Dünyayı takva ekseninde dönüştürme idealiyle iyiliği emretmeyi, kötülüğü nehyetmeyi kendine şiâr edinen ümmetin yüreği Bahattin Yıldız ağabeyin Dadaşlar Diyarı Erzurum’daki ayak izlerini takip etme şerefine nail olduk. Problemin parçası olmayı reddedip, şekeri elinden alınmış çocuklar gibi hep birilerinin hilelerinden etkilenip adeta gölgelerle savaşan ümitsizlik abidelerine yaşamıyla örneklik eden bir dava adamını yakından tanıma fırsatı bulduk. Ümitsizliğin büyük bir bataklık olduğunu ve en imkânsız durumlardan bile nice imkânların çıkarılabileceğini örnek yaşamıyla bize gösterdi. Şahadet aşkıyla yanıp tutuşan Bahattin ağabey Erzurum’a öğrenci olarak geldiği yıllarda tarafını hemen belli edip Akıncılar ve Milli Türk Talebe Birliği (MTTB) çatısı altında İslami çalışmalara katıldı. O günlerde ortalığı kasıp kavuran, sudan bir mesele olan sağ-sol olayları binlerce gencin hayallerini, umutlarını söndürüyordu. Anadolu’nun kalbine sokulmuş bir hançer gibi bütün ocaklara şivan düşürüyor ve vatan için ümmet için çarpan yüreklerde onulmaz derin yaralar açıyordu. O yıllarda kuklacıların oyununa gelmemek için çareler arayan ne yazık ki bir avuç öğrenciydi. Onlar bir avuçtu fakat kabına sığmayan, cennete susayan yiğitlerdi. Öğrenci oluşlarına özellikle vurgu yapıyorum. Çünkü onlar, özelde de Bahattin ağabey, önlerine çıkacak engelleri ne olursa olsun aşmak için ellerinden gelen her şeyi yapıp âlemlerin Rabbine sığınıyorlardı. 12 Eylül gibi uzaktan kumandalı ve sivil toplum kuruluşlarına hayat hakkı tanımayan bir darbenin kıskacında bile çalışmalarına yılmadan devam ediyordu. Milli Türk Talebe Birliği (MTTB) kapatılınca ismi yaşatmak için kısaltması MTTB olan Mahalli Teknik Takımlar Birliğini arkadaşlarıyla kurdular. Dünyanın en şeytani güçlerinden biri olan Rusya'nın Afganistan’ı işgalinde Türkiye'de özellikle de Erzurum'da öğrencilerin eksi 40-50 dereceleri bulan soğuklarda kaloriferlerin yanmamasına veya farklı yoksunluklara rağmen üniversitedeki öğrencileri örgütleyip onların yüreklerinin ümmet için atmasını öğrenci arkadaşlarıyla beraber sağladılar. Afganistan’daki zulmü dindirmek için gönüllü olduklarını söyleyip tekbirler getiren öğrenci topluluğu cuntacıların ödünü kopardı. Tekbirlerle yürüyen cihada gönüllü katılmak istediğinini beyan eden gençler karşında cuntacılar çaresiz kaldılar.
Büyük bir medeniyetin müntesibi olan Müslümanların özne olabilmesi için elinden gelen her şeyi yapan bu yiğit öğrenciler ülkemizde çok anlamlı bir farkındalık çalışmasına imza attılar: Hicret'in 1400. yıl dönümünde Kayseri'de yapılacak Kudüs mitingine varacak şekilde Hicret Koşusu’nu düzenlediler. Anadolu topraklarında hicretin ruhunu yeniden canlandırıp insanımızın ruhuna sinen medeniyetimizin izlerini hem yeniden keşfettiler hem de yeniden keşfedilmesine çok büyük katkılar sundular.
Bahattin ağabeyi özlemini çektiği şahadete Afganistan'da yetimhane kurmak için giderken Hindikuş Dağları’nda kavuştu. Şehadet haberini alınca onun deyimiyle bizim çocukların hepsinin dilinde ve gönüllerinde ‘Mü’minler içinde Allah’a verdikleri sözde duran nice erler var. İşte onlardan kimi, sözünü yerine getirip o yolda canını vermiştir; kimi de (şehitliği) beklemektedir. Onlar hiçbir şekilde (sözlerini) değiştirmemişlerdir.” (Ahzâb, 23) ayeti neşvünema buldu.
Bahattin ağabeyinin yokluğu bile bize çeşitli dersler verdi. Şehadetinin birinci yılında Erzurum’a gelince çıkmadan edemediği Palandöken dağlarına yürüyüş düzenledik. Bu organizasyonda yürekli adamların öldükten sonra bile ümmete yön verdiğine hep beraber şahit olduk. Yürüyüşe başlama noktasında Bahattin ağabeyle beraber olmuş aynı sofrayı paylaşmış ağabeyler, onu gençlere anlatmaya çalışıyordu. Bahattin ağabeyi anlatırken duygu yoğunluğu yaşayan ağabeylerden biri bir soru sordu. Bahattin ağabeyi kastederek
- Siz hayatınızda hiç Mücahit gördünüz mü?
Aslında soru ile dinleyicilerin dikkatleri çekip, ağabeyimiz ile ilgili konuşmaya devam edecekti. Fakat bir genç verdiği cevapla konuşmayı böldü.
- Evet, aynaya bakınca her gün…
Cevap sonrası organizasyonda bulunan herkesin yüzünde tatlı bir tebessüm belirdi. Soruya verilen cevap aslında ümmetin yüreği Bahattin ağabeyin misyonun ne kadar da büyük ve diri bir misyon olduğuna bir daha şahitlik ettik.
Tam da çağın Ebuzer’i Bahattin ağabeyin istediği, dualarında dillendirdiği genç profili bu olsa gerek diye düşünerek İslam davasını elden ele gönülden gönüle götürmeye çalışan bir gençlik için elimizden ne geliyorsa yapmanın çok büyük bir yükümlülük olduğunu yine yeniden derinden hissettik. Arkadaşlarımızla yaptığımız istişareler sonucunda Bahattin Yıldız isminin Müslüman yürekler de tıpkı bizde bıraktığı iz gibi gençlerin hareketliliğini sağlayacağını düşündük. Gençlere yön verecek, dünyayı takva ekseninde dönüştürme idealine yönelik bir yerde isminin yaşatılması gerekir konusunda hem fikir olduk. Erzurum İnsan ve Medeniyet Hareketi’nin merkezinde bulunan çok amaçlı salonun ismini bu yüzden Bahattin Yıldız olarak koyduk. Çeşitli sosyal kültürel ve fiziksel etkinliklerin yapıldığı salonun ismi tam da düşündüğümüz gibi çağın Ebuzer’i ile özdeşleşti. Çok amaçlı salon büyük bir medeniyet sofrası oldu. Seminer salonunda Bahattin Yıldız isminin bereketine birçok organizasyonda şahit olduk. Seminer vermeye gelen fakat yeni tanıştığımız bazı tebliğciler, seminer salonunun ismini görünce, yüreklerinde oluşan sevincin gözlerinde hafif buğulanmalara sebep olduğunu bile gördük. Yaşamı boyunca dokunmadığı yürek bırakmayan Bahattin Yıldız ağabeyin izlerini bu ve bunun gibi birçok vesileyle derinden hissettik. Rabbim ağabeyimizi iki cihanda aziz eylesin.
Mehmet GÖZÜTOK
Bu yazı bahattinyildiz.com için kaleme alınmıştır. Yayın tarihi: 28.12.2020