Gönlümde bir kıymet dairem var. Bunu açıklamalı mıydım? Evet bunu açıklamalıyım ki, anlatacağım anlamlansın diyorum. Hollanda’yı veya Amsterdam’ı yazmak mutlaka birileri tarafından okunacaktır. Fakat, hayır benim için Amsterdam’a gitmek orayı görmekten kaynaklanan bir merak değildi. Orada bir dost vardı. Ve o beni hiç tanımıyordu. Belki bazı yazdıklarımı görmüş olabilirdi. Belki de görmemişti. Fakat ben onu Yeni Devir’de, Mavera’da ve Erzurum İslami İlimler Fakultesi yıllığında yazdıklarından tanıyordum ve sevdiğim bir dost olarak gönlümdeki kıymet dairemde onun yeri vardı.
Bochum’dayım. Yorum dergisini çıkaran Mucahid’e ‘Hüseyin Kerim Ece’yi ziyaret edelim.’ diyorum. Yorum’a da yazı gönderdiğinden Mucahid’le Hüseyin telefonlaşıyorlarmış. Mucahid de onu ziyareti devamlı düşündüğü halde, bunu gerçekleştirememiş. Telefon ettik ve ertesi günü sabah namazıyla Bochum’dan yola çıktık.
Hollanda ile Almanya arasında sınır kalkmış. Eski geçiş noktasında motosikletli iki polis nöbet tutuyor. O noktadan geçişte şöforlar hızlarını biraz azaltıyorlar. Burnuma ağır bir inek kokusu geliyor. ‘Hollanda’ya geçtik.’ dendiğinde aldığım kokuların psikolojik mi olduğunu düşünüyorum.
Harita önümde yol numaralarına bakıyorum. A12’de gidiyoruz. Hollanda’nın en büyük limanı olan ‘Den Haag’da bitiyor bu yol. Ve bütün tabelaların ağırlık noktası ‘Den Haag’. Bizim çokca duyduğumuz adıyla Lahey.
Utrecht şehrinin etrafında bir ‘L’ dönüşü yaparak kuzey’e dönüyoruz. Den Haag yolundan ayrıldık. Önümde harita devamlı otoban numaralarına bakıyorum. A12’den, A2’ye döndük. Mucahid arabayı sürerken ben de haritadan güzergahı söylüyorum.
Hollanda’nın yel değirmenlerini görünce ilk işim slayta almak oldu. Her taraf yemyeşil. Bazı tarlalar, sarı, kırmızı, turuncu renklerde, özel boyanmış gibi, tek renk çiçek tarlaları ve Amsterdam’a girdik. Kanallar şehri. Bir iddiaya göre Venedik’ten daha çok kanal var burada. Kanallar bir noktanın etrafına açılan ‘C’ harfi gibi. Benim saydığım yedi halka var. Ve bu kanalların üzerinde 600 köprü varmış.
Amsterdam renkler cümbüşünün buluştuğu bir şehir. Fakat en hakim renk suyun mavisi, ağaç ve çimlemenin yeşili ve bütün binaların sıvasız kırmızı tuğlaları. Türkiye’deki içi boş ‘modern’ kavramını, Amsterdam’ı görünce, 17. Yüzyılın güçlü deniz devleti Hollanda’nın resmi başkentinde 1990’larda mı, yoksa 1700’lerde mi olduğunu düşünüyor insan. Sıvasız kırmızı tuğlalı ve kimliğini doğallığıyla koruyan bir şehir. Benim gibi tarihine, hem de görkemli geçmişine her fırsatta hakaret edilen bir ülkeden gelince insanın içi eziliyor.
İnsanın inanası gelmiyor, laleler ülkesinde nadide bir Lale’yle karşılaşıyoruz; ‘Anadolu Kitabevi’. Kapının üzerindeki tabelada böyle yazılı. H. Kerim Ece’nin adını 1978’lerden itibaren Yeni Devir gazetesi, Mavera başta olmak üzere pek çok dergiden tanıyorum. Kendisini Erzurum İslami İlimler Fakültesindeki yıllıkta çıkan vesikalık resminden hatırlıyorum, o sert bakışlı resim var hafızamda. Karşımda saçları kırlaşmış, yüzü ve bakışları yumuşamış, yolun yarısını devirmiş, Hollanda’da kitabevi açmış bir Anadolulu vardı. Mucahid’le de ilk defa karşılaşmışlardı.
