x

Dünyayı Kuşatan Yüreğin Anısına

Orada bir yer var dağlar başında - KEŞMİR -3-

Yeni gün için programimizi yapmistik: Önce Deniz Fenerinin çadir kentine ugrayip oradaki yetkililerle tanisacaktik. Soför Vahid´in araciyla yola çiktik. Deniz Fenerinde durduk. Yukari çiktik. Sevket Islamik Üniversite mezunu Arapça, Ingilizce, Urduca biliyor. Diplomasi YÖK tarafindan kabul edilmeyen yurtdisi mezunlarindan. Çalistigi firma onu fuar için Çin´e göndermis o da dönüste Islamabad’a ugramis IHH daki arkadaslari Deniz Fenerinin dil bilen elemana ihtiyaci oldugunu söyleyince, çalistigi firmadan izin alarak gönüllü olarak Muzafferabaddaki çadirkent kurulusunda görev almis. Sevket Erzurumlu fakat, Izmir Kemalpasa´da oturuyordu. Deniz Fenerinin asil elemani Mehmet, Izmir Subesindendi. Muzafferabad´da iki Izmirli bulmak beni ayrica onurlandirmisti. Kampi gezdik. Hizla devam eden banyo tuvalet insaatlarini bitirip, su tanklarini da faaliyete geçirince gidecegim diyordu Sevket.

Dr. Bilal vizitedeymis. Açik ofisdeki sandalyelere oturduk. Isi biten doktor geldi. “Doktor bey Ömer Kardesimiz Almanya ve Avusturya’daki Türk biraderlerin gönderdigi yardimlardan hastanemizde takdim etmek istiyor.” Dr. Bilal gidip bir makbuz getirdi. Uzatilan parayi makbuza isleyip üst yaziyi bize uzatti. Ömer: “Çadir kentinizdeki çok magdur olanlara da yardim yapalim mi ?” Dr.: “Hayir bunu prensip olarak dogru bulmuyoruz; çünkü onlarin bütün ihtiyaçlari tarafimizdan karsilaniyor, ayni sekilde hastanede yatanlar içinde eger para dagitildigi duyulursa baska sorunlar çikar. Buradaki insanlarin alacak yeri ve aldigi yiyecek, içecek, giyecek gibi hizmetleri var. Hala ulasilmayan ve magdur olan bölgeler ve köyler var.”

Üçüncü nokta olarak Cemaati Islâmi Kesmir’in bürosuna gidiyoruz. Yardim bekleyen kalabaligin arasindan siyrilip içeri girdik. Yetkili Faruk beyin yanina vardigimizda Denizli Müsiad’in üç üyesi de oradaydi. Sarildik, musafahalastik. Bir miktar emanette orada takdim ettikten sonra ayrildik. Günlük ekmek istihkakimizi ve ihtiyaçlarimizi alip çadir kente döndük. Aksam üzeriydi. Islamabad’dan minibüs geldi. Boylu poslu, saçli sakalli on bes genç indi. Inmek ve kelime gürültüleriyle neseleriyle top gibi ortaya düstüler. “Haydi Kesmir yolculari son durak.” “Tuncay hadi en sona kaldin yine.” Iri kiyim bir genç kucaginda koca bir bavulla zar zor asagi iniyordu. “Babalar hazine sandigi benim kucagimda, sahip çikmasam o buraya zor gelirdi.” Onlari uzaktan izliyorum. Minibüsün üzerindeki valizlerini de indirdiler. Bunlar depremin ilk günlerinde gelip Ceulum tarafindaki köylerde tarama yapan Istanbul’lu gönüllü gençlerdi. Eczane çadirini bosalttik. Depodan kirmali somyalardan ve sünger döseklerden çikardik. Yatakhanelerini hazirladik gençlerden biri “Vay Bahattin abi sende mi buradasin?” Kimdi bu genç bu kadar içten davraninca “Kimsin?” demeyi uygun bulmadim. “Evet, üç gündür buradayim.” Birisi “Hani aksam yemegi yok mu?” Onlara “Arkadaslar ev sahibi yok, açsaniz hemen çay koyalim, ekmegimiz var, bu aksam idare edelim.” Tuncay: “ Konserve var, bir de hazir pilav yapalim, çabuk çorba da var.” Hazir pilavla, çabuk çorbayi, gençlerden ögrenecektim. Sofrayi hazirladik. Dr. Adnan da geldi. Yenilerle tanistik. “Arkadaslar bastan ikinci çadir Dr. Kilar´in çadiri herkesin bilgisi olsun.” O sirada Nalan Hanim ve Hubeybin baskani Av. Nedim de çikageldi. Yemekten sonra toplanti için resepsiyon çadirina geçildi. Kamp amiri Mecir Seyb’in etrafina büyükçe bir halka halinde oturuldu.

