1552, Rus Çarı zalim İvan'ın Kazan Hanlığını yakıp yıktığı tarihtir. Bu günün anısına da Kızıl Meydan'daki St. Basil Katedralini yaptırmıştır. Moskova'nın hala simgesi olun bu yapı, katledilen bir toplumun, yakılan başkentinin anısına yapılmıştır.
1917'de halkların kardeşliği sloganıyla iktidara gelen Komünistler, 1920'de Orta Asya'daki son İslam hanlığını ilhak ederek, Seyhun nehrini boydan boya sınır yapıp, Afganistan'a dayamışlardı.
27 Aralık 1979'da Rus Kızıl Ordusu, Warşova Paktı askerlerinin de işbirlikçi desteğiyle, işgali altındaki Özbekistan İslam topraklarından, İmam Tirmizi'nin şehrinden Amuderya üzerindeki köprüyü geçerek, adını Hz. Ali (r.a.)'den alan Mezar-ı Şerif bozkırlarına doğru giriş yaptı.
Dünya hem şaşkın, hem de suskundu.
24 Ekim 1945'te kurulan BM, 'adalet ve güvenliği, ekonomik kalkınma ve sosyal eşitliği, uluslararasında tüm ülkelere sağlamayı amaç edinmiş bir kuruluş' olarak tarif edilmektedir.
Sovyetlerin Afganistan'a girişi konusunda BM iki yıllık kış uykusuna yattı.
Sovyet işgaline karşı ilk ve en önemli sivil tepkiler, İslam aleminin gençlerinden geldi. Ocak 1980'in daha ilk günlerinden itibaren ülkelerde sokak gösteri ve protestoları başladı.
Nüfusu tahmini rakamlara göre 15 milyonun üstünde olan Afganistan halkının yarısı Pakistan ve İran'a doğru göçe, hicrete başlamıştı.
Yirminci yüzyılın son en büyük göçüydü bu. Bütün dünyanın gözleri önünde katliam korkusuyla yollara dökülen bir dram yaşanıyordu. Hiçbir teknik araçtan yararlanamayan Afgan halkı küçük çocuklarını, eşyalarını sırtlarında taşıyordu. Açlıktan, soğuktan ya da Komünist militan saldırıdan, Rus bombardımanından ölenlerin, ne kaydı ne de arşivlere yansıyan görüntüleri vardı.
Pakistan'ın serhad bölgesindeki Peşaver şehriyle, Belucistan'daki Quetta şehirleri muhacir yoğunluğundan dolayı birer Afgan şehrine dönmüştü.
Çadır kentlerin nüfusu 50 bin ila 100 bin arasında değişiyordu. Arazi susuz, ağaçsızdı. Afganistan muhacir kampları bozkırın ortasındaydı. Yazları dayanılmaz sıcak, kışlarsa yağmur ve çöl soğuğunda çadırların altında geçiriliyordu. Çocuk ve yaşlı ölümleri çok yüksekti. Afganların sessiz ağıtlarını duyan yoktu. Uluslar arası antlaşmalar bir kere daha aldatmıştı, işlevsiz kalmıştı.
Afganistan'ın gençleriyse teslim olmamıştı, kaçmamıştı. Rusların çelik zırhlı tankları ve uçan aletleri ufuklara set çekse, gökyüzünü kapatsa da, genç mücahidlerin ellerinde modası geçmiş silahlarla, incecik gömlekli göğüslerini siper etmişler, sırtlarını başı dumanlı vatan topraklarına dayamışlardı.
Rusya acımadan yakıyor, yıkıyordu. Süper MİG 24'leri ve helikopterleri havadan, tankları da karadan ölüm kusuyordu. Kızıl Ordu, büyük bir coşkuyla bütün katliam örneklerini sergilemeye çalışıyordu.
Dünya kayıtsızdı, çünkü Rusya'nın girdiği yerden çıktığı yoktu. Son kırk yılda Polonya'yı, Macaristan'ı, Çekoslovakya'yı ezip geçmişti. Batılılar, kıtadaşlarına dahi arka çıkmamıştı. Yoksul Afganistan'ın hiç şansı yoktu.
