x

Dünyayı Kuşatan Yüreğin Anısına

Uğur BAYRAK

Binlerce Yıldızdan Biri Olmak

Tarih 17 Mayıs 2010 

Pazartesi,  Saat 19 suları telefonumun zili acı acı çaldı.

- Selamünaleyküm Uğur, Afganistan'da Bahattin Abi’nin bindiği uçak düşmüş haberin var mı? Bahattin Abi’den haber alınamıyormuş. 

- Aleykümselam! Kim dedi! Nasıl olur? Nerede? Ne zaman? Allah'ım ya!!!

 Adını hatırlamadığım arkadaşımdan bu cümleleri duyunca başımdan aşağı kaynar sular döküldü. Hemen Bahattin Abi’yle kırk yıldır dava ve yol arkadaşlığı yapan, dostu Dumlu KARA ağabeyi aradım.    

– Evet. Böyle bir haber var ama daha net değil biz derneğe geçiyoruz demişti.
     Dükkanı kardeşime emanet edip, hemen yola çıktım bir yandan da düşünüyordum; Yok canım yanlış bilgidir. Allah'ım sen yardım et inşallah doğru değildir? Nasıl olur ya Rabbi! Diyerek, telaş içinde arabayı sürüyor bir yandan da dua ediyordum...

     Bahattin Abi’yi İzmir İmam Hatip Ortaokulu öğrencisi iken Enes ve Hüsamettin abiler sayesinde tanımıştım. Çocukla çocuk, gençle genç olabilen, babacan tavrı, siyah sakalı, başında takkesi, sırtında kahverengi yeleği, kadife pantolonu, rengini topraktan alan, tam bir Anadolu insanıydı. Sonraki yıllarda aramızdaki muhabbet daha da artmıştı. Bayramlaşmalarda, konferanslarda bir araya gelirdik. Ayrıca Bahattin Abi Bayraklı'daki çalışmalarımız içinde sık sık mahallemize gelirdi. Bayraklı çalışması İzmir'deki İslami çalışmalar içerisinde önemli bir yer tutuyordu. Mahalle camimizin altında benim ve bir çok kardeşimizin yetişmesinde önemli bir yeri olan, Dumlu KARA ağabeyimizin öncülüğünde diğer abilerimizle birlikte oluşturdukları kütüphanemizde eğitim programları, gençlik çalışmaları ve seminer programları icra edilir, arada bir programlara Bahattin Abi de konuşmacı olarak katılırdı. Biz, mahallenin gençleri ile Bahattin Abi’nin Bayraklı’ya geleceğini duyduğumuzda kütüphanede yerimizi alırdık. Bahattin Abi’nin programlarına her zaman denk gelemezdik onun içinde onu yakaladığımız her yerde konuşmalarını can kulağı ile dinler, heyecanlanır, örnek alır ve onu çok severdik...

     İnsan bazen zaman mefhumunu kaybeder, bezen de gittiğimiz yollar bitmek bilmez. İnsanın içinde bulunduğu psikolojik hal bunu doğuruyor galiba. Derneğe doğru giderken bu seferde yol benim için bir türlü bitmiyor trafik inadına sıkışıyor, sanki kırmızı ışıklar saatler sürüyor, benim menzilime varmamı Bahattin Abi’den haberdar olmamı istemiyor bir haldeydi. Bu arada telaşlı telaşlı yol alırken Bayraklı'daki arkadaşları da haberdar etmeye çalışıyordum. Ne kadar sürede derneğin oraya geldiğimi bilemiyorum, aracı park edip koşa koşa derneğe geçtim. Mayıs ayından, bahardan bir gün olmasına rağmen ne kadar kasavetli bir hava vardı. Sanki insanın boğazına bir kement atılmış sıktıkça sıkıyorlardı. Derneğin önünde ufak bir kalabalık vardı içlerinde tanıdıklarım var mıydı yok muydu bakmadan, hızla merdivenlerden yukarı çıkmaya başladım. Derneğin kapısından içeri girince, içerdeki kalabalığı ve hüzün deryasını görünce ayaklarımın bağı çözülür gibi oldu. Haber gerçekti galiba. İçeri girdim selam verdim, üzüntüden mi yoksa benim mi sesim çıkmamıştı, selamımı kimse duymamış ve almamıştı. Kendi selamımı sessizce kendim aldım. Bunun üzerine bilgi almak için en yakınımda olanlara sorular sormaya başladım. Nasıl olmuş? Gerçekten böyle bir bilgi var mı? Uçak nerede düşmüş? Sorular sorular derler ya insanın kafasında deli sorular. Bu sorulara alabildiğim ve herkesteki tek cevap; Çok sevdiği Afganistan ve Hindukuş Dağları, Bahattin Abi’yi geri çağırmış ve bağrına basmıştı. Bahattin Abi daha öncede gitmişti Afganistan'a hem de Ruslara karşı savaşa, gazi bile olmuştu. Bu seferki gidiş, sahipleri ve koruyucuları Allah olan yetimler için olmuştu.