Gönüllü gençler yarin Neulum tarafinda henüz yollari kapali köylere gideceklerdi. Köylerdeki yikimlarin, ölenlerin, ihtiyaçlilarin ve yetimlerin tespiti yapilacak yardim noktasina gelip ihtiyaçlerini alacaklardi. Gençler üç grup halinde 45 kadar köyü dolasacaklardi. Her grubun basinda o bölgelerden ikiser Kesmirli olacakti. Gece daglar soguk oldugu ve heryer yikilmis oldugundan herkesin uyku tulumu ve mati olacakti. “Mecir Seyb bölge haritasi üzerinde üçe ayilan grup baskanlarina güzergâhlarini gösterdi. Köy isimlerini yazili olarak verdi. “Arkadaslar dagcilikta bir kural vardir acele etmeyin, dag sizi yormasin siz dagi yorun.” Nalan Hanim: “ Arkadaslar yetimleri ihmal etmeyin, muhtarlara söyleyin yetim toplama yetkisi resmen bize ait ve onlar getirsinler haftada üç gün buradan Islâmabad’a araç kalkacak. Dileyen yetimhaneye kadar yetimleriyle gelebilir.”

Yeni günü sabahina bayram sabahina uyanir gibi kalktim. IHH gönüllüleri kimsenin yapmadigi bir sey için yola çikiyordu. Üç gece daglarda kalarak, bu dünyanin en zor bölgesini tarayip henüz hiç ulasilmayan köylere ulasacaklardi.

