x

Dünyayı Kuşatan Yüreğin Anısına

Afganistan'a gidince köyüme gitmiş gibi rahatlıyo

Kararını vermişti, gidecekti. Önce İsmail'in evine gidip taziye ziyareti yapacaktı. Yapabilecek miydi? Yapmalıydı. Mahalleye geldi. İsmail'in resmini koymuşlardı kapının önüne. Uzaktan gördü, durdu. Olduğu yere çöküp kaldı. Bir süre oturdu. Tekrar kalktı, eve yaklaştı. Resme baktı. Hıçkırarak ağlamaya başladı. Uzun süre öylece kaldı. Eve girmekten vazgeçip geri döndü. Bir ses: - Agayi Ahmed, nereye gidiyorsun?


Bu Zehraydı. Gözleri renklerini yitirmiş, yanakları süzülmüş, birkaç günde adeta tanınmaz hale gelmiş abla Zehraydı bu. Kıza baktı. Hiçbir şey söylemeden eve yöneldi. Kız kenara çekilmişti. İçeri girdi. Annesi iç odada oturuyordu. Onu görünce sağ elini yere koydu, kolunun desteğiyle zorla ayağa kalktı. 'Buyur, hoş gelmişsin!' Gösterilen yere oturdu. O sırada Zehra çay getirdi. Yere uzanan el gözlerinin alanına girdi. Çay yere değince el açıldı ve çekildi. Acıların içine ellerin güzelliği girdi. Bu elleri daha önce görüp ezberlemiş gibiydi. Daha önceyse gördüğü yoktu. Sonra İsmail'in acısının içinde Zehra'nın ellerine takılan bakışlarına kızdı.


- Çayını iç Ahmed!


Annenin sesiydi bu. Bir yudum aldığı çay ağzında kayboldu. Yutamadı, bir daha aldı, yutkundu.


- Ben gidiyorum. Hem size huda hafıza geldim.


Anne-kız şaşkın,


- Nereye gidiyorsun?

- Hiç bilmiyorum. Terminale gideceğim. Nereye gideceğimi bilmiyorum.


Anne:

- Allah yolunu ve bahtını açık etsin! İslam'ın ve Muhammed'in yolundan ayırmasın! Hüseyin'e yoldaşlardan yapsın seni!


Zehra ise Ahmed'in bir şey söyleyip söylemediğini düşünüyordu. Hiçbir şey söylememiş miydi? O korkusunu mu duydu sanmıştı. Biten çay bardağını tabağa bırakmıştı. 'Hoda hafız mader, Hoda hafız!' Her giden 'Huda hafız' diyemiyor. 'Hoda hafız mader!' Kadın yerinden kalkamadı. Ahmed, 'Rahatsız olma! mader. Kaderde varsa yine gelirim'.


- Kaderi Rabbimiz biliyor. Hüseyin de kaderi bilmiyordu.


Ahmed çantasını omuzuna attı. Kapıya yöneldi. Zehra da arkasından geliyordu. Ayakkabılarını giydi. 'Hoda hafız!' Kızın, yorgun, renkleri atmış gözlerinde merak ve bir daha kaybetmenin boşluğu açıldı.


- Nereye gidiyorsun?

- Bilmiyorum.

- Gitme! Kararsızlığa boğma kendini! Bizi yalnız bırakma, yine gel!


Ahmed dışarı çıktı. Zehra kapıda öylece durdu.


Güney terminalde indi. Kapıdan içeri girdiğinde Zehadan, Zehadan ilk duyduğu sesti. Zehra, Zehra mıydı duyduğu. Adam Zeh derdemez, Zeh cevabı yarım kaldı. Ahmed'in koluna giren adam onu biletkesin yerine çekmişti. Bileti aldı. Tek kişilik koltuğa oturdu. 1600 km uzaklıktaki şehre doğru hareket etti.


...


Afganistan topraklarına ayağım değince köyüme gitmiş gibi rahatlıyorum. Fakat, oraya gitmek için her yola çıktığımda içimi bir ayrılık duygusu işgal ediyor. Nasıl bir inanç bilmiyorum ama, Anadolu insanının 'toprak çekiyor' lafı gibi bir şey içimi işgal ediyor. Hatta bu son yola çıkışta, cepheye gider gibi eşime ve çocuklarıma vasiyet, yani veda mektubumu yazıp içine biraz da para koyup bıraktım. Bundan sonraki gidişlerimde de aynı duyguları taşıyacağıma inanıyorum. Yaralanmadan önce bunu düşünmüştüm. Eğer bir oğlum olsaydı ve şehid olsaydım. Benden sonra bir oğlum kalacağı için, hani derler ya, gözlerim geride kalmayacak. Bosna'da ve Afganistan'da hiç olmayacak şekilde şehid olan kardeşlerimiz oldu.