     Dernek zaman geçtikçe kalabalıklaşıyordu. Bir kaç kişi sürekli telefonla bir yerleri arıyor bilgi almaya çalışıyor, birine ulaşıldığında depremde çöken bina enkazı altından ses gelecekmiş gibi dernek bir Ölüm Sessizliği’ne bürünüyor, sadece telefonla konuşan kişinin sesi kulaklarda çınlıyor ve herkes hayırlı haberler duymak istiyordu. Haber alınamayınca veya kötü bilgi verilince yüzler düşüyor, hüzün her yeri daha fazla kaplıyordu. Kimi arkadaşlar sanki kendi iç dünyasına hapsolmuş sessizce bir köşede bekliyor. Düşüncelere gark oluyor. Kimileri bir ileri bir geri üzgün ve endişeli volta atıyordu. Bazı arkadaşlar namaz kılıyor, Allah'a hayırlı haberler için dua ediyordu. Kimi dostları da aldıkları üzücü haber karşısında göz yaşlarına hakim olamıyorlardı. Yıllarca bizim yetişmemizde emeği olan abilerimizi gözü yaşlı görmek beni derinden etkilemişti. Nedense oradan ayrılana dek hep onların yakınında olmak istiyor kendimi de onlara yakın hissediyordum. Dernekte gece geç saatlere kadar haber bekledik. Hep ümitliydik ve Bahattin Abi’nin yaşadığına dair hayırlı haberler bekliyorduk. Konduramıyorduk, kabul etmiyorduk, olamaz diyorduk.  Ancak ondan geldik ona döneceğimize iman ediyorduk. Maalesef ilerleyen saatlerde ve günlerde uçağın düştüğü kesinleşmişti. Hem Türkiye hem de Afganistan devlet yetkililerinin uzun aramaları neticesinde Bahattin Abi’nin bindiği uçak, Kunduz ve Kabil arasında ulaşımı zor, dağlık bir alana düştüğü, uçağın enkazının kilometrelerce bir alana yayıldığı Bahattin Abi ile birlikte Faruk AKTAŞ'ında (İHH Asya Sorumlusu) uçakta olduğu ve kazada toplam 43 kişinin vefat ettiği öğrenildi.

     Bahattin Abi’nin şehadetini kabullenmek İzmirli dostları için çok zor oldu. Yıllarca sanki kapı açılacak Bahattin Abi içeri girecek "Selamünaleyküm arkadaşlar" diyecek, bizde boynuna sarılacaktık. Bugün bile bazı toplantılarda, istişarelerde işin çıkmaza girdiği anlarda Bahattin Abi’nin o mert ve merhamet yüklü tok sesiyle "Bir dakika arkadaşlar" deyişini arıyoruz. 

     Sonraki günlerde yapılan istişarelerde Bahattin YILDIZ gibi bir değerin, bir şehidin, herkesçe tanınması, davasının anlatılması, yeni nesillere aktarılması adına İzmir'li dostları olarak, dosttan ayrı kalmanın, bir ağabeyden uzak olmanın, Öncü ve Önder olan bir yiğidi kaybetmenin verdiği burukluk ile bir anma ve anlatma programı tertip edilmesi kararlaştırılmıştı. Bu tarz programlar o günden bugüne kadar çeşitli şekillerde halen devam ediyor. Program bir panel şeklinde olacak panelistler Bahattin Abi’yi yakından tanıyan dostları olacaktı. Onlar bize Bahattin Abi’yi anlatacaklardı. Şahitliği yetmiyor muydu Bahattin Abi’yi anlamak için? Hiçbir makam mevki istemeden sırf Allah'ın rızasını kazanma adına ömrü mücadele ile geçmiş bir yiğidin şehadeti anlatmıyor muydu her şeyi?  Anlatıyordu elbette... Ama yine de konuşmak ve yazmak gerekiyordu. Panele Türkiye'nin dört bir yanından Bahattin Abi’nin dostları, arkadaşları, sevenleri, Bahattin Abi’nin yetişmelerinde emeğinin olduğu vefalı kardeşleri, yüreklerine dokunduğu gençleri, aslanları koşa koşa gelmişti bir şehidin hatırasını yadetmek, Vefa duygusunu göstermek ve İzmirli dostlarına destek olmak, istemişlerdi. Vefa buydu, kardeşlik buydu ve biz bu güzel hasletleri ondan öğrenmiştik. 

