x

Dünyayı Kuşatan Yüreğin Anısına

Keşmir – 25 Kasım 2005

Altı kişi kahvaltıya oturmak biraz garip geldi.

 

Pakistan elektrik kurumu elemanları geldi. Huzeyfe’nin yerleştirdiği ana panodan kampa yeni hat çekmeye başladılar.

 

Dr. Halil akşam Kızılay’a hasta götürdüğünde telefonunu çadırda bırakmış. Sabah ortaya çıktı ki, bizim gençleri yolcu ettiğimiz ya da çadır kampı topluca dolaştığımız esnada doktorların yatakhane çadırlarının arka bağlarını açıp giren, Halil’in iki çantasını ve cep telefonunu çalmıştı. Telefondan çok içindeki numaralar önemliydi, tabii ki bir de bu hırsızlık can sıkıcıydı.

 

Çalışanlar da dahil hiçkimsenin bizim çadırlara kafa uzatmaması bir kere daha teyid edildi. Doktor kızlara gideceğimiz köyler için ilaç hazırlamalarının da uygun olacağını söyledim.

 

- Hazırlıyoruz ağabey, ebe hanım da hazırlanıyor. Yarım saatlik bir vakit istedi.

- Tamam, hazır olunca söyleyin hemen çıkalım.

 

İhsan da gelmek istiyordu. Onun vaziyet ettiği işçiler olduğu için Yaşar, uygun olmaz dedi. Ebenin kocası da gelmek istiyordu. ‘O yamuk herif hiçbir yere götürülmez.’ dedi, arkadaşlardan biri. Naim de hazırlanmıştı. Kızlar ebe hanımla ingilizce konuştukları için Naim’e de ihtiyaç yoktu. İlaçları kamyonetin kasasına yerleştirdik, kızların içleri alet, eldiven, yüz maskesi olan küçük çantalarını içeri aldık. Halit bir torba şekerle bir torba hilal yıldızlı bayraklı buton verdi.

 

- Bunları çocuklara dağıtırsın.

 

Ebenin kocası kasaya binmeye yeltendi. Aşağı indirdik. Şöfor Vahid’in aracıyla saat 11’de Gori’ye doğru yola çıktık. Kızlar geldiklerinden beri Muzaffer Abad’ın dışında herhangi bir deprem bölgesine gitmemişlermiş. Onlara bölge ve deprem yoğunluğu hakkındaki tesbitlerimi, IHH’nın buradaki dört kalem çalışmasını, gönüllü gençlerin taradığı bölgeleri ve sonuçlarını kısaca anlattım. Bir de akşam ebe hanımın eşinin de katıldığı kavganın arkadaşlar arasında da problem oluşturduğunu ve bir gece erken döndüklerini söyledim.

 

- Ağabey o adam (bizden dayak yiyen) kavga eden kadınları ayırıyormuş.

- Belki ayırıyordu, lakin öbür kadını tekme tokat döverek. Bizim çocuklar adamı kadının üstünden alıp dışarı çıkardılar. Adam yine hücum ediyor. Buradaki kavga biçimi bu bağıra çağıra hamle yapmak. Çocuklar onun üzerine kızıp adamı biraz sertçe betonun üstüne yatırdılar. Bunun kocası da bu hanımın hatırına sıyırdı.

 

Aşağı Gori’den itibaren dağa doğru tırmanmaya başladık.

 

- Şu evde elinden ameliyat ettirdiğimiz kız var. Şimdi yolumuzun üstündeki çadırlara geleceğiz, burada klinik hizmeti verilip yardım dağıtılıyor. Bunlar aynı zamanda Jammu Keşmir tarafında savaşanlar. Fakat bu şöforla, ebenin yanında İslami terimi kullanmayın.

