Tahran'ın Güney Otobüs Terminaline gideceğim. Meydan-ı İmam Humeyni'yi batı yönünden Tophane tarafına koşar adım geçtim.
Değişmemiş olduğunu temenni ettiğim iki şey var: Terminale giden belediye otobüslerinin yeri, Zahedan'a kalkan yolcu otobüslerinin sabah dokuzla onbir arası kalkıyor olması.
Cenuhi terminali, dışardan bakınca bir arena görünümünde yapılmış. İran'ın doğusuna ve güney şehirlerine giden otobüsler buradan kalkıyor. Bilet satış ofislerinin olduğu üst kat bayram yeri kadar kalabalık. Zahedan otobüs biletlerinin satıldığı noktalara sırayla yanaşıyorum. Saatler değişmemiş, hepsinde yer var.
Rahatlamıştım. Bu rahatlık beni: 'Hangi firmadan alayım?' kararsızlığına itti.
Kahvaltı yapmamıştım. Büfelerden birine yanaştım. Çay ve iki simit aldım. Yirmi ila yirmidört saat sürecek bir yolculuk yapacaktım. Gazetecinin önünde durdum. Yolda kolay okuyabileceğim beş çocuk masalı seçtim. Bildiğim Farsçayla bunları zorlanmadan okuyordum. Hem bir tekrar oluyor, hem de birkaç yeni kelimeyi cümle içinde öğreniyordum.
Tekrar bilet satış yerlerine döndüm. Kalkmasına onbeş dakika kalan bir otobüse bilet aldım.
Aşağı inebilirsin, kapı açık.
Güvenlik sebebiyle kalkış saatine yirmi dakika kalan otobüs yolcuları biniş peronuna alınıyordu.
Evden yola çıkalı 3 bin km'yi geçmişti. Tek yol arkadaşım omuzuma attığım spor çantamdı. Öngözünde kalemler, kağıtlar, haritalar, diş fırçası, birkaç Türkçe kitap. Asıl gözde yedek bir pantolon, üç gömlek, çoraplar, el yüz havlusu, birkaç iç giysi ve Pakistan yerel kıyafeti. Çaldırır, ya da kaybedersem içinde üzüleceğim hiçbir şey yok. Yine de yol arkadaşımı kaybetmek istemiyorum.
Merdivenlerden aşağı indim. Otobüs tam karşımdaydı. Ön tarafında bir genç Türkçe konuşuyordu.
Buraya kadar Türkçe bilen vardı anlaştım. Bundan sonra da bulabilir miyim, bulamazsam nasıl anlaşacağım?
Selamunaleykum, Türk müsün?
Aleykumselam, Türküm.
Nereye gidiyorsun?
Zahedan'a.
Hangi otobüstesin?
Bundayım.
Beraberiz.
Sen de mi bu otobüstesin?
Evet.
Türk müsün?
Evet.. Kaç numaradasın?
Biletini uzattı. Baktım. Yanlış mı görüyordum? Kendi biletimi bir daha kontrol ettim. Onun ki düz benimki ters 'V'. O yedi numarayı, ben sekiz numarayı almışım. Bu nasıl bir tevafuktu?
Yan yana oturuyoruz.
Yan yana mı?
Nerelisin?
Ağrılı, Muhammed.
Adımı söylediğimde üstüme atlarcasına sarıldı.
İstanbul'dan geliyorum. Misafir olduğum arkadaşlar, 'O da Pakistan'a gidecekti, yetişebilseydin beraber giderdiniz. Aranızda bir hafta var artık yetişemezsin.' demişlerdi.
Emanetlerimizi bagaj sorumlusunun önündeki sıraya, yere bıraktık. Otobüs kapısını açan sorumlu geldi. Emanetçi ilk valizi eline aldı.
Bu kimin malıdır?