Her türlü zor şartlara rağmen, Afganistan'ın Müslüman gençleri Cihad bayrağını açmıştı. Partizanlıklarıyla, militanlıklarıyla, gerilalıklarıyla övünen Marksistler şaşkındı; karşılarında dirençli bir halk karşı koyuşu vardı. Rusya'nın bütün saldırganlığına karşın savaşın içinde pişen ve tecrübe kazanan Mücahidler vardı.
Afgan halkı, Peştun, Tacik, Özbek, Hazara, Türkmen, Beluc ayrılığından Cihad'ın kaynaştırmasıyla Ümmet birlikteliğine yürümüştü.
Rusların Afganistan macerası 9 yıl sonra, hezimetle bitti. Son Rus birliği, Nisan 1989'da Tirmiz köprüsünden geri döndü.
1992'de Kabil, Mücahid grupların eline geçti. Afganistan toprakları özgürlük mücadelesi veren Keşmirliler, Doğu Türkistanlılar, Tacikler, Özbekler için bir moral ve sığınma beldesi olmuştu. Arap ülkelerinin zalim yöneticilerinden kaçan Arap Müslümanlar için de Afganistan, Pakistan'dan daha güvenli ve rahat bir barınak olmuştu.
Eski Komünist yönetim kalıntısı, Orta Asya diktatörlerine karşı mücadele veren Özbekistanlı, Tacikistanlı, Doğu Türkistanlı gençler de buradaydı.
1995'te Taliban'ın Kabil'deki Mücahid yönetimine karşı çıkışı ve başkenti ele geçirmesi, Afganistan'daki İslamcı yönetimin zorla el değiştirmesiydi. Taliban'ın gelişi ABD'yi yine mutlu etmedi.
Ne idüğü belli olmayan 11 Eylül 2001 olayı ABD'nin Rusya'dan sonra, 'BM'yi falan takmam' tavrıyla Afganistan'ı tarihin gördüğü en büyük bombardımanlardan, halı bombardımanıyla yakıp yıkan saldırısı, bütün hak, hukuk kavramının ne masal olduğunu bir kere daha gösterdi.
Amerika, Afganistan'a karadan girişinde Rusların güzergahını kullandı. Özbekistan'dan Mezar-ı Şerif'e doğru hareket etti. Özbekistan Devlet Başkanı İslam Kerimov, Afganistan'da üslenen muhaliflerine karşılık en büyük desteği vermişti. Raşid Dostum ve Abdulmelik bu defa da ABD ile işbirliğine girmişlerdi.
Raşid Dostum'un güvensizliğini bilen Kunduz'daki Talibler, Ahmed Şah Mesut'a teslim oldular. Şibirgan ve Mezar-ı Şerif'teki Özbek Taliblerle, Özbekistan'da Kerimov'a karşı Cihad bayrağını açan Özbekistan Mücahidleri, Raşid Dostum'a güvenmek, dost bilmek gibi bir hata yaptılar. Ve Cenk Kalesinde toplanan ve bir iddiaya göre sayısı 10 bine ulaşan gençler Raşid Dostum'un milislerince katledildi. Onların ne hesabını soran, ne de ardına düşen oldu. Çünkü ABD yeni bir ad bulmuştu; 'teröristler'. Dünyayı kana bulayan, insanları yüzbin yüzbin katledenler, işlerini rahatsız edenlere isim bulmuştu; 'terörist'.
Doğu Türkistan'daki Çin zulmünden kaçıp Afganistan'a sığınanlar da katledildi, böylece ABD, Çin'e de sus payı vermişti.
Afganistan'a sığınmış olan Arap ailelere ve gençlere terörist demek yetmeyecekti. Onlara daha hedef bir isim taktı ABD; 'El-Kaide'. Filistinli, Iraklı, Mısırlı, Suudlu, Körfezli, kadın, çocuk, yaşlı hiç önemli değildi. Her Arap bir El-Kaide idi. Yok edilmeliydi. Vatansız, sahipsiz, bu dünya sürgünü Mülsümanlar, sesini, soluğunu, mağduriyetini hiç kimseye haykıramadı. ABD her Arap kellesine ödül koymuştu. Acımasızca katledileceklerdi, katledildiler.
Afganistan'ın, Orta Asya'nın en stratejik ülkesi olması, Çin'in, Hindistan'ın, İran'ın ve Orta Asya'nın tek bir ülkeden kontrol edilebilir olması, Afganistan'ın hayatını karartmıştı.