Dükkana giriyoruz. Büyük bir mekan. ‘Son birkaç yılda kitap satışında duraklama var. Daha çok ilmi eserler gidiyor. Bir de yemek kitapları. Onun için tesettüre dönük konfeksiyon malzemesi koydum. İkinci kuşak eğitimini burada aldığı için Türkçe’nin inceliklerine uzak kaldı. Birinci kuşak uzun süre Avrupa’da yaşadığı için onlar dahi Türkiye’deki eserlerin dilinden zorlanmaya başladı. Ve şimdi üçüncü kuşak yetişmeye başladı. Onlar için Türkçe bir yabancı dil gibi olmaya başladı. Onlar için yeni eserler tasarlamak lazım!’.
Hemen hemen her cadde bir kanalla yanyana uzanıyor. Dikey kanallar daha geniş. Kanal boyutuna göre küçük motorlar, yatlar, tur vapurları veya hem yemek atıştırıp hem de şehri kanaldan gezdiğiniz özel yatlar var.
Bir şehrin merkezi veya kalbi neresidir? Nereden başlanır şehre? Amsterdam’ın kalbi ‘DAM’. Kraliyet sarayının bulunduğu yer. Kral ve kraliçe artık bir sembol ve burada yaşamıyorlarmış. 30 Nisan Kraliçe Giulian’ın doğum günü. Hollanda’nın resmi tatil günlerinden biri ve ogün hayattaki kral ve kraliçe saraya geliyor, halkı kabul ediyor, şenlikler düzenleniyormuş. Avrupa’yla yarışmak, dokusunu, tarihini ve sembollerini koruyan bir Avrupa’yla yarışmak, ‘Tarihi olanın, bu günü de var. Tarihi olmayanın geleceği de karanlık ve bunalımlı’.
Şehirdeki sanat ve kültür hayatını tanımanın üç önemli ayağı var. Bunlardan biri de ‘Rijksmuseum, Stedelijik ve Van Gogh müzelerini gezmek.
Amsterdam’ın orta yerinde ‘Anadolu Kitabevi’ni görmek nasıl ifadesi zor duygu fırtınaları koparıyorsa, yine şehrin en önemli caddelerinden birinde ‘Fatih Camii’ o kadar farklı ve şaşırtıcı. Bir kilise burası.
Diyanetin öncülüğünde buradaki işçilerin topladığı paralarla Kilise satın alınıp, haç’ın yerine hilaller yapılmış, giriş kapısına da ‘Fatih Camii’ yazılmış. Caminin sağı solu lokanta, market ve çayhane, kara yağız çoğu kilo almış Anadolu çocukları her dükkanda selamlaşıyor, musafaha yapıyorum. Bu kiliseden dönme camiyi her taraftan zomluyorum, slayt karelerine sığdırmaya çalışıyorum. Namaz için girdiğimiz, yeni caminin içi bir kilise karanlığında. İşte burada ışıklandırma pencerelerinden kaynaklanan cami içi aydınlığıyla, kilise karanlığı belli oluyor.
H. Kerim’in evine doğru gidiyoruz. Ve yol üzerinde, yeşilin ortasında parlayan çifte minareli kubbeli beyaz ‘İslam Kültür Merkezi’ var otobanın kenarında. Bina yeşil Hollanda zemininin üstünde mermerden bir biblo gibi duruyor. Cami ilk yapıldığında kavak ağaçlarının gerisindeymiş. Belediye caminin, ‘İslam Kültür Merkezi’nin görülebilmesi için ağaçları kesmiş. Hollanda şirketleri, meraklı Hollandalılar için bu merkeze turlar düzenliyormuş. Ve nüfus çoğunluğunun ateizme, dinsizliğe kaydığı Hollanda’da insanların İslam Kültür Merkez’ine tur düzenlemesi içimde sevinç ışıkları yakıyor. Biz Müslümanlar onlara gidebilmeli, ulaşabilmeliyiz.
Hüseyin K. Ece’nin mahallesine varıyoruz. Yine her taraf Hollanda yeşili. Ve ahşaptan yapılmış büyükce bir mescid. İçinde marketi, çayhanesi, sınıfları...
Bir Amsterdam akşamında Erzurum nostaljisine, öğrencilik yıllarına dalıyoruz. Sorduğu bazı dostlara telefonunu ulaştıracağımı söylüyorum ve gece yarısında izin isteyip, geldiğimiz gibi ayrılıyoruz...
Amsterdam – 1995
Tahran’ın Güney Otobüs terminaline gideceğim.
Aradan otuz sene geçmişti; onu unutmamıştım. Kaybolup gitmişti.
Gürcistan: 69 bin 700 km kare yüzölçümüne ve 5 milyon nüfusa sahip olan bu küçük ülkenin,...