'Benim' diyenin biletine bakıyor. Sonra emaneti bagaja yerleştirip, 'Agayı içeri alabilirsin.' diye kapıdakine bağırıyordu. Kapıda duran tekrar bilete bakıp geçişine izin veriyordu. Otobüse bindik, yerlerimize oturduk.
Pakistan'a okumaya mı gidiyorsun, Muhammed?
Soranlara öyle diyorum. Fakat, senden niçin gizleyeceğim, Keşmi Cihadına katılmaya gidiyorum.
Bir anda bütün vücudumu ateş bastı. 'Allah'ım yine mi bir şehidle beraber oturuyorum?'
Ben bugün burada, bu otobüste olmayacaktım. İsfahan'da geziyor olacaktım. Dün sabah Tahran'dan Kum'a gitmiştim. Mescid-i Masume'yi gezdim. Çarşıyı dolaştım. Kitapçılara girip çıktım. İsfahan otobüsüne binmek için terminale gittim. Otobüsler Tahran'dan gelip garaja girmeden yolcularını dört yoldan alıp devam ediyormuş. Şehir girişindeki dörtyola indim. Masume'yi ziyarete gelip 'Kumi' olanların kalabalığına ben de katıldım. Ardarda gelen otobüslere kadın, erkek, çocuk kalabalığı bir anda koşturuyor, otobüsün giriş kapısı oğul veren arı kalabalığına dönüyordu. Bu benim yapacağım bir iş değildi. Gelen dolup gidiyordu. Uzaktan uzağa bir ses kulağıma çarptı: 'Tehran se nefer, Tehran se nefer'.
Akşam güneşi batıyordu. En güzeli Tahran'a dönüp oradan binmekti. Yolun karşısına geçip taksiye yanaştım. 'Tehran yek nefer, Tehran yek nefer'. Ben de binince taksi hareket etti.
İsfahan, Şiraz, Kirman, Zahedan'dan Pakistan'a yapacağım yolculuğumu bu dönüş üzerine değiştirmiş, Tahran'dan Zahedan'a gitmeye karar vermiştim. Bugün başka bir güzergahta olacaktım. Fakat, olmamam gereken bir otobüsteydim. Türkiye'den Keşmir Cihadına katılmak için yola çıkan bir gençle aynı araçta, aynı koltuktaydık.
'Sakın kader deme! Kaderin içinde bir kader vardır...' Şairin dediği gibi kaderin içinde kader vardı.
Vücudumun yüksek ısısına düşüncelerim de katılmıştı. Fakat, yeni bir şehidi tanımak, ona yardımcı olmak, bir saadet olsa da bunu taşımak bana ağır gelmeye başladı. Allahım sen her şeye kadirsin. Allahım gönlümü genişlet!
Ne oldu, ağabey?
Muhammeddi bu, ne görmüştü?
Daha yola yeni çıktık. Binaltıyüz km gideceğiz.
Fakat şöfor şimdiden uyuklamaya başladı. Beni sıkıntı bastı.
Artık bütün bakışımız şöforaydı. Bizden başka gören yok muydu? Adam da daha fazla dayanamadı, sürati hiç düşürmeden başka biriyle yerini değiştirdi. Rahatlamıştım.
Bana ne tavsiye edersin ağabey? dedi Muhammed.