Ne evrensel beyannameler,
Ne insan hakları,
Ne de Birleşmiş Milletler Afganistan için geçerli şeyler değil. Hepsi rafa kaldırılıyor. Zaten bütün bu sözleşmeler batılılar için geliştirilmiş ilkeler. Batı için savaşsız bir dünya, diğerleri için karartılı bir dünya.
...
Batılılar, Haçlı seferleriyle bir araya gelişin, gücünü ve sonucunu gördü. O refleks onları Osmanlı'nın elinden kurtardı. İşgal edemedikleri bir tek İslam coğrafyası kalmıştı. 1800'den sonra buna giriştiler ve Müslümanların büyük direnişiyle karşılaştılar. Cihad ve şehadet önlerini kesti.
Birinci Dünya Savaşında ikiye bölünen batının sömürgeleri paylaşma savaşıydı. Osmanlı da yıkılınca karşılarında İslam adına hiçbir güç kalmadı.
İkinci Dünya Savaşı yeni bir güç savaşıydı.
Batılılar iki güç blok'una bölündü; NATO ve Warşova.
Müslümanlar ancak milyon milyon şehid vererek göreceli bağımsızlıklar alabiliyordu.
1980 sonrası İslam'ın Afrika'dan başlayıp, İran'dan, Uzak Asya'ya uzanan şaşırtıcı diriliş yılları oldu. Afganistan'ın Warşova Paktınca ya da SSCB'ce işgali, Cihad'ı ateşledi, ittifakı olan bir ülke desteği olmasa da, halkın para, gençlerin Mücahid olarak katılmasını getirdi. Filistin'in sesi İslam'a döndü, Bosna Savaşı, Çeçenistan Savaşı, Batı'nın NATO'suna, Kuzey'in Warşova'sına karşı Mücahidler ittifakını getirdi.
...
Bütün İslami kurumlar arasında en takdire şayan kaynağı Cihad kurumu sunmaktadır. Cihad ve Şehadet İslam'ın hiç solmayan iki çiçeği ve en dinamik gücüdür.
İslam mektebinin en çabuk yayılan, en kolay anlaşılan, en hızlı kavranan ve sonuç veren kurumudur. Cihad mektebi, Şehadet hasılası.
Cihad; sonunda hedefe ulaşanların, ya da ulaştıranların da en çabuk sırt döndükleri, unuttukları yol da cihaddır. Hatta öyle ki, bir savaştan dönerken Rasulullah'ın söylediği şu hadisi dillendirme biçimi Cihad kapısını kapamak için riyakarca kullanılır. 'Küçük Cihaddan büyük Cihada dönüyorsunuz'.
Cihad'dan önce ve sonra toplumu kurmak, kurumları oluşturmak için uzun süreli eğitime ve eğitim kurumlarına, sosyal, siyasal, ekonomik sahalarda ihtiyaç duyulan kalifiye eleman yetiştirmek için uzun yıllara ve yatırımlara ihtiyaç varken, Cihad için yola çıkacak insanın çoban, işçi, alim, ümmi, yaşlı, genç olması hiç önemli değildir. Uyku halindeki bir Müslüman dahi konuyla ilgili ayet, hadis, Hz. Peygamber ve Sahabeden anlatılacak şeylerle eğitimini alır ve yola çıkar.
Tahran’ın Güney Otobüs terminaline gideceğim.
Aradan otuz sene geçmişti; onu unutmamıştım. Kaybolup gitmişti.
Gürcistan: 69 bin 700 km kare yüzölçümüne ve 5 milyon nüfusa sahip olan bu küçük ülkenin,...
Evet, İran devrimiyle hızlanan bir süreç var.
Sonradan kendisi de bir alçağın en az on kurşununa hedef olan Hayati ÜSTÜN, İstanbul'dan telefon ediyor.
İhtiyar delikanlı: Yaşlanan bedenine karşın, yaşlanmayan gözlerinden yiğitlik kıvılcımları saçan Ferman ağabey
Hep zaafiyet içinde yüzmeyi nasip ediyor.
Gecikiyor dostların kalbine.....
Akşam namazından sonra beş araçla programın yapılacağı Kumanova'nın banliyösündeki Likova'ya doğru yola çıktık.
Makedon hükümeti, batıdaki dağın ucuna 70 metre yüksekliğinde bir haç dikmiş.
