Pazar; Erzurum garajı eski yerine yeniden yapılmış. Selami’yi tekrar aradım. Necmeddin’le geldiler. Selami, Yenişehir’de oturuyor. Mayıs ayının bu ilk haftasında ovanın bittiği dağ eteklerinden itibaren Erzurum beyaz dağlarla çevrili. 1979 yılının Nisan ayında elimde mukavemet takımlarıyla kayak evi otobüsünü beklerken bir yaşlının, ‘Kış sizin hatırınıza gitmiyor.’ esprisini hatırladım. Şu görüntüde Haziran’da dahi kayak yapılacak demektir.
Şehire indik. Pazar tatili dolayısıyla şehir çok sakin. Lala Paşa’da öğle namazını kıldık. Caminin eski el dokuma halıları, fabrika halılarıyla değiştirilmiş. O halıları silkeleyip yıkadığımız günü dün gibi hatırlıyorum. Cami görevlilerinin iki antika halıyı, yerinden dört kişinin zor kaldırdığı antika halıyı korumak için karabasanlar gördüklerini hatırlıyorum.
...
Pakistan, Afganlara baskıya başlamış, dönmeleri için. Geri gidenler varmış. Afganlar daha ucuz çalıştığı için Pakistanlılarla problemleri var. Kampta eski canlılığı göremedim. Pakistan hükümeti, Taliban dışındaki diğer hizip lider ve önde gelenlerinin Pakistan’dan gitmesini söylemiş. Güney halkı mollalara çok saygılı olduğundan şimdi bütün mevleviler baştacı oldu. Başbakanlık ve cumhurbaşkanlığı seçimleri sonraya bırakıldı. Talibanın başarısından Peştunlar gurur duyuyor. Rabbani zamanında Kabil’deki bütün tabelalar Farsça olmuştu. Pençiri ve Badahşilerle dolmuştu. Rabbani aslen Tacikistanlı. Afganistanlı bile değil. Sayyaf, ‘Tek adam bile kalsam Talibana karşı savaşırım.’ diyordu. Talibanın eline geçen her yere emniyet geldi. Evet bunların kavmi fikirleri yok. Mevlevi Ömer iyi bir molla değil, fakat gücü elinde tutuyor. Molla Nebi onlarla beraber. Öteki ittihatçılar kazandı. Nebi’nin, Halis’in, Sıbgatullah’ın adamları Talible beraber.
-Batı istemiyor fakat, inşaallah yakında Afganistan’da savaş bitecek ve silahlar susacak.
-Muhacirler duruyor. Eski kamplar daha sağlam bir şekilde kerpiç evler olarak yapılmış. Hiçbir Afgan, istikrarın sağlanmadığı Afganistan’a gitmek istemiyor.
-Taliban’ın Peşaver’deki merkezine gittik. Mali işler sorumlusu Abdurragib, ‘Bizim sınırlarımız sadece Afganistan’la kalmayacak.’ dedi.
Afganistan’a vize meselesini sordum. ‘Ne vizesi siz müslüman ve mücahidsiniz. Müslümanlara da vize olur mu?’ dedi. Daha önceki Peşaver temsilcisini sorduk. Şu anda Maden Bakanı olmuş.
Emini bulduk, evine gittik. Atayabat Peşaver’in iyi semtlerinden biri. Ve genelde Afganlar var burada. Bu evleri beş altı Afgan aile birlikte kiralayıp oturuyormuş. Her odada bir aile. Akşam namazına mescide çıktık. Emini, ‘Bir sonraki akşam mutlaka Özbek pilavına bekliyorum. Ekmek ve aş yemeden dostluk olmaz.’ dedi. Bu sözü programımı bozacak, fakat ısrar ediyor. Türkiye’ye geldiğinde beni bulamamasının üzüntüsünü hala unutmadım.
Ertesi gün önce Taliban’a uğradık. Oradan Iraklı Türkçe bilen bir Kürt arkadaşa uğradık. Sonra eve geldik. İçeri girmeden gidelim dedik. İsam’ın hanımı biber dolmayı yapmış, mecburen yedik. Sonra Abdulbaki Türkistani’yi bulabileceğimiz bir yere gittik.