Dua etmeni, sabırlı olmalısın. Bizler hangi cepheye gidersek gidelim misafir mücahid olarak gidiyoruz. Filmlerde gördüklerimizin gerçek savaşla hiç ilgisi yok. Onlar sıkıştırılmış, çoğu gerçek dışı, koltuğunda oturan seyirci hoşça vakit geçirtme fantazileridir. Savaşsa bir gerçektir. Her cephenin ayrı bir karakteri ve biçimi vardır. Biz katıldıklarımıza tabi olacağız, öğreneceğiz, göreceğiz, aç kalacağız, kuru yerde yatacağız, aylarca sessiz kalacağız, attığımız her mermiyi vücudumuzdan kopan bir parça gibi görecek, kıymetini bileceğiz. Mermi temini yiyecek bulmaktan daha zordur. Uzaktan değil, gittiğimiz cephenin mücahidlerini orada seveceğiz. Onlar olmasa orada İslam kalmaz; izzet ve şeref için onlar oradalar. Göreceğimiz eksikliklerden ders alacağız. En önemlisi kalplerimiz, hataların, eksikliklerin kabri olacak. Bu seni büyütecek, tecrübe kazandıracak. Onların bir tek cephesi var, misafir mücahidlerin şehadete kadar pek çok cephesi olacak. Görgün, dostların da artacak. Yola çıktığın andan itibaren sen bir mücahidsin; dua et! Kendine, dostlarına, coğrafyamıza çok dua et. Gönder yüce makama gitsin, sakın ihmal etme!
Muhammed pürdikkat dinlerken gözleri derinden derine bana bakıyordu. Tıpkı Bilal'in gözleri gibi bakıyordu, onunki gibi de gülümsüyordu. Ona sarılıp ağlamak geldi içimden. Kader beni bu yolculukta bir şehidle daha birleştirmişti.
Bak Muhammed! Şu sağımızda kalan şehir Kum. Parlayan kubbelerin altında 8. İmam Rıza'nın kız kardeşi Zeyneb'in kabri var. Bu ziyaretgahı gezenlere 'Kumi' diyorlar. Bu şehir İran'ın en önemli ilim havzası.
Otobüs çölde ilk molasını verdi. Abdest alıp öğle namazlarını eda ettik.
Devam edecek..
Tahran’ın Güney Otobüs terminaline gideceğim.
Aradan otuz sene geçmişti; onu unutmamıştım. Kaybolup gitmişti.
Gürcistan: 69 bin 700 km kare yüzölçümüne ve 5 milyon nüfusa sahip olan bu küçük ülkenin,...
Evet, İran devrimiyle hızlanan bir süreç var.
Sonradan kendisi de bir alçağın en az on kurşununa hedef olan Hayati ÜSTÜN, İstanbul'dan telefon ediyor.
İhtiyar delikanlı: Yaşlanan bedenine karşın, yaşlanmayan gözlerinden yiğitlik kıvılcımları saçan Ferman ağabey
Hep zaafiyet içinde yüzmeyi nasip ediyor.
Gecikiyor dostların kalbine.....
Akşam namazından sonra beş araçla programın yapılacağı Kumanova'nın banliyösündeki Likova'ya doğru yola çıktık.
Makedon hükümeti, batıdaki dağın ucuna 70 metre yüksekliğinde bir haç dikmiş.
Makedonyalı Müslümanlar 2005 yılını bitirirken Osmanlı ulemasının son temsilcisi İdris İdrisi Hoca Efendiyi kaybetti.
Reyyan'la beraber otobüsle Recklinghausen'e gittik. Oradan 11'de ICE'ye bindik.
Akşam Ahmet gelip aldı. Sonra eşi, oğlu Musab ve kızı Halenur'u da alıp Bochum'a gittik.
Akşam Ahmet gelip aldı, ailece ona başsağlığına gittik. Yan komşu Karslı inşaatçı da geldi. Sivas iki yıllık mezunuymuş.
Saat 12'de Musab geldi. Emine hanım Bilefeld'e gidecekmiş. 'Almaya gelmesinler, seni giderken biz bırakalım.' dedim.
Faik'in börekçi dükkanı varmış, oraya gidiyoruz. Hüsameddin'e telefon ettik. Bir saat önce eve gelmiş.
Priştina, 200 bin nufuslu bir şehir. Onüç cami var. İmam-Hatib okulu, İlahiyat Fakültesi dört senedir eğitim hizmeti veriyor.