Iki Toyota minibüs ve çift kabin iki kamyonetle yola çiktik. Çadirkentten bir kilometre sonra askerlerin bariyerlerini geçtik. Nehrin gelis tarafina Himalayalara dogru uzanan vadiye girmistik. Yogun bir yaya trafigi vardi. Sabahin bu erken saatinde karsi yönden gelen jip agirlikli araç sayisi da çoktu. Yol tek araç geçisine müsait oldugu için karsidan geleni gören digerlerine yol vermek için bekliyordu, yolda yer yer kaymalar devam ettigi için askerler o noktalarda nöbet tutuyor ve en ufak bir tozumada yolu geçise kapatiyorlardi. Kenarda hazir bekleyen is makinasi yola kayanlari temizliyordu. Askeri noktaya kadar sagli sollu çadir mahalleleri yardim dagitim depolari kurulmustu. Karsi tarafa geçmek için çelikten yapilma yaya köprüsünün bir tarafi kopmus, yikilan köprünün üzerinden yinede insanlar geçmeye çalisiyordu. Karsi yamaçtaki bütün evler yikilmis bir kismi da nehre dogru kaymis ve Celobandi´den üç km sonra on yil önce ziyaret etmis oldugum Hindistan tarafindan gelen muhacirlerin yasadigi çadir kentin dagdan kopup gelen kayalarla yerle bir oldugunu ölüler için yol kenarina taze mezarlik yapildigini geri kalanlarin daha bir yoksulluk içinde oldugunu gördüm. Bütün buralari daha sonra ugramak için kayda aliyorum. Nehir bazen yüz metre yüksekten bir uçurum kenarindan izleyerek on kilometre süren riskli bir yolda. Sonra Asagi Gori köyüne ulastik. Burada beton bir köprü nehrin sagina geçiyordu. Yollar kapali oldugu için araç geçisine kapatilmisti. Biz nehrin soluna dogru bir kilometre daha gidip durduk. Is makinalari çalisiyordu fakat araç geçisi bu kadardi. Bir otobüsün camindan içeri giren kaya blogu yarisi disarida kalmis, özel hazirlanmis sembol gibi duruyordu. Gençler sirt çantalarini, uyku tulumlarini, matlarini sirtladilar. Birden 60 derecelik bir yokus yukari ard arda dizilip yürümeye basladik. 45 dakika sonra Gori köyüne çikmistik. Burasi, hastanesi, karakolu, lisesi, ilkögretimi bulunan, binin üzerinde nüfusu olan merkez bir köymüs, köyün tamami, okul, hastane, karakol ve iki camii de yikilmis. Lisede on iki genç ölmüs. Gönüllü gençleri rehberleri öncülügünde buradan araziye biraktik. Onlarin gece soguguna dayanmalari, zorluklarin kolay olmasi için topluca dua ettik. Her grubun elinde Türk bayragi vardi. Bir de gidilen köylere asmak için IHH ve Hubeyb’in flamalarini almislardi. Gençlerle gidememek bana zor gelmisti. Ömer’in zamani az oldugu için onu yalniz birakmak dogru olmazdi. O sirada biraz açigimizdan ilkokullu çocuklar kafalarinin üzerinde sandalye ve uzun tahtalar tasiyarak üçüncü defadir geçiyorlardi. Ömer’e “Sunlari izleyelim.” dedim. Genis bir pirinç tarlasinin ortasina ayaklar koyarak oturak haline dönüstürülen tahtalarda yüzlerce ögrenci vardi. Açik hava okuluydu burasi. Ögretmeni sordum. Okuldaymis. Çocuklarla beraber okula gittik. Köyün yikintilari içinde inerek, çikarak. Bastigimiz yerlere dikkat ederek yürüyorduk. Köyün ortasindaki köprü yikildigi için dereye uzun bir merdiven dayanmis oradan inip diger tarafa tutunarak çiktik. Okulun bir bölümü tamamen yikilmis. Daha az hasarli bölümdeki sira ve tahtalari açik hava okuluna tasiyorlardi. Iki genç ögretmen, birinin sag eli sakatti sadece tek parmagi vardi. Bundan sonra egitimi açik alanda sürdüreceklermis. “Üstünü kapamayi düsünmüyor musunuz?” Kizlar sinifini düsünüyoruz. Fakat su anda imkanimiz yok.” “ Bu köyden misiniz?” “Evet” “Biz IHH daniz. Celobandi’de çadir kentimiz var. Su anda da gönüllü ekiplerimiz daglara çikiyor.” Eli sakat olan genç “Çadir kenti biliyorum.” “Peki kaynak bulursaniz okulu hemen yaparmisiniz.” “Neden olmasin.” “Biz buraya tekrar gelecegiz, fakat siz Muzafferabad’a gelebilir misiniz.” “Geliriz.” Ögretmenler ertesi gün kampa geldiler. Mecir Seyb’e “Biz Gori’deki Sahra okulunun yapimi için yardim yapmak istiyoruz, fakat önce sen konus.” dedik. Mecir onlarla konustu. “ Tamam yardimda bulunabilirsiniz. Iki ögretmen’e Gori köyü geçici okuluna yapilan yardmin miktarini içeren kagit yazdirip imzalatarak belgelendirdik ve gerekli miktari takdim ettik. Genç ögretmenlerin gözleri isil isil olmustu. Ben ayrica kendileri için harçlik ta verdim. Aksamüzeri kereste ve naylon tente yükledikleri iki ciple geçerken yine ugradilar. Bunlari görünce ayrica çok sevindim.

Kampa dönmüstük. Gençler gidince bizim bölüm issizlasti.

Gençleri biraktigimizin ikinci günün sabahiydi. IHH nin as elemanlarindan Osman ATALAY Açe’den bagirsa sesi Kesmir’de duyulurdu. Osman Kesmir’e gelir de vadiler onun gülmesiyle, konusmasiyla yanki vermez miydi. Arabadan inmiyor, ziplayip ayak üstü düsüyordu Osman. “Vay agabeyim de buradaymis. Kesmirli olmus abim.” “Senin nesen yeter Osman.” Akid gazetesinden Adem bey, Tes-Is in Istanbul yönetiminden Hasan ve Hüseyin beyler ve IHH yönetiminden arkadaslarla beraber sekiz kisilik bir ekip yeni gelenler.