Evet, İran devrimiyle hızlanan bir süreç var.
Sonradan kendisi de bir alçağın en az on kurşununa hedef olan Hayati ÜSTÜN, İstanbul'dan telefon ediyor.
İhtiyar delikanlı: Yaşlanan bedenine karşın, yaşlanmayan gözlerinden yiğitlik kıvılcımları saçan Ferman ağabey
Hep zaafiyet içinde yüzmeyi nasip ediyor.
Gecikiyor dostların kalbine.....
Akşam namazından sonra beş araçla programın yapılacağı Kumanova'nın banliyösündeki Likova'ya doğru yola çıktık.
Makedon hükümeti, batıdaki dağın ucuna 70 metre yüksekliğinde bir haç dikmiş.
Makedonyalı Müslümanlar 2005 yılını bitirirken Osmanlı ulemasının son temsilcisi İdris İdrisi Hoca Efendiyi kaybetti.
Reyyan'la beraber otobüsle Recklinghausen'e gittik. Oradan 11'de ICE'ye bindik.
Akşam Ahmet gelip aldı. Sonra eşi, oğlu Musab ve kızı Halenur'u da alıp Bochum'a gittik.
Akşam Ahmet gelip aldı, ailece ona başsağlığına gittik. Yan komşu Karslı inşaatçı da geldi. Sivas iki yıllık mezunuymuş.
Saat 12'de Musab geldi. Emine hanım Bilefeld'e gidecekmiş. 'Almaya gelmesinler, seni giderken biz bırakalım.' dedim.
Faik'in börekçi dükkanı varmış, oraya gidiyoruz. Hüsameddin'e telefon ettik. Bir saat önce eve gelmiş.
Priştina, 200 bin nufuslu bir şehir. Onüç cami var. İmam-Hatib okulu, İlahiyat Fakültesi dört senedir eğitim hizmeti veriyor.
Gayrimüslimlerin anlattığına karşılık üzerine gitmeliyiz. Teknolojinin ve iletişimin hızlandığı bu zamanda bu fırsatları iyi değerlendirip
İçerdeki bilgisayarlar okulun, orada yer olmadığı için burada duruyor.
Cahiliye dönemi ittifakları, zalim de olsa, mazlum da olsa, saldırgan da olsa, saldırıya uğrayan da olsa
Taklit, 'öteki'ni kalıp yargılarla anlamanın bir biçimidir. Taklit, sömürgeci iktidarın ve bilginin anlaşılması en zor
Bizler bugün bu salonda bir kader buluşmasında biraradayız.
İsrail'in ve dünya siyonizminin desteği ortadayken İslam dünyasının ilgisi sadece toplantılar, tel'inler bazında kalmamalı.
Siyonistlerin göz yumulan bir biçimde bazan Lübnan'a, bazan Gazze'ye saldırısının şaşırtmaca bir amacı vardır...
Berlin'e doğru hızla giden taksinin camına başımı dayamış, engin yeşillikleri seyrederken kendime sorduğum bir soru
Heredot'tan Pliny'e, Aziz Augustine'den Kolomb'a, açıkçası bütün Avrupa'dan bugünkü ABD'ye kadar...
Bugün burada kitaplardan derlenen bilgiler aktarılmayacak.
Bir dizgici anısı dinlemiştim. Daha çok okumak için bir yayınevine giriyor, okuyor, okuyor.
Arazideki ekiplerin hepsini topladık. Gori köyünden dağlara doğru giden yol üzerine, dükkanların alt tarafına üç çadır kuruldu.
Hareket: Bir cismin durumunun ve yerinin değişmesi, devinim. Vücutu oynatma, kıpırdatma veya kımıldatma.
Dünyada başka yerlere yerleştirilen milyonlarca mülteci varken Filistinlilerin bunu anlamayıp...
19 Mayıs 1901'de Siyonizmin birleştirici babası Theodor Herzl, Sultan Abdulhamid Han'ın huzurundadır.
Otelin lobisi aynı zamanda lokanta ve çayhaneydi. Pakistanlı önce tek kişilik odasını tuttu.
Yemek yer misin, Muhammed? - Hayır, ağabey. Zahedan'a ne zaman varırız?....
Tahran'ın Güney Otobüs Terminaline gideceğim. Meydan-ı İmam Humeyni'yi batı yönünden Tophane tarafına koşar adım geçtim.
İran devrim kitabını iyi okursak, iki şey dağ gibi dikilir karşımıza:
Yirminci yüzyıl itibariyle petrol ve doğalgaz zengini bir ülke...