 

Hizbul Mucahidin’in yerine geldiğimizde kalabalıklar, kadın ve çocuklar vardı. İlaçlar yarım çadıra yığılmış, bir de erkek doktor vardı. Ebe ve iki hanım doktor indiler. Üsame koştu geldi. Sırayla hepsiyle musafaha yaptık. Oturmam için sandalye getirdiler. Konsantre ananas kutusunu ikram ettiler. Kutunun plastik kapağı içinde sapı kırmalı bir de plastik kaşık vardı. O sırada kızlardan biri:

 

- Ağabey burada doktor var, bizlik bir şey yok. Kaniya’ya çıkabiliriz.

 

Usame de:

 

-Yukarılarda daha çok ihtiyaç var. Yardım için de yukarılar daha uygun. Buraya her türlü yardım ulaşıyor. Size koruma da veririm.

- Korumaya ne gerek var?

- Araçta üç hanım var. Koruma zaruri.

 

İki delikanlı kamyonun kasasına çıkıp oturdu. Erzak dağıtım yerinden geçerken kızlara orayı gösterdim. Gönüllü gençlerin üç koldan dağlardaki üç gece gündüzlük çalışmalarını anlattım. Aracımız dağa yukarı döne döne çıkmaya başladı. Yol çatalında şöfor düz gidince benden önce arkadaki gençler bağırarak müdahale etti. İlk evlere ulaştık, çıkışa devam ediyoruz. Bu kadar uzak mıydı? Fakat yolda resim çektirmiştik ve yıkılmasına rağmen camiiyi görmemiz gerekiyordu. Bugün Cuma’ydı ve bir hafta önce Cuma günü yine buradaydık.

 

Çadır tepeleri görünmeye başlamıştı. Vahid’e durmasını söyledim. İndik. Gençler ilaç kolilerini kucakladı. Ben de ilaç çantalarını aldım. Köy mezarlığını geçtik. Kuveyt Hilal-i Ahmer’i yüze yakın çadır kurmuştu. Tek katlı plastik çadırlarda henüz oturan yoktu.  Yıkılan evlerin saçlarından çattıkları üçgen evciklerin önünde kadın ve çocuklar bizi seyretmeye başlamışlardı. Cuma’nın farzına durulmuştu. Çabucak abdest alıp, teşehhüde cemaate yetiştim.

 

Döndüğümde ilaç kolilerinin etrafına erkeklerin oturduğunu gördüm. Köylülere etrafa doktor geldiğini haber verin, çocuklar ve kadınlar gelsin dedim. Kızlara da bulundukları yerde muayeneye başlamalarını söyledim. İlaçlarını getirdik. Mücahidlere erkekler gelmeyecek, fakat kadın ve çocuklar dedim. Ben erkeklerin yanına gittim.

 

Çocuklara şeker ve balonları dağıtmaya başladım. Her çocuğa üç şeker bir balon. Şişirenler, şişirmeye uğraşanlar, atıp tutanlar. Ortalık ayyıldızlı kırmızı balonlarla dolmuştu. Doktor kızların muayene yerlerinin önü kalabalıklaşmıştı. Mücahidlerden biri kapının önüne oturdu, gelenleri tek sıraya soktu. Çocukların olması iyiydi. Erkekler yerlerinden hiç kıpırdamadı. Saat üçten dörde kadar işimizi halledip gitmemiz gerektiğini söyledim. Saat dört olduğunda beş hasta vardı.

 

- İki çocuğu aldıktan sonra bitirelim. Geç kalıyoruz, dağdan inemeyiz.

 

Güneş guruba yaklaştığı andan itibaren hava ısısı düşüyordu. Üstümde sadece yelek vardı ve soğuk böğürlerimden vurmaya başlamıştı. Bir süre sonra kar yağınca dağlar başındaki bu insanlar ne yapacaktı? Kızlar işlerini bitirdiler ve çıktılar.

 

- Ağabey parayı dağıtmadık. İçeriye gelenlere versek izdiham olacağını düşündük.

- İyi düşünmüşsünüz.