Gayrimüslimlerin anlattığına karşılık üzerine gitmeliyiz. Teknolojinin ve iletişimin hızlandığı bu zamanda bu fırsatları iyi değerlendirip
İçerdeki bilgisayarlar okulun, orada yer olmadığı için burada duruyor.
Cahiliye dönemi ittifakları, zalim de olsa, mazlum da olsa, saldırgan da olsa, saldırıya uğrayan da olsa
Taklit, 'öteki'ni kalıp yargılarla anlamanın bir biçimidir. Taklit, sömürgeci iktidarın ve bilginin anlaşılması en zor
Bizler bugün bu salonda bir kader buluşmasında biraradayız.
İsrail'in ve dünya siyonizminin desteği ortadayken İslam dünyasının ilgisi sadece toplantılar, tel'inler bazında kalmamalı.
Siyonistlerin göz yumulan bir biçimde bazan Lübnan'a, bazan Gazze'ye saldırısının şaşırtmaca bir amacı vardır...
Berlin'e doğru hızla giden taksinin camına başımı dayamış, engin yeşillikleri seyrederken kendime sorduğum bir soru
Heredot'tan Pliny'e, Aziz Augustine'den Kolomb'a, açıkçası bütün Avrupa'dan bugünkü ABD'ye kadar...
Bugün burada kitaplardan derlenen bilgiler aktarılmayacak.
Bir dizgici anısı dinlemiştim. Daha çok okumak için bir yayınevine giriyor, okuyor, okuyor.
Arazideki ekiplerin hepsini topladık. Gori köyünden dağlara doğru giden yol üzerine, dükkanların alt tarafına üç çadır kuruldu.
Hareket: Bir cismin durumunun ve yerinin değişmesi, devinim. Vücutu oynatma, kıpırdatma veya kımıldatma.
Dünyada başka yerlere yerleştirilen milyonlarca mülteci varken Filistinlilerin bunu anlamayıp...
19 Mayıs 1901'de Siyonizmin birleştirici babası Theodor Herzl, Sultan Abdulhamid Han'ın huzurundadır.
Otelin lobisi aynı zamanda lokanta ve çayhaneydi. Pakistanlı önce tek kişilik odasını tuttu.
Yemek yer misin, Muhammed? - Hayır, ağabey. Zahedan'a ne zaman varırız?....
Tahran'ın Güney Otobüs Terminaline gideceğim. Meydan-ı İmam Humeyni'yi batı yönünden Tophane tarafına koşar adım geçtim.
İran devrim kitabını iyi okursak, iki şey dağ gibi dikilir karşımıza:
Yirminci yüzyıl itibariyle petrol ve doğalgaz zengini bir ülke...
Peygamberler hata yapınca uyarılmışlardı. İnsanlar ise emredildikleri ve nehyedildiklerini bilirlerse...
Kararını vermişti, gidecekti. Önce İsmail'in evine gidip taziye ziyareti yapacaktı. Yapabilecek miydi?
Afganistan halkının İslam'a bağlılığı ve İslami endişeleri tartışma kabul etmez bir gerçek.
İslam yaşadığımız zamanda dünyanın en faal gücüdür. Yirminci yy.ın zarları Müslümanlar üzerine atıldı.
Biz bu akşam burada hayatlarını, insanlık tarihi boyunca bir kere yaşanan insan hayatını Allah...
İHH, Afganistan'da yıllardır faaliyetini sürdürüyor. Bu seneki Kurbanda bir ekip daha ilave edildi
1552, Rus Çarı zalim İvan'ın Kazan Hanlığını yakıp yıktığı tarihtir. Bu günün anısına da Kızıl Meydan'daki St. ...
Bir kenara oturup ekmek yanına birer meyve suyu içtik. Sonra 83 numara geldi.
Yol eski toz ve topraklı yol değil. Yeni yapılmış ve çok güzel asfaltlanmış...
Ha bugün ha yarın derken yine tası tarağı topladım. Dadaş Seyahat niçin bir kalır.