Reşit Dostum ve Mesut beriki savaşı sürdürecekler. Eğer halk Talipten rahatsız olursa yine yeni yollar arayacak, sadece şükretle bu iş olmaz. Geçen Cuma eski önemli Cihad komutanlarından Mevlevi Abdurrahman Hakkani, Dostum’un adamlarınca vuruldu. Bu da Dostum’un sonu oldu. Daha önce de Resul Pehlivan’ı vurmuştu ve kardeşleri fırsat kolluyordu. Bu beklenen fırsat oldu.
Abdulmelik’in Taliban’la ilişkisi ve dostluğunun ısbatı olarak, Badgis’te Taliban’a karşı savaşı sürdüren, 14 yıllık Cihadın Herat’taki önemli komutanı İsmail Han’ı, müttefiği olduğu İsmail Han’ı mücahidleriyle beraber esir alarak Kandahar Talibanlarına teslim etmesi oldu. İsmail Han, fetih sonrası Herat’ın da valisi olmuştu. Kuzey karışmıştı. Feryap Taliban’ın eline geçti haberleri geliyordu. Reşit Dostum’un kolay lokma olacağını sanmıyordum. Fakat bölgeye Taliban girmiyor. Bölgenin talipleri (sayıları kaçsa) giriyordu. Güç Abdulmelik’teydi. Ve Baglan’ı elinde tutan komutan Beşir de Taliple beraber olduğunu açıkladı ve Salang geçidi ile Kunduz yolu da Taliban’a açılıyordu.
Kuzeydeki bu değişiklikler çok önemliydi. Abdulmelik Cümbüşü sürdürecek miydi? Mesut ne yapacaktı? Pakistan ve ABD kazanıyordu. Taliban dengeyi kurabilecek miydi? Halkın istediği sükunet ve emniyetti. Fakat ekonomisi bozuk olan ülkede sadece emniyetin rahatlığının kabulü ne kadar sürecekti. Hırsızların kol ve bacaklarının kesilmesi yol emniyetini sağlamıştı. Fakat Afganistan’daki ırklar mozaiğini Taliban’ın tecrübesiz kadrosu ne kadar götürebilecekti? Pakistan güçlü bir Afganistan istemiyordu. Taliban başarılı olursa ne ala. Fakat başarısız olursa, eski cihadiler bir araya gelir ve Afganistan güçlenirse Pakistan’ın da her an bugünkü Afganistan’ın durumuna düşme tehlikesi vardı. Ve ben Afganların silkineceklerine, gelişeceklerine, bölgenin denge ülkesi olacağına her zaman inanıyorum. Cihadi liderlerin gözlerini kamaştıran ve onları yanlışa sevkeden şeyin de bu olduğuna inanıyorum.
Zaluzey’e gittik, çantamı aldım. Mevlevi’ye tekrar geleceğim dedim. Az bi konuşalım, dedi. ‘Biliyorsun iki kızım da büyüdü, isteyenler var. Fakat burada sen ne diyorsun?’ diye sordu. Ben de Mevlevi’nin kızlarını Türkiyeli arkadaşlara alabilsek diye düşünüyordum. Fakat uzaklık sorunu büyük bir problemdi. Mevlevi, ‘Bu konuyu gelince mutlaka konuşalım.’ dedi.
Akşam saat 9’da Peşaver’de Emini’nin evindeyiz. Özbek pilavı ve ayran. Taliban sakal uzatmayı ve sarığı mecbur etti. Kadınların sokağa çıkması yasaklandı. İslam bu mu? Bununla İslam devleti olmaz. Bu ISI’nın ve ABD’nin istediği şey. Peştunlar duruma yeniden hakim oldu.