Makedonyalı Müslümanlar 2005 yılını bitirirken Osmanlı ulemasının son temsilcisi İdris İdrisi Hoca Efendiyi kaybetti.
Reyyan'la beraber otobüsle Recklinghausen'e gittik. Oradan 11'de ICE'ye bindik.
Akşam Ahmet gelip aldı. Sonra eşi, oğlu Musab ve kızı Halenur'u da alıp Bochum'a gittik.
Akşam Ahmet gelip aldı, ailece ona başsağlığına gittik. Yan komşu Karslı inşaatçı da geldi. Sivas iki yıllık mezunuymuş.
Saat 12'de Musab geldi. Emine hanım Bilefeld'e gidecekmiş. 'Almaya gelmesinler, seni giderken biz bırakalım.' dedim.
Faik'in börekçi dükkanı varmış, oraya gidiyoruz. Hüsameddin'e telefon ettik. Bir saat önce eve gelmiş.
Priştina, 200 bin nufuslu bir şehir. Onüç cami var. İmam-Hatib okulu, İlahiyat Fakültesi dört senedir eğitim hizmeti veriyor.
Gayrimüslimlerin anlattığına karşılık üzerine gitmeliyiz. Teknolojinin ve iletişimin hızlandığı bu zamanda bu fırsatları iyi değerlendirip
İçerdeki bilgisayarlar okulun, orada yer olmadığı için burada duruyor.
Cahiliye dönemi ittifakları, zalim de olsa, mazlum da olsa, saldırgan da olsa, saldırıya uğrayan da olsa
Taklit, 'öteki'ni kalıp yargılarla anlamanın bir biçimidir. Taklit, sömürgeci iktidarın ve bilginin anlaşılması en zor
Bizler bugün bu salonda bir kader buluşmasında biraradayız.
İsrail'in ve dünya siyonizminin desteği ortadayken İslam dünyasının ilgisi sadece toplantılar, tel'inler bazında kalmamalı.
Siyonistlerin göz yumulan bir biçimde bazan Lübnan'a, bazan Gazze'ye saldırısının şaşırtmaca bir amacı vardır...
Berlin'e doğru hızla giden taksinin camına başımı dayamış, engin yeşillikleri seyrederken kendime sorduğum bir soru
Heredot'tan Pliny'e, Aziz Augustine'den Kolomb'a, açıkçası bütün Avrupa'dan bugünkü ABD'ye kadar...
Bugün burada kitaplardan derlenen bilgiler aktarılmayacak.
Bir dizgici anısı dinlemiştim. Daha çok okumak için bir yayınevine giriyor, okuyor, okuyor.
Arazideki ekiplerin hepsini topladık. Gori köyünden dağlara doğru giden yol üzerine, dükkanların alt tarafına üç çadır kuruldu.
Hareket: Bir cismin durumunun ve yerinin değişmesi, devinim. Vücutu oynatma, kıpırdatma veya kımıldatma.
Dünyada başka yerlere yerleştirilen milyonlarca mülteci varken Filistinlilerin bunu anlamayıp...
19 Mayıs 1901'de Siyonizmin birleştirici babası Theodor Herzl, Sultan Abdulhamid Han'ın huzurundadır.
Otelin lobisi aynı zamanda lokanta ve çayhaneydi. Pakistanlı önce tek kişilik odasını tuttu.
Yemek yer misin, Muhammed? - Hayır, ağabey. Zahedan'a ne zaman varırız?....
Tahran'ın Güney Otobüs Terminaline gideceğim. Meydan-ı İmam Humeyni'yi batı yönünden Tophane tarafına koşar adım geçtim.
İran devrim kitabını iyi okursak, iki şey dağ gibi dikilir karşımıza:
Yirminci yüzyıl itibariyle petrol ve doğalgaz zengini bir ülke...
Peygamberler hata yapınca uyarılmışlardı. İnsanlar ise emredildikleri ve nehyedildiklerini bilirlerse...
Kararını vermişti, gidecekti. Önce İsmail'in evine gidip taziye ziyareti yapacaktı. Yapabilecek miydi?
Afganistan halkının İslam'a bağlılığı ve İslami endişeleri tartışma kabul etmez bir gerçek.