Dagdan haber vardi. Ayhan’in grubu verilen bölgedeki çalismalarini erken bitirmisti. Ikindi vakti Gori’ye ineceklerini bildiriyorlardi. Ayhan’in grubunu almak için ögleden sonra iki araçla Gori’ye dogru yola çiktik. Yeni gelen ekibi de almistik, böylece onlar da bölgeyi görmüs olacaklardi. Arada bir araçlar durdukça Adem bey ve Hasan bey asagi atlayip resim çekiyorlardi. Gori’ye çiktik. Misafirleri önce köyde dolastirdik. Sonra tarladaki okula indik. Ders bitmisti. Fakat, ustalar haril haril siniflarin üstünü örtmek için çalisiyorlardi. Bir taraftan da Gori’ nin sirtini dayadigi altmis dereceden az olmayan diklikteki zirveye bakiyorduk, dagdan asagi tekbir sesleri gelmeye basladi. Fakat görüntüde kimse yoktu. Nihayet onlari oyuncaklar gibi gördük. Beyaz giysiler ve belli belirsiz sallanan bayragin kirmizi rengi. Hizla büyüyordu. Yarim saat sonra yanimiza inmislerdi “Ayhan bu ne hiz.” “Eee, abi isi bileceksin, hizli olacaksin. Burada bir yardim kurulusu var tanidiniz mi ?” “Hayir” “Gel benimle” Ömer’le beraber Ayhan’in pesine düstük. “Mutanyibul Islâm.” Pakistan’in Sielkot sehrindeki esnafin kurdugu bir yardim kurulusu. Jaramu Kesmir’in Hindistan kurtulusu için mücadele eden Hizbul Mücahidin’in elemanlariyla da anlasip deprem bölgesinde besbin kisiye ulasilan bir yardim agi kurmuslar. Yardimlari kendi imkanlariyla ulastiriyorlarmis. Kamplarinda klinik hizmeti de veriyorlar. Bir doktorlari var. Bizim Türkiyeli oldugumuzu ögrenince Sorunakli Semsir geldi. Içeri buyur etti. Yaptiklari çalismalar hakkinda kisa bilgi aldik. Deprem bölgesinin en son noktasinda çalisan ekip bunlardi. IHH ise gönüllüleriyle dag köylerini tarayan ve yardim noktasini en öteye kuran tek tesekkül olacak, hem de Türkiye’den gelerek, hem de gönülleri zengin, ufuklari genisten, fakat dil fakiri olduklari halde.

Müseferet

Tahran’ın Güney Otobüs terminaline gideceğim.

Muhtaç Ağlatır

Aradan otuz sene geçmişti; onu unutmamıştım. Kaybolup gitmişti.

Allah taraftarı kurtarıcılar olmadıkça, fesatçılar

Gürcistan: 69 bin 700 km kare yüzölçümüne ve 5 milyon nüfusa sahip olan bu küçük ülkenin,...

İslam'da şiddet

Evet, İran devrimiyle hızlanan bir süreç var.

Şehadet en karlı alış veriş arkadaşlar; canı verip

Sonradan kendisi de bir alçağın en az on kurşununa hedef olan Hayati ÜSTÜN, İstanbul'dan telefon ediyor.

Cihad ve Şehadet (Selami Yurdan)

İhtiyar delikanlı: Yaşlanan bedenine karşın, yaşlanmayan gözlerinden yiğitlik kıvılcımları saçan Ferman ağabey

Yorulmuş adamlarla yola çıkmak

Hep zaafiyet içinde yüzmeyi nasip ediyor.

Her dağ kekik kokmaz

Gecikiyor dostların kalbine.....

Üsküp'ün gülleri susuz kalmasın.. -3-

Akşam namazından sonra beş araçla programın yapılacağı Kumanova'nın banliyösündeki Likova'ya doğru yola çıktık.

Üsküp'ün gülleri susuz kalmasın.. -2-

Makedon hükümeti, batıdaki dağın ucuna 70 metre yüksekliğinde bir haç dikmiş.

Üsküp'ün gülleri susuz kalmasın.. -1-

Makedonyalı Müslümanlar 2005 yılını bitirirken Osmanlı ulemasının son temsilcisi İdris İdrisi Hoca Efendiyi kaybetti.

Akşamki konuşma gençlerin çok hoşuna gitmiş..

Reyyan'la beraber otobüsle Recklinghausen'e gittik. Oradan 11'de ICE'ye bindik.

Bu kadar kendiliğinden gözyaşım ilk defa akıyordu

Akşam Ahmet gelip aldı. Sonra eşi, oğlu Musab ve kızı Halenur'u da alıp Bochum'a gittik.

Son başladığım öykü aklıma gelince duygulandım

Akşam Ahmet gelip aldı, ailece ona başsağlığına gittik. Yan komşu Karslı inşaatçı da geldi. Sivas iki yıllık mezunuymuş.