 

Sularını doldurmuş başlarının üzerinde taşıyarak gelen her kadının eline 500 Rupi sıkıştırdım. Vahid bir ağacın dibindeydi. Ağaçta da üç çocuk vardı. Bizim bölgede kurusu satılan ‘vaz’ dedidiğimiz ve kar yağdıktan sonra satılan çocukluğumda yediğim meyvenin ağacıydı bu. Birkaç dal da kırıp bana attılar. Kırküç sene geride kalan çocukluk anılarım depreşti. Ortanca amcam kasabadan getirmiş, köyde vaz satıyordu. Onun tadına dalında bakmak bir başka tad verdi bana. Cennet hurmasının parmak ucu büyüklüğünde, aynı tadda minyatürüydü.

 

Dağın inişi çıkışından daha görkemliydi. Vadi, ‘Ceylem’ nehri bütün görkemiyle altımızdaydı. Araç dağın yüzünde zikzaklar çizerek iniyordu. Kırılma noktasını dönemediği için her virajda biraz geri alıyordu. Ve o an Ceylem vadisinin başında bir yamaç paraşütçüsü gibi duruyorduk. Kuzeyden gelen vadinin başında, araç durduğunda buradan ineceğiz. Fakat her harekette bir sonra varacağımız hedefimiz aklımızda olsa da vadinin başında aracın içinde duruşumuzda bir başka duygu. Bir gün hedefe varmayacaksın. O gün niye bugün olmasın. Bir aracın aksamına bütün güvenliğini yüklemek hiç de arzu edilir bir sonuç değil. Buradaki üç haftam içinde içi insan dolu üç araç nehre yuvarlandı ve yüzü aşan insan öldü.

 

Doktor kızlarımız Dilek ve Ayşe, Bayburt ve Eskişehirliymişler. Türkiye’de okurken başörtü yasağından dolayı Macaristan’da okullarını bitirmişler. Eğitim dilleri İngilizceymiş.

 

- Buraya nasıl geldiniz? Bizim ülkemizin hareket standardının üstünde bir şey bu.

- Ramazan’da Ak-Der’in iftarı vardı. IHH’dan Osman ağabey orada depremle ilgili bir sunum yaptı. En çok doktora ihtiyacı olduğundan bahsetti. Biz müracaat ettik ve geldik.

- Allah gayret ve ecrinizi artırsın kızlar. Her zorluktan sonra bir kolaylık olduğu gibi, biliniz ki, bu mağduriyetler, bu zulümler, kaliteli, iyi eğitimli, düşünce ataletinden kurtulmuş, üretken insanlar kazandıracak. Bakın şu dağlara, hangi ülkenin insanı dolaşıyor? Hangi bayraklar dalgalanıyor? Hediye edilen çadırların üzerindeki bayrakların soğuk yüzünü geçin. UNICEF, arada bir ABD askeri ve şu vadilerde günde dört defa gidip gelen IHH amblemi, Türk bayraklı üç araç. Kamptaki delilimiz bile bayrak ve flamayı taşıyarak dolaşıyor. Bu dağlara çıkan ilk hanım doktorlar değil, ilk doktor sizsiniz. Allah razı olsun.

 

Yukarı Gori’ye inmiştik. Akşam ezanı okunmuştu. Korumalar indi, kamptakiler:

 

- Namaza hazırız hemen kılalım.

- Biz inelim daha fazla gecikmeyelim.

 

Tekrar yola çıktık. Aşağı Gori’ye indik, şimdi bütün bozukluğuna rağmen işimiz daha kolaydı. Karşıdan gelen araç sayısı azaldı. Biz yirmi araçlık bir konvoy olmuştuk.

 

Celobendi kamp yerimize vardık. Yaşar:

 

- Nerede kaldın ağabey, aramaya çıkacaktık?

- Vallahi Yaşar, kızlar dolaşıp görmeye gitmişti. O kadar çok hasta vardı ki, bitiremeden döndük

Müseferet

Tahran’ın Güney Otobüs terminaline gideceğim.

Muhtaç Ağlatır

Aradan otuz sene geçmişti; onu unutmamıştım. Kaybolup gitmişti.