İsmaililer Pulihumri’de oturuyorlardı. Mansur Nadiri reisi Seyid Nadir Kıyani, dedesi 1971’de öldü, şu anda Mezar-ı Şerif’e kaçmış. Her köyde bir mevlevi var ve onun etrafında okuttuğu talebeleri var. Bu talebelere ve diğer okullarda okuyanlara ihrami dediler. Ve bizim birinci düşmanımız bunlardır diye işaret ediliyor. Takhun yöresinde de Talibanlar güçlü, eski mücahidler kadar güçlü. Kunduz’da Peştun çok ve Taliban taraftarı. Peştunların isteği peştunluğu hakim kılmaktır. Mevlevi Ömer, Emirul Müminin ilan edildi. Kuzey’de kararsızlık var. Dostum’un dönme ihtimali çok zayıf. Abdulmelik Cümbüşü ihya edebilir. Fakat talipler Cümbüş’ün ihyasını istemiyor. Abdulmelik’e Dışişleri bakan yardımcılığı teklif ettiler, kabul etmedi. Mevlevi Ömer, Herat valisini askeri mesul tayin etmiş. Mezar’a 500 kadar talebe gönderilmiş. Buradaki kuzeyliler de 3-4 gün içinde durum belli olur diyor. Mesut Zahhor’a geçmiş, oradaki komutanlarla toplantılar yapıyormuş. Pakistan hükümeti resmi olarak tanıdı ve diğer ülkelere de çağrı yaptı.
Özbekler mücadele verdikleri hakları nasıl bir anda bıraktı. Taliban hükümetinde Özbek mevleviler ve Zahir Şah olacak. Fakat ilerde askeri bir darbe olabilir. Mesud’un biraz savaşması mümkün. Kenarda durursa Taliban’ın kendi içinde çıkacak problem Özbek ve Şiaların rahatsızlığında yeniden muhalefet başı çekebilir. Taliban başarılı olursa son bir seçenek Tacikistan’da askeri eğitimci olabilir. Taliban Mesud’u kabul edip görev verir mi? Hayır! Taliban galip pozisyonda. Mesud çok Talip öldürdü ve esir etti.
Muhacirler henüz Afganistan’a gitmek niyetinde değiller. Taliban diğer ırklara da adil davranarak görevler verirse iyi olur. Yoksa rahatsızlıklar başlar. Bu ihrami denilenler altın bir fırsat yakalamışlardı. Üçyüz yıldır böyle bir fırsat hiç kimsenin eline geçmedi. Taliban Allah’ın bunlara bir gazabı oldu.
....
26 Mayıs; Abdulbaki Türkistani İslamabad’daymış. İsmaili de razı ettim, yola çıktık. Saat 3’te İslamabad’dayız. Namaz kıldık. Yıllar önce Mustafa Korkmaz yardım getirdiğinde tanışık bir Özbek selam söyledi.
Türkistani ile kuzeydeki son durumları konuştuk. Metin Kanal 7’yi ve Yeni Şafak’ı aramaya gitti. İran’daki seçimi habere almıştı. Ve yazdıklarımın gazeteye ulaşıp ulaşmadığını, çıkıp çıkmadığını merak ediyordum. Çünkü mevcut bütün haberciler Amerika’nın Sesi de dahil Natık Nuri diyordu ve ben Hatemi’nin açık farkla kazanacağını, hatta sandık oyunlarını dahi alt edeceğini yazmıştım.
Metin geldi. Yazı gazeteye ulaşmış, fakat yoruma açık diye basmamışlar. ‘Allah kahretsin be! dedim. Kalbimde depremler oluyordu. Kabul edemiyordum. Çünkü uçsuz bucaksız bir alandaydım ve hiçbir nedene tutunamadan neden diyordum. Ulan Yusuf Ziya, diyorum, inanıyorum ki, sen daha önce benim yazdıklarımı okumadın ve inanamadın. Bir ülke cumhurbaşkanlığını tahmin bu kadar kolay mıydı?
Kanal 7’den Akif aradı. 18:30 haberlerinde canlı yayına almak istiyorlarmış. İsmail’i Peşaver’e yolcu ettik. Metin’in odasında yazıyı hazırladık. Ve o saatte telefonu işgal ettik. Metin her arayana on dakika sonra diyor. Gelenlere telefon açtırmıyor. Ben geçen her dakikada rahatsız oluyorum. Bekleyenler artıyor. Haber saati tam 27 geçti. Metin gidelim diyor. Birkaç dakika daha ve arandık. Konuştuk. Sonra yemeğe gittik. Musab adlı öğrenci misafirliğe çağırdı. Sonra Mustafa’ya kahvaltı sözü verdim. Yukarı çıktık, çay ve uyku. Sabah iyi bir banyo yaptım. Saat 9’da kahvaltıya gittik. Saat 13’e kadar sohbet ettik. Herşeye rağmen Yeni Şafak’a bir yazı yazıp bitirmeye karar verdim. Yazıyı yazıp faksladık. Akşam yemeğinden sonra Musab’a gittim. O bana bazı kitaplar gösterdi. Tercüme için belirledik. Yayınevi için iyi iş yaptım sayılırdı. Beş kitabın tercümesi için anlaştım. Bir de İran’da vardı, oldu 6 kitap.