...


Evet dönüyor değil, bu otobüste birşeyler veya çok şeyler döndü. Anladığım kadarıyla otobüsün hızlı gitmesi, erken gitmesi benden başka kimsenin umurunda değil. Beklemeyen bekletilmeye herkes hazır, geride kalanı beklemek normal ve alışıldık bir şey. Son noktadan sonra akşamki iki kadından genç olanın yüzü geceden beri ilk defa güldü. Şöfor laf atıyor, kadın bütün yorgunluğuna rağen neşeyle gülüyor. Gerçekten otobüsün tek yabancısı benim.


Aslında aramalar beni de strese soktu, milletin tavırları. İki fotoğraf makinam, bir küçük ses alma cihazım, küçük kasetler, aslında çok önemli değil. Fakat yine de her aramada iniyor, çanta yoklatmak için sıraya giriyorum. Tahran yaklaştıkça polisler kibarlaşıyor.


Tek Afgan elbiseli benim. En son aramada, 'Sen nerelisiz?' sorusuna 'Türküm' diyorum. Pasaportuma bakıyor. Çantalara dokunmuyor bile. 'Hoşgelmişsen'. Akşamki o çok bilmiş polis:


- Sen Afganlısın.

- Değilim.

- Türkiye'ye gitmiş Afganlısın. Ben bilirim.


Adam ben bilirim diyor, diyecek bir şey var mı?


Tahran otobanına girdikten sonra ortaya bir resim albümü çıktı. İhtiyar kadın renkli ve iyi çekilmiş resim kolleksiyonunu çıkardı ortaya. Genç olanıysa bir süre sonra bir rulonun lastiğini açtı ve yine bir kadının küçük posterini gösterdi ışıldayan sevinçli gözlerle. İhtiyar kadının gözlerinin önünü kapkaraydı.


...


Otobüsün en arka koltuğunda oturuyorum. Ayaklarımı zemine basabilmek için koltukları zorluyorum. Halbuki diğer koltuk araları gayet genişti. Çantayı kucağıma aldım. Terden sırılsıklamım. Pasaport ve yedeklerimi koyduğum iç cep de ıslanmış. Kohat yoluna gidiyoruz. Dağdaki Tuk geçide geldiğimizde 16 yıl önce Haziranın bugünlerinde Mücahidlerle burada polis durdurmuştu. Yabancı olduğumuzun anlaşılmaması için dualar yapmıştık. Aramızda göz ve ten renkleri Afganlılara hiç benzemeyen arkadaşlarımız da vardı.


Daha sonra bu yolu defalarca gidip gelecektim. Dağdan Kohat'a kadar döne döne inen yol bana hep Hayber geçidinin resimlerini hatırlatır. Aslında burası tek kalem ve Hayber geçidinden daha dik ve o oranda da virajlı.


Otobüs şehre indi. İlk hoşgeldini yine muhacir kampları yapıyor. Bannu'ya 1 saat 15 dakikada geldik. Otobüs iyi gidiyor. Eğer böyle giderse ve yol böyleyse, bunun Kuetta'ya erken varması lazım. Gece karanlık olduğunda yolun Taftan yolundan daha kötü olduğunu gördüm. Yeni yol yapıldığı için otobüs tali yoldan gidiyor. Derelere girip çıkıyor. Hava ışıdı.


İki ön koltuktan itibaren üçü genç ikisi çok yaşlı kadın. Bir küçük kız. Dört erkek çocuk. Biri oldukça yaşlı biri daha genç Afgan aile var. İhtiyar Afgan, su kabından her isteyene titreyen elleriyle bardağı doldurup veriyor. Onun bir resmini çekmeyi çok istiyorum. Yüzü çilekeş Afganların, mültecilerin bütün karelerini taşıyor. Ona bakınca hüznüm artıyor. Yaralarım kanıyor. Koltuk için Afganistan'ı bir daha bir daha kana bulayanlar bu hesabı nasıl vereceksiniz?