Allah taraftarı kurtarıcılar olmadıkça, fesatçılar

Gürcistan: 69 bin 700 km kare yüzölçümüne ve 5 milyon nüfusa sahip olan bu küçük ülkenin,...

İslam'da şiddet

Evet, İran devrimiyle hızlanan bir süreç var.

Şehadet en karlı alış veriş arkadaşlar; canı verip

Sonradan kendisi de bir alçağın en az on kurşununa hedef olan Hayati ÜSTÜN, İstanbul'dan telefon ediyor.

Cihad ve Şehadet (Selami Yurdan)

İhtiyar delikanlı: Yaşlanan bedenine karşın, yaşlanmayan gözlerinden yiğitlik kıvılcımları saçan Ferman ağabey

Yorulmuş adamlarla yola çıkmak

Hep zaafiyet içinde yüzmeyi nasip ediyor.

Her dağ kekik kokmaz

Gecikiyor dostların kalbine.....

Üsküp'ün gülleri susuz kalmasın.. -3-

Akşam namazından sonra beş araçla programın yapılacağı Kumanova'nın banliyösündeki Likova'ya doğru yola çıktık.

Üsküp'ün gülleri susuz kalmasın.. -2-

Makedon hükümeti, batıdaki dağın ucuna 70 metre yüksekliğinde bir haç dikmiş.

Üsküp'ün gülleri susuz kalmasın.. -1-

Makedonyalı Müslümanlar 2005 yılını bitirirken Osmanlı ulemasının son temsilcisi İdris İdrisi Hoca Efendiyi kaybetti.

Akşamki konuşma gençlerin çok hoşuna gitmiş..

Reyyan'la beraber otobüsle Recklinghausen'e gittik. Oradan 11'de ICE'ye bindik.

Bu kadar kendiliğinden gözyaşım ilk defa akıyordu

Akşam Ahmet gelip aldı. Sonra eşi, oğlu Musab ve kızı Halenur'u da alıp Bochum'a gittik.

Son başladığım öykü aklıma gelince duygulandım

Akşam Ahmet gelip aldı, ailece ona başsağlığına gittik. Yan komşu Karslı inşaatçı da geldi. Sivas iki yıllık mezunuymuş.

Berlin'de akşam iyi kar yağmıştı, şimdiyse başlayan yağmur karı eritiyordu

Saat 12'de Musab geldi. Emine hanım Bilefeld'e gidecekmiş. 'Almaya gelmesinler, seni giderken biz bırakalım.' dedim.

Priştina'nın en genç imamı ve gençlerle ilgilenen

Faik'in börekçi dükkanı varmış, oraya gidiyoruz. Hüsameddin'e telefon ettik. Bir saat önce eve gelmiş.

Alman misyonerler bölgede çalışmak için 20...

Priştina, 200 bin nufuslu bir şehir. Onüç cami var. İmam-Hatib okulu, İlahiyat Fakültesi dört senedir eğitim hizmeti veriyor.

Zerre kadar hayrın da, zerre kadar şerrin de karşı

Gayrimüslimlerin anlattığına karşılık üzerine gitmeliyiz. Teknolojinin ve iletişimin hızlandığı bu zamanda bu fırsatları iyi değerlendirip

Balkanlardaki ve Türkiye'deki Müslümanların ilişkileri

İçerdeki bilgisayarlar okulun, orada yer olmadığı için burada duruyor.

İttifaklar arasındaki fark

Cahiliye dönemi ittifakları, zalim de olsa, mazlum da olsa, saldırgan da olsa, saldırıya uğrayan da olsa

Taklit ve farklılığı öne çıkaran ırkçılık

Taklit, 'öteki'ni kalıp yargılarla anlamanın bir biçimidir. Taklit, sömürgeci iktidarın ve bilginin anlaşılması en zor

Berlin duvarı yıkıldı, bu ülkede başka duvarlar örülüyordu

Bizler bugün bu salonda bir kader buluşmasında biraradayız.