Dr. Rabbaniyle vedalaştık. ‘Yarın akşam buraya gel seni gönderelim. Kabil’in son durumunu mutlaka görmelisin...
24 Mayıs 1995, saat 15:10’da Afganistan Cumhurbaşkanı Prof. Burhaneddin Rabbani ile görüşmeye alındım
Celalabad’a döndük. Emanullah geldi. Marufların Peşaver’de olduğunu ve görüştüğünü söyledi.
Kabil’i seyrediyorum. İşte merkezi şehir önümde uzanıyor. Bütün güzelliğiyle demeli miyim bilmiyorum.
1991 yılında Sovyetler dağılınca bütün bağlı cumhuriyetler bağımsızlıklarını ilan ettiler.
Bundan sonrası için ne düşünüyorsunuz?
Cümbüş’te üç kuvvet vardı: 1- Cihadiler; dışarıyla alakası yok. 2- Pehlivanlar; (milisler) eski Necib’in...
Pazar; Erzurum garajı eski yerine yeniden yapılmış. Selami’yi tekrar aradım. Necmeddin’le geldiler.
Gece saat 03:30’da uyandım. Ezan okunuyordu. Namazı kıldım, uyuyamıyorum.
İstanbul’dan karayoluyla yola çıktığınızda, dört bin üç yüz km. sonra çöllerle kaplı Belucistan’a ulaşırsınız...
İran’ın güneydoğusuna, Afganistan’ın güneybatısına ve Pakistan’ın batısına düşen, 2,5 milyonu İran’da...
Gönlümde bir kıymet dairem var. Bunu açıklamalı mıydım? Evet bunu açıklamalıyım ki, anlatacağım anlamlansın diyorum...
Bırak git meydanları,Vur beni!
Saat 12’de İHH’dan minibüsle havaalanına çıktık. Üsküp’e Yakup Hoca’nın vefatı için taziyeye gideceğiz.
Kampa döndüğümüzde saat iki olmuştu. Halit, ‘Mecir bekliyor, taziyeye geç kalıyormuşuz’.
Taksiciler yapıştı. Hayır dedim. Biri inat etti. Araba gelecek desem de aldırmıyordu.
İkindide camiye gittik. Çıkışta Muallimin müdürlüğünü yaptığı okulu gezdim. Beşyüz öğrencileri varmış.
Hastahanedeki hasta ve yakınlarının hemen tamamı Afganlıydı. İsmail, Hanif’i aramıştı.
Vakit geç oluyordu. Taş pazarına gidecektik. Recep ve Halit acil alışveriş yapıp geri dönecekti...
Geriye 300 battaniye vereceğimiz kalmıştı. Depoya gelen battaniyelerden 180’ini yükleyip götürdük...
Çadırların dikiş yerlerinden su damlamaya başladı. Battaniyenin baş tarafı sırıl sıklam olmuştu...
Sabah namazında hava daha soğuktu. Namazı kılıp yataktaki sıcaklığımızın içine yeniden gömüldük...
Pakistan elektrik kurumu elemanları geldi. Huzeyfe’nin yerleştirdiği ana panodan kampa yeni hat çekmeye başladılar...
Akşam saat 19, İstanbul-Karaçi uçağı için havaalanındayız...
Afganistan’ın işgal gücü, seçimlerde hile olduğunu ısbatladı ve seçimler ikinci tura kaldı. Bu seçimlerde de hile var diye yazmadım.
Hayır, ABD Afganistan’da bir kurnazlık oyunu sergiliyor. Evet, çatışmalar var, kayıplar var...
Alman ve İsrail kabinesi ikinci ortak toplantısını Berlin'de yaptı. Birincisini Kudüs'te yapmıştı...
So wie ich daran glaube, dass der Angriff auf die Twintowers am 11. September 2001...