Yolculuk uzuyor, yol bozuk ve çok yıpratıcı. Tren gerçekten daha rahattı. Ve böyle bir yolculukla akşam saat 09:30'da Kuetta'ya vardık. 50 bin Tümene İran'a kaçak geçiriyorlarmış. O aile de İran'a gidecekmiş. Afganların otelinde kalıyoruz. Buradan kaçak gidenleri organize ediyorlar.


Otelde bir gencin odasında çay içtik, muhabbeti ilerlettik. Genç anlatıyor;


'Annem babam Afganistan'da. Çoluk çocuk Peşaver'de. Ben buradayım. Bir ekmek parası için, 2 Rupi için Pakistanlılar hakaret ediyor ve bunlara katlanıyoruz. Kabil fethedilince İran'daydım. Araba çarpmıştı, ayağım kırıktı. O halimle Afganistan'a geçtim. Annem Kabil'e gitmeme izin vermedi. Darbeden önce bizim orada bir mescid ve medrese vardı. 700 nefer İslam'ı öğrenmişti. Şimdi ne mescid var, ne de medrese. Altı yıldır Afganistan'da İslam var, bir tane mescid yapılmadı. Harabe olanlar da öylece duruyor'.


5 Haziran Türkistani Peşaver'deymiş. Şura toplantısındaymış. Aramaya başladık. Sıbğatullah Müceddidi'nin yerine gittik. Büyük bir malikane, giriş kapısında özel yapılmış nöbetçi kulübeleri vardı. Tanıdık biri çıktı. Onunla oraya gittik. Türkistani oradaydı. Hazretin reisi olduğu şuraydı bu. Türkistani ile Kuzey ve Taliban hakkında konuştuk.


Kerimi Tahran'da beni bekliyormuş. Mevlevi Ömer Türkistani'ye bakanlık teklif etmiş. 'Gücü kudreti olmayan ve şu anda politik bir ilişki olacak olan, gelecekteyse görevden alınacak böyle bir görevi kabul edemezdim.' diyor.


Ve Kuetta'ya gidip dönmeye karar veriyorum. Saat 4'de otobüsün 48 nolu en arka sağ koltuğunu aldık.

Müseferet

Tahran’ın Güney Otobüs terminaline gideceğim.

Muhtaç Ağlatır

Aradan otuz sene geçmişti; onu unutmamıştım. Kaybolup gitmişti.

Allah taraftarı kurtarıcılar olmadıkça, fesatçılar

Gürcistan: 69 bin 700 km kare yüzölçümüne ve 5 milyon nüfusa sahip olan bu küçük ülkenin,...

İslam'da şiddet

Evet, İran devrimiyle hızlanan bir süreç var.

Şehadet en karlı alış veriş arkadaşlar; canı verip

Sonradan kendisi de bir alçağın en az on kurşununa hedef olan Hayati ÜSTÜN, İstanbul'dan telefon ediyor.

Cihad ve Şehadet (Selami Yurdan)

İhtiyar delikanlı: Yaşlanan bedenine karşın, yaşlanmayan gözlerinden yiğitlik kıvılcımları saçan Ferman ağabey

Yorulmuş adamlarla yola çıkmak

Hep zaafiyet içinde yüzmeyi nasip ediyor.

Her dağ kekik kokmaz

Gecikiyor dostların kalbine.....

Üsküp'ün gülleri susuz kalmasın.. -3-

Akşam namazından sonra beş araçla programın yapılacağı Kumanova'nın banliyösündeki Likova'ya doğru yola çıktık.

Üsküp'ün gülleri susuz kalmasın.. -2-

Makedon hükümeti, batıdaki dağın ucuna 70 metre yüksekliğinde bir haç dikmiş.

Üsküp'ün gülleri susuz kalmasın.. -1-

Makedonyalı Müslümanlar 2005 yılını bitirirken Osmanlı ulemasının son temsilcisi İdris İdrisi Hoca Efendiyi kaybetti.

Akşamki konuşma gençlerin çok hoşuna gitmiş..

Reyyan'la beraber otobüsle Recklinghausen'e gittik. Oradan 11'de ICE'ye bindik.

Bu kadar kendiliğinden gözyaşım ilk defa akıyordu

Akşam Ahmet gelip aldı. Sonra eşi, oğlu Musab ve kızı Halenur'u da alıp Bochum'a gittik.

Son başladığım öykü aklıma gelince duygulandım

Akşam Ahmet gelip aldı, ailece ona başsağlığına gittik. Yan komşu Karslı inşaatçı da geldi. Sivas iki yıllık mezunuymuş.