     Tüm bu sürecin benim için de ayrı bir önemi vardı. İnsanların ömr-ü hayatlarında dönüm noktası dedikleri anlar, zamanlar ve olaylar vardır. İşte benim dönüm noktamın başlangıcı da Bahattin Abi’nin Şahadet süreci ve sonrasında yaşananlar ve programda sarf edilen cümleler olmuştu. Özellikle Panel programında İnsan ve Medeniyet Hareketi Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Mehmet Güney Ağabey ‘in dostunu, dava arkadaşını, bir mümin kardeşini Şehit vermenin sevinci ve hüznüyle, şehitlerin bereketine inanarak şu cümleyi kurdu." Aramızdan Bir Yıldız Kaydı Binlerce Yıldız Doğsun diye". Bu cümle gözyaşları içinde dinlediğim panelde, Bahattin Abi’nin şehadetiyle yaşadığım hüzün, ümitsizlik ve yıkıntı girdabını yerle yeksan ederek, beni kendime getirdi. Bu kötü duyguların yerini ümit, heyecan ve kararlılık aldı. O panel sonunda, dünya hayatı içinde bir sağa bir sola savrulurken, kendi kendime yeni kararlar aldım. Ve uyguladım. O günden sonra şehitlerimizin izinde Allah'ın davasına daha fazla omuz verecektim. Çok gayret sarf edecektim. Sorumluluklardan kaçmayacak verilen sorumlulukları elimden geldiğince en iyi şekilde yapacaktım ve ben Binlerce Yıldızdan Biri olacaktım. Selam ve dua ile  

Uğur BAYRAK
İnsan ve Medeniyet Hareketi
İzmirBaşkanı

Bu yazı bahattinyildiz.com için kaleme alınmıştır. Yayın tarihi: 28.12.2020

Ekrem ALTINLI

Merhum Bahaddin’i Anlatabilmek

Uğur Arslan

Bahattin Abimizin Gözlerindeki Derin Bakış

Mehmet Gözütok

Bahattin Abi

Taner Taştekin

Mütevâzı, Müstakim ve Mücâhid: Bahattin Yıldız

Mucip ULUDAĞ

En Yüksek Kariyer Kulluktur

Kenan GÜNEŞ

Bahattin Yıldız, Tanışmamız ve beraberliğimiz

Ahmet AKYAZ

1991’de İzmir’e öğrenci olarak geldiğimde tanıdım Bahattin Yıldız abiyi

Aytekin Aytaç

Selamlar Şehitler Bahattin Yıldızı

Halit DİNDAR

Bahattin Abi

Yüksel ÖZKARTAL

Hayatlara Yön Veren İnsan Bahaddin Yıldız

Halil BEKTAŞ

Cennete Giden Yol Bahattin Yıldız

Hüseyin DURSUN

Şehadete Kara Sevda İle Sevdalı Topraklarda Kavuşan Adam

Mehdi DÜLGER

Bahattin Ağabey

Recep YILMAZ

Tarife Sığmayan Adam Bahattin Yıldız

Lokman ACAR

Bahattin YILDIZ

Raşit EKİCİ

Bahattin YILDIZ Abiden Kalan Kısa Hatıralar

Elvan MUTLU

Modern Çağın Rol Modeli Bahattin YILDIZ

Abdülkadir SEVEN

Yolun Yolumuz Bahattin Ağabey

Erkan Erdemir

Bahattin Yıldız Okuma ve Yazmaya Teşvik Ederdi

Mehmet Akif VURAL

Namaz kılmaya yeni başlamıştım.

Dr. Osman Yaşar Öz

Bahattin ile son görüşmemizi

Rifat TÜRKSARSLAN

Bahattin YILDIZ Abi

Nazım BARDAKÇI

Bahattin Abi

Enes SİVARİ

Bahattin Abiyle Muhabbet

Cemal ARSLAN

Bahattin Abimiz

Alim YILMAZ

Şehid Bahattin YILDIZ Abiyi Rahmetle Anıyorum

Hamza ARAS

Bahattin Yıldız ile Anılarımız

Sadık TORUN

Bahattin Ağabey

Mustafa KARATAŞ

O Bizim Hayat Öğretmenimizdi

Uğur BAYRAK

Binlerce YILDIZ'dan Biri Olmak

Muhammet EMEK

Bir Şehidin Ardından

Selami ALDEMİR

Vay be Bahattin Abi

Ziyaretçi Defteri
Yükleniyor
Yükleniyor...