1988 yılı sonbaharında İzmir’e Üniversite okumak için gitmiştim. Kalacak yerimiz yok, devlet yurdu çıkmamış, özel yurtta kalacak paramız yok, sıkıntılı bir durumdaydım. Liseden sevdiğimiz bir hocamızın yardımı ile Selamet Konağı’na yerleşmiştim. Selamet Konağı’nda on - on beş kişi kalıyorduk. Burada on beş günde bir kültürel programlar yapılmaya başlanmıştı. Rahmetli Bahattin Abi ile bu programlardan birinde tanışmıştık.
Bizi Dumlu Abi’nin lokantasına çay içmeye davet etti. Çay içip, sohbet ettik. O günden sonra Bahattin Abi, benim hayatım hakkında aldığım her kararda vardı. Onun samimiyeti, dostluğu, cana yakınlığı, bizim dertlerimizi kendine dert etmesi bizi etkiledi. O günden sonra, hayatım hakkında alacağım her kararda onunla istişare etmeye özen gösterdim.
İzmir, üniversite derken iki yıl rüya gibi gelip geçti. Okulun bitmesine birkaç ay vardı. Bahattin abi bizim öğrenci evine ziyarete geldi ve bana okul bitince ne yapacağımı sordu. Ben de Konya’ya döneceğim dedim. Kararımdan hiç memnun olmadı. Bana “Niçin İstanbul’da ikinci bir üniversite okumuyorsun?’ dedi. O ana kadar ikinci bir üniversiteyi okumak gündemime hiç girmemişti. “Abi hangi okula gitmeliyim?” diye sorduğumda, kararlı bir şekilde bana “Marmara Üniversitesi Teknik Eğitim Fakültesine gitsen iyi olur.” dedi. Ben niye, niçin diye hiç sorgulamadım ve “Tamam abi, Allah’ın izni ile giderim.” dedim. Rahmetli, benden o sözü aldı ya, bana sözümü sürekli hatırlattı. Ben sonraki yıl İstanbul’daydım.
Şu an öğretmenlik yapıyorsam, bu rahmetli Bahattin Abi’nin sebep olmasıyladır. Allah ondan razı olsun. Benden bir yıl sonra, İzmir Buca’daki ekibimizin neredeyse hepsini İstanbul’a benim okuluma göndermiş. Bahattin Abi’nin yanındaki gençler ona pek hayır demezlerdi. O, daha önce bunu planlamış ve beni öncü olarak oraya göndermişti. Biz de ekip olarak, orada hayırlı işlere vesile olmaya çalıştık.
Abimiz bizi İstanbul’da sık sık ziyaret ederdi. Okulum biterken bana “İstanbul’da kalmak ister misin?” diye sordu. Ben de Konya’ya dönüp, öğretmenlik yapmak istediğimi söyleyince, “Madem Konya’ya döneceksin, o zaman sana bir görev vereceğim.” dedi. Ben de “buyur abi, emret.” dedim. O da “Konya’ya gideceksin, orada çınar gibi kök salacaksın.” dedi. Ben bir şey anlamadım. “Abi, çınarlaşmak derken ne yapmam gerekiyor?” diye sordum. O da “Konya’da çınar olacaksın. Konya’dan gelip geçen Müslümanlar, çınarın altında gölgelenecek.” dedi. Bu benim için tarif edilemez bir mutluluktu. Hayatımın en önemli görevi oldu. O günden sonra Konya’ya gelişinde genellikle benim misafirim olurdu.
Bahattin Abi’yle telefonla sık sık görüşürdük. İzmir’e veya İstanbul’a gitmeden arardım, buluşurduk. Bu buluşmalarımızdan birinde, bana oğullarımı ne zaman sünnet ettireceğimi sordu. Ben de “Abi daha düşünmedim.” dedim. O da “Yapabilirsen önümüzdeki ay Mehmet Burak’ı ve Enes Şafak’ı sünnet ettirelim; ama düğünde Konya pilavı da olsun, yapabilir misin?” dedi. Bu beklemediğim bir şeydi; ama Bahattin Abi yapalım dedi ise bir düşüncesi vardır diye düşündüm. Hem Bahattin Abi’ye hayır demek bize yakışmazdı. “Eyvallah abi, ben hazırlıklara başlıyorum.” dedim. Düğün günü Rahmetli Bahattin Abi, İzmir’den kalabalık bir ekiple gelerek bizi onurlandırdı. Ben Konya’da yaşıyorum; ama benim tanımadığım bir grup Müslüman genci de davet etmiş. O gün Konya’dan davet ettiği gençlerle beni tanıştırdı. “Bu arkadaşlarla beraber yol yürünür, bu arkadaşlarla çay iç, muhabbet et.” dedi. Ben Bahattin Abi’nin mesajını almıştım. Bugün Konya’da bulunan ve birçok hayırlı hizmetler yapan İnsan ve Medeniyet Hareketi Konya Derneği’nin temelini de atmış oldu.