Kudüs'e sahip çıkmak..

İsrail'in ve dünya siyonizminin desteği ortadayken İslam dünyasının ilgisi sadece toplantılar, tel'inler bazında kalmamalı.

Beytül Mukaddes: Mukaddes ev, Kudüs..

Siyonistlerin göz yumulan bir biçimde bazan Lübnan'a, bazan Gazze'ye saldırısının şaşırtmaca bir amacı vardır...

Bir türküye ne dertler, ne hasretler yüklenir..

Berlin'e doğru hızla giden taksinin camına başımı dayamış, engin yeşillikleri seyrederken kendime sorduğum bir soru

Korku üzerine kurulu bir gelenek

Heredot'tan Pliny'e, Aziz Augustine'den Kolomb'a, açıkçası bütün Avrupa'dan bugünkü ABD'ye kadar...

ABD emperyalizmine karşı mücadele artarak devam...

Bugün burada kitaplardan derlenen bilgiler aktarılmayacak.

Bir zeka özürlüler var içimizde, bir de alçaklar...

Bir dizgici anısı dinlemiştim. Daha çok okumak için bir yayınevine giriyor, okuyor, okuyor.

Keşmir deprem yardımı

Arazideki ekiplerin hepsini topladık. Gori köyünden dağlara doğru giden yol üzerine, dükkanların alt tarafına üç çadır kuruldu.

Hakiki müminin yeri..

Hareket: Bir cismin durumunun ve yerinin değişmesi, devinim. Vücutu oynatma, kıpırdatma veya kımıldatma.

Alçakça propagandalar..

Dünyada başka yerlere yerleştirilen milyonlarca mülteci varken Filistinlilerin bunu anlamayıp...

Ey çağlar boyunca dost ve bir kaldıklarımız!

19 Mayıs 1901'de Siyonizmin birleştirici babası Theodor Herzl, Sultan Abdulhamid Han'ın huzurundadır.

Yolculuk -III-

Otelin lobisi aynı zamanda lokanta ve çayhaneydi. Pakistanlı önce tek kişilik odasını tuttu.

Yolculuk -II-

Yemek yer misin, Muhammed? - Hayır, ağabey. Zahedan'a ne zaman varırız?....

Yolculuk -I-

Tahran'ın Güney Otobüs Terminaline gideceğim. Meydan-ı İmam Humeyni'yi batı yönünden Tophane tarafına koşar adım geçtim.

Otuzuncu yılında İran İnkılabını değerlendirmek

İran devrim kitabını iyi okursak, iki şey dağ gibi dikilir karşımıza:

İRAN – Güneybatı Asya Ülkesi

Yirminci yüzyıl itibariyle petrol ve doğalgaz zengini bir ülke...

Hatemi'nin Cumhurbaşkanlığı seçimi

Peygamberler hata yapınca uyarılmışlardı. İnsanlar ise emredildikleri ve nehyedildiklerini bilirlerse...

Afganistan'a gidince köyüme gitmiş gibi rahatlıyo

Kararını vermişti, gidecekti. Önce İsmail'in evine gidip taziye ziyareti yapacaktı. Yapabilecek miydi?

Afiganistan

Afganistan halkının İslam'a bağlılığı ve İslami endişeleri tartışma kabul etmez bir gerçek.

İslam bütün bir yaşam tarzıdır

İslam yaşadığımız zamanda dünyanın en faal gücüdür. Yirminci yy.ın zarları Müslümanlar üzerine atıldı.

Cihad İslam'ın hiç solmayan bir gülü, bir gücü...

Biz bu akşam burada hayatlarını, insanlık tarihi boyunca bir kere yaşanan insan hayatını Allah...

İHH, Afganistan-Celalabad-Gazne

İHH, Afganistan'da yıllardır faaliyetini sürdürüyor. Bu seneki Kurbanda bir ekip daha ilave edildi

Cihad ve Şehadet İslam'ın hiç solmayan iki çiçeği

1552, Rus Çarı zalim İvan'ın Kazan Hanlığını yakıp yıktığı tarihtir. Bu günün anısına da Kızıl Meydan'daki St. ...