İslam yaşadığımız zamanda dünyanın en faal gücüdür. Yirminci yy.ın zarları Müslümanlar üzerine atıldı.
Biz bu akşam burada hayatlarını, insanlık tarihi boyunca bir kere yaşanan insan hayatını Allah...
İHH, Afganistan'da yıllardır faaliyetini sürdürüyor. Bu seneki Kurbanda bir ekip daha ilave edildi
1552, Rus Çarı zalim İvan'ın Kazan Hanlığını yakıp yıktığı tarihtir. Bu günün anısına da Kızıl Meydan'daki St. ...
Bir kenara oturup ekmek yanına birer meyve suyu içtik. Sonra 83 numara geldi.
Yol eski toz ve topraklı yol değil. Yeni yapılmış ve çok güzel asfaltlanmış...
Ha bugün ha yarın derken yine tası tarağı topladım. Dadaş Seyahat niçin bir kalır.
Dr. Rabbaniyle vedalaştık. ‘Yarın akşam buraya gel seni gönderelim. Kabil’in son durumunu mutlaka görmelisin...
24 Mayıs 1995, saat 15:10’da Afganistan Cumhurbaşkanı Prof. Burhaneddin Rabbani ile görüşmeye alındım
Celalabad’a döndük. Emanullah geldi. Marufların Peşaver’de olduğunu ve görüştüğünü söyledi.
Kabil’i seyrediyorum. İşte merkezi şehir önümde uzanıyor. Bütün güzelliğiyle demeli miyim bilmiyorum.
1991 yılında Sovyetler dağılınca bütün bağlı cumhuriyetler bağımsızlıklarını ilan ettiler.
Bundan sonrası için ne düşünüyorsunuz?
Cümbüş’te üç kuvvet vardı: 1- Cihadiler; dışarıyla alakası yok. 2- Pehlivanlar; (milisler) eski Necib’in...
Pazar; Erzurum garajı eski yerine yeniden yapılmış. Selami’yi tekrar aradım. Necmeddin’le geldiler.
Gece saat 03:30’da uyandım. Ezan okunuyordu. Namazı kıldım, uyuyamıyorum.
İstanbul’dan karayoluyla yola çıktığınızda, dört bin üç yüz km. sonra çöllerle kaplı Belucistan’a ulaşırsınız...
İran’ın güneydoğusuna, Afganistan’ın güneybatısına ve Pakistan’ın batısına düşen, 2,5 milyonu İran’da...
Gönlümde bir kıymet dairem var. Bunu açıklamalı mıydım? Evet bunu açıklamalıyım ki, anlatacağım anlamlansın diyorum...
Bırak git meydanları,Vur beni!
Saat 12’de İHH’dan minibüsle havaalanına çıktık. Üsküp’e Yakup Hoca’nın vefatı için taziyeye gideceğiz.
Kampa döndüğümüzde saat iki olmuştu. Halit, ‘Mecir bekliyor, taziyeye geç kalıyormuşuz’.
Taksiciler yapıştı. Hayır dedim. Biri inat etti. Araba gelecek desem de aldırmıyordu.
İkindide camiye gittik. Çıkışta Muallimin müdürlüğünü yaptığı okulu gezdim. Beşyüz öğrencileri varmış.
Hastahanedeki hasta ve yakınlarının hemen tamamı Afganlıydı. İsmail, Hanif’i aramıştı.
Vakit geç oluyordu. Taş pazarına gidecektik. Recep ve Halit acil alışveriş yapıp geri dönecekti...
Geriye 300 battaniye vereceğimiz kalmıştı. Depoya gelen battaniyelerden 180’ini yükleyip götürdük...
Çadırların dikiş yerlerinden su damlamaya başladı. Battaniyenin baş tarafı sırıl sıklam olmuştu...
Sabah namazında hava daha soğuktu. Namazı kılıp yataktaki sıcaklığımızın içine yeniden gömüldük...
Pakistan elektrik kurumu elemanları geldi. Huzeyfe’nin yerleştirdiği ana panodan kampa yeni hat çekmeye başladılar...
Akşam saat 19, İstanbul-Karaçi uçağı için havaalanındayız...
Afganistan’ın işgal gücü, seçimlerde hile olduğunu ısbatladı ve seçimler ikinci tura kaldı. Bu seçimlerde de hile var diye yazmadım.