Peygamberler hata yapınca uyarılmışlardı. İnsanlar ise emredildikleri ve nehyedildiklerini bilirlerse...
Kararını vermişti, gidecekti. Önce İsmail'in evine gidip taziye ziyareti yapacaktı. Yapabilecek miydi?
Afganistan halkının İslam'a bağlılığı ve İslami endişeleri tartışma kabul etmez bir gerçek.
İslam yaşadığımız zamanda dünyanın en faal gücüdür. Yirminci yy.ın zarları Müslümanlar üzerine atıldı.
Biz bu akşam burada hayatlarını, insanlık tarihi boyunca bir kere yaşanan insan hayatını Allah...
İHH, Afganistan'da yıllardır faaliyetini sürdürüyor. Bu seneki Kurbanda bir ekip daha ilave edildi
1552, Rus Çarı zalim İvan'ın Kazan Hanlığını yakıp yıktığı tarihtir. Bu günün anısına da Kızıl Meydan'daki St. ...
Bir kenara oturup ekmek yanına birer meyve suyu içtik. Sonra 83 numara geldi.
Yol eski toz ve topraklı yol değil. Yeni yapılmış ve çok güzel asfaltlanmış...
Ha bugün ha yarın derken yine tası tarağı topladım. Dadaş Seyahat niçin bir kalır.
Dr. Rabbaniyle vedalaştık. ‘Yarın akşam buraya gel seni gönderelim. Kabil’in son durumunu mutlaka görmelisin...
24 Mayıs 1995, saat 15:10’da Afganistan Cumhurbaşkanı Prof. Burhaneddin Rabbani ile görüşmeye alındım
Celalabad’a döndük. Emanullah geldi. Marufların Peşaver’de olduğunu ve görüştüğünü söyledi.
Kabil’i seyrediyorum. İşte merkezi şehir önümde uzanıyor. Bütün güzelliğiyle demeli miyim bilmiyorum.
1991 yılında Sovyetler dağılınca bütün bağlı cumhuriyetler bağımsızlıklarını ilan ettiler.
Bundan sonrası için ne düşünüyorsunuz?
Cümbüş’te üç kuvvet vardı: 1- Cihadiler; dışarıyla alakası yok. 2- Pehlivanlar; (milisler) eski Necib’in...
Pazar; Erzurum garajı eski yerine yeniden yapılmış. Selami’yi tekrar aradım. Necmeddin’le geldiler.
Gece saat 03:30’da uyandım. Ezan okunuyordu. Namazı kıldım, uyuyamıyorum.
İstanbul’dan karayoluyla yola çıktığınızda, dört bin üç yüz km. sonra çöllerle kaplı Belucistan’a ulaşırsınız...
İran’ın güneydoğusuna, Afganistan’ın güneybatısına ve Pakistan’ın batısına düşen, 2,5 milyonu İran’da...
Gönlümde bir kıymet dairem var. Bunu açıklamalı mıydım? Evet bunu açıklamalıyım ki, anlatacağım anlamlansın diyorum...
Bırak git meydanları,Vur beni!
Saat 12’de İHH’dan minibüsle havaalanına çıktık. Üsküp’e Yakup Hoca’nın vefatı için taziyeye gideceğiz.
Kampa döndüğümüzde saat iki olmuştu. Halit, ‘Mecir bekliyor, taziyeye geç kalıyormuşuz’.
Taksiciler yapıştı. Hayır dedim. Biri inat etti. Araba gelecek desem de aldırmıyordu.
İkindide camiye gittik. Çıkışta Muallimin müdürlüğünü yaptığı okulu gezdim. Beşyüz öğrencileri varmış.
Hastahanedeki hasta ve yakınlarının hemen tamamı Afganlıydı. İsmail, Hanif’i aramıştı.
Vakit geç oluyordu. Taş pazarına gidecektik. Recep ve Halit acil alışveriş yapıp geri dönecekti...
Geriye 300 battaniye vereceğimiz kalmıştı. Depoya gelen battaniyelerden 180’ini yükleyip götürdük...
Çadırların dikiş yerlerinden su damlamaya başladı. Battaniyenin baş tarafı sırıl sıklam olmuştu...
Sabah namazında hava daha soğuktu. Namazı kılıp yataktaki sıcaklığımızın içine yeniden gömüldük...
Pakistan elektrik kurumu elemanları geldi. Huzeyfe’nin yerleştirdiği ana panodan kampa yeni hat çekmeye başladılar...
