutlaka görmelisin...
24 Mayıs 1995, saat 15:10’da Afganistan Cumhurbaşkanı Prof. Burhaneddin Rabbani ile görüşmeye alındım
Celalabad’a döndük. Emanullah geldi. Marufların Peşaver’de olduğunu ve görüştüğünü söyledi.
Kabil’i seyrediyorum. İşte merkezi şehir önümde uzanıyor. Bütün güzelliğiyle demeli miyim bilmiyorum.
1991 yılında Sovyetler dağılınca bütün bağlı cumhuriyetler bağımsızlıklarını ilan ettiler.
Bundan sonrası için ne düşünüyorsunuz?
Cümbüş’te üç kuvvet vardı: 1- Cihadiler; dışarıyla alakası yok. 2- Pehlivanlar; (milisler) eski Necib’in...
Pazar; Erzurum garajı eski yerine yeniden yapılmış. Selami’yi tekrar aradım. Necmeddin’le geldiler.
Gece saat 03:30’da uyandım. Ezan okunuyordu. Namazı kıldım, uyuyamıyorum.
İstanbul’dan karayoluyla yola çıktığınızda, dört bin üç yüz km. sonra çöllerle kaplı Belucistan’a ulaşırsınız...
İran’ın güneydoğusuna, Afganistan’ın güneybatısına ve Pakistan’ın batısına düşen, 2,5 milyonu İran’da...
Gönlümde bir kıymet dairem var. Bunu açıklamalı mıydım? Evet bunu açıklamalıyım ki, anlatacağım anlamlansın diyorum...
Bırak git meydanları,Vur beni!
Saat 12’de İHH’dan minibüsle havaalanına çıktık. Üsküp’e Yakup Hoca’nın vefatı için taziyeye gideceğiz.
Kampa döndüğümüzde saat iki olmuştu. Halit, ‘Mecir bekliyor, taziyeye geç kalıyormuşuz’.
Taksiciler yapıştı. Hayır dedim. Biri inat etti. Araba gelecek desem de aldırmıyordu.
İkindide camiye gittik. Çıkışta Muallimin müdürlüğünü yaptığı okulu gezdim. Beşyüz öğrencileri varmış.
Hastahanedeki hasta ve yakınlarının hemen tamamı Afganlıydı. İsmail, Hanif’i aramıştı.
Vakit geç oluyordu. Taş pazarına gidecektik. Recep ve Halit acil alışveriş yapıp geri dönecekti...
Geriye 300 battaniye vereceğimiz kalmıştı. Depoya gelen battaniyelerden 180’ini yükleyip götürdük...
Çadırların dikiş yerlerinden su damlamaya başladı. Battaniyenin baş tarafı sırıl sıklam olmuştu...
Sabah namazında hava daha soğuktu. Namazı kılıp yataktaki sıcaklığımızın içine yeniden gömüldük...
Pakistan elektrik kurumu elemanları geldi. Huzeyfe’nin yerleştirdiği ana panodan kampa yeni hat çekmeye başladılar...
Akşam saat 19, İstanbul-Karaçi uçağı için havaalanındayız...
Afganistan’ın işgal gücü, seçimlerde hile olduğunu ısbatladı ve seçimler ikinci tura kaldı. Bu seçimlerde de hile var diye yazmadım.
Hayır, ABD Afganistan’da bir kurnazlık oyunu sergiliyor. Evet, çatışmalar var, kayıplar var...
Alman ve İsrail kabinesi ikinci ortak toplantısını Berlin'de yaptı. Birincisini Kudüs'te yapmıştı...
So wie ich daran glaube, dass der Angriff auf die Twintowers am 11. September 2001...
11 Eylül 2001'de İkiz kulelere yapılan saldırıyı el-Kaide diye çıkartma bir örgütün yapamayacağına inandığım gibi...
2006 'nın Kasım ayında Kabil'deydim...
ABD-Ingiliz Orta Şark Kumpanyası bütün dünyayı parmağına taktı oynatıyor...
Çanakkale savaşı, sonradan ortaya çıkan sonucuyla Osmanlı devletinin bittiği savaştır.
İktidardasın Tom Amca. ABD başkanlığın kutlu olsun.
Bir garip ölmüş diyeler. Üç günden sonra duyalar...
19 Mayıs 1901'de Siyonizmin birleştirici babası Thedor HERZL, Sultan Abdülhamid'in huzurundadır.
1979'un 27 Aralık gecesi SSCB'nin kızıl ordusu, Afganistan'a girmişti. Görkemli, techizatlı, dünyayı korkudan titreten kızılordu ...
Doğudan, batıdan, kuzeyden güneyden her renkten , her dilden , her ırktan Müminlerin aşkla, vecdle...
Bütün kürreyi arzda yaşayan Müslümanları bugün heyecan dalgası sarmış durumda.
GÜRCİSTAN: 69.700 km. kare yüzölçüme, beş milyon nüfusa sahip olan bu küçük ülkenin...
Yılmaz ÖZTUNA: “Türkiye Gazetesi” nasıl bir gazete? sorusunun cevabını vermek çok zordur...
Ankara kökenli bir kitap “Şu Çılgın Türkler”.
Yedi güzel adamın dalından bir yaprak daha düştü toprağa
Bu yazıyı tasarlarken Pakistan’ın başında dolaşan sosyal ve siyasal desiseleri düşününce PAK-İSTAN hayalini kuran...
19 Temmuzda 23 Güney Koreli Güney Afganistan'da, Taliban tarafından tutuklanmıştı.
Time dergisi başörtülü İHH gönüllüsü Mine KARAKAŞ'ın resmini kapağına basarak "Türkiye'nin ikilemi" başlığıyla vermiş.
Kabil’e kar inmemiş fakat soğuk inmiş, yağan yağmurdan her taraf çamur içinde.
16 Aralık 2006’da MTTB’nin (Milli Türk Talebe Birliği) kuruluşunun yeniden ilan edildiğini gazetelerden okuduk. CHP’li Yüksel Çengel, 46. dönem MTTB Genel Başkanı. Milliyetçi Rasim Cinisli 47. dönem MTTB Genel Başkanı. İsmail Kahraman 48. dönem genel...
Bugün Terörizmin tarifi ABD’nin keyfine ve uzmanlık alanına bırakıldı.
Yeni gün için programimizi yapmistik...
Sabah namazini kildik, yeni gün için bize gösterilen çadirda istirahate çekildik...
AZAD Keşmir, Jammu ve Makbuza Keşmir denilen 222,236 km2 lik yüzölçüme sahip...
ABD günden güne kaybeden bir ülke. ABD´ye duyulan nefretin ölcüsü yoktur.
21 Aralk perşembe sabahı haberlerinde; hazar denizinin doğu yakasına düşen bir batı Orta Asya devleti olan Türkmenistan Devlet baskani ya da Türkmenistan Diktatörü S.Murat Türkmenbaşının öldüğü haberini duydum
Bir önceki gece paralı askerlerle çatışmadan dönmüştük. Kaybettiğimiz grubu bulabilmek için yorgunluğun üstüne ...
11 Eylül 2001'de İkiz kulelere yapılan saldırıyı el-Kaide diye çıkartma bir örgütün yapamayacağına inan...
Müslümanlarin kendi hayatlarini iyilestirici her türlü isteklerinde elde ettikleri her türlü basarinin karsisina ezici ve yikici bir biçimde dikildigini görüyoruz.
Az tirajlı bir gazetede küçük bir iç sayfa haberine göre Afganistan’ın güneyinde...