11 Eylül 2001'de İkiz kulelere yapılan saldırıyı el-Kaide diye çıkartma bir örgütün yapamayacağına inandığım gibi...
2006 'nın Kasım ayında Kabil'deydim...
ABD-Ingiliz Orta Şark Kumpanyası bütün dünyayı parmağına taktı oynatıyor...
Çanakkale savaşı, sonradan ortaya çıkan sonucuyla Osmanlı devletinin bittiği savaştır.
İktidardasın Tom Amca. ABD başkanlığın kutlu olsun.
Bir garip ölmüş diyeler. Üç günden sonra duyalar...
19 Mayıs 1901'de Siyonizmin birleştirici babası Thedor HERZL, Sultan Abdülhamid'in huzurundadır.
1979'un 27 Aralık gecesi SSCB'nin kızıl ordusu, Afganistan'a girmişti. Görkemli, techizatlı, dünyayı korkudan titreten kızılordu ...
Doğudan, batıdan, kuzeyden güneyden her renkten , her dilden , her ırktan Müminlerin aşkla, vecdle...
Bütün kürreyi arzda yaşayan Müslümanları bugün heyecan dalgası sarmış durumda.
GÜRCİSTAN: 69.700 km. kare yüzölçüme, beş milyon nüfusa sahip olan bu küçük ülkenin...
Yılmaz ÖZTUNA: “Türkiye Gazetesi” nasıl bir gazete? sorusunun cevabını vermek çok zordur...
Ankara kökenli bir kitap “Şu Çılgın Türkler”.
Yedi güzel adamın dalından bir yaprak daha düştü toprağa
Bu yazıyı tasarlarken Pakistan’ın başında dolaşan sosyal ve siyasal desiseleri düşününce PAK-İSTAN hayalini kuran...
19 Temmuzda 23 Güney Koreli Güney Afganistan'da, Taliban tarafından tutuklanmıştı.
Time dergisi başörtülü İHH gönüllüsü Mine KARAKAŞ'ın resmini kapağına basarak "Türkiye'nin ikilemi" başlığıyla vermiş.
Kabil’e kar inmemiş fakat soğuk inmiş, yağan yağmurdan her taraf çamur içinde.
16 Aralık 2006’da MTTB’nin (Milli Türk Talebe Birliği) kuruluşunun yeniden ilan edildiğini gazetelerden okuduk. CHP’li Yüksel Çengel, 46. dönem MTTB Genel Başkanı. Milliyetçi Rasim Cinisli 47. dönem MTTB Genel Başkanı. İsmail Kahraman 48. dönem genel...
Bugün Terörizmin tarifi ABD’nin keyfine ve uzmanlık alanına bırakıldı.
Yeni gün için programimizi yapmistik...
Sabah namazini kildik, yeni gün için bize gösterilen çadirda istirahate çekildik...
AZAD Keşmir, Jammu ve Makbuza Keşmir denilen 222,236 km2 lik yüzölçüme sahip...
ABD günden güne kaybeden bir ülke. ABD´ye duyulan nefretin ölcüsü yoktur.
21 Aralk perşembe sabahı haberlerinde; hazar denizinin doğu yakasına düşen bir batı Orta Asya devleti olan Türkmenistan Devlet baskani ya da Türkmenistan Diktatörü S.Murat Türkmenbaşının öldüğü haberini duydum
Bir önceki gece paralı askerlerle çatışmadan dönmüştük. Kaybettiğimiz grubu bulabilmek için yorgunluğun üstüne ...
11 Eylül 2001'de İkiz kulelere yapılan saldırıyı el-Kaide diye çıkartma bir örgütün yapamayacağına inan...
Müslümanlarin kendi hayatlarini iyilestirici her türlü isteklerinde elde ettikleri her türlü basarinin karsisina ezici ve yikici bir biçimde dikildigini görüyoruz.
Az tirajlı bir gazetede küçük bir iç sayfa haberine göre Afganistan’ın güneyinde...