Berlin'de akşam iyi kar yağmıştı, şimdiyse başlayan yağmur karı eritiyordu

Saat 12'de Musab geldi. Emine hanım Bilefeld'e gidecekmiş. 'Almaya gelmesinler, seni giderken biz bırakalım.' dedim.

Priştina'nın en genç imamı ve gençlerle ilgilenen

Faik'in börekçi dükkanı varmış, oraya gidiyoruz. Hüsameddin'e telefon ettik. Bir saat önce eve gelmiş.

Alman misyonerler bölgede çalışmak için 20...

Priştina, 200 bin nufuslu bir şehir. Onüç cami var. İmam-Hatib okulu, İlahiyat Fakültesi dört senedir eğitim hizmeti veriyor.

Zerre kadar hayrın da, zerre kadar şerrin de karşı

Gayrimüslimlerin anlattığına karşılık üzerine gitmeliyiz. Teknolojinin ve iletişimin hızlandığı bu zamanda bu fırsatları iyi değerlendirip

Balkanlardaki ve Türkiye'deki Müslümanların ilişkileri

İçerdeki bilgisayarlar okulun, orada yer olmadığı için burada duruyor.

İttifaklar arasındaki fark

Cahiliye dönemi ittifakları, zalim de olsa, mazlum da olsa, saldırgan da olsa, saldırıya uğrayan da olsa

Taklit ve farklılığı öne çıkaran ırkçılık

Taklit, 'öteki'ni kalıp yargılarla anlamanın bir biçimidir. Taklit, sömürgeci iktidarın ve bilginin anlaşılması en zor

Berlin duvarı yıkıldı, bu ülkede başka duvarlar örülüyordu

Bizler bugün bu salonda bir kader buluşmasında biraradayız.

Kudüs'e sahip çıkmak..

İsrail'in ve dünya siyonizminin desteği ortadayken İslam dünyasının ilgisi sadece toplantılar, tel'inler bazında kalmamalı.

Beytül Mukaddes: Mukaddes ev, Kudüs..

Siyonistlerin göz yumulan bir biçimde bazan Lübnan'a, bazan Gazze'ye saldırısının şaşırtmaca bir amacı vardır...

Bir türküye ne dertler, ne hasretler yüklenir..

Berlin'e doğru hızla giden taksinin camına başımı dayamış, engin yeşillikleri seyrederken kendime sorduğum bir soru

Korku üzerine kurulu bir gelenek

Heredot'tan Pliny'e, Aziz Augustine'den Kolomb'a, açıkçası bütün Avrupa'dan bugünkü ABD'ye kadar...

ABD emperyalizmine karşı mücadele artarak devam...

Bugün burada kitaplardan derlenen bilgiler aktarılmayacak.

Bir zeka özürlüler var içimizde, bir de alçaklar...

Bir dizgici anısı dinlemiştim. Daha çok okumak için bir yayınevine giriyor, okuyor, okuyor.

Keşmir deprem yardımı

Arazideki ekiplerin hepsini topladık. Gori köyünden dağlara doğru giden yol üzerine, dükkanların alt tarafına üç çadır kuruldu.

Hakiki müminin yeri..

Hareket: Bir cismin durumunun ve yerinin değişmesi, devinim. Vücutu oynatma, kıpırdatma veya kımıldatma.

Alçakça propagandalar..

Dünyada başka yerlere yerleştirilen milyonlarca mülteci varken Filistinlilerin bunu anlamayıp...

Ey çağlar boyunca dost ve bir kaldıklarımız!

19 Mayıs 1901'de Siyonizmin birleştirici babası Theodor Herzl, Sultan Abdulhamid Han'ın huzurundadır.

Yolculuk -III-

Otelin lobisi aynı zamanda lokanta ve çayhaneydi. Pakistanlı önce tek kişilik odasını tuttu.

Yolculuk -II-

Yemek yer misin, Muhammed? - Hayır, ağabey. Zahedan'a ne zaman varırız?....

Yolculuk -I-

Tahran'ın Güney Otobüs Terminaline gideceğim. Meydan-ı İmam Humeyni'yi batı yönünden Tophane tarafına koşar adım geçtim.

Otuzuncu yılında İran İnkılabını değerlendirmek

İran devrim kitabını iyi okursak, iki şey dağ gibi dikilir karşımıza:

İRAN – Güneybatı Asya Ülkesi

Yirminci yüzyıl itibariyle petrol ve doğalgaz zengini bir ülke...

