Geriye 300 battaniye vereceğimiz kalmıştı. Depoya gelen battaniyelerden 180’ini yükleyip götürdük. Köyde Mehmet Ali’nin durduğu sırada yardım eden, Arapça bilen bir adam vardı. Adamı gözüm tutmamıştı. Mustafa’ya, battaniyeleri Mutayyibul İslam’a indirelim, köylüler buradan alır dedim. Adam çıktı geldi, ‘Bana güvenmiyor musunuz?’ dedi. Evet, ona güvenmiyordum, bu sadece benim teşhisim değildi. Mehmet Ali önerdiği için adamın bu cümlesini önemsedim. Battaniyeleri onun deposuna indirdik. Yarın devamını gönderecektik ve dağıtım için köylere haber gönderecekti. Dağıtımı Mustafa ile yapacaktı.
Ertesi gün geri kalan battaniyeleri yükledik. İhsan’la Mustafa arabaya binip gitti. Öğleden sonra telaşla dönmüşlerdi. ‘Bütün köylüler toplandı. Bu adam büyük haksızlık yapıyor. Battaniyeleri kendi akrabalarına dağıttı. Niçin ona emanet ediyorsunuz?’
Arkadaşlar diğer battaniyeleri vermiyorlar, adamın akrabaları istiyor. Dağıtım kağıtlarını alıp geliyorlar ki, kağıtları kendileri İngilizce olarak dizmişler. Mutayyibul İslam’ın gençleri devreye giriyor, arkadaşlar geliyorlar.
Akşam hep beraber ‘Haydi kendimize bir yemek ısmarlayalım’ dedik ve şiş kebapçıya gittik. Şöforu da çağırıp dizildik. Seksen şiş yenmişti. Neşeyle yedik. Hizmet eden çocuğa bahşiş verdim. Oradan derenin karşısındaki çadırkente geçtik. Mutayyib’e uğradık. Onların yemek pişirme yerlerini gezdik. Her sabah İBB’den 2000 ekmek alıyorlarmış. Günde 8000 kişiye yemek çıkarıyorlarmış. Türk Kızılay’ının verdiği yüksek ve genişçe bir çadıra girdik. Gori’deki konu açıldı.
- Biz çok üzüldük. Oraya okul vaadetmiştik. Madem o köyde bizim iyi niyetimizi istismar edenler var, biz de okul işinden vaz geçeceğiz.
- Sizin arkadaşlar dönünce köyün kadın ve çocukları da geldi. Türk gençleri çok iyi insanlardı. Niçin onları üzüyorsunuz diye ağladılar.
Biz de daha yukarı taşınmaya karar verdik. Çaydan sonra kalktık.
Peşaver’e yolculuk - 5-7 Aralık 2005
Namazdan sonra tekrar uzandık. Pakileri giyeceğim için kafamı ve boynumu yıkadım. Akşam yatıda kullanacağım eşyaları poşete koydum. Önü fermuarlı yün ceketi, tişörtü de hediye için aldım. Kahvaltıyı İHH bürosunda yaptık. Sonra yeni alınan arabaya Halit, İhsan, Mustafa, ben ve Recep bindik. Recep sağ direksiyon olmasına rağmen aracı iyi kullanıyordu. Hava güneşli ve güzeldi.
Halit:
- Bahattin ağabey çıkartma dedi yün içlikleri, yanacağım.
- Bir söz vardır Halit. Sıcaktan zarar gelmez, cehennem ateşinden Allah korusun!
Otoyola çıkmıştık. Peşaver’e kadar olmamasını diledim. Çünki yolda, hafızamda kaldığı kadarıyla Miraceddin’e uğrayacaktım. Kırkbeş dakika kadar sonra otoyoldan çıktık. Büyük köprüye gelmiştik. İki nehir sağımızda birbirine kavuşuyordu. Kale solumuzdaydı.
- Recep, köprü bitince soldaki ilk gelen yola gireceğiz.
Yola girdi.
-Tam sol yap, devam et!
- Çok güzel bir kaleymiş.
- Arkadaşlar, Miraceddin İslam Cemiyeti Talebe’nin reisiydi. Yirmiüç sene önce onun düğününe gelmiştim. Büyük ihtimal evi bulurum. Fakat biraz ileri gidip, sonra geri gelelim.
Tren yolu köprüsüne yaklaşmıştık. Patan savaşçılarının İngilizlere karşı gösterdikleri kahramanlık için yapılan anıtı gençlere anlattım. Ve geri döndük. Evinin olduğunu tahmin yerde bir ihtiyara Miraceddin’i sordum. Gerideki büyük evi gösterdi. Bir çocuk kapıyı çaldı. İçeriden çıkan adam Miraceddin’in evde olmadığını söyledi. Cebinden aradık ulaşamadık. Adam Miraceddin’in ağabeyiymiş. Düğününe gelmiştim deyince, ‘Evet Türk biraderler vardı.’ dedi. Daha bir içten sarıldık.
Peşaver’e yaklaşmak beni heyecanlandırmaya başlamıştı. Toprak bildiğim, kendini bana hatırlatan salt topraktı. Keşmir’in dağlarından sonra Peşaver, Celalabad’a uzanan yapısını bana bir kez daha hatırlatmıştı.
Süs bitkisi yetiştiren bahçe ve seralardan geçtik. Nihayet Peşaver’in yoğun eksoz dumanlı kirli havasına girmiştik. Önce hastahaneye gidecektik. Yine de sorarak bulduk. Dr. İftihar Hüseyin başka bir yerdeymiş. Üst kata çıkardılar. Muhammed Şerif bey odasına aldı. Bahçeye indim. Alt kat kapatılarak kadın bölümü yapılmış. İsmail oğluyla beraber geldi. Muhammed Fati, fıtık olmuş, yarın hastahaneye yatırılacakmış. Muhammed Şerif beyin aracı da ilave olunca o önde, bizim araç arkada yola çıktık. Erbudroddan sağa girdik. Medical College güzel bir okuldu. Dr. İftihar’la sarıldık. Beni ameliyat edeli 23 sene olmuştu. Onun da saçına sakalına kır düşmüştü. Toplantı salonunda çay içip kalktık.
Sabah çantamı topladım. Hubeybin merkezine gelip kahvaltı yaptık. İhsan, Hamza ve Mustafa’yla birlikte İTÜ mezunu olan çocukların ev sahibiyle vedaya gitti. Çay sohbeti, Yaşar’la Halit’in lüzumsuz bir tartışmasına döndü, uzadı, uzadı. Bırakın dedikçe, Yaşar hırsla devam ettirdi. Bu Yaşar’ın güzelliklerinin içindeki dikenli bahçesiydi. Ki iyi dikenliydi. Halit’i dışarı çıkardım. Caddelerde tur attık. Kızgınlığını yatıştırmaya çalıştım.
- Sizi burada tanıdım. İyi arkadaşlarsınız. Rasulullah münakaşadan ilk çekileni müjdeliyor. Bütün hukukunuz bir anda bitebilir. Hani derler ya, incir çekirdeğini dolduracak bir şey mi var ortada?
Kısa bir dolaşmadan sonra döndük. Muzaffer Abad için örnek olarak Şifa hastahanesini görüp, yapılan işçiliklere bakacaktık. Oğuzhan’ın sürdüğü araçla, Yaşar’la beraber yola çıktık. O yine başa döndü.
- Yanlış yapıyorsunuz. Ben de dahil herkesin yanında tartışmaya giriyorsunuz, girmemelisiniz! Ağırlığınızı heder etmemelisiniz.
Şifa hastahanesine geldik. Büyük bir hastahaneydi, temiz ve bakımlıydı. Bir taraftan yeni inşaatlar devam ediyordu. Muttayyib’cilerle buluştuk. Hastahane idarecisinin ofisine girdik. Esmer güzeli bir Pakistanlı kız oturuyor. Ellerini gözledim. Dülsine’nin resmindeki kadar güzel bir kadın eliydi. Hastahane müdürüne Oğuzhan kısaca faaliyetlerimizi anlattı. Adam teşekkür ve memnuniyetini ifade ettikten sonra, her türlü yardıma hazır olduklarını, bize doktor verebileceklerini, idareyi biz yapacaksak doktor ücretlerini bizim ödeyeceğimizi yahut kendilerinin de bir idare oluşturabileceklerini söyledi.
Dışarıda örnek olarak kurulmuş dışı saç, içi suntalama, tavanı straforlu, çatısı da oluklu saç olan 25 metrekarelik yapıya baktık. 1000 Dolarmış. Sonra Mutayyib’cilerle vedalaşıp İHH’ya doğru yola çıktık. Erlangen için yazdırdığım fax çekilmişti. Metinleri alıp cebime koydum. Bozdurulacak paralar için Ali ve Halit’le yola çıktık. Önce Faysal Mescid’e uğradık. Ziyaül Hak’ın kabrinin resimlerini çektik. Bizi bekleyen taksiye binip para bozduracağımız döviz bürosuna gittik. Paraları bozdurduktan sonra bir CD’ciye girdik. Klasik Pakistan enstrümantal müziği, klasik sözlü müzik kaseti ve Urduca filmler, Buz Dünyası’nın İngilizcesini aldım. Yol için de alışveriş yapıp İHH’ya döndük. Babur’e muhacir depremzedeler için 1500 Dolar, öğrencilerden Hamza’ya 7000 Rupi, Mustafa’ya 3000 Rupi bıraktım. Ali’ye de 5000 Rupi verdim. Okul için olan Avroları bozdurdum. Biraz fazlasını da defter kitap alması ve dağıtması için Halit’e verdim.
Tahran’ın Güney Otobüs terminaline gideceğim.
Aradan otuz sene geçmişti; onu unutmamıştım. Kaybolup gitmişti.
Gürcistan: 69 bin 700 km kare yüzölçümüne ve 5 milyon nüfusa sahip olan bu küçük ülkenin,...
Evet, İran devrimiyle hızlanan bir süreç var.
Sonradan kendisi de bir alçağın en az on kurşununa hedef olan Hayati ÜSTÜN, İstanbul'dan telefon ediyor.
İhtiyar delikanlı: Yaşlanan bedenine karşın, yaşlanmayan gözlerinden yiğitlik kıvılcımları saçan Ferman ağabey
Hep zaafiyet içinde yüzmeyi nasip ediyor.
Gecikiyor dostların kalbine.....
Akşam namazından sonra beş araçla programın yapılacağı Kumanova'nın banliyösündeki Likova'ya doğru yola çıktık.
Makedon hükümeti, batıdaki dağın ucuna 70 metre yüksekliğinde bir haç dikmiş.
Makedonyalı Müslümanlar 2005 yılını bitirirken Osmanlı ulemasının son temsilcisi İdris İdrisi Hoca Efendiyi kaybetti.
Reyyan'la beraber otobüsle Recklinghausen'e gittik. Oradan 11'de ICE'ye bindik.
Akşam Ahmet gelip aldı. Sonra eşi, oğlu Musab ve kızı Halenur'u da alıp Bochum'a gittik.
Akşam Ahmet gelip aldı, ailece ona başsağlığına gittik. Yan komşu Karslı inşaatçı da geldi. Sivas iki yıllık mezunuymuş.
Saat 12'de Musab geldi. Emine hanım Bilefeld'e gidecekmiş. 'Almaya gelmesinler, seni giderken biz bırakalım.' dedim.
Faik'in börekçi dükkanı varmış, oraya gidiyoruz. Hüsameddin'e telefon ettik. Bir saat önce eve gelmiş.
Priştina, 200 bin nufuslu bir şehir. Onüç cami var. İmam-Hatib okulu, İlahiyat Fakültesi dört senedir eğitim hizmeti veriyor.
Gayrimüslimlerin anlattığına karşılık üzerine gitmeliyiz. Teknolojinin ve iletişimin hızlandığı bu zamanda bu fırsatları iyi değerlendirip
İçerdeki bilgisayarlar okulun, orada yer olmadığı için burada duruyor.
Cahiliye dönemi ittifakları, zalim de olsa, mazlum da olsa, saldırgan da olsa, saldırıya uğrayan da olsa
Taklit, 'öteki'ni kalıp yargılarla anlamanın bir biçimidir. Taklit, sömürgeci iktidarın ve bilginin anlaşılması en zor
Bizler bugün bu salonda bir kader buluşmasında biraradayız.
İsrail'in ve dünya siyonizminin desteği ortadayken İslam dünyasının ilgisi sadece toplantılar, tel'inler bazında kalmamalı.
Siyonistlerin göz yumulan bir biçimde bazan Lübnan'a, bazan Gazze'ye saldırısının şaşırtmaca bir amacı vardır...
Berlin'e doğru hızla giden taksinin camına başımı dayamış, engin yeşillikleri seyrederken kendime sorduğum bir soru
Heredot'tan Pliny'e, Aziz Augustine'den Kolomb'a, açıkçası bütün Avrupa'dan bugünkü ABD'ye kadar...
Bugün burada kitaplardan derlenen bilgiler aktarılmayacak.
Bir dizgici anısı dinlemiştim. Daha çok okumak için bir yayınevine giriyor, okuyor, okuyor.
Arazideki ekiplerin hepsini topladık. Gori köyünden dağlara doğru giden yol üzerine, dükkanların alt tarafına üç çadır kuruldu.
Hareket: Bir cismin durumunun ve yerinin değişmesi, devinim. Vücutu oynatma, kıpırdatma veya kımıldatma.
Dünyada başka yerlere yerleştirilen milyonlarca mülteci varken Filistinlilerin bunu anlamayıp...
19 Mayıs 1901'de Siyonizmin birleştirici babası Theodor Herzl, Sultan Abdulhamid Han'ın huzurundadır.
Otelin lobisi aynı zamanda lokanta ve çayhaneydi. Pakistanlı önce tek kişilik odasını tuttu.
Yemek yer misin, Muhammed? - Hayır, ağabey. Zahedan'a ne zaman varırız?....
Tahran'ın Güney Otobüs Terminaline gideceğim. Meydan-ı İmam Humeyni'yi batı yönünden Tophane tarafına koşar adım geçtim.
İran devrim kitabını iyi okursak, iki şey dağ gibi dikilir karşımıza:
Yirminci yüzyıl itibariyle petrol ve doğalgaz zengini bir ülke...
Peygamberler hata yapınca uyarılmışlardı. İnsanlar ise emredildikleri ve nehyedildiklerini bilirlerse...
Kararını vermişti, gidecekti. Önce İsmail'in evine gidip taziye ziyareti yapacaktı. Yapabilecek miydi?
Afganistan halkının İslam'a bağlılığı ve İslami endişeleri tartışma kabul etmez bir gerçek.
İslam yaşadığımız zamanda dünyanın en faal gücüdür. Yirminci yy.ın zarları Müslümanlar üzerine atıldı.
Biz bu akşam burada hayatlarını, insanlık tarihi boyunca bir kere yaşanan insan hayatını Allah...
İHH, Afganistan'da yıllardır faaliyetini sürdürüyor. Bu seneki Kurbanda bir ekip daha ilave edildi
1552, Rus Çarı zalim İvan'ın Kazan Hanlığını yakıp yıktığı tarihtir. Bu günün anısına da Kızıl Meydan'daki St. ...
Bir kenara oturup ekmek yanına birer meyve suyu içtik. Sonra 83 numara geldi.
Yol eski toz ve topraklı yol değil. Yeni yapılmış ve çok güzel asfaltlanmış...
Ha bugün ha yarın derken yine tası tarağı topladım. Dadaş Seyahat niçin bir kalır.
Dr. Rabbaniyle vedalaştık. ‘Yarın akşam buraya gel seni gönderelim. Kabil’in son durumunu mutlaka görmelisin...
24 Mayıs 1995, saat 15:10’da Afganistan Cumhurbaşkanı Prof. Burhaneddin Rabbani ile görüşmeye alındım
Celalabad’a döndük. Emanullah geldi. Marufların Peşaver’de olduğunu ve görüştüğünü söyledi.
Kabil’i seyrediyorum. İşte merkezi şehir önümde uzanıyor. Bütün güzelliğiyle demeli miyim bilmiyorum.
1991 yılında Sovyetler dağılınca bütün bağlı cumhuriyetler bağımsızlıklarını ilan ettiler.
Bundan sonrası için ne düşünüyorsunuz?
Cümbüş’te üç kuvvet vardı: 1- Cihadiler; dışarıyla alakası yok. 2- Pehlivanlar; (milisler) eski Necib’in...
Pazar; Erzurum garajı eski yerine yeniden yapılmış. Selami’yi tekrar aradım. Necmeddin’le geldiler.
Gece saat 03:30’da uyandım. Ezan okunuyordu. Namazı kıldım, uyuyamıyorum.
İstanbul’dan karayoluyla yola çıktığınızda, dört bin üç yüz km. sonra çöllerle kaplı Belucistan’a ulaşırsınız...
İran’ın güneydoğusuna, Afganistan’ın güneybatısına ve Pakistan’ın batısına düşen, 2,5 milyonu İran’da...
Gönlümde bir kıymet dairem var. Bunu açıklamalı mıydım? Evet bunu açıklamalıyım ki, anlatacağım anlamlansın diyorum...
Bırak git meydanları,Vur beni!
Saat 12’de İHH’dan minibüsle havaalanına çıktık. Üsküp’e Yakup Hoca’nın vefatı için taziyeye gideceğiz.
Kampa döndüğümüzde saat iki olmuştu. Halit, ‘Mecir bekliyor, taziyeye geç kalıyormuşuz’.
Taksiciler yapıştı. Hayır dedim. Biri inat etti. Araba gelecek desem de aldırmıyordu.
İkindide camiye gittik. Çıkışta Muallimin müdürlüğünü yaptığı okulu gezdim. Beşyüz öğrencileri varmış.
Hastahanedeki hasta ve yakınlarının hemen tamamı Afganlıydı. İsmail, Hanif’i aramıştı.
Vakit geç oluyordu. Taş pazarına gidecektik. Recep ve Halit acil alışveriş yapıp geri dönecekti...
Geriye 300 battaniye vereceğimiz kalmıştı. Depoya gelen battaniyelerden 180’ini yükleyip götürdük...
Çadırların dikiş yerlerinden su damlamaya başladı. Battaniyenin baş tarafı sırıl sıklam olmuştu...
Sabah namazında hava daha soğuktu. Namazı kılıp yataktaki sıcaklığımızın içine yeniden gömüldük...
Pakistan elektrik kurumu elemanları geldi. Huzeyfe’nin yerleştirdiği ana panodan kampa yeni hat çekmeye başladılar...
Akşam saat 19, İstanbul-Karaçi uçağı için havaalanındayız...
Afganistan’ın işgal gücü, seçimlerde hile olduğunu ısbatladı ve seçimler ikinci tura kaldı. Bu seçimlerde de hile var diye yazmadım.
Hayır, ABD Afganistan’da bir kurnazlık oyunu sergiliyor. Evet, çatışmalar var, kayıplar var...
Alman ve İsrail kabinesi ikinci ortak toplantısını Berlin'de yaptı. Birincisini Kudüs'te yapmıştı...
So wie ich daran glaube, dass der Angriff auf die Twintowers am 11. September 2001...
11 Eylül 2001'de İkiz kulelere yapılan saldırıyı el-Kaide diye çıkartma bir örgütün yapamayacağına inandığım gibi...
2006 'nın Kasım ayında Kabil'deydim...
ABD-Ingiliz Orta Şark Kumpanyası bütün dünyayı parmağına taktı oynatıyor...
Çanakkale savaşı, sonradan ortaya çıkan sonucuyla Osmanlı devletinin bittiği savaştır.
İktidardasın Tom Amca. ABD başkanlığın kutlu olsun.
Bir garip ölmüş diyeler. Üç günden sonra duyalar...
19 Mayıs 1901'de Siyonizmin birleştirici babası Thedor HERZL, Sultan Abdülhamid'in huzurundadır.
1979'un 27 Aralık gecesi SSCB'nin kızıl ordusu, Afganistan'a girmişti. Görkemli, techizatlı, dünyayı korkudan titreten kızılordu ...
Doğudan, batıdan, kuzeyden güneyden her renkten , her dilden , her ırktan Müminlerin aşkla, vecdle...
Bütün kürreyi arzda yaşayan Müslümanları bugün heyecan dalgası sarmış durumda.
GÜRCİSTAN: 69.700 km. kare yüzölçüme, beş milyon nüfusa sahip olan bu küçük ülkenin...
Yılmaz ÖZTUNA: “Türkiye Gazetesi” nasıl bir gazete? sorusunun cevabını vermek çok zordur...
Ankara kökenli bir kitap “Şu Çılgın Türkler”.
Yedi güzel adamın dalından bir yaprak daha düştü toprağa
Bu yazıyı tasarlarken Pakistan’ın başında dolaşan sosyal ve siyasal desiseleri düşününce PAK-İSTAN hayalini kuran...
19 Temmuzda 23 Güney Koreli Güney Afganistan'da, Taliban tarafından tutuklanmıştı.
Time dergisi başörtülü İHH gönüllüsü Mine KARAKAŞ'ın resmini kapağına basarak "Türkiye'nin ikilemi" başlığıyla vermiş.
Kabil’e kar inmemiş fakat soğuk inmiş, yağan yağmurdan her taraf çamur içinde.
16 Aralık 2006’da MTTB’nin (Milli Türk Talebe Birliği) kuruluşunun yeniden ilan edildiğini gazetelerden okuduk. CHP’li Yüksel Çengel, 46. dönem MTTB Genel Başkanı. Milliyetçi Rasim Cinisli 47. dönem MTTB Genel Başkanı. İsmail Kahraman 48. dönem genel...
Bugün Terörizmin tarifi ABD’nin keyfine ve uzmanlık alanına bırakıldı.
Yeni gün için programimizi yapmistik...
Sabah namazini kildik, yeni gün için bize gösterilen çadirda istirahate çekildik...
AZAD Keşmir, Jammu ve Makbuza Keşmir denilen 222,236 km2 lik yüzölçüme sahip...
ABD günden güne kaybeden bir ülke. ABD´ye duyulan nefretin ölcüsü yoktur.
21 Aralk perşembe sabahı haberlerinde; hazar denizinin doğu yakasına düşen bir batı Orta Asya devleti olan Türkmenistan Devlet baskani ya da Türkmenistan Diktatörü S.Murat Türkmenbaşının öldüğü haberini duydum
Bir önceki gece paralı askerlerle çatışmadan dönmüştük. Kaybettiğimiz grubu bulabilmek için yorgunluğun üstüne ...
11 Eylül 2001'de İkiz kulelere yapılan saldırıyı el-Kaide diye çıkartma bir örgütün yapamayacağına inan...
Müslümanlarin kendi hayatlarini iyilestirici her türlü isteklerinde elde ettikleri her türlü basarinin karsisina ezici ve yikici bir biçimde dikildigini görüyoruz.
Az tirajlı bir gazetede küçük bir iç sayfa haberine göre Afganistan’ın güneyinde...