1998 yılının son ayı idi. İzmir’deki öğrencilik yıllarımı tamamlamış, öğretmen olarak Erzurum’da memuriyete başlamıştım. İzmir’den ayrılalı 5-6 yıl olmuştu. Bu süre içerisinde Bahattin ağabeyle görüşememiştim. Geçen yıllarda hasretim gittikçe büyümüştü. Aldığım bir haberle Bahaddin ağabeyin Erzurum’a geleceğini işittim. O’na sarılmak, göremediğim yılların hasretini dindirmek, için sabırsızlanıyordum.
Birbirimizle buluşma zamanı nihayet gelmişti. Yukarı Mumcu’da bulunan Abdurrahman Gazi Vakfı’na gittiğimde, Bahaddin ağabey sünger yer minderi üzerinde bağdaş kurmuş oturuyordu. Selam verdim, ayağa kalktı, bütün hasretimle koca vücuduna - içimden bir daha bırakmamak üzere - sarıldım. Hasret giderdik ve yanı başına oturdum.
Öğretmen olmuştum; ama Bahaddin ağabeyi her defasında dikkat ve itina ile bir öğrenci gibi dinlerdim. O, bize hayatı öğreten en büyük öğretmendi. Saatler ilerliyor, üniversite öğrencileriyle ilgili, yoğunluklu sohbetimiz gecenin yarısına kadar devam etmişti. Artık evlere gitme vakti gelmişti. İçimden, Bahaddin ağabeyi evime ilk kez götürüp, misafir edecek olmanın heyecanını yaşıyordum. Bahaddin ağabeye ev sahipliği yapacak olma duygusu tarifsiz bir heyecan veriyordu. Ortaokul, lise ve üniversite yıllarımın kahramanı, öğretmenim, ağabeyim, arkadaşım ve idolüm şimdi evimde misafir olacak. Buna yürek dayanır mıydı?
Vakit gelmişti. Bahaddin ağabeyime teklifimi yaptım. Kendisini misafir etmek istediğimi, bunun benim için onur olacağını söyledim. Uzunca bir süre yurt dışına çıkacağını ifade ederek, öğrencilerle vakıfta sohbet etmek istediğini belirtti. Bir iki saat uykunun kendisine yeteceğini, vakıfta bir köşede yer süngerleri üzerinde bu ihtiyacını giderebileceğini söyledi. Ben üzülmüştüm; ama orada bulunan onlarca öğrenci kardeşimiz, onun kendileriyle kalacağı için hepsi çok sevinmişlerdi. Bana düşen öğrenci kardeşlerimizin sevincine ortak olmak oldu. Bende onlarla birlikte o geceyi vakıfta geçirdim. Sohbetimiz uzadıkça uzuyor, bitmek bilmiyordu. Birlikte kaldığımız öğrenci kardeşlerimizle sanki daha yeni başlamışız heyecanı ile Bahaddin ağabeyin gözlerinin içine bakarak, can kulağı ile Bahaddin ağabeyi dinliyorduk. İki saatlik uykudan sonra bir geceyi böyle noktalanmıştık. Sabahleyin aldığımız zeytin, beyaz peynir ve simitle kahvaltımızı yapıp, vedalaşıp ayrılmıştık.
Bahaddin ağabey bize, yine hiçbir kitaptan okuyup öğrenemeyeceğimiz hayat dersleri vermişti. O, bir evde sıcak döşekte yatmayı değil, çok sevdiği dava kardeşleriyle sohbet etmeyi, yer süngerlerinin üzerinde uyumayı, simitle de hayatın sürdürülebileceğini öğretmişti. Keşke herkesin bu hayatta, kitaplardan öğrenemediğini öğreneceği bir Bahaddin ağabeyi olsaydı. Ancak başka bir Bahaddin ağabey de yoktu.
Yolu, yolumuz olsun. Ruhu şad, mekânı cennet, makamı âli olsun.(Ruhuna Fatiha)
Bu yazı bahattinyildiz.com için kaleme alınmıştır. Yayın tarihi: 28.12.2020
Merhum Bahaddin’i Anlatabilmek
Bahattin Abimizin Gözlerindeki Derin Bakış
Bahattin Abi
Mütevâzı, Müstakim ve Mücâhid: Bahattin Yıldız
En Yüksek Kariyer Kulluktur
Bahattin Yıldız, Tanışmamız ve beraberliğimiz
1991’de İzmir’e öğrenci olarak geldiğimde tanıdım Bahattin Yıldız abiyi
Selamlar Şehitler Bahattin Yıldızı
Bahattin Abi
Hayatlara Yön Veren İnsan Bahaddin Yıldız
Cennete Giden Yol Bahattin Yıldız
Şehadete Kara Sevda İle Sevdalı Topraklarda Kavuşan Adam
Bahattin Ağabey
Tarife Sığmayan Adam Bahattin Yıldız
Bahattin YILDIZ
Bahattin YILDIZ Abiden Kalan Kısa Hatıralar
Modern Çağın Rol Modeli Bahattin YILDIZ
Yolun Yolumuz Bahattin Ağabey
Bahattin Yıldız Okuma ve Yazmaya Teşvik Ederdi
Namaz kılmaya yeni başlamıştım.
Bahattin ile son görüşmemizi
Bahattin YILDIZ Abi
Bahattin Abi
Bahattin Abiyle Muhabbet
Bahattin Abimiz
Şehid Bahattin YILDIZ Abiyi Rahmetle Anıyorum
Bahattin Yıldız ile Anılarımız
Bahattin Ağabey
O Bizim Hayat Öğretmenimizdi
Binlerce YILDIZ'dan Biri Olmak
Bir Şehidin Ardından
Vay be Bahattin Abi