Hatemi'nin Cumhurbaşkanlığı seçimi

Peygamberler hata yapınca uyarılmışlardı. İnsanlar ise emredildikleri ve nehyedildiklerini bilirlerse...

Afganistan'a gidince köyüme gitmiş gibi rahatlıyo

Kararını vermişti, gidecekti. Önce İsmail'in evine gidip taziye ziyareti yapacaktı. Yapabilecek miydi?

Afiganistan

Afganistan halkının İslam'a bağlılığı ve İslami endişeleri tartışma kabul etmez bir gerçek.

İslam bütün bir yaşam tarzıdır

İslam yaşadığımız zamanda dünyanın en faal gücüdür. Yirminci yy.ın zarları Müslümanlar üzerine atıldı.

Cihad İslam'ın hiç solmayan bir gülü, bir gücü...

Biz bu akşam burada hayatlarını, insanlık tarihi boyunca bir kere yaşanan insan hayatını Allah...

İHH, Afganistan-Celalabad-Gazne

İHH, Afganistan'da yıllardır faaliyetini sürdürüyor. Bu seneki Kurbanda bir ekip daha ilave edildi

Cihad ve Şehadet İslam'ın hiç solmayan iki çiçeği

1552, Rus Çarı zalim İvan'ın Kazan Hanlığını yakıp yıktığı tarihtir. Bu günün anısına da Kızıl Meydan'daki St. ...

Ben Afganistan'a sevdalıydım, ilgiliydim

Bir kenara oturup ekmek yanına birer meyve suyu içtik. Sonra 83 numara geldi.

‘Bu sınırlar şeytanın çizgileridir’

Yol eski toz ve topraklı yol değil. Yeni yapılmış ve çok güzel asfaltlanmış...

Karayoluyla kaç bin km yol yapacağım, kaç değişik...

Ha bugün ha yarın derken yine tası tarağı topladım. Dadaş Seyahat niçin bir kalır.

Bütün iyi dostlarım şehid oldu!

Dr. Rabbaniyle vedalaştık. ‘Yarın akşam buraya gel seni gönderelim. Kabil’in son durumunu mutlaka görmelisin...

İslam’da Cihad vardır, siyasette koltuk vardır

24 Mayıs 1995, saat 15:10’da Afganistan Cumhurbaşkanı Prof. Burhaneddin Rabbani ile görüşmeye alındım

Kabil’de geziyorum, her yer yıkılmış ve yakılmış!

Celalabad’a döndük. Emanullah geldi. Marufların Peşaver’de olduğunu ve görüştüğünü söyledi.

Seyyid Abdullah Nuri - Ayak izleriniz bile kalmadı

Kabil’i seyrediyorum. İşte merkezi şehir önümde uzanıyor. Bütün güzelliğiyle demeli miyim bilmiyorum.

Tacikistan’da 100 bin masum müslüman halk şehid ed

1991 yılında Sovyetler dağılınca bütün bağlı cumhuriyetler bağımsızlıklarını ilan ettiler.

Birileri bir yere oturunca sürekli iç düşman humma

Bundan sonrası için ne düşünüyorsunuz?

Taliban, İtalya’nın Senusileri gibi, Müslüman ama

Cümbüş’te üç kuvvet vardı: 1- Cihadiler; dışarıyla alakası yok. 2- Pehlivanlar; (milisler) eski Necib’in...

‘Sakal, sarık mecburi, kadınlar sokağa çıkamaz. İs

Pazar; Erzurum garajı eski yerine yeniden yapılmış. Selami’yi tekrar aradım. Necmeddin’le geldiler.

Şu kuruyan güllere bak! Kuruyan gençlerimiz gibi.

Gece saat 03:30’da uyandım. Ezan okunuyordu. Namazı kıldım, uyuyamıyorum.

Afgan cihadına katılmak için bu yol en önemli geçi

İstanbul’dan karayoluyla yola çıktığınızda, dört bin üç yüz km. sonra çöllerle kaplı Belucistan’a ulaşırsınız...

Geleceğin en büyük çöl savaşları burada yaşanabili

İran’ın güneydoğusuna, Afganistan’ın güneybatısına ve Pakistan’ın batısına düşen, 2,5 milyonu İran’da...