Bahattin Abi, şehadetinden kısa bir süre önce beni aradı. “Konya da mısın?” diye sordu. Ben “Abi Konya’dayım; ama aracımı hazırladım, Ilgaz’a yola çıkacaktım.” dedim, O da “Tamam yola çık sen.” dedi. Ben de niçin aradığı konusunda ısrar edince; “Konya’ya gelmeyi planlıyorduk. Sen yoksan biz de gelmeyelim.” dedi. Ben “Abi seyahatimi iptal edeyim, siz buyurun gelin.” dedim. Bahattin abi rıza göstermedi. Aradan dört beş gün geçti. Biz bir nikâh törenindeyiz, cep telefonum çaldı, açtım. “Bahattin Abi, buyur abi.” dedim. Bana “Sen şu an neredesin?” dedi. “Abi Ilgaz’dayım.” dedim, “İyi o zaman, biz yarım saate kadar Ilgaz’a geliyoruz. Nerede buluşalım?” dedi. Tabii, ben şoklardayım. Daha dört beş gün önce Konya’ya gelecekti, şimdi Ilgaz!
İki Oğlumla birlikte buluşma noktasına gittik. Buluştuk, kucaklaştık, konuştuk, hasret giderdik. Yemek ikram edelim dedik yemedi, misafir edelim dedik kabul etmedi, yalnızca çay dedi. Değer verdiğim, sevdiğim, saydığım, kendisi ile cennet yolculuğuna çıkmak istediğim abim yola çıkmak için kalktı ve “Biz gidelim, sen hakkını helal et.” dedi. Bu helalleşme bana çok ağır geldi, dondum kaldım. Oysa Bahattin Abi ile daha önce defalarca helalleşmişizdir. Bu son vedaymış. Rabbim ona Firdevs’i nasip etsin inşallah.
Lokman ACAR
Bu yazı bahattinyildiz.com için kaleme alınmıştır. Yayın tarihi: 28.12.2020
Merhum Bahaddin’i Anlatabilmek
Bahattin Abimizin Gözlerindeki Derin Bakış
Bahattin Abi
Mütevâzı, Müstakim ve Mücâhid: Bahattin Yıldız
En Yüksek Kariyer Kulluktur
Bahattin Yıldız, Tanışmamız ve beraberliğimiz
1991’de İzmir’e öğrenci olarak geldiğimde tanıdım Bahattin Yıldız abiyi
Selamlar Şehitler Bahattin Yıldızı
Bahattin Abi
Hayatlara Yön Veren İnsan Bahaddin Yıldız
Cennete Giden Yol Bahattin Yıldız
Şehadete Kara Sevda İle Sevdalı Topraklarda Kavuşan Adam
Bahattin Ağabey
Tarife Sığmayan Adam Bahattin Yıldız
Bahattin YILDIZ
Bahattin YILDIZ Abiden Kalan Kısa Hatıralar
Modern Çağın Rol Modeli Bahattin YILDIZ
Yolun Yolumuz Bahattin Ağabey
Bahattin Yıldız Okuma ve Yazmaya Teşvik Ederdi
Namaz kılmaya yeni başlamıştım.
Bahattin ile son görüşmemizi
Bahattin YILDIZ Abi
Bahattin Abi
Bahattin Abiyle Muhabbet
Bahattin Abimiz
Şehid Bahattin YILDIZ Abiyi Rahmetle Anıyorum
Bahattin Yıldız ile Anılarımız
Bahattin Ağabey
O Bizim Hayat Öğretmenimizdi
Binlerce YILDIZ'dan Biri Olmak
Bir Şehidin Ardından
Vay be Bahattin Abi