28 Mayıs; Sabah namazı için mescide indik. Dışarda serin ve güzel bir hava var. Tam spor havası, fakat uykum var. Okulda gençleri bulduk, uzun bir sohbet yaptık. Zahid Seyb’in bir akrabası yurdun yemekhanesini çalıştırıyor. Onunla konuştuk, beni hatırladı. Yeni dost adresleri öğrendim. Sonra saat 4’de Peşaver arabasındayım. Mola yerinde ön koltukta oturan genç elimdeki tek ciltlik Arapça kitaba bakıp, ‘Okudun mu?’ dedi. Ben ‘Hayır’ deyince, ‘Çok güzel bir kitap’ dedi.
-Güzelse tercüme yaptıracağım.
-Çok güzel
Celalabadlıymış ve Şamşata kampında kalıyormuş. Ben Zaluzey’e gideceğimi söyledim. O ‘Gel! Benim misafirim ol!’ dedi. Yarın Şamşata’ya gideceğimi söyledim. Yol ağzına gelince, ‘Burada in! Gelen arabalardan birine binersin.’ dedi. Yol ağzında askerler vardı. Bir de askeri araç geçti. Bir durum mu vardı acaba? Bu Pakistan askerlerinden nefret edecektim. Rüşvetçilikleri ve bunun için de uçan kuşa askıntı olmaları. Adamların dikkatini çekmeden yürümeye başladım. O sırada pazara kadar yolcu alan boş bir otobüse bindim. Kamp yolundaki noktada 3 asker oturuyordu. Fakat etrafta asker çoktu. Pazara indim, salatalık, domates ve erik aldım. Pakolu (Afan beresi) da kafama taktım. Evine giden iyi bir Peştun baba olmuşumdur herhalde. O sırada 7-8 araçlık askeri bir konvoy geçti. Tatbikata gidiyorlardı. Mevlevinin sokağını döndüm. En küçük oğlu ve iki kızı sokaktaydı. Beni görünce geldiler. Elimden tuttular. Kari, Peşaver’e gitmiş, gelecekmiş. Havva kapıyı açtı. Elimdekileri ona verdim. Kız yer sergileri getirdi. Akşam ezanı başladı. Ufak çocukla camiye gittik. Namazdan dönerken Mevlevi de geldi. Oturduk. Akşam yemeğini yerken, radyoyu açtı.
Mezar-ı Şerif’te Talibanın adamlarının esir alındığı, halkın Talibanı kovduğu, Mesud’un Takhar’ı aldığını ilan etti. Mevlevi’nin morali bozuldu. Fakat benim sorularım; Kuzey bu kadar kolay teslim olmaz. Taliban hiç siyaset bilmiyor. Gelin dendiği anda zafer sarhoşluğuyla adamları bölgeye giriyor. Bunları Mezar-ı Şerif’te esir alabilirler. Kuzey haklarından bu kadar kolay vazgeçmez diyorum ve öyle oluyor. Üzücü olan şu: Bu durum Afganistan’ı bir kere daha belirsizliğe sokuyor. Ve Taliban son haftada elde ettiği havayı yitirirse, sonrası daha karanlık. Talibanın hakim olduğu bir Afganistan’ı düşünüp o doğrultuda yorum yapmaya çalışırken birden dengeler yeniden değişiyordu.
Mevlevi çok üzgündü. 262 kamp varmış ve Pakistan artık gitmelerini istiyormuş. İstikrara kavuşmamış bir ülkeye dönmeyi istemiyorlar. Mevlevi, ‘Ne yapayım, sen söyle?!’ diyor. ‘Orada iş var mı, yok. Burada da yok. Ya Muhib ya ben dışarı gideceğiz.’ diyor.