Amsterdam’da açan çiçek

Gönlümde bir kıymet dairem var. Bunu açıklamalı mıydım? Evet bunu açıklamalıyım ki, anlatacağım anlamlansın diyorum...

Gezi notları arasında iki şiiri

Bırak git meydanları,Vur beni!

Bizim diyarımız! Osmanlı yetimi

Saat 12’de İHH’dan minibüsle havaalanına çıktık. Üsküp’e Yakup Hoca’nın vefatı için taziyeye gideceğiz.

Yirmi günde sanki 20 yıllık bir dostluk bağı oluşt

Kampa döndüğümüzde saat iki olmuştu. Halit, ‘Mecir bekliyor, taziyeye geç kalıyormuşuz’.

‘Mücadelenin uykuya dalmaması önemliydi’

Taksiciler yapıştı. Hayır dedim. Biri inat etti. Araba gelecek desem de aldırmıyordu.

‘Eyvah! Afganistan ırk savaşlarına doğru ...’

İkindide camiye gittik. Çıkışta Muallimin müdürlüğünü yaptığı okulu gezdim. Beşyüz öğrencileri varmış.

‘Karın çığa dönmesi gibi insanoğluna ihtiyarlık ç

Hastahanedeki hasta ve yakınlarının hemen tamamı Afganlıydı. İsmail, Hanif’i aramıştı.

Peşaver 5-7 Aralık 2005 ‘Emini sen büyük adamsın!

Vakit geç oluyordu. Taş pazarına gidecektik. Recep ve Halit acil alışveriş yapıp geri dönecekti...

Keşmir – 29 Kasım 2005 Peşaver’e yolculuk

Geriye 300 battaniye vereceğimiz kalmıştı. Depoya gelen battaniyelerden 180’ini yükleyip götürdük...

Keşmir – 27 Kasım 2005

Çadırların dikiş yerlerinden su damlamaya başladı. Battaniyenin baş tarafı sırıl sıklam olmuştu...

Keşmir – 26 Kasım 2005

Sabah namazında hava daha soğuktu. Namazı kılıp yataktaki sıcaklığımızın içine yeniden gömüldük...

Keşmir – 25 Kasım 2005

Pakistan elektrik kurumu elemanları geldi. Huzeyfe’nin yerleştirdiği ana panodan kampa yeni hat çekmeye başladılar...

Keşmir – 10 Kasım 2005

Akşam saat 19, İstanbul-Karaçi uçağı için havaalanındayız...

Afganistan’daki son seçimler üzerine...

Afganistan’ın işgal gücü, seçimlerde hile olduğunu ısbatladı ve seçimler ikinci tura kaldı. Bu seçimlerde de hile var diye yazmadım.

Amerika Afganistan’da gerçekten savaşıyor mu?

Hayır, ABD Afganistan’da bir kurnazlık oyunu sergiliyor. Evet, çatışmalar var, kayıplar var...

Merkel’in Dışa Vurduğu İsrail Baklası

Alman ve İsrail kabinesi ikinci ortak toplantısını Berlin'de yaptı. Birincisini Kudüs'te yapmıştı...

Werden die Bomben die in Kabul explodieren Merkel

So wie ich daran glaube, dass der Angriff auf die Twintowers am 11. September 2001...

Kabil’de patlayan bombalar Merkel’i kurtaracak mı?

11 Eylül 2001'de İkiz kulelere yapılan saldırıyı el-Kaide diye çıkartma bir örgütün yapamayacağına inandığım gibi...

Swat Tahrik-i Taliban'ı ve Pakistan'ın Durand Hatt

2006 'nın Kasım ayında Kabil'deydim...

Pakistana Sahip Çıkalım

ABD-Ingiliz Orta Şark Kumpanyası bütün dünyayı parmağına taktı oynatıyor...

Çanakkale Onurlu Bir Bitişin Savaşı

Çanakkale savaşı, sonradan ortaya çıkan sonucuyla Osmanlı devletinin bittiği savaştır.

YENİ TOM AMCA: Barack Hüseyin Obama

İktidardasın Tom Amca. ABD başkanlığın kutlu olsun.

Sözünde duran bir yiğit daha Rabbine döndü.

Bir garip ölmüş diyeler. Üç günden sonra duyalar...