Ben Afganistan'a sevdalıydım, ilgiliydim

Bir kenara oturup ekmek yanına birer meyve suyu içtik. Sonra 83 numara geldi.

‘Bu sınırlar şeytanın çizgileridir’

Yol eski toz ve topraklı yol değil. Yeni yapılmış ve çok güzel asfaltlanmış...

Karayoluyla kaç bin km yol yapacağım, kaç değişik...

Ha bugün ha yarın derken yine tası tarağı topladım. Dadaş Seyahat niçin bir kalır.

Bütün iyi dostlarım şehid oldu!

Dr. Rabbaniyle vedalaştık. ‘Yarın akşam buraya gel seni gönderelim. Kabil’in son durumunu mutlaka görmelisin...

İslam’da Cihad vardır, siyasette koltuk vardır

24 Mayıs 1995, saat 15:10’da Afganistan Cumhurbaşkanı Prof. Burhaneddin Rabbani ile görüşmeye alındım

Kabil’de geziyorum, her yer yıkılmış ve yakılmış!

Celalabad’a döndük. Emanullah geldi. Marufların Peşaver’de olduğunu ve görüştüğünü söyledi.

Seyyid Abdullah Nuri - Ayak izleriniz bile kalmadı

Kabil’i seyrediyorum. İşte merkezi şehir önümde uzanıyor. Bütün güzelliğiyle demeli miyim bilmiyorum.

Tacikistan’da 100 bin masum müslüman halk şehid ed

1991 yılında Sovyetler dağılınca bütün bağlı cumhuriyetler bağımsızlıklarını ilan ettiler.

Birileri bir yere oturunca sürekli iç düşman humma

Bundan sonrası için ne düşünüyorsunuz?

Taliban, İtalya’nın Senusileri gibi, Müslüman ama

Cümbüş’te üç kuvvet vardı: 1- Cihadiler; dışarıyla alakası yok. 2- Pehlivanlar; (milisler) eski Necib’in...

‘Sakal, sarık mecburi, kadınlar sokağa çıkamaz. İs

Pazar; Erzurum garajı eski yerine yeniden yapılmış. Selami’yi tekrar aradım. Necmeddin’le geldiler.

Şu kuruyan güllere bak! Kuruyan gençlerimiz gibi.

Gece saat 03:30’da uyandım. Ezan okunuyordu. Namazı kıldım, uyuyamıyorum.

Afgan cihadına katılmak için bu yol en önemli geçi

İstanbul’dan karayoluyla yola çıktığınızda, dört bin üç yüz km. sonra çöllerle kaplı Belucistan’a ulaşırsınız...

Geleceğin en büyük çöl savaşları burada yaşanabili

İran’ın güneydoğusuna, Afganistan’ın güneybatısına ve Pakistan’ın batısına düşen, 2,5 milyonu İran’da...

Amsterdam’da açan çiçek

Gönlümde bir kıymet dairem var. Bunu açıklamalı mıydım? Evet bunu açıklamalıyım ki, anlatacağım anlamlansın diyorum...

Gezi notları arasında iki şiiri

Bırak git meydanları,Vur beni!

Bizim diyarımız! Osmanlı yetimi

Saat 12’de İHH’dan minibüsle havaalanına çıktık. Üsküp’e Yakup Hoca’nın vefatı için taziyeye gideceğiz.

Yirmi günde sanki 20 yıllık bir dostluk bağı oluşt

Kampa döndüğümüzde saat iki olmuştu. Halit, ‘Mecir bekliyor, taziyeye geç kalıyormuşuz’.

‘Mücadelenin uykuya dalmaması önemliydi’

Taksiciler yapıştı. Hayır dedim. Biri inat etti. Araba gelecek desem de aldırmıyordu.