Peygamber (sav) 13 sene Mekke’de silahsızdı. Hep ferhenk vardı. Ondördüncü sene izin verildi. Kur’an’a bakalım! Zalimler bertaraf ediliyor. Mazlum gidip onun sarayına oturuyor. Giden niçin gitmişti? Humeyni’ye bak! Şahın sarayına oturdu mu? İnkılab iki türlü. Biri tüfekle, diğeri fikirle. Tüfek, fikirsiz olursa sadece bekçi olur ve vurur. Fikir olursa tüfek de fikre teslim olur. Bir ülkede fikir ve parlamento zayıf olursa, asker kudretli olur. Fikir ve parlamento kuvvetli olursa, asker onun emrinde olur. Afganistan’da kısa sürede kudreti ele alanlar, davranışlarıyla geriden koptular. Sonuç ortada, mütevazi olmadılar.
Hatemi’nin İran’da seçimleri kazanıp, Rehber Hamaney’in desteklediği Natık Nuri’nin kaybetmesi, İran’daki gizli muhalefeti, suskun muhalefeti cesaretlendirecek. Rehberin dört adaydan üçü inkılabın önemli noktalarında bulunmuşken, bunlar arasında böyle bir tercihe gitmesi büyük bir yük ve yanlıştı. Rehberiyetin gücüne herkes inanıyordu. Hatta öyle ki, bütün dünya ajansları ve haber alma örgütleri de öyle zannediyorlardı. Ve haberlerini Natık Nuri kazanacak diye geçiyorlardı. Rehberiyetin desteğinden dolayı böyle deniyordu. Sonuçta Natık Nuri ve dolayısıyla Rehberiyet makamı hezimete uğradı. Bu sonucun böyle olacağını ben kalıcı hatlarla çizmiştim. Bu kanaatimin iki sebebi vardı. Birincisi gezdiğim şehirlerde ki, 5 Mayıs’ta girip, 17 Mayıs’ta çıktığım İran’da her taksi ve araçta halkın konuştuklarına kulak verdiğimde, herkesin Rehberin bu işaretine karşı çıktığını duydum. ‘Rehber atasın, niye seçim yapılıyor ki?’ diyorlardı. 1983’te Türkiye’de yapılan seçimleri hatırladım.
İkincisi, Hamaney saray darbesiyle Rehber oldu. Yıllarca Muntazeri denmişti. Hamaney’in bu yanlış hareketi, Rehberiyet kozunu ortaya koymasını, kendisini referandum masasına koyması olarak gördüm. Natık Nuri, Taliban’a yakın bakışıyla kadın seçmeni Hatemi tercihine itmişti. Yani kadınlar ve gençler Hatemi’yle beraberdi. Natık kuklalığa soyunurken, Beheşti’nin yakın arkadaşı olan Hatemi’ye İranlı aydınlar da sıcak bakıyordu. Isfahan, Muntazeri’nin ve Mehdi Haşimi’nin hesabını seçimle soracaktı. Ve Ehl-i Sünnet de Natık’a karşı Hatemi diyecekti. Ben de İran için Hatemi’nin ihtiyaç olduğu kanaatindeyim. Bu adeta bir referandumdu. Ve asıl güçlü olan ve sevilen Rafsancani suskundu. Rehberi uyarmıyordu. Fakat İran’ı zora sokuyordu.
Tahran’ın Güney Otobüs terminaline gideceğim.
Aradan otuz sene geçmişti; onu unutmamıştım. Kaybolup gitmişti.
Gürcistan: 69 bin 700 km kare yüzölçümüne ve 5 milyon nüfusa sahip olan bu küçük ülkenin,...
Evet, İran devrimiyle hızlanan bir süreç var.
Sonradan kendisi de bir alçağın en az on kurşununa hedef olan Hayati ÜSTÜN, İstanbul'dan telefon ediyor.
İhtiyar delikanlı: Yaşlanan bedenine karşın, yaşlanmayan gözlerinden yiğitlik kıvılcımları saçan Ferman ağabey
Hep zaafiyet içinde yüzmeyi nasip ediyor.
Gecikiyor dostların kalbine.....
Akşam namazından sonra beş araçla programın yapılacağı Kumanova'nın banliyösündeki Likova'ya doğru yola çıktık.
Makedon hükümeti, batıdaki dağın ucuna 70 metre yüksekliğinde bir haç dikmiş.