Siyonist israil Devletinin Gerçeğini Kavramak

19 Mayıs 1901'de Siyonizmin birleştirici babası Thedor HERZL, Sultan Abdülhamid'in huzurundadır.

İsrail döktüğü kadar kan ödeyecek, ektiği kadar ki

1979'un 27 Aralık gecesi SSCB'nin kızıl ordusu, Afganistan'a girmişti. Görkemli, techizatlı, dünyayı korkudan titreten kızılordu ...

Mekke ve Kabeye Sahip Çıkalım

Doğudan, batıdan, kuzeyden güneyden her renkten , her dilden , her ırktan Müminlerin aşkla, vecdle...

Türkiye’de Ramazan Notları

Bütün kürreyi arzda yaşayan Müslümanları bugün heyecan dalgası sarmış durumda.

Gürcistan’da Nataşa sahne aldı

GÜRCİSTAN: 69.700 km. kare yüzölçüme, beş milyon nüfusa sahip olan bu küçük ülkenin...

Demir Döğenlerin Meydanından İki Demirci

Yılmaz ÖZTUNA: “Türkiye Gazetesi” nasıl bir gazete? sorusunun cevabını vermek çok zordur...

Şu Çılgın Türkler

Ankara kökenli bir kitap “Şu Çılgın Türkler”.

Güzel adam Erdem Bayazıt

Yedi güzel adamın dalından bir yaprak daha düştü toprağa

Pakistan’da Oynanan Oyun

Bu yazıyı tasarlarken Pakistan’ın başında dolaşan sosyal ve siyasal desiseleri düşününce PAK-İSTAN hayalini kuran...

Misyonerlerin Kandahar Gösterisi

19 Temmuzda 23 Güney Koreli Güney Afganistan'da, Taliban tarafından tutuklanmıştı.

Mine, Time’a Kapak Olunca

Time dergisi başörtülü İHH gönüllüsü Mine KARAKAŞ'ın resmini kapağına basarak "Türkiye'nin ikilemi" başlığıyla vermiş.

Kabil’den Celalabad’a Afganistan

Kabil’e kar inmemiş fakat soğuk inmiş, yağan yağmurdan her taraf çamur içinde.

İsmail Kahraman, İslamcılık ve MTTB

16 Aralık 2006’da MTTB’nin (Milli Türk Talebe Birliği) kuruluşunun yeniden ilan edildiğini gazetelerden okuduk. CHP’li Yüksel Çengel, 46. dönem MTTB Genel Başkanı. Milliyetçi Rasim Cinisli 47. dönem MTTB Genel Başkanı. İsmail Kahraman 48. dönem genel...

Şeytan Üçgeni

Bugün Terörizmin tarifi ABD’nin keyfine ve uzmanlık alanına bırakıldı.

Orada bir yer var dağlar başında - KEŞMİR -3-

Yeni gün için programimizi yapmistik...

Orada bir yer var dağlar başında - KEŞMİR -2-

Sabah namazini kildik, yeni gün için bize gösterilen çadirda istirahate çekildik...

Orada bir yer var dağlar başında - KEŞMİR -1-

AZAD Keşmir, Jammu ve Makbuza Keşmir denilen 222,236 km2 lik yüzölçüme sahip...

ABD Kaybetti; Insanliga Kaybettirdi

ABD günden güne kaybeden bir ülke. ABD´ye duyulan nefretin ölcüsü yoktur.

Türkmenbaşı'nın ardından

21 Aralk perşembe sabahı haberlerinde; hazar denizinin doğu yakasına düşen bir batı Orta Asya devleti olan Türkmenistan Devlet baskani ya da Türkmenistan Diktatörü S.Murat Türkmenbaşının öldüğü haberini duydum

Cihaddan Sonra

Bir önceki gece paralı askerlerle çatışmadan dönmüştük. Kaybettiğimiz grubu bulabilmek için yorgunluğun üstüne ...

Kabil’de patlayan bombalar Merkel’i kurtaracak mı?

11 Eylül 2001'de İkiz kulelere yapılan saldırıyı el-Kaide diye çıkartma bir örgütün yapamayacağına inan...

ABD’nin İşgal Mantığı

Müslümanlarin kendi hayatlarini iyilestirici her türlü isteklerinde elde ettikleri her türlü basarinin karsisina ezici ve yikici bir biçimde dikildigini görüyoruz.

Afganistan’ı unuttuk mu?

Az tirajlı bir gazetede küçük bir iç sayfa haberine göre Afganistan’ın güneyinde...

Ziyaretçi Defteri
Yükleniyor
Yükleniyor...