Hayır, ABD Afganistan’da bir kurnazlık oyunu sergiliyor. Evet, çatışmalar var, kayıplar var...
Alman ve İsrail kabinesi ikinci ortak toplantısını Berlin'de yaptı. Birincisini Kudüs'te yapmıştı...
So wie ich daran glaube, dass der Angriff auf die Twintowers am 11. September 2001...
11 Eylül 2001'de İkiz kulelere yapılan saldırıyı el-Kaide diye çıkartma bir örgütün yapamayacağına inandığım gibi...
2006 'nın Kasım ayında Kabil'deydim...
ABD-Ingiliz Orta Şark Kumpanyası bütün dünyayı parmağına taktı oynatıyor...
Çanakkale savaşı, sonradan ortaya çıkan sonucuyla Osmanlı devletinin bittiği savaştır.
İktidardasın Tom Amca. ABD başkanlığın kutlu olsun.
Bir garip ölmüş diyeler. Üç günden sonra duyalar...
19 Mayıs 1901'de Siyonizmin birleştirici babası Thedor HERZL, Sultan Abdülhamid'in huzurundadır.
1979'un 27 Aralık gecesi SSCB'nin kızıl ordusu, Afganistan'a girmişti. Görkemli, techizatlı, dünyayı korkudan titreten kızılordu ...
Doğudan, batıdan, kuzeyden güneyden her renkten , her dilden , her ırktan Müminlerin aşkla, vecdle...
Bütün kürreyi arzda yaşayan Müslümanları bugün heyecan dalgası sarmış durumda.
GÜRCİSTAN: 69.700 km. kare yüzölçüme, beş milyon nüfusa sahip olan bu küçük ülkenin...
Yılmaz ÖZTUNA: “Türkiye Gazetesi” nasıl bir gazete? sorusunun cevabını vermek çok zordur...
Ankara kökenli bir kitap “Şu Çılgın Türkler”.
Yedi güzel adamın dalından bir yaprak daha düştü toprağa
Bu yazıyı tasarlarken Pakistan’ın başında dolaşan sosyal ve siyasal desiseleri düşününce PAK-İSTAN hayalini kuran...
19 Temmuzda 23 Güney Koreli Güney Afganistan'da, Taliban tarafından tutuklanmıştı.
Time dergisi başörtülü İHH gönüllüsü Mine KARAKAŞ'ın resmini kapağına basarak "Türkiye'nin ikilemi" başlığıyla vermiş.
Kabil’e kar inmemiş fakat soğuk inmiş, yağan yağmurdan her taraf çamur içinde.
16 Aralık 2006’da MTTB’nin (Milli Türk Talebe Birliği) kuruluşunun yeniden ilan edildiğini gazetelerden okuduk. CHP’li Yüksel Çengel, 46. dönem MTTB Genel Başkanı. Milliyetçi Rasim Cinisli 47. dönem MTTB Genel Başkanı. İsmail Kahraman 48. dönem genel...
Bugün Terörizmin tarifi ABD’nin keyfine ve uzmanlık alanına bırakıldı.
Yeni gün için programimizi yapmistik...
Sabah namazini kildik, yeni gün için bize gösterilen çadirda istirahate çekildik...
AZAD Keşmir, Jammu ve Makbuza Keşmir denilen 222,236 km2 lik yüzölçüme sahip...
ABD günden güne kaybeden bir ülke. ABD´ye duyulan nefretin ölcüsü yoktur.
21 Aralk perşembe sabahı haberlerinde; hazar denizinin doğu yakasına düşen bir batı Orta Asya devleti olan Türkmenistan Devlet baskani ya da Türkmenistan Diktatörü S.Murat Türkmenbaşının öldüğü haberini duydum
Bir önceki gece paralı askerlerle çatışmadan dönmüştük. Kaybettiğimiz grubu bulabilmek için yorgunluğun üstüne ...
11 Eylül 2001'de İkiz kulelere yapılan saldırıyı el-Kaide diye çıkartma bir örgütün yapamayacağına inan...
Müslümanlarin kendi hayatlarini iyilestirici her türlü isteklerinde elde ettikleri her türlü basarinin karsisina ezici ve yikici bir biçimde dikildigini görüyoruz.
Az tirajlı bir gazetede küçük bir iç sayfa haberine göre Afganistan’ın güneyinde...