Makedonyalı Müslümanlar 2005 yılını bitirirken Osmanlı ulemasının son temsilcisi İdris İdrisi Hoca Efendiyi kaybetti.
Reyyan'la beraber otobüsle Recklinghausen'e gittik. Oradan 11'de ICE'ye bindik.
Akşam Ahmet gelip aldı. Sonra eşi, oğlu Musab ve kızı Halenur'u da alıp Bochum'a gittik.
Akşam Ahmet gelip aldı, ailece ona başsağlığına gittik. Yan komşu Karslı inşaatçı da geldi. Sivas iki yıllık mezunuymuş.
Saat 12'de Musab geldi. Emine hanım Bilefeld'e gidecekmiş. 'Almaya gelmesinler, seni giderken biz bırakalım.' dedim.
Faik'in börekçi dükkanı varmış, oraya gidiyoruz. Hüsameddin'e telefon ettik. Bir saat önce eve gelmiş.
Priştina, 200 bin nufuslu bir şehir. Onüç cami var. İmam-Hatib okulu, İlahiyat Fakültesi dört senedir eğitim hizmeti veriyor.
Gayrimüslimlerin anlattığına karşılık üzerine gitmeliyiz. Teknolojinin ve iletişimin hızlandığı bu zamanda bu fırsatları iyi değerlendirip
İçerdeki bilgisayarlar okulun, orada yer olmadığı için burada duruyor.
Cahiliye dönemi ittifakları, zalim de olsa, mazlum da olsa, saldırgan da olsa, saldırıya uğrayan da olsa
Taklit, 'öteki'ni kalıp yargılarla anlamanın bir biçimidir. Taklit, sömürgeci iktidarın ve bilginin anlaşılması en zor
Bizler bugün bu salonda bir kader buluşmasında biraradayız.
İsrail'in ve dünya siyonizminin desteği ortadayken İslam dünyasının ilgisi sadece toplantılar, tel'inler bazında kalmamalı.
Siyonistlerin göz yumulan bir biçimde bazan Lübnan'a, bazan Gazze'ye saldırısının şaşırtmaca bir amacı vardır...
Berlin'e doğru hızla giden taksinin camına başımı dayamış, engin yeşillikleri seyrederken kendime sorduğum bir soru
Heredot'tan Pliny'e, Aziz Augustine'den Kolomb'a, açıkçası bütün Avrupa'dan bugünkü ABD'ye kadar...
Bugün burada kitaplardan derlenen bilgiler aktarılmayacak.
Bir dizgici anısı dinlemiştim. Daha çok okumak için bir yayınevine giriyor, okuyor, okuyor.
Arazideki ekiplerin hepsini topladık. Gori köyünden dağlara doğru giden yol üzerine, dükkanların alt tarafına üç çadır kuruldu.
Hareket: Bir cismin durumunun ve yerinin değişmesi, devinim. Vücutu oynatma, kıpırdatma veya kımıldatma.
Dünyada başka yerlere yerleştirilen milyonlarca mülteci varken Filistinlilerin bunu anlamayıp...
19 Mayıs 1901'de Siyonizmin birleştirici babası Theodor Herzl, Sultan Abdulhamid Han'ın huzurundadır.
Otelin lobisi aynı zamanda lokanta ve çayhaneydi. Pakistanlı önce tek kişilik odasını tuttu.
Yemek yer misin, Muhammed? - Hayır, ağabey. Zahedan'a ne zaman varırız?....
Tahran'ın Güney Otobüs Terminaline gideceğim. Meydan-ı İmam Humeyni'yi batı yönünden Tophane tarafına koşar adım geçtim.
İran devrim kitabını iyi okursak, iki şey dağ gibi dikilir karşımıza:
Yirminci yüzyıl itibariyle petrol ve doğalgaz zengini bir ülke...
Peygamberler hata yapınca uyarılmışlardı. İnsanlar ise emredildikleri ve nehyedildiklerini bilirlerse...
Kararını vermişti, gidecekti. Önce İsmail'in evine gidip taziye ziyareti yapacaktı. Yapabilecek miydi?
Afganistan halkının İslam'a bağlılığı ve İslami endişeleri tartışma kabul etmez bir gerçek.
İslam yaşadığımız zamanda dünyanın en faal gücüdür. Yirminci yy.ın zarları Müslümanlar üzerine atıldı.