‘Eyvah! Afganistan ırk savaşlarına doğru ...’

İkindide camiye gittik. Çıkışta Muallimin müdürlüğünü yaptığı okulu gezdim. Beşyüz öğrencileri varmış.

‘Karın çığa dönmesi gibi insanoğluna ihtiyarlık ç

Hastahanedeki hasta ve yakınlarının hemen tamamı Afganlıydı. İsmail, Hanif’i aramıştı.

Peşaver 5-7 Aralık 2005 ‘Emini sen büyük adamsın!

Vakit geç oluyordu. Taş pazarına gidecektik. Recep ve Halit acil alışveriş yapıp geri dönecekti...

Keşmir – 29 Kasım 2005 Peşaver’e yolculuk

Geriye 300 battaniye vereceğimiz kalmıştı. Depoya gelen battaniyelerden 180’ini yükleyip götürdük...

Keşmir – 27 Kasım 2005

Çadırların dikiş yerlerinden su damlamaya başladı. Battaniyenin baş tarafı sırıl sıklam olmuştu...

Keşmir – 26 Kasım 2005

Sabah namazında hava daha soğuktu. Namazı kılıp yataktaki sıcaklığımızın içine yeniden gömüldük...

Keşmir – 25 Kasım 2005

Pakistan elektrik kurumu elemanları geldi. Huzeyfe’nin yerleştirdiği ana panodan kampa yeni hat çekmeye başladılar...

Keşmir – 10 Kasım 2005

Akşam saat 19, İstanbul-Karaçi uçağı için havaalanındayız...

Afganistan’daki son seçimler üzerine...

Afganistan’ın işgal gücü, seçimlerde hile olduğunu ısbatladı ve seçimler ikinci tura kaldı. Bu seçimlerde de hile var diye yazmadım.

Amerika Afganistan’da gerçekten savaşıyor mu?

Hayır, ABD Afganistan’da bir kurnazlık oyunu sergiliyor. Evet, çatışmalar var, kayıplar var...

Merkel’in Dışa Vurduğu İsrail Baklası

Alman ve İsrail kabinesi ikinci ortak toplantısını Berlin'de yaptı. Birincisini Kudüs'te yapmıştı...

Werden die Bomben die in Kabul explodieren Merkel

So wie ich daran glaube, dass der Angriff auf die Twintowers am 11. September 2001...

Kabil’de patlayan bombalar Merkel’i kurtaracak mı?

11 Eylül 2001'de İkiz kulelere yapılan saldırıyı el-Kaide diye çıkartma bir örgütün yapamayacağına inandığım gibi...

Swat Tahrik-i Taliban'ı ve Pakistan'ın Durand Hatt

2006 'nın Kasım ayında Kabil'deydim...

Pakistana Sahip Çıkalım

ABD-Ingiliz Orta Şark Kumpanyası bütün dünyayı parmağına taktı oynatıyor...

Çanakkale Onurlu Bir Bitişin Savaşı

Çanakkale savaşı, sonradan ortaya çıkan sonucuyla Osmanlı devletinin bittiği savaştır.

YENİ TOM AMCA: Barack Hüseyin Obama

İktidardasın Tom Amca. ABD başkanlığın kutlu olsun.

Sözünde duran bir yiğit daha Rabbine döndü.

Bir garip ölmüş diyeler. Üç günden sonra duyalar...

Siyonist israil Devletinin Gerçeğini Kavramak

19 Mayıs 1901'de Siyonizmin birleştirici babası Thedor HERZL, Sultan Abdülhamid'in huzurundadır.

İsrail döktüğü kadar kan ödeyecek, ektiği kadar ki

1979'un 27 Aralık gecesi SSCB'nin kızıl ordusu, Afganistan'a girmişti. Görkemli, techizatlı, dünyayı korkudan titreten kızılordu ...

Mekke ve Kabeye Sahip Çıkalım

Doğudan, batıdan, kuzeyden güneyden her renkten , her dilden , her ırktan Müminlerin aşkla, vecdle...

Türkiye’de Ramazan Notları

Bütün kürreyi arzda yaşayan Müslümanları bugün heyecan dalgası sarmış durumda.

Gürcistan’da Nataşa sahne aldı

GÜRCİSTAN: 69.700 km. kare yüzölçüme, beş milyon nüfusa sahip olan bu küçük ülkenin...

Demir Döğenlerin Meydanından İki Demirci

Yılmaz ÖZTUNA: “Türkiye Gazetesi” nasıl bir gazete? sorusunun cevabını vermek çok zordur...

Şu Çılgın Türkler

Ankara kökenli bir kitap “Şu Çılgın Türkler”.

Güzel adam Erdem Bayazıt

Yedi güzel adamın dalından bir yaprak daha düştü toprağa

Pakistan’da Oynanan Oyun

Bu yazıyı tasarlarken Pakistan’ın başında dolaşan sosyal ve siyasal desiseleri düşününce PAK-İSTAN hayalini kuran...

Misyonerlerin Kandahar Gösterisi

19 Temmuzda 23 Güney Koreli Güney Afganistan'da, Taliban tarafından tutuklanmıştı.

Mine, Time’a Kapak Olunca

Time dergisi başörtülü İHH gönüllüsü Mine KARAKAŞ'ın resmini kapağına basarak "Türkiye'nin ikilemi" başlığıyla vermiş.

Kabil’den Celalabad’a Afganistan

Kabil’e kar inmemiş fakat soğuk inmiş, yağan yağmurdan her taraf çamur içinde.

İsmail Kahraman, İslamcılık ve MTTB

16 Aralık 2006’da MTTB’nin (Milli Türk Talebe Birliği) kuruluşunun yeniden ilan edildiğini gazetelerden okuduk. CHP’li Yüksel Çengel, 46. dönem MTTB Genel Başkanı. Milliyetçi Rasim Cinisli 47. dönem MTTB Genel Başkanı. İsmail Kahraman 48. dönem genel...

Şeytan Üçgeni

Bugün Terörizmin tarifi ABD’nin keyfine ve uzmanlık alanına bırakıldı.

Orada bir yer var dağlar başında - KEŞMİR -3-

Yeni gün için programimizi yapmistik...

Orada bir yer var dağlar başında - KEŞMİR -2-

Sabah namazini kildik, yeni gün için bize gösterilen çadirda istirahate çekildik...

Orada bir yer var dağlar başında - KEŞMİR -1-

AZAD Keşmir, Jammu ve Makbuza Keşmir denilen 222,236 km2 lik yüzölçüme sahip...

ABD Kaybetti; Insanliga Kaybettirdi

ABD günden güne kaybeden bir ülke. ABD´ye duyulan nefretin ölcüsü yoktur.

Türkmenbaşı'nın ardından

21 Aralk perşembe sabahı haberlerinde; hazar denizinin doğu yakasına düşen bir batı Orta Asya devleti olan Türkmenistan Devlet baskani ya da Türkmenistan Diktatörü S.Murat Türkmenbaşının öldüğü haberini duydum

Cihaddan Sonra

Bir önceki gece paralı askerlerle çatışmadan dönmüştük. Kaybettiğimiz grubu bulabilmek için yorgunluğun üstüne ...

Kabil’de patlayan bombalar Merkel’i kurtaracak mı?

11 Eylül 2001'de İkiz kulelere yapılan saldırıyı el-Kaide diye çıkartma bir örgütün yapamayacağına inan...

ABD’nin İşgal Mantığı

Müslümanlarin kendi hayatlarini iyilestirici her türlü isteklerinde elde ettikleri her türlü basarinin karsisina ezici ve yikici bir biçimde dikildigini görüyoruz.

Afganistan’ı unuttuk mu?

Az tirajlı bir gazetede küçük bir iç sayfa haberine göre Afganistan’ın güneyinde...

Ziyaretçi Defteri
Yükleniyor
Yükleniyor...