Akşam saat 19, İstanbul-Karaçi uçağı için havaalanındayız...
Afganistan’ın işgal gücü, seçimlerde hile olduğunu ısbatladı ve seçimler ikinci tura kaldı. Bu seçimlerde de hile var diye yazmadım.
Hayır, ABD Afganistan’da bir kurnazlık oyunu sergiliyor. Evet, çatışmalar var, kayıplar var...
Alman ve İsrail kabinesi ikinci ortak toplantısını Berlin'de yaptı. Birincisini Kudüs'te yapmıştı...
So wie ich daran glaube, dass der Angriff auf die Twintowers am 11. September 2001...
11 Eylül 2001'de İkiz kulelere yapılan saldırıyı el-Kaide diye çıkartma bir örgütün yapamayacağına inandığım gibi...
2006 'nın Kasım ayında Kabil'deydim...
ABD-Ingiliz Orta Şark Kumpanyası bütün dünyayı parmağına taktı oynatıyor...
Çanakkale savaşı, sonradan ortaya çıkan sonucuyla Osmanlı devletinin bittiği savaştır.
İktidardasın Tom Amca. ABD başkanlığın kutlu olsun.
Bir garip ölmüş diyeler. Üç günden sonra duyalar...
19 Mayıs 1901'de Siyonizmin birleştirici babası Thedor HERZL, Sultan Abdülhamid'in huzurundadır.
1979'un 27 Aralık gecesi SSCB'nin kızıl ordusu, Afganistan'a girmişti. Görkemli, techizatlı, dünyayı korkudan titreten kızılordu ...
Doğudan, batıdan, kuzeyden güneyden her renkten , her dilden , her ırktan Müminlerin aşkla, vecdle...
Bütün kürreyi arzda yaşayan Müslümanları bugün heyecan dalgası sarmış durumda.
GÜRCİSTAN: 69.700 km. kare yüzölçüme, beş milyon nüfusa sahip olan bu küçük ülkenin...
Yılmaz ÖZTUNA: “Türkiye Gazetesi” nasıl bir gazete? sorusunun cevabını vermek çok zordur...
Ankara kökenli bir kitap “Şu Çılgın Türkler”.
Yedi güzel adamın dalından bir yaprak daha düştü toprağa
Bu yazıyı tasarlarken Pakistan’ın başında dolaşan sosyal ve siyasal desiseleri düşününce PAK-İSTAN hayalini kuran...
19 Temmuzda 23 Güney Koreli Güney Afganistan'da, Taliban tarafından tutuklanmıştı.
Time dergisi başörtülü İHH gönüllüsü Mine KARAKAŞ'ın resmini kapağına basarak "Türkiye'nin ikilemi" başlığıyla vermiş.
Kabil’e kar inmemiş fakat soğuk inmiş, yağan yağmurdan her taraf çamur içinde.
16 Aralık 2006’da MTTB’nin (Milli Türk Talebe Birliği) kuruluşunun yeniden ilan edildiğini gazetelerden okuduk. CHP’li Yüksel Çengel, 46. dönem MTTB Genel Başkanı. Milliyetçi Rasim Cinisli 47. dönem MTTB Genel Başkanı. İsmail Kahraman 48. dönem genel...
Bugün Terörizmin tarifi ABD’nin keyfine ve uzmanlık alanına bırakıldı.
Yeni gün için programimizi yapmistik...
Sabah namazini kildik, yeni gün için bize gösterilen çadirda istirahate çekildik...
AZAD Keşmir, Jammu ve Makbuza Keşmir denilen 222,236 km2 lik yüzölçüme sahip...
ABD günden güne kaybeden bir ülke. ABD´ye duyulan nefretin ölcüsü yoktur.
21 Aralk perşembe sabahı haberlerinde; hazar denizinin doğu yakasına düşen bir batı Orta Asya devleti olan Türkmenistan Devlet baskani ya da Türkmenistan Diktatörü S.Murat Türkmenbaşının öldüğü haberini duydum
Bir önceki gece paralı askerlerle çatışmadan dönmüştük. Kaybettiğimiz grubu bulabilmek için yorgunluğun üstüne ...
11 Eylül 2001'de İkiz kulelere yapılan saldırıyı el-Kaide diye çıkartma bir örgütün yapamayacağına inan...
Müslümanlarin kendi hayatlarini iyilestirici her türlü isteklerinde elde ettikleri her türlü basarinin karsisina ezici ve yikici bir biçimde dikildigini görüyoruz.
Az tirajlı bir gazetede küçük bir iç sayfa haberine göre Afganistan’ın güneyinde...