Biz bu akşam burada hayatlarını, insanlık tarihi boyunca bir kere yaşanan insan hayatını Allah...
İHH, Afganistan'da yıllardır faaliyetini sürdürüyor. Bu seneki Kurbanda bir ekip daha ilave edildi
1552, Rus Çarı zalim İvan'ın Kazan Hanlığını yakıp yıktığı tarihtir. Bu günün anısına da Kızıl Meydan'daki St. ...
Bir kenara oturup ekmek yanına birer meyve suyu içtik. Sonra 83 numara geldi.
Yol eski toz ve topraklı yol değil. Yeni yapılmış ve çok güzel asfaltlanmış...
Ha bugün ha yarın derken yine tası tarağı topladım. Dadaş Seyahat niçin bir kalır.
Dr. Rabbaniyle vedalaştık. ‘Yarın akşam buraya gel seni gönderelim. Kabil’in son durumunu mutlaka görmelisin...
24 Mayıs 1995, saat 15:10’da Afganistan Cumhurbaşkanı Prof. Burhaneddin Rabbani ile görüşmeye alındım
Celalabad’a döndük. Emanullah geldi. Marufların Peşaver’de olduğunu ve görüştüğünü söyledi.
Kabil’i seyrediyorum. İşte merkezi şehir önümde uzanıyor. Bütün güzelliğiyle demeli miyim bilmiyorum.
1991 yılında Sovyetler dağılınca bütün bağlı cumhuriyetler bağımsızlıklarını ilan ettiler.
Bundan sonrası için ne düşünüyorsunuz?
Cümbüş’te üç kuvvet vardı: 1- Cihadiler; dışarıyla alakası yok. 2- Pehlivanlar; (milisler) eski Necib’in...
Pazar; Erzurum garajı eski yerine yeniden yapılmış. Selami’yi tekrar aradım. Necmeddin’le geldiler.
Gece saat 03:30’da uyandım. Ezan okunuyordu. Namazı kıldım, uyuyamıyorum.
İstanbul’dan karayoluyla yola çıktığınızda, dört bin üç yüz km. sonra çöllerle kaplı Belucistan’a ulaşırsınız...
İran’ın güneydoğusuna, Afganistan’ın güneybatısına ve Pakistan’ın batısına düşen, 2,5 milyonu İran’da...
Gönlümde bir kıymet dairem var. Bunu açıklamalı mıydım? Evet bunu açıklamalıyım ki, anlatacağım anlamlansın diyorum...
Bırak git meydanları,Vur beni!
Saat 12’de İHH’dan minibüsle havaalanına çıktık. Üsküp’e Yakup Hoca’nın vefatı için taziyeye gideceğiz.
Kampa döndüğümüzde saat iki olmuştu. Halit, ‘Mecir bekliyor, taziyeye geç kalıyormuşuz’.
Taksiciler yapıştı. Hayır dedim. Biri inat etti. Araba gelecek desem de aldırmıyordu.
İkindide camiye gittik. Çıkışta Muallimin müdürlüğünü yaptığı okulu gezdim. Beşyüz öğrencileri varmış.
Hastahanedeki hasta ve yakınlarının hemen tamamı Afganlıydı. İsmail, Hanif’i aramıştı.
Vakit geç oluyordu. Taş pazarına gidecektik. Recep ve Halit acil alışveriş yapıp geri dönecekti...
Geriye 300 battaniye vereceğimiz kalmıştı. Depoya gelen battaniyelerden 180’ini yükleyip götürdük...
Çadırların dikiş yerlerinden su damlamaya başladı. Battaniyenin baş tarafı sırıl sıklam olmuştu...
Sabah namazında hava daha soğuktu. Namazı kılıp yataktaki sıcaklığımızın içine yeniden gömüldük...
Pakistan elektrik kurumu elemanları geldi. Huzeyfe’nin yerleştirdiği ana panodan kampa yeni hat çekmeye başladılar...
Akşam saat 19, İstanbul-Karaçi uçağı için havaalanındayız...
Afganistan’ın işgal gücü, seçimlerde hile olduğunu ısbatladı ve seçimler ikinci tura kaldı. Bu seçimlerde de hile var diye yazmadım.
Hayır, ABD Afganistan’da bir kurnazlık oyunu sergiliyor. Evet, çatışmalar var, kayıplar var...
Alman ve İsrail kabinesi ikinci ortak toplantısını Berlin'de yaptı. Birincisini Kudüs'te yapmıştı...
So wie ich daran glaube, dass der Angriff auf die Twintowers am 11. September 2001...
11 Eylül 2001'de İkiz kulelere yapılan saldırıyı el-Kaide diye çıkartma bir örgütün yapamayacağına inandığım gibi...
2006 'nın Kasım ayında Kabil'deydim...
ABD-Ingiliz Orta Şark Kumpanyası bütün dünyayı parmağına taktı oynatıyor...
Çanakkale savaşı, sonradan ortaya çıkan sonucuyla Osmanlı devletinin bittiği savaştır.
İktidardasın Tom Amca. ABD başkanlığın kutlu olsun.
Bir garip ölmüş diyeler. Üç günden sonra duyalar...
19 Mayıs 1901'de Siyonizmin birleştirici babası Thedor HERZL, Sultan Abdülhamid'in huzurundadır.
1979'un 27 Aralık gecesi SSCB'nin kızıl ordusu, Afganistan'a girmişti. Görkemli, techizatlı, dünyayı korkudan titreten kızılordu ...
Doğudan, batıdan, kuzeyden güneyden her renkten , her dilden , her ırktan Müminlerin aşkla, vecdle...
Bütün kürreyi arzda yaşayan Müslümanları bugün heyecan dalgası sarmış durumda.
GÜRCİSTAN: 69.700 km. kare yüzölçüme, beş milyon nüfusa sahip olan bu küçük ülkenin...
Yılmaz ÖZTUNA: “Türkiye Gazetesi” nasıl bir gazete? sorusunun cevabını vermek çok zordur...
Ankara kökenli bir kitap “Şu Çılgın Türkler”.
Yedi güzel adamın dalından bir yaprak daha düştü toprağa
Bu yazıyı tasarlarken Pakistan’ın başında dolaşan sosyal ve siyasal desiseleri düşününce PAK-İSTAN hayalini kuran...
19 Temmuzda 23 Güney Koreli Güney Afganistan'da, Taliban tarafından tutuklanmıştı.
Time dergisi başörtülü İHH gönüllüsü Mine KARAKAŞ'ın resmini kapağına basarak "Türkiye'nin ikilemi" başlığıyla vermiş.
Kabil’e kar inmemiş fakat soğuk inmiş, yağan yağmurdan her taraf çamur içinde.
16 Aralık 2006’da MTTB’nin (Milli Türk Talebe Birliği) kuruluşunun yeniden ilan edildiğini gazetelerden okuduk. CHP’li Yüksel Çengel, 46. dönem MTTB Genel Başkanı. Milliyetçi Rasim Cinisli 47. dönem MTTB Genel Başkanı. İsmail Kahraman 48. dönem genel...
Bugün Terörizmin tarifi ABD’nin keyfine ve uzmanlık alanına bırakıldı.
Yeni gün için programimizi yapmistik...
Sabah namazini kildik, yeni gün için bize gösterilen çadirda istirahate çekildik...
AZAD Keşmir, Jammu ve Makbuza Keşmir denilen 222,236 km2 lik yüzölçüme sahip...
ABD günden güne kaybeden bir ülke. ABD´ye duyulan nefretin ölcüsü yoktur.
21 Aralk perşembe sabahı haberlerinde; hazar denizinin doğu yakasına düşen bir batı Orta Asya devleti olan Türkmenistan Devlet baskani ya da Türkmenistan Diktatörü S.Murat Türkmenbaşının öldüğü haberini duydum
Bir önceki gece paralı askerlerle çatışmadan dönmüştük. Kaybettiğimiz grubu bulabilmek için yorgunluğun üstüne ...
11 Eylül 2001'de İkiz kulelere yapılan saldırıyı el-Kaide diye çıkartma bir örgütün yapamayacağına inan...
Müslümanlarin kendi hayatlarini iyilestirici her türlü isteklerinde elde ettikleri her türlü basarinin karsisina ezici ve yikici bir biçimde dikildigini görüyoruz.
Az tirajlı bir gazetede küçük bir iç sayfa haberine göre Afganistan’ın güneyinde...