Berlin'de akşam iyi kar yağmıştı, şimdiyse başlayan yağmur karı eritiyordu

Saat 12'de Musab geldi. Emine hanım Bilefeld'e gidecekmiş. 'Almaya gelmesinler, seni giderken biz bırakalım.' dedim.

Priştina'nın en genç imamı ve gençlerle ilgilenen

Faik'in börekçi dükkanı varmış, oraya gidiyoruz. Hüsameddin'e telefon ettik. Bir saat önce eve gelmiş.

Alman misyonerler bölgede çalışmak için 20...

Priştina, 200 bin nufuslu bir şehir. Onüç cami var. İmam-Hatib okulu, İlahiyat Fakültesi dört senedir eğitim hizmeti veriyor.

Zerre kadar hayrın da, zerre kadar şerrin de karşı

Gayrimüslimlerin anlattığına karşılık üzerine gitmeliyiz. Teknolojinin ve iletişimin hızlandığı bu zamanda bu fırsatları iyi değerlendirip

Balkanlardaki ve Türkiye'deki Müslümanların ilişkileri

İçerdeki bilgisayarlar okulun, orada yer olmadığı için burada duruyor.

İttifaklar arasındaki fark

Cahiliye dönemi ittifakları, zalim de olsa, mazlum da olsa, saldırgan da olsa, saldırıya uğrayan da olsa

Taklit ve farklılığı öne çıkaran ırkçılık

Taklit, 'öteki'ni kalıp yargılarla anlamanın bir biçimidir. Taklit, sömürgeci iktidarın ve bilginin anlaşılması en zor

Berlin duvarı yıkıldı, bu ülkede başka duvarlar örülüyordu

Bizler bugün bu salonda bir kader buluşmasında biraradayız.

Kudüs'e sahip çıkmak..

İsrail'in ve dünya siyonizminin desteği ortadayken İslam dünyasının ilgisi sadece toplantılar, tel'inler bazında kalmamalı.

Beytül Mukaddes: Mukaddes ev, Kudüs..

Siyonistlerin göz yumulan bir biçimde bazan Lübnan'a, bazan Gazze'ye saldırısının şaşırtmaca bir amacı vardır...

Bir türküye ne dertler, ne hasretler yüklenir..

Berlin'e doğru hızla giden taksinin camına başımı dayamış, engin yeşillikleri seyrederken kendime sorduğum bir soru

Korku üzerine kurulu bir gelenek

Heredot'tan Pliny'e, Aziz Augustine'den Kolomb'a, açıkçası bütün Avrupa'dan bugünkü ABD'ye kadar...

ABD emperyalizmine karşı mücadele artarak devam...

Bugün burada kitaplardan derlenen bilgiler aktarılmayacak.

Bir zeka özürlüler var içimizde, bir de alçaklar...

Bir dizgici anısı dinlemiştim. Daha çok okumak için bir yayınevine giriyor, okuyor, okuyor.

Keşmir deprem yardımı

Arazideki ekiplerin hepsini topladık. Gori köyünden dağlara doğru giden yol üzerine, dükkanların alt tarafına üç çadır kuruldu.

Hakiki müminin yeri..

Hareket: Bir cismin durumunun ve yerinin değişmesi, devinim. Vücutu oynatma, kıpırdatma veya kımıldatma.

Alçakça propagandalar..

Dünyada başka yerlere yerleştirilen milyonlarca mülteci varken Filistinlilerin bunu anlamayıp...

Ey çağlar boyunca dost ve bir kaldıklarımız!

19 Mayıs 1901'de Siyonizmin birleştirici babası Theodor Herzl, Sultan Abdulhamid Han'ın huzurundadır.

Yolculuk -III-

Otelin lobisi aynı zamanda lokanta ve çayhaneydi. Pakistanlı önce tek kişilik odasını tuttu.

Yolculuk -II-

Yemek yer misin, Muhammed? - Hayır, ağabey. Zahedan'a ne zaman varırız?....

Yolculuk -I-

Tahran'ın Güney Otobüs Terminaline gideceğim. Meydan-ı İmam Humeyni'yi batı yönünden Tophane tarafına koşar adım geçtim.

Otuzuncu yılında İran İnkılabını değerlendirmek

İran devrim kitabını iyi okursak, iki şey dağ gibi dikilir karşımıza:

İRAN – Güneybatı Asya Ülkesi

Yirminci yüzyıl itibariyle petrol ve doğalgaz zengini bir ülke...

Hatemi'nin Cumhurbaşkanlığı seçimi

Peygamberler hata yapınca uyarılmışlardı. İnsanlar ise emredildikleri ve nehyedildiklerini bilirlerse...

Afganistan'a gidince köyüme gitmiş gibi rahatlıyo

Kararını vermişti, gidecekti. Önce İsmail'in evine gidip taziye ziyareti yapacaktı. Yapabilecek miydi?

Afiganistan

Afganistan halkının İslam'a bağlılığı ve İslami endişeleri tartışma kabul etmez bir gerçek.

İslam bütün bir yaşam tarzıdır

İslam yaşadığımız zamanda dünyanın en faal gücüdür. Yirminci yy.ın zarları Müslümanlar üzerine atıldı.

Cihad İslam'ın hiç solmayan bir gülü, bir gücü...

Biz bu akşam burada hayatlarını, insanlık tarihi boyunca bir kere yaşanan insan hayatını Allah...

İHH, Afganistan-Celalabad-Gazne

İHH, Afganistan'da yıllardır faaliyetini sürdürüyor. Bu seneki Kurbanda bir ekip daha ilave edildi

Cihad ve Şehadet İslam'ın hiç solmayan iki çiçeği

1552, Rus Çarı zalim İvan'ın Kazan Hanlığını yakıp yıktığı tarihtir. Bu günün anısına da Kızıl Meydan'daki St. ...

Ben Afganistan'a sevdalıydım, ilgiliydim

Bir kenara oturup ekmek yanına birer meyve suyu içtik. Sonra 83 numara geldi.

‘Bu sınırlar şeytanın çizgileridir’

Yol eski toz ve topraklı yol değil. Yeni yapılmış ve çok güzel asfaltlanmış...

Karayoluyla kaç bin km yol yapacağım, kaç değişik...

Ha bugün ha yarın derken yine tası tarağı topladım. Dadaş Seyahat niçin bir kalır.

Bütün iyi dostlarım şehid oldu!

Dr. Rabbaniyle vedalaştık. ‘Yarın akşam buraya gel seni gönderelim. Kabil’in son durumunu mutlaka görmelisin...

İslam’da Cihad vardır, siyasette koltuk vardır

24 Mayıs 1995, saat 15:10’da Afganistan Cumhurbaşkanı Prof. Burhaneddin Rabbani ile görüşmeye alındım

Kabil’de geziyorum, her yer yıkılmış ve yakılmış!

Celalabad’a döndük. Emanullah geldi. Marufların Peşaver’de olduğunu ve görüştüğünü söyledi.

Seyyid Abdullah Nuri - Ayak izleriniz bile kalmadı

Kabil’i seyrediyorum. İşte merkezi şehir önümde uzanıyor. Bütün güzelliğiyle demeli miyim bilmiyorum.

Tacikistan’da 100 bin masum müslüman halk şehid ed

1991 yılında Sovyetler dağılınca bütün bağlı cumhuriyetler bağımsızlıklarını ilan ettiler.

Birileri bir yere oturunca sürekli iç düşman humma

Bundan sonrası için ne düşünüyorsunuz?

Taliban, İtalya’nın Senusileri gibi, Müslüman ama

Cümbüş’te üç kuvvet vardı: 1- Cihadiler; dışarıyla alakası yok. 2- Pehlivanlar; (milisler) eski Necib’in...

‘Sakal, sarık mecburi, kadınlar sokağa çıkamaz. İs

Pazar; Erzurum garajı eski yerine yeniden yapılmış. Selami’yi tekrar aradım. Necmeddin’le geldiler.

Şu kuruyan güllere bak! Kuruyan gençlerimiz gibi.

Gece saat 03:30’da uyandım. Ezan okunuyordu. Namazı kıldım, uyuyamıyorum.

Afgan cihadına katılmak için bu yol en önemli geçi

İstanbul’dan karayoluyla yola çıktığınızda, dört bin üç yüz km. sonra çöllerle kaplı Belucistan’a ulaşırsınız...

Geleceğin en büyük çöl savaşları burada yaşanabili

İran’ın güneydoğusuna, Afganistan’ın güneybatısına ve Pakistan’ın batısına düşen, 2,5 milyonu İran’da...

Amsterdam’da açan çiçek

Gönlümde bir kıymet dairem var. Bunu açıklamalı mıydım? Evet bunu açıklamalıyım ki, anlatacağım anlamlansın diyorum...

Gezi notları arasında iki şiiri

Bırak git meydanları,Vur beni!

Bizim diyarımız! Osmanlı yetimi

Saat 12’de İHH’dan minibüsle havaalanına çıktık. Üsküp’e Yakup Hoca’nın vefatı için taziyeye gideceğiz.

Yirmi günde sanki 20 yıllık bir dostluk bağı oluşt

Kampa döndüğümüzde saat iki olmuştu. Halit, ‘Mecir bekliyor, taziyeye geç kalıyormuşuz’.

‘Mücadelenin uykuya dalmaması önemliydi’

Taksiciler yapıştı. Hayır dedim. Biri inat etti. Araba gelecek desem de aldırmıyordu.

‘Eyvah! Afganistan ırk savaşlarına doğru ...’

İkindide camiye gittik. Çıkışta Muallimin müdürlüğünü yaptığı okulu gezdim. Beşyüz öğrencileri varmış.

‘Karın çığa dönmesi gibi insanoğluna ihtiyarlık ç

Hastahanedeki hasta ve yakınlarının hemen tamamı Afganlıydı. İsmail, Hanif’i aramıştı.

Peşaver 5-7 Aralık 2005 ‘Emini sen büyük adamsın!

Vakit geç oluyordu. Taş pazarına gidecektik. Recep ve Halit acil alışveriş yapıp geri dönecekti...

Keşmir – 29 Kasım 2005 Peşaver’e yolculuk

Geriye 300 battaniye vereceğimiz kalmıştı. Depoya gelen battaniyelerden 180’ini yükleyip götürdük...

Keşmir – 27 Kasım 2005

Çadırların dikiş yerlerinden su damlamaya başladı. Battaniyenin baş tarafı sırıl sıklam olmuştu...

Keşmir – 26 Kasım 2005

Sabah namazında hava daha soğuktu. Namazı kılıp yataktaki sıcaklığımızın içine yeniden gömüldük...

Keşmir – 25 Kasım 2005

Pakistan elektrik kurumu elemanları geldi. Huzeyfe’nin yerleştirdiği ana panodan kampa yeni hat çekmeye başladılar...

Keşmir – 10 Kasım 2005

Akşam saat 19, İstanbul-Karaçi uçağı için havaalanındayız...

Afganistan’daki son seçimler üzerine...

Afganistan’ın işgal gücü, seçimlerde hile olduğunu ısbatladı ve seçimler ikinci tura kaldı. Bu seçimlerde de hile var diye yazmadım.

Amerika Afganistan’da gerçekten savaşıyor mu?

Hayır, ABD Afganistan’da bir kurnazlık oyunu sergiliyor. Evet, çatışmalar var, kayıplar var...

Merkel’in Dışa Vurduğu İsrail Baklası

Alman ve İsrail kabinesi ikinci ortak toplantısını Berlin'de yaptı. Birincisini Kudüs'te yapmıştı...

Werden die Bomben die in Kabul explodieren Merkel

So wie ich daran glaube, dass der Angriff auf die Twintowers am 11. September 2001...

Kabil’de patlayan bombalar Merkel’i kurtaracak mı?

11 Eylül 2001'de İkiz kulelere yapılan saldırıyı el-Kaide diye çıkartma bir örgütün yapamayacağına inandığım gibi...

Swat Tahrik-i Taliban'ı ve Pakistan'ın Durand Hatt

2006 'nın Kasım ayında Kabil'deydim...

Pakistana Sahip Çıkalım

ABD-Ingiliz Orta Şark Kumpanyası bütün dünyayı parmağına taktı oynatıyor...

Çanakkale Onurlu Bir Bitişin Savaşı

Çanakkale savaşı, sonradan ortaya çıkan sonucuyla Osmanlı devletinin bittiği savaştır.

YENİ TOM AMCA: Barack Hüseyin Obama

İktidardasın Tom Amca. ABD başkanlığın kutlu olsun.

Sözünde duran bir yiğit daha Rabbine döndü.

Bir garip ölmüş diyeler. Üç günden sonra duyalar...

Siyonist israil Devletinin Gerçeğini Kavramak

19 Mayıs 1901'de Siyonizmin birleştirici babası Thedor HERZL, Sultan Abdülhamid'in huzurundadır.

İsrail döktüğü kadar kan ödeyecek, ektiği kadar ki

1979'un 27 Aralık gecesi SSCB'nin kızıl ordusu, Afganistan'a girmişti. Görkemli, techizatlı, dünyayı korkudan titreten kızılordu ...

Mekke ve Kabeye Sahip Çıkalım

Doğudan, batıdan, kuzeyden güneyden her renkten , her dilden , her ırktan Müminlerin aşkla, vecdle...

Türkiye’de Ramazan Notları

Bütün kürreyi arzda yaşayan Müslümanları bugün heyecan dalgası sarmış durumda.

Gürcistan’da Nataşa sahne aldı

GÜRCİSTAN: 69.700 km. kare yüzölçüme, beş milyon nüfusa sahip olan bu küçük ülkenin...

Demir Döğenlerin Meydanından İki Demirci

Yılmaz ÖZTUNA: “Türkiye Gazetesi” nasıl bir gazete? sorusunun cevabını vermek çok zordur...

Şu Çılgın Türkler

Ankara kökenli bir kitap “Şu Çılgın Türkler”.

Güzel adam Erdem Bayazıt

Yedi güzel adamın dalından bir yaprak daha düştü toprağa

Pakistan’da Oynanan Oyun

Bu yazıyı tasarlarken Pakistan’ın başında dolaşan sosyal ve siyasal desiseleri düşününce PAK-İSTAN hayalini kuran...

Misyonerlerin Kandahar Gösterisi

19 Temmuzda 23 Güney Koreli Güney Afganistan'da, Taliban tarafından tutuklanmıştı.

Mine, Time’a Kapak Olunca

Time dergisi başörtülü İHH gönüllüsü Mine KARAKAŞ'ın resmini kapağına basarak "Türkiye'nin ikilemi" başlığıyla vermiş.

Kabil’den Celalabad’a Afganistan

Kabil’e kar inmemiş fakat soğuk inmiş, yağan yağmurdan her taraf çamur içinde.

İsmail Kahraman, İslamcılık ve MTTB

16 Aralık 2006’da MTTB’nin (Milli Türk Talebe Birliği) kuruluşunun yeniden ilan edildiğini gazetelerden okuduk. CHP’li Yüksel Çengel, 46. dönem MTTB Genel Başkanı. Milliyetçi Rasim Cinisli 47. dönem MTTB Genel Başkanı. İsmail Kahraman 48. dönem genel...

Şeytan Üçgeni

Bugün Terörizmin tarifi ABD’nin keyfine ve uzmanlık alanına bırakıldı.

Orada bir yer var dağlar başında - KEŞMİR -3-

Yeni gün için programimizi yapmistik...

Orada bir yer var dağlar başında - KEŞMİR -2-

Sabah namazini kildik, yeni gün için bize gösterilen çadirda istirahate çekildik...

Orada bir yer var dağlar başında - KEŞMİR -1-

AZAD Keşmir, Jammu ve Makbuza Keşmir denilen 222,236 km2 lik yüzölçüme sahip...

ABD Kaybetti; Insanliga Kaybettirdi

ABD günden güne kaybeden bir ülke. ABD´ye duyulan nefretin ölcüsü yoktur.

Türkmenbaşı'nın ardından

21 Aralk perşembe sabahı haberlerinde; hazar denizinin doğu yakasına düşen bir batı Orta Asya devleti olan Türkmenistan Devlet baskani ya da Türkmenistan Diktatörü S.Murat Türkmenbaşının öldüğü haberini duydum

Cihaddan Sonra

Bir önceki gece paralı askerlerle çatışmadan dönmüştük. Kaybettiğimiz grubu bulabilmek için yorgunluğun üstüne ...

Kabil’de patlayan bombalar Merkel’i kurtaracak mı?

11 Eylül 2001'de İkiz kulelere yapılan saldırıyı el-Kaide diye çıkartma bir örgütün yapamayacağına inan...

ABD’nin İşgal Mantığı

Müslümanlarin kendi hayatlarini iyilestirici her türlü isteklerinde elde ettikleri her türlü basarinin karsisina ezici ve yikici bir biçimde dikildigini görüyoruz.

Afganistan’ı unuttuk mu?

Az tirajlı bir gazetede küçük bir iç sayfa haberine göre Afganistan’ın güneyinde...

Ziyaretçi Defteri
Yükleniyor